Eğitim
  • 4.1.2003 11:15

BAKAN ERKAN MUMCU, ÖĞRETMEN ATAMALARINDA KÖKLÜ DEĞİŞİKLİĞE GİDECEK

Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'nun Özel Kalem Müdürlüğü, günün her saatinde dolu. Her bakan değişikliğinde benzer görüntüler yaşandığı bu bakanlıkta, oturtulmaya başlanan sistemleri kendileri için bozulmasını isteyenler çoğunlukta. Öğretmen atamalarında 'torpil'i ortadan kaldıran, 'norm kadro' uygulamasıyla öğretmenlerin belli okullarda yığılmasının önü alınmaya çalışıldı. Bir öğretmen, maaş karşılığı okutmakla yükümlü olduğu ders sayısını dolduramazken, hemen yakınındaki okulda aynı branşta, öğretmen bulunmadığı için dersler boş geçiyordu. Bu olumsuzluğu ortadan kaldırmak için kendilerinin hedef olacağını bile bile, getirdikleri sistemi oturtmaya çalışan ve bunu deldirtmeyen dönemin Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'na, Müsteşar Bener Cordan'a, personel Genel Müdürü Hüseyin Acar'a velilerin 'teşekkür borcu' olduğuna inanıyorum. Öğretmenlerin il dışı ve il içi atamalarında 'puan sistemi' getirip öğretmenlerin hakkının yenilmesinin önüne geçen kadronun, yönetici atama konusunda aynı başarıyı gösterdiğini söyleyemeyiz. Eğer bu konuda başarılı olunsaydı, bugün il, ilçe milli eğitim müdürlükleri, şube müdürlükleri, okul müdürlükleri 'vekaleten' yönetilmezdi. Bakan ne düşünüyor? Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu, 'Bana gelen öğretmenlerin yüzde 70'i görev yerinin değiştirilmesini, sınıf öğretmenliğinden branş öğretmenliğine geçmeyi istiyor' diyor. Bugüne kadar deldirilmeyen uygulama sayesinde bakan rahat ediyor ve Norm Kadro Yönetmeliği'ni hatırlatıyor. Bakana, 'Norm Kadro Yönetmeliği'ni kaldırmayı düşünüyor musunuz?' diye sordum. 'Tam tersi, kaldırmak şöyle dursun geliştirmeyi, aksayan yönlerini belirleyip değiştirmeyi planlıyorum. Eğitim-öğretimle ilgili bölgesel toplantılar düzenleyip tüm sorunları konuşacağız. Toplantılarda ortaya çıkan görüşleri dikkate alıp, her konuda yapabileceğimiz düzenlemeleri yapacağız. Yasa değişikliği gerektirmeyen konuları en kısa sürede yürürlüğe koyacağız. Yasa değişikliği yapmamız gerekenleri de tasarıları hazırlayıp, en kısa sürede TBMM Başkanlığı'na gönderilmesi için çaba göstereceğiz' karşılığını verdi. Bakan, bölgesel toplantılarla sorunları belirleyecek. Peki bunun ardından ne gelecek? Bakan, bunu star'a şöyle açıklıyor: 'Norm Kadro Yönetmeliği'ni yerel ölçekte geliştirmeyi amaçlıyorum. Yönetmelik esaslarına göre illerin belirlediği norm kadroyu onaylarım, buna göre o illere para gönderirim, öğretmen atamalarını da onlara bırakırım. İhtiyacı olan bir branşta öğretmen alacaksa, öğretmen alımını da başvuranlar arasında onlar yapar. Yani merkezden atama yerine il atama yapacak.' YÖK, yıllarca Yükseköğretim Yasası'nda köklü değişiklik yapılması için çaba gösteriyor. Bugün şikayetçi olunan birçok konunun çözümü de, hazırladıkları yasa önerisinde yer alıyordu. Ancak bu tasarı, Bakanlar Kurulu'ndan önceki hükümetler döneminde geçirilemedi. 'Üniversite Reformu', önünde yasalardan kaynaklanan sorunlar aşılamadığı için özellikle devlet üniversiteleri büyük sıkıntı yaşıyor. Milli Eğitim Bakanı Mumcu'nun, üniversite sorunlarını tartışmaya açarken, YÖK'ün geçmişte hazırladığı tasarıyı da görmesi ve değerlendirmelerinde bunları da dikkate alması gerekir. Siz farklı mı düşünüyorsunuz? Eğitimde yapılmak istenen 'reformlar', Milli Eğitim Komisyonu'ndan geçirilebilir mi? 24 üyeli Milli Eğitim Komisyonu'nda 8 ilahiyat kökenli milletvekilli var. Komisyon Başkanı Tayyar Altıkulaç'la konuşmadan önce, YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün 'Rektörler Komitesi'nde yaptığı konuşmanın bant çözümünü okuyorum: 'Bugün Türkiye Cumhuriyeti 55 tane Müslüman ülke arasında İslamiyet'in en iyi yaşandığı ülkedir. Şunu unutmamalıyız ki, bu topraklar üzerinde ay yıldızlı bayrağımız dalgalanıyorsa, camilerimizde ezan sesleri duyuluyorsa, bunu büyük Atatürk'e ve onun silah arkadaşlarına borçluyuz. İnsanlarımız aynı olurdu belki fiziksel olarak, biyolojik olarak, ama kimliklerimiz, hatta isimlerimiz farklı olurdu, yer yer örnekleri görüldüğü gibi. Şimdi uzun bir zamandan beri, yani bu son birkaç aylık bir olay değil, uzun bir zamandan beri, Türkiye'yi büyük hedefinden, büyük Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık hedefinden, 79 yıllık kazanımlarından saptırmak isteyen cereyanlar olmuştur. Tabii ki, Türkiye molla rejimi bataklığına girip molla rejimi gibi olmaz. Toplumsal, siyasi ve tarihi dinamiklerimiz, sosyolojik dinamiklerimiz buna müsait değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milleti, tabii ki bugün artık bütün dünyanın kabul ettiği, medeniyete karşı asimetrik bir savaş açmış olan köktendinci terörün temelini, felsefi temellerini ve finans kaynaklarını oluşturan Vehhabi bataklığında da boğulmaz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, molla rejiminin kutlamalarına katılanlar olmasına rağmen bu ülkede, o bataklığa da sapmaz. Vehhabi bataklığında entariyle dolaşanlar olsa bile o bataklığa gitmez. Ama başka yönlere saptırmak isteyenler olabilir. Bunlar tarihte derslerini almışlardır. Gelecekte de daima alacaklardır.' Bu sözler bazılarını niçin rahatsız etti, ürküttü? Bu sözlerin neresini yanlış buldunuz? Yarın, Milli Eğitim Komisyonu Başkanı Tayyar Altıkulaç'ın açıklamaları olacak. (Saygı Öztürk/ Star) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:04

İLGİLİ HABERLER