Asayiş
  • 30.6.2003 12:25

YILMAZ ERDOĞAN'IN AMCASI DA NEŞTER KUBANI MI?

Neşter Operasyonu, 9 yıl önce işlenen sır dolu fali meçhul bir cinayeti yeniden gündeme getirdi... Tiyatro sanatçısı, yönetmen, yazar, şair Yılmaz Erdoğan'ın amcası Namık Erdoğan'dı öldürülen... Namık Erdoğan, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısıydı... 9 Mayıs 1994'te, evine giderken kimliği belirlenemeyen kişiler tarafından kaçırılmış, 3 gün sonra Kırıkkale'de Kızılırmak Nehri kenarında cesedi bulunmuştu... Peki tam 9 yıl sonra Namık Erdoğan cinayetini DGM'nin gündemine oturtan neydi?.. Neşter davasını açan Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Ömer Süha Aldan, Erdoğan cinayetiyle ilgili birçok ihbar alıyordu. Bu ihbarlar üzerinde iz süren Savcı, Namık Erdoğan'ın öldürülmesiyle Neşter Operasyonu arasında bağlantı olabileceği ne dair ilginç ipuçları buldu. İşte Aldan'ı 9 yıllık sır perdesini aralatan gelişmeler: İhbarlar geliyordu * Savcı Aldan, medikal firmaların fahiş fiyatlarla SSK'ya iyileştirici tıbbi malzeme sattığı iddiasıyla başladığı Neşter Operasyonu'nda, bu firmaların kendi içlerinde kartel oluşturduğunu, hekim ve bürokratlarla da işbirliğine girerek, ''çıkar amaçlı suç örgütü'' kurduğunu saptadı. * 2002'de başlayan soruşturma, ilerledikçe kapsamı da genişledi. * Soruşturma SSK'nın yanısıra, Emekli Sandığı ve BBağkur'u da kapsamına aldı. * Firmaların ilaç pazarlarının bozulmaması için ''tehdit ve baskı'' yöntemlerini de benimsediğini belirleyen Savcı, soruşturmayı bu yönde genişletti. * SSK'nın ilaç alımında ihale sistemine geçmesinden sonra firma temsilcilerinin e-mail ve telefon görüşmelerinde, ihalelere katılan küçük firmaları tehdit ettiğini ve siyasi iktidara baskı yapmak için, ''hasta yaşamını'' bile kullanma noktasına geldiğini belirledi. * Bu saptama üzerine firma temsilcileri mercek altına alan Savcı Aldan'a, ilginç bir ihbar geldi. İhbar, 9 yıl önce işlenmiş faili meçhul bir cinayetle ilgiliydi. * Namık Erdoğan'ın, ilaç alımlarında devletin zarara uğratıldığı iddiaları ile ilgili çalışmaları olduğu ve bu cinayetin de Neşter sanıkları ile ilgisi olabileceği anlatılıyordu. * İhbarı değerlendiren Aldan araştırmalarını bu yönde genişletti. Bir firma temsilcisinin bir yakınıyla yaptığı telefon görüşmesinde, ''emaneti sağlama alın...'' şeklinde, şifreli bir konuşmaya rastlayan Aldan, kimliğini tesbit ettiği firma temsilcinin ev ve işyerinde arama yaptırdı. Kırcı bağlantısı * Yapılan aramalarda, ''emanet'' olarak şifrelendirilen ruhsatsız bir tabancaya rastlandı. Aldan'a, bu tabancanın geçmişte bazı olaylarda kullanılmış olabileceği bilgisi verildi. * Savcı Aldan, bu sırada Haluk Kırcı'nın, bir dönem Sağlık Bakanlığı'na malzeme satan ilaç ve tıbbi malzeme firmalarıyla birlikte çalıştığına ilişkin ifadesini öğrendi. * İşte bu bulgular Aldan'ı Erdoğan dosyasını 9 yıl sonra yeniden açmaya yönlendirdi. Aldan, Erdoğan cinayeti ile ilgili Kırıkkale Başsavcılığı'ndan gönderilen soruşturma dosyasını inceledi. * Savcı Aldan, Erdoğan cinayeti ile Neşter Operasyonu arasında somut benzerlikler bulması halinde soruşturma başlatacak. Nuran Erdoğan: Eşim çetelerin boy hedefiydi Nuran Erdoğan... Namık Erdoğan'ın eşi... İş Bankası'ndan emekli memur. Cinayetten 4 yıl sonra, 2 Kasım 1998'de, bir gazeteye verdiği röportajda, eşinin ölümüyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu. Nuran Erdoğan, acısını şu sözlerle dile getiriyordu: ''Çok sevdiğim eşimi elimden aldılar, yavrularımı babasız bıraktılar. Suçu, dürüst, namuslu olması mıydı? .....Kaçırıldığında onun suratına bakan, gözlerini gören kıyamaz dedim. Kıydılar... .....Birisi çocuklara 'dikkatli olun bugünlerde babanız öldürülecek' demiş. O gece gelmedi. .....Öldürülmeden hemen önce Uğur Mumcu serisini almıştı; kitapların taksitlerini yeğeni ödedi. 1 ay sonra emekli olacaktı, mavi yolculuğa çıkacaktık. .....İnsanlara çok güvendin diye isyan ettim. Seni güvendiklerin vurdular dedim. .....Devlet içindeki çeteler yaptı, kesinlikle. Açıkların, yolsuzlukların üstüne gidiyordu. Bir de kimliğini saklayan bir insan değildi. Niye saklasın ki! Bir Kürdün, bir doğulunun gelip Bakanlık'ta öyle bir yere çıkmasını çekemediler. Olayların üstüne gitmeseydi, rüşvet yeseydi hala yaşıyor olacaktı. Ben baştan beri devlet içinde birtakım şahısların bunu yaptığını söyledim. Kimse inanmadı. Herkes dedi ki neden devlet Namık Bey'i öldürsün? Ama nasıl Susurluk oldu, herkesin kafasında bir soru işareti; Namık Bey'in olayı buna benziyor diye. Aynı inanmayan kişiler şimdi niye AİHM'ye başvurmuyorsun diye soruyor.'' (VATAN) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:15

İLGİLİ HABERLER