Yaşam
  • 18.12.2006 00:06

ZEYNEP TUNUSLU AŞKINI ANLATTI : AHMET HAKAN ERBAKAN'IN KIZIYLA MI ÇIKMAK ZORUNDA

Zeynep Tunuslu, Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan'la olan aşkını ilk kez anlattı,"Tanımadan önce bayılırdım Ahmet'e. Tanıyınca daha çok hayran oldum. Bir radyo programında tanıştık. Sinemaya, yemeğe gittik, evime geldi"! Moda dünyasının ünlü ismi, Ahmet Hakan'la evlilik konusunu kesin dille yalanlamadı. Tunuslu,''Henüz ne evlenme teklif ettim ne de aldım. Ahmet Hakan gerçekten şu an beğendiğim bir erkek ve insan. Sinemaya gittik, yemek yedik. El ele tutuşmadık ama. El ele tutuşmak çok mu gençlikte kaldı yoksa kimse benim mi elimi tutmuyor artık sinemada bilmiyorum. Sonra yemeğe davet ettim eve, bir iki arkadaşım daha vardı. Ardından da bu haberler çıktı. Çok şaşırdım aslında. Çok biz bize bir yaşamdan nasıl sızdı bu haber hâlâ şaşkınım. Kızgın değilim ama tuhaf buluyorum bizi haber yapmalarını''dedi.
Zeynep Tunuslu, Ahmet Hakan'a olan aşkını Vatan gazetesinden Sanem Altan'a anlattı.


Uzun yıllardır sizin adınız ne zaman bir yerlerde geçse arkasından "marjinal" olduğunuz da söylenir. Marjinal olmak nedir, siz gerçekten marjinal misiniz?

Marjinallik ne demek aslında ben de bilmiyorum. Yani benim bu lafın içini doldurduğumdan emin değilim. Bana göre Salvador Dali, Semiha Berksoy marjinaldir ve o mertebeye erişmek zor bir şeydir. Keskin bir zeka ve müthiş bir yaratıcılık ister. Birincisi ben o kadar zeki değilim. Eskiden marjinal dediklerinde üzülürdüm çünkü benim anladığım manada marjinal demediklerini biliyordum ama artık aldırmıyorum açıkçası.

Size hangi manada marjinal diyorlar? Özgür, aklına geldiği gibi yaşayan biri...
Anneannem ata binen, tenis oynayan minyatür sanatçısı bir anneanne. Babam pilot ama çok iyi dans eden, elbise dikebilen biri. Annem İngilizce öğretmeni. Böyle bir aile örgüsü içinde marjinal değil ama başkalarına saygısızlık etmeden birey olmayı, kendinin farkında olmayı, kendini iyi ifade edebilmeyi öğrendim. O yüzden kamplaşmalara her zaman karşı oldum. Bir fikri bana empoze etmelerine hep deli oldum. Kendi hakkımı aramaya çok alışkınım. Oğlumu da böyle yetiştirdim. İlkokulda öğretmen bana "Bu çocuk niye çalışmıyor?" deseydi cevabım hazırdı benim. Sanırım bunlar beni diğerlerinden farklı yaptı. Bir dağ manzarasına onun tepesinde uçurtma uçurmadan "Ne güzel ne muhteşem" demem. Tırmanmalıyım, koşmalıyım, pedal çevirmeliyim, zıplamalıyım. Kendimden çok memnunum bu anlamda ama insanlar buna marjinal dedi.

Cesur musunuzdur gerçekten kendinizi ifade etmekte yoksa, bizim gibi aslında her şeye rağmen komşulardan, dostlardan, diğerlerinden korkar mısınız içinizde?
Hepimiz aynı yetkinliklerle doğuyoruz, hepimiz sayısız özellikle donatılmışız ama toplum ve çekirdek aile çok şeyi köreltiyor, sınırlandırıyor. İnsanlar cesaretlerini kaybediyor.

'HAYATI KAÇIRDIM' DİYE PİŞMAN OLMAK İSTEMİYORUM
Bence insanların en büyük suçu başkalarının istediği hayatı yaşamaları. Ben ölürken, en değerli şeyimi, hayatı kaçırdım diye pişmanlık duymak istemem. Her şeyi denemeliyim. Bu anlamda evet ben kendimi hep cesur hissettim. İçimdeki renkleri dışa vurma konusunda bir korku yaşamıyorum. Bu bir ödül hayatta aslında. Ben hür iradem ve özgünlüğümle komşulara benzemiyorum ama bohem burjuva da değilim tam. Kendini öyle zannedip soyutlayanları zavallı buluyorum. Marjinallik, çılgınlık bambaşka bir şey. Çılgın olmak gerçekten çok isterdim.

MARJİNALSİN DİYORLAR BENSE SIRADANLIĞIMA KIZIYORUM

Ne güzel giderek ilginçleşiyor sohbetimiz... Çılgınlık ne peki?
Bir heykel yapmak, bunun için günlerce eve kapanmak, bunun üzerine bir hayat kurmak çılgınlık... Benim böyle bir lüksüm yok, ben gayet faturalar ödeyen, bütün gün eşşek gibi çalışan küçük şehir hayatına hapsolmuş biriyim. Yapmak istediğim bir sürü şeyi erteliyorum bu yüzden. Ve bu sıradanlığıma deli oluyorum, kendime kızıyorum. Ne marjinalliği yani...

Peki, cesur olmak insanı kırılmaktan korur mu yoksa tam tersine aslında çok da incinir misiniz cesur olduğunuz için?
Kanat 12 yaşında oldu, artık arkadaşım o benim. Geçen gün bana "Şu filme beraber gitmeyelim ağlarsın sen şimdi, ben de buna dayanamam" dedi. Şaşırdım. "Aa, ben bu kadar duygusal mıyım?" dedim. "Tabii ki duygusalsın ama saklarsın. Filmlerde belli ediyorsun" dedi. Ben bunu maskelediğimi zannediyordum aslında ama galiba artık maskelemiyorum. Çok duygusalım gerçekten. İnsanlar beni çok kırabiliyor. Kendimi koruma altına alıyorum ve öyle koruyorum. Acıları da seviyorum bir taraftan, kırılma noktaları insanı besleyen noktalar.

Kırıldığınızda söyler misiniz bunu kolayca yoksa saklar mısınz?
Söylerim. Korkularla yüzleşmek lazım. Beni kırabilecek çok insan yok aslında. Çünkü demin sorduğunuz soruya şimdi yanıt vereceğim belki ama konu komşu ne dedi, bilmem ne hanım benim için ne düşündü bunları hiç önemsemem. Asiyim bu da damarlarımda var. Bir bakıma olması gerektiği gibiyim aslında. 44 yaşındayım, henüz kendimi tanıdığımı söyleyeyem. Kendimi başkalarına anlatmak gibi bir derdim de hiç olmadı. Gizemli kalmak daha iyi.

UZAY ÇOK FARKLI PIRIL PIRIL BİRİYDİ...
Uzay Heparı'yla ilişkiniz...
Onu tanıdığımda 31 yaşındaydım ve çok çocuk istedim gerçekten, oysa ki planlarım hiç böyle değildi. Ama Uzay çok farklı bir enerjiydi, pırıl pırıl bir oğlandı. Yaratıcı olduğu için çok üst düzey bir algısı vardı. Kocaman bir kalbi ve beyni vardı. Doğru adamdı bebeğimi yapmak için. Ona hayrandım. Yaşadığımız zor koşullar da beni daha güçlendirdi ve bebeğimi korumak istedim sanırım.

İnançlı mısınızdır?

Hamileliğimde Allah'a olan inancım çok güçlendi, yükseldi. Ondan önce 'Allah var mı?' diye sorgulardım. Annelik beni değiştirdi. Tanrının hepimizi koruduğuna inanıyorum. Her gün şükrediyorum. Her şeye çok inanıyorum. Camiye gidip namaz kılarım bazen -tepkisel bakışlarla karşılaştığımda çok kızarım- kiliseye de gidip mum dikmeyi severim. Sonuçta Tanrı'ya ulaşan duaların yarattığı enerjinin içinde olmak. Tüm dinlerin aynı yere yükseldiğini biliyorum.


Son zamanlarda Ahmet Hakan'la hakkınızda evleneceğinize dair haberler çıktı...Doğru mu bu?

Henüz ne evlenme teklif ettim ne de aldım. Ahmet Hakan gerçekten şu an beğendiğim bir erkek ve insan. Sinemaya gittik, yemek yedik. El ele tutuşmadık ama. El ele tutuşmak çok mu gençlikte kaldı yoksa kimse benim mi elimi tutmuyor artık sinemada bilmiyorum. Sonra yemeğe davet ettim eve, bir iki arkadaşım daha vardı. Ardından da bu haberler çıktı. Çok şaşırdım aslında. Çok biz bize bir yaşamdan nasıl sızdı bu haber hâlâ şaşkınım. Kızgın değilim ama tuhaf buluyorum bizi haber yapmalarını. Marjinal kızla dinci oğlanın aşkı gibi sunulması çok kötü. Ahmet illa Erbakan'ın kızıyla mı çıkmak zorunda, anlamadım ki...

Nerede tanıştınız?

Bir radyo programında tanıştık üç hafta önce Ahmet Hakan Coşkun'la. Üç isim, benim çok ilgimi çekti bu. Ama sormadım daha, sormalıyım bunu, niye üç isim diye... Her zaman çok dikkatle takip ettiğim biriydi. Yeni Şafak dönemini bilmiyorum ama o gazeteyi almadığım için. İlgimi çeken biri çünkü dinci bir kesime aitmiş gözükmesine rağmen sırtını onlara dayamamasına, laik kesimin onu küçümsemeye çalışmasına, onun bunlara inat bildiğini okumasından çok hoşlanıyorum. Onu takip ederken bayılırdım ona. Tanıyınca da çok daha hayran oldum kafasına, hayata bakışına. Bizim için marjinal kızla dinci oğlan gibi şeyler söyleniyor. Ama kim bilebilir ki belki ben ondan daha imanlıyımdır, tutucuyumdur ya da o benden daha marjinaldir. Bu kavramlar çok göreceli.

Ahmet Hakan'ın tavrı ne oldu bu habere?

Hoşlanmadı tabii. Ben de kendimi mahçup hissetmekten hoşlanmadım. "Gel bir kahve içelim" diyorum şimdi mesela Ahmet'e "Sonra gazetelerden mi okuyayım?" diye dalga geçiyor. Ben de olsam aynı espriyi yaparım. Bir kadının bir erkeğe karşı yeni tanıştıkları bir dönemde gazetedeki bir haber yüzünden kendisini mahçup ve suçlu hissetmesi hiç hoş değil. Ahmet'e mahçup hissettim kendimi çünkü benim evimde olan bir buluşmadan sonra çıkan bir haberdi. Bir kadın olarak böyle bir tedirginlik yaşamak da beni üzdü çünkü yeni tanıştığınız bir adam ve sorumluluğu size ait bir buluşma yeri. İkimizi de üzdü bu haber açıkçası. Acaba arkadaşlarım mı söyledi, acaba komşular mı uydurdu?.. Oysa ki masumum ve ilişkinin çok başı. Karşımdaki erkek benden çok tedirgin olursa ben buna çok kırılırım aslında. Ve bunu bildiğim için suçlanmadan önce sorumluluğu alırım ki beni es kaza suçlarsa kırılmayayım diye. Yani Ahmet bir şey demese de ben demiş gibi sorumluluğu aldım. Sonuçta yeni tanışan bir kadınla bir erkeğin arasındaki ilişkinin kimyasını bozdu bu haber. Belki biz bile farkında değiliz daha.

Aslında çok üst üste haber olmaya başladı Ahmet Hakan köşe yazarı olmasına rağmen....

Ahmet'i yalnız bıraktıklarını düşünüyorum şu son kafede kavga hikayesinde. Çok şaşkınım. Ahmet'i korumadı kimse, yazı mazı yazmadı. Gerçi Ahmet son derece stabildir, yok sayılmayacak es geçilmeyecek bir zeka. Kimsenin ne alkışına ne desteğine ihtiyacı var. "Adam gibi adam" yani...


22 Aralık Cuma gecesinden itibaren Armağan Çağlayan'ın Son Ütücü programında "ara ütücü" olarak 10 dakika ahkam keseceğim. Herkes popüler olan her şeyi bilir, ben pek alakalı değilimdir, bakalım nasıl olacak.

VİETNAM'DAN EVLATLIK ÇOCUK ALACAĞIM

"Cesur" olmayı seven, koşup zıplamak isteyen biri için çocuk doğurma kararı, zor alınmış bir karar olmalı...
Şimdi de Vietnam'dan çocuk almak istiyorum. Bir oğlan... Doğurmak istemiyorum. Çünkü bir adamla bu denli eşleşmeyi düşünmüyorum. Çocuk yapana kadar hep çok hoş oğlanlarla flört ettim ama hiçbiriyle aynı evde yaşamadım. Hafta sonu diş fırçamı alıp giderdim sonra evime dönerdim. Özgürlük anlayışıma çok uyuyordu bu. Bir erkekle yaşamayı da bilmiyorum o yüzden. İki kere evlendim altı ay sürdü ikisi de, o kadar işte. Hâlâ da biriyle tam olarak yaşamadım. Flört edilecek bir kadınım ben. Hâlâ annemle yaşıyorum. Annem oğlum ben.

Nasıl bir yaşlı kadın olacağınızı düşünüyorsunuz.?

Ne kadar çok çalışırsam tempo beni motive eder. Ben tehlikeyi macerayı hiç bırakmayacağım. Yaşlanınca kağıt gemi maketi şişeye koyarak ya da böğürtlen toplayarak köşemde oturacağımı zannetmiyorum. Daha Baltık Denizi'ni balonla geçmedim...


Takı koleksiyonu hazırlıyorum. Aşk, sağlık, erkek, para tılsımlı kolyeler. Kişiye özel haute couture "zeytun" koleksiyonu. 2007'nin ilk haftası Bebek Lucca'da sergi yapacağım.
Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 23:28

İLGİLİ HABERLER