Medya
  • 16.4.2010 17:20

YILMAZ ÖZDİL BİR YAZI YAZDI, MEYDA BÖLÜNDÜ!

Özdil yazısında 'Bu ülkenin çocuklarına ateş edip öldürmek “demokratik hak” kabul ediliyorsa, parti liderine girişmek niye “ırkçılık” oluyor? Başbakan geçmiş olsun diye aramış Ahmet Türk'ü, ki aramalı... Peki, Deniz Baykal'a niye geçmiş olsun yok? Taş atmak, yumurta fırlatmak şiddete girmiyor mu?' ifadelerini kullanmıştı. 

Vatan yazarı Reha Muhtar 'Böyle komik benzetmeler yapılmaz' diyerek Özdil'i şu satırlarla eleştirdi: Ahmet Türk’e yapılan saldırıyı “toplumsal infial kontenjanından” haklı göstermek için “PKK da terör yapıyor!.. Ona neden ses çıkarmıyorsunuz?” diye yorum yapılmaz... PKK bir terör örgütü!.. Onun amacı zaten terör, onu yaygınlaştırmak, onu kullanarak mevzi kazanmak... “PKK’ya ses çıkarmıyorsunuz” deyip, toplumsal infial ve hassasiyetleri arkana alıp, Ahmet Türk’e yapılan saldırıyı “anlaşılabilir” kılmak faşist bir anlayıştır... Bunu sokaktaki bir vatandaşın seslendirmesi rahatsız edicidir ama belki mazur görülebilir...
Lakin kamuoyu oluşturan gazetecilerin bunu yazıp söylemesi tehlikeli ve utanç vericidir... Herkes bir silkinmeli ve kendine gelmeli...

Hürriyet Gazetesi yazarı ve Eski Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök 'Özdil'in yazısını okurken birden elimi başıma vurdum ve “Hay Allah” dedim' diye yazdı ve şöyle devam etti: Okurken birden elimi başıma vurdum ve “Hay Allah” dedim. Ahmet Türk'e geçmiş olsun demiştim. CHP Genel başkanı Deniz Baykal da geçen hafta Van’da saldırıya uğradı. Ben açıp Deniz Bey’e bir geçmiş olsun demedim. Peki neden?...

Ahmet Altan (Taraf): “Hürriyet’te, Türk’e vurulan yumruğu ‘adaletin tokmağı’ olarak değerlendiren insafsız bir yazı yayımlandı. Belli ki Kürtleri de Türkleri de öfkeden çıldırtmaya çalışıyorlar. Bu ülkede Hürriyet gibi bir gazete 68 yaşındaki bir adama yapılan rezilce bir saldırıya alkış tutacak hale geldiyse, kışkırtmalar bu boyutlara varıyorsa, bu, çaresizliği ve çaresizlerin her türlü belaya razı olduğunu gösterir.”

Özdil'e en sert eleştiriler ise Yeni Şafak Yazarı Salih Tuna ve Star Gazetesi yazarı Ahmet Kekeç'den geldi.

Tuna 'Yılmaz Özdil'in dünkü yazısını okuyunca kan beynime sıçradı: Gel de çakma dedim birader, gel de çakma! Öyle zırvalamış ki; çakılacak ağız tokada yakın gelirmiş misali. Bu edepsizliğe susmak mümkün mü?' derken;


Star Gazetesi yazarı Kekeç de Özdil için çok sert bir yazı kaleme aldı ve ' Bunu alsınlar, kafasına bidon geçirsinler, eline harita verip mayınlı arazide altı ay yürütsünler... Akıllanmıyorsa, dağa kaldırıp Peşmergelere yalatsınlar. Daha da akıllanmıyorsa, Ergenekon İddianamesi ve ek klasörlerinden sözlüye kaldırsınlar' dedi.



Radikal Gazetesi'nden Cengiz Çandar da Özdil'i eleştirdi: Çok benziyor Ahmet Türk’ün burnuna atılan yumruk ile Hrant Dink’in ensesine sıkılan kurşun. O kadar benziyor ki, Hrant’ın cenazesinde yürüyen yüzbinlerle Ahmet Türk’e ‘geçmiş olsun’ dilekleri gönderen onbinlerce insan muhtemelen aynı kişilerdir.
Sadece onlar değil.
Hrant Dink’e tetik çeken Ogün Samast gibilerine bizi ‘empati yapmaya’ davet eden kişilerle, Ahmet Türk’e karşı girişilen saldırıda ‘meşruiyet arayan’ kişiler de aynı kişiler. İki-üç gündür medyadaki köşelerinde dil döküyorlar. Bu kişiler, medyanın ‘yüzkarası’ bir çevre.

Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan 'Yumruk raconu' başlıklı yazısında konuyu şöyle değerlendirdi:
Lümpen faşistin biri, Ahmet Türk’e hoyratça saldırıp burnunu kırdığında, “İyi ama mayınlar da askeri öldürüyor” demek, “Birader, o mayınları oraya Ahmet Türk mü yerleştirdi?” sorusunu sordurur.
Magandanın teki, Ahmet Türk’e yumruk attığında, “İyi ama askerlerimiz de şehit oluyor” demek, “Bunların alayı PKK’lıdır” demekle eşanlamlıdır ve bu tür yaklaşımlar sadece öfkeden gözü dönmüşlerin yüreklerini soğutur.
Şiddete meyilli dangalağın teki, Ahmet Türk’e saldırdığında, bin dereden su getirerek saldırıya meşruiyet kılıfı giydirmeye çalışmak, “Şiddetin bazen meşru gerekçeleri olabilir” diyen teröristlere bulunmaz bir koz verir.

Hürriyet yazarı Rahmi Turan, Özdil'in yazısına destek verenlerden: “Kafamdan geçen düşünceleri, Özdil’in yazısında okudum. Benden önce davrandı. Şöyle soruyordu: ‘Bu ülkenin çocuklarına ateş edip öldürmek ‘demokratik hak’ kabul ediliyorsa, parti liderine girişmek niye ‘ırkçılık’ oluyor? Mayın demokrasiyse... Yumruk niye faşizm?’ Yaşanan üzücü olaylar ülke insanlarını bölmenin sonucudur. PKK’lıları savunan ‘Onlar bizim kardeşimizdir’ diyerek işledikleri cinayetleri hoş görüp, ırkçılığın daniskasını yapanlar, her etkinin de bir tepkisi olacağını düşünmelidir.”


İşte Yılmaz Özdil'in yazısı...

Yumruk



Kimse kimseye vurmasın.

Kimsenin burnu kanamasın.


Afrika'da açlık olmasın.

Yoksul insan kalmasın.

Nükleer silahlar çöpe atılsın.

*

Uzatabiliriz listeyi...

Söylemesi kolaydır çünkü.

*

Suya sabuna dokunmadan, “sağduyu” çağrısı yapabiliriz mesela... Nasıl olsa, bol keseden yapılan sağduyu çağrıları maaştan kesilmiyor. Veya, saldırgan kahveciymiş diye, ne şekerli ne sade bana müsaade deyip, bu mevzunun kenarından kenarından sıyrılabiliriz yılışıkça...

Ya da, entel dantel barlarında kafası karışmış kızlara şirin görünmek için
“esefle kınıyorum” da diyebiliriz.

*

Ama...

Bu tür köfte lafların, kafası karışmış kızlar dahil, kimseye faydası olmaz.

*

Soralım dolayısıyla... Bu ülkenin çocuklarına ateş edip öldürmek “demokratik hak” kabul ediliyorsa, parti liderine girişmek niye “ırkçılık” oluyor?

*

Mayın demokrasiyse...

Yumruk niye faşizm?

*

Dün seyrediyorum televizyonu, papyonlu bir arkadaş, “İzmir-Bursa hattında, Trabzon-Samsun hattında tehlikeli yapılanmalar var, oralara dikkat” diyordu...

“Hakkâri-Diyarbakır hattı”nda olan ne peki? Oraya dikkat çekmeye gerek yok mu, Allah'ın papyonu?

*

Bir tanesi de “İlk kez bir parti liderine saldırılıyor” diyordu...

Mesut Yılmaz'ın burnunu kırmadılar mı?

Demirel'e yumruk atılmadı mı?

Özal'a ateş edilmedi mi?

Ecevit'e İzmir'de kurşun sıkılmadı mı?

*

Normaldir demiyorum...

Niye “ilk” deniyor?

*

Başbakan geçmiş olsun diye aramış Ahmet Türk'ü, ki aramalı... Peki, Deniz Baykal'a niye geçmiş olsun yok? Taş atmak, yumurta fırlatmak şiddete girmiyor mu? Light linç olur mu?

*

Samsun'da polisler açığa alındı, ki derhal alınmalı... Van'dakiler niye yerinde duruyor hâlâ? Kandil'den gelenlerle otobüsün üstüne çıkıp şehir turu atmadığı için mi suçludur Baykal?

*

Bu kadar soru yeter...

Cevaba gelelim.

*

Açın gazetelerin internet sayfalarını, bu haberin altına yapılan yorumları okuyun...Yumruğunu “adaletin tokmağı” yerine koyup, Ahmet Türk'ün burnuna inen kişi, bu ülkede pek çok kişinin duygularına tercüman oldu... Çünkü, teröristi meşru hale getiren “açılım” saçmalığı, sadece bir tarafta değil, öbür tarafta da “eşkıyayı kahraman” yapmaya başladı.

*

Hukuku guguk haline getirirsen...

“Ona göre başka, buna göre başka” işletirsen, olacağı budur.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 08:40

İLGİLİ HABERLER