
YÜREĞİMİN BEKARETİNİ KOCAMA VERDİM!..
Cezaevinde 6 ay yattıktan sonra özgürlüğüne kavuşan Tuğba Özay o günlerde yaşadığı acı anılarını ilk kez arkadaşımız Şebnem Özuzcan’a anlattı.
Özay “Önce yabancılar koğuşunda kaldığım için çok üzüldüm. Ama bu benim güvenliğim içinmiş meğer. Eğer diğer koğuşta kalsaydım, yüzüme jilet atılır hatta şişlenirdim” diye konuştu
Hapiste yatttığınız sürede ayağınız kırıldığında sevk kağıdınıza kaçma ihtimali var diye not atmışlar, bundan haberiniz var mıydı? Hiç firarı düşündünüz mü?
Hiç firar falan etmek istemedim. Ayağım kırık ve ben karga tulumba kelepçelerle hastaneye götürüldüm. Yapılmaması gereken çok şeylere maruz kaldım ama ben bunlara da hayıflanmıyorum. Çünkü bunları yaşayan sadece ben değilim. Adalet nerede adalet? Ben hapse ilk girdiğimde hiçbir şekilde koğuşumdan dışarı çıkmadım. Görebildiğiniz tek yer gökyüzü...
* Hapisin içinde de hapis yaşadınız yani?
Aynen öyle. Yabancılar koğuşuna konuluşum falan çok doğru yapmışlar, her şey benim güvenliğim açısındandı.
* Ne olabilirdi sizce?
Orası ayrı bir cumhuriyet. Her türden, her kılıktan ve kimlikten insan var. Belirli kültürde bir insan bile orada kafayı sıyırır. Cinnet geçirir. Neler, neler gördüm. İlk girdiğim zaman Tuğba Özay bizim koğuşta kalsın' diyenler çok olmuş. Hatta benim için gidip bir de dilekçe vermişler. Burada iyi niyetli de var, kötü niyetli de. Ben uyurken biri bana jilet atabilirdi, şişleyebilirdi. Ya da koynuma girebilirdi, her şey olabilirdi. Olayın bir boyutu buydu.
* Öteki boyutu neydi?
Büyük gazetelere ben oradayken telefon açıyorlarmış bazı mahkumlar, "Tuğba Özay'ın elimizde fotoğrafları var. Şu kadar para verin bize, size onları satalım" Bunları diyenler de çok olmuş.
ALÇIYI JİLETLE ÇIKARDIM
* Voleybol oynamak için zar zor izin almışsınız?
Tabii, çok istedim avluda voleybol oynamak. İlk iznimde ayağımı kırdım zaten. Adamcağız pişman oldu. Hastaneye kaldırılırken biri ceple fotoğrafımı çekmiş. Basın görüntü almasın diye arbede çok yaşandı. Ama cep telefonuyla biri çekmiş, akşam ana haberdeydim. Çok gündem olmak isteseydim, her dakika hastaneye çıkardım.
Biliyor musunuz ben ayağımdaki alçıyı bile kendim çıkardım. O yüzden ayağım sakat kaldı. Hapishanenin doktoru bile, "Lütfen hastaneye gitmen lazım" dedi. İnatçıyımdır. Asla pes etmem. Gitmedim hastaneye. Koğuşta iki Azerbaycanlı arkadaşımla ayağımı bir kovanın içine soktuk. Bir saat orada kaldı. Alçıyı yumuşatıp sonra jiletle parmaklarımızı kese kese çıkardık.
* Ayağınız ne durumda?
Sakat kaldı ayağım. Hiçbir zaman düzelmeyecek. Soğukta özellikle yürütmüyor bile beni.
Cezaevinde soğuktan yumurtalığımı kaybettim
Cezaevinin bana bıraktığı çok kötü bir hatıra var. Stres ve soğuktan dolayı kaybettiğim yumurtalığım..
Dört duvar öyle bir soğuktu ki dört kat çorap giymeme rağmen ayaklarım sırılsıklam oluyordu rutubetten. Çok üşüyordum. Hapishane insanların iç organlarını çürütür. O soğuk, rahimde iltihaplanmaya yol açmış. Benim de bir yumurtalığımın alınmasına neden oldu. İtalya'da bir sancı girdi, acile kaldırıldım, orada ortaya çıktı. Yoksa ölüyordum, patlıyormuş yumurtalık... Çocuğum olacak ama çalışmak gerekiyor. Elbette tek yumurtayla da hamile kalabilirim.
Başıma gelecekleri önceden bilirim
* Medyumsal özellikleriniz mi var?
Hayatımın her döneminde başıma ne geleceğini hep hissettim. Çok enteresan bir olay oldu. Şenay Akay'ın fotoğrafçısı bana bir çocuk resmi gösterdi, "Ne kadar güzel, ben ona 'Onur' demek istiyorum" dedim. Fotoğrafçı küçük dilini yutuyordu, "Onun ismi zaten Onur" dedi. Benden korktuğunu ifade etti. Trafik kazası geçirdim biliyorsunuz... O kazayı geçireceğimi bir hafta önceden yakınlarıma söylemiştim, biliyordum. Turgut Özal'ın ölümüne kadar gördüm. Halam çok güzel bir kadındı. O da 32 yaşında hayatını kaybetmiş. Annem bana ‘Şu 32’ini bir atlatsan der’ durur.
Doktor anneme kürtaj yapmamış
* Yaşamınız boyunca başınıza gelen ilk terslik nedir?
Annem ve babam aynı üniversitede tanışıyor ve çok büyük bir aşk yaşıyorlar. Siyasi gündemin çok yoğun olduğu bir dönem. Yarınlarının ne olacağını kestiremedikleri için çocuk sahibi olmak istemiyorlar. Çocuk onlar için erken. Fakat annem bana hamile kalıyor. Annem kürtaj yaptırmak için doktora gidiyor. Doktor, "Ramazan ayında günah olur" deyip annemi reddediyor. Doğduktan sonra da babama başka çocuk getirmişler. Ama o hissetmiş ve doktoru uyarmış. Başka ailede büyüyecektim az kalsın.
YÜREĞiMiN BEKARETiNi KOCAMA VERDiM
* Eşiniz Mario Ludoviç’i yüreğinizin bekaretini verecek kadar çok mu sevdiniz?
Ona şarkı da yaptım zaten: 'Yüreğimin Bekaretimi Sana Verdim' diye. Bir gün kendisini ülkesine gönderdim. Eve döndüm. Aynada fotoğrafı vardı. Şarkının içindeki 'kırbaç gözlü yarim' de oradan geliyor.
* Nasıl tanıştınız?
Geçen sene 28 Mayıs'ta bir arkadaş ortamında Milano'da tanıştık. Sadece, "Ne kadar sıcakkanlı bir insan" diye geçirdim aklımdan. Telefonlarımızı birbirimize verdik. Aşk maşk hiç kafamda yoktu.
* Aşkın kıvılcımları nerede atıldı?
Antalya'da geceleri annemin evinin terasında uyurum. Bir akşam terasta yıldızların altında yatıyorum. Beni aradı, çok duygusal bir yaklaşımı oldu. İkimiz de o an Samanyolu'na girdik ve aşkımız başladı. Sevdamız yıldızların altında başladı yani. Barselona'ya gittim, ikinci gün eşim bana evlilik teklif etti.
* Kim kimin ayağına bastı?
Basmak değil, kocamın ayağını teptim resmen. Herkes çok güldü. "Türk geleneklerine göre, bizde böyle. Patron benim" dedim hemen.
* Annenizin bu evliliğe karşı çıktığı söylendi. "Bir Türk'le evlenseydi ben de nikahında olurdum" gibi bir açıklaması olduğu yazıldı...
Asla. Benim ailem "Senin mutluluğun önemli. Kendini kullandırma" dedi. Ailemin şu anlamda bir sıkıntısı oldu; "Türkçe bilse çok daha iyi olurdu" dediler.
İkimizde de gamze var
Ludoviç'in de yanağının üstünde bir beni var, benimki gibi. Çenesinde gamzesi var, ben de de öyle. Çenesinin altında, çocukluktan kalma bir yarası var, aynen bende de görebilirsin. Göz renklerimiz aynı. Ten rengimiz ve saç rengimiz aynı birbirimizle... "Biz kardeşiz galiba" demeye başladık.
KAYNANAM BENİ ÇOK SEVİYOR
Kaynanam ikinci annemdir. Onu çok seviyorum. Bizim unuttuğumuz şeyleri bana anımsattılar. Her hafta Milano'dan bana kart atıyor. İnanılır gibi değil. kendisi ressamdır ayrıca.
(BUGÜN)
Güncellenme Tarihi : 14.5.2016 21:34