KAYNAK : Haber Vitrini
BRÜKSEL/ Avrupa Konvansiyonu toplantılarında Türk hükümetini temsil eden Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Brüksel'de düzenlediği basın toplantısında, RTÜK yasasının AB normlarına ters düşmediğini, ancak öngörülen cezai önlemlerin hafifletilmesinin söz konusu olabileceğini söyledi.
AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen ile bu sabah yaptığı ikili görüşme hakkında bilgi veren Yılmaz, ''Verheugen, RTÜK yasasının beklentilerini karşılamadığını ifade etti.
Ben de kendisine RTÜK yasasının geçmişini anlatarak, önümüzdeki aylarda bir mutabakat sağlanması halinde, sadece kriterleri karşılamaya yönelik bir değişikliğin gündeme geleceğini söyledim'' dedi.
Bir soru üzerine, kendi tavrında çelişki olmadığını belirten Yılmaz, ''RTÜK değişikliği, bizim AB kriterlerimizi karşılamaya yönelik bir değişiklik değil. Bugüne kadarki uygulamanın ışığında, bazı aksaklıkları gidermeye, televizyon ve radyoların faaliyetlerine yasal çerçeve getirmeye yönelik bir çalışma söz konusudur'' dedi ve şöyle devam etti:
''Kanuna karşı çeşitli eleştiriler oldu. Bunlardan biri, özellikle bölgesel radyo ve televizyonlara uygulanacak cezaların, caydırıcı olmanın ötesinde, öldürücü bir boyut taşıdığıdır. Bu görüşe katılıyorum. Gerçi AB'de bizden daha fazla yerel televizyona sahip olan hiçbir ülke yok. Örneğin Avusturya'da özel televizyon bile yok.
Dolayısıyla meseleyi bu açıdan da değerlendirmek lazım. Çok seslilik, denetimde imkansızlık yaratacak sayıda kanalın faaliyette bulunması demek değildir. Çok seslilik, her fikrin temsil ve savunmasına imkan verecek bir örgütlenmeyi öngörür. Buna rağmen, hükümet olarak bu cezaların daha makul bir seviyeye indirilmesinin yararlı olacağı konusunda mutabıkız.
Kopenhag siyasi kriterleri bağlamında, ana dilde yayın konusunun bir uzlaşmaya bağlanması halinde, bu yasada yeni bir değişiklik yapılması gerekecek. O değişiklik sırasında, bu cezalarla ilgili konu da yeniden gündeme gelebilir ve bir hafifletmeye gidilebilir.''
SİYASİ PARTİLERİN TEMSİLCİ VERMELERİ
Yılmaz, bunun dışında parlamentodaki siyasi partilerin, yeni oluşturulacak RTÜK konusunda temsilci vermeleri konusunun eleştirildiğine işaret ederek şunları söyledi:
''Siyasi parti temsilcilerinin bu kurulda yer almasının, kurulun tarafsızlığıyla bağdaşmayacağı iddia ediliyor. Bu, iki bakımdan sakat bir görüştür: Birincisi, şu anki RTÜK, zaten parlamento tarafından seçilen iktidar ve muhalefet temsilcilerinin görev yaptığı bir kurumdur. İkincisi, mesela Almanya'da kamuya ait kanalların yönetimlerinde siyasi partilere kontenjan tanınmıştır. Dolayısıyla bu düzenlemenin AB normlarına ters düştüğünü kabul etmiyorum.
Türkiye'deki özel radyo ve televizyonların sayısı dikkate alındığında, çok sesliliğin biraz abartılı ölçüde sağlanmış olduğunu da kabul etmek gerekir. Bu konu sadece anadilde yayın kriteriyle bağlantılı olarak AB normlarını karşılamamaktadır. Bu konuda da eğer siyasi uzlaşma sağlanırsa, önümüzdeki dönemde yasada yeni bir değişikliğe gidilecektir.'' Verheugen'in somut hiçbir itiraz getirmediğini, sadece gazetelerdeki yorumlardan kaynaklanan bazı endişeleri olduğunu belirten Yılmaz, ''Tekelleşmeyi önleyici tedbirler, zaten yasanın içinde getirilmiştir. Bir kişiye veya guruba ait olan televizyonların, yüzde 30'un üzerinde bir izlenme payına sahip olması halinde, bunların hisselelerinin devredilmesi zorunluğu getirilmiştir. Benzer düzenleme Almanya'da da vardır'' dedi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:57