
YÜKSEK MAHKEME DİKEN ÜSTÜNDE!
ANKARA - Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt'ün 2 aydır takip edildiğini açıklaması, AKP hakkında açılan kapatma davası nedeniyle Mahkeme üyelerinin yaşadığı baskıyı da ortaya koydu. İsmini açıklamasını istemeyen bir mahkeme üyesi de eleştirilerde çekindiği için arkadaşlarını bile makamında kabul etmediğini söyledi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın 'laiklik karşıtı eylemlerin odağı' olduğu gerekçesiyle AKP hakkında açtığı kapatma davası, sonrasında gözler Anayasa Mahkemesi başkanı Haşim Kılıç vekili Osman Paksüt ve 13 üyeye çevrildi. Mahkeme Başkanı Kılıç ve üyelerin her hareketi büyük bir merakla izlenmeye başlandı. Ankara'da Kılıç'ın AKP'li milletvekilleri aynı lokantada yan masalarda yemek yemesi bile, haber konusu oldu. Son olarak, Paksüt'ün bir polis otosu tarafından izlenmesi ve bu takibin yaklaşık 2 aydır sürdüğünü ortaya çıkması, dikkatleri bir kez daha mahkeme üyelerine çevirdi.
Laf söz olmasın diye...
Mahkeme üyelerinin yaşadığı baskı ve tedirginliği ismini açıklamasını istemeyen bir üye şu şekilde anlattı:"Artık her şeyimize dikkat etmek zorunda kalıyoruz. Eşimle gideceğimiz mekanları bile özenle seçiyoruz. Bu nedenle, deyim yerindeyse diken üzerindeyiz. Çünkü çok önemli bir davaya karar verecek bir heyetin üyesiyim. Son derece dikkatli olmak gerekiyor. (Gazetecilerin artık telefonlarımıza çıkmıyorsunuz ve çay içmeye bile kabul etmiyorsunuz sitemi üzerine)Biz medeni insanlarız, bu durumdan biz de rahatsızız. Gazeteci dostlarımız makamımıza çağırmıyoruz. Siyasi partilerde milletvekili olan arkadaşlarımızı bile dışarda bir araya gelmemeye özen gösteriyoruz. Laf söz olur diye çekiniyoruz. "
Yorumlar canımız sıkıyor
Aynı üye, mahkeme üyelerin fotoğraflarıyla "davaya karar verecek işte o üyeler" şeklindeki haberlere de tepki göstererek "Bu tür haberlerin çok vahim sonuçları olabilir. İşte Danıştay saldırısı bunun en somut örneği. Ayrıca görüyoruz, şu üyeyi, şu Cumhurbaşkanı atadı. Şu üyeyi şu kişi atadı. Dolayısıyla 'onun oyu böyle olur', 'şöyle oy verir' gibi yorumlar yapılıyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Ve kesinlikle de doğru değil. Hayatında tek bir hukuk metini okumamış bazı kişiler sabahtan akşama kadar yorumlar yapıyor. İsimlerimiz üzerinde yorumlar yapıyor"diye konuştu.
2 aydır takip ediliyorum
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in 'Paksüt açıklama yapsın' önerisi üzerine Başkanvekili, önceki gün yaptığı açıklamada,"Benimki kuru bir şüphe değil. Yaklaşık iki aydır benzer araçlarla takip ediliyorum"dedi.
Paksüt'ün şunları kaydetti:"Beni izleyen araçlardan birisinin plakası da sahte çıktı. Tenis Kulübü önündeki aracın, polis kendilerine ait olduğunu açıkladı. Peki plakasını verdiğim ve bugüne kadar sonucu hakkında bana bilgi verilmeyen araç kime aitti? Bunun da sonucunu bekliyorum.Bu olayın duyulmasından sonra bana gelen ya da telefonla konuştuğum kişiler, 'Polis aracının orada başka bir olay için bulunduğu söylenmiş ama siz buna inanıyor musunuz? Kesinlikle sizi dinlemişlerdir' yorumunu yapıyor. Yani aracın bizi izlediği, dinlediği kanaatindeler.
Kuşkularım yersiz değil
Her şeyden önce biz durup dururken, bu aracın bizi izlediği, dinlediği şüphesine kapılmadık. O aracın üstüne atlamadık. Son dönemde aynı tip ve marka araçların etrafımızda dolaştığını tespit etmiştik. Onların plakasına baktığımızda, bunlardan birisinin de plakası sahte çıkmıştı. Yani o aracın kime ait olduğu belli değildi. Ben, sahte çıkan o plakayı da Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz'a ve Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilisine söyledim. O konuda bize bir açıklama hala gelmedi. Plakasını verdiğim aracın Emniyet'e ait araç olduğunu da söyleyebilirler. Eğer Emniyet'e ait araç değilse, onu bulmak de onların görevi.Bana bugüne kadar 'Onu bulamadık' diye bir şey gelmedi. İşte, benim için 'yersiz bir kuşku, çok kritik yerlerde (Bağdat'ta) görev yaptığı için psikoloji bozulmuş, en küçük bir şeyden nem kapıyorlar' diye yorumlanmasın diye bunu da sizinle paylaşıyorum. Beni daha önce takip eden araçlar da, tıpkı son olaydaki araç gibi. Aynı marka, içi görünmesin diye filmle kaplı. Yoksa durup dururken olan bir şüphe değil benimki. Şüphelendiğim araçlarla ilgili araştırma sonuçları bana gelmedi. Belki onlar da polis aracıdır. Onlar için de 'görevliydi' denilir. Eğer, verdiğim plakalar sahteyse, onların sahte olduğuna ilişkin de bilgi de gelir. Sahte plakalı araçlar çevremizde dolaşıyorsa, onu yakalamak da polisin görevidir. Konuyu araştırıyorlar, ancak henüz sonuç yok" (Radikal)