Gündem
  • 9.11.2013 17:05

"Bu ülkenin başbakanı elbette endişelenecek"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, herkesin evlat sahibi olduğunu, çocukları ile ilgili endişeleri bulunduğunu ifade ederek, "Elbette ki bu ülkenin başbakanının önüne raporlar geldiği zaman, onun endişesini yaşayacaktır. Bir anne olarak yaşayacaktır, bir baba olarak yaşayacaktır, bir dayı, bir hala, bir amca olarak yaşayacaktır" dedi.

Soylu, AK Parti Denizli İl Teşkilatınca EGS Kongre Kültür Merkezi fuar alanında Denizli Büyükşehir Belediye Başkan adayı ve 19 ilçe belediye başkan adayının belirlenmesi ile ilgili düzenlenen temayül yoklamasının koordinatörlüğünü yaptı.

Soylu, konuşmasında, Türkiye'nin bugün tarihi bir kırılma anında olduğunu belirtti. Daha önce tarihin değişim anlarına belki zayıf, belki güçsüz, belki hazırlıksız yakalanıldığını anlatan Soylu, bugün ne yaptığını bilen kadrolar sayesinde 21. yüzyılda bütün dünyanın Türkiye'nin gözüne baktığını ifade etti.

Temayül yoklamasıyla, Türkiye'nin geleceğine tesir edecek seçimin hazırlığının yapıldığını kaydeden Soylu, siyasetin dertlilerin işi olduğunu belirterek, "Dertli olduğumuz için buradayız, dertli olduğumuz için birçok şey söylenmesine rağmen, masa başında birçok plan yapılmasına rağmen, masa başındaki mühendisliklere rağmen bugün Türkiye 11 yıllık AK Parti iktidarı ile hayal edemeyecek bir noktaya taşınmıştır. Siyaset, gönlünde ıstırap yaşayanların işidir. Siyaset milletimin yarını ne olacak diye gece kafasını yatağa koyduğunda düşünen ve sabah hayallerle kalkanların işidir. Siyaset, sadece ve sadece yarına ait düşünenlerin işidir. Siyaset binbir sıkıntıya rağmen ülkeyi bir noktadan alıp bir noktaya götürenlerin işidir" diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, bu derdi taşıdığı için 24 saat Türkiye'nin hizmetinde olduğunu ve yarına ait anlayışla, inançla, geleceği hazırlamaya çalıştığını kaydeden Soylu, şöyle konuştu:

"Ama birileri hep kabahat bulur. Birileri Türkiye'nin gelişmişliğini, zenginliğini, Türkiye'nin demokrasini, Türkiye'nin özgürlüğünü bir şekilde zayıflatmaya, itibarsız yapmaya çalışıyor. Sayın Başbakan dedi ki 'Öğrenci evleri ile ile ilgili şuramda bir sızı var'. Çocuklarımız Anadolu'nun 81 vilayetinde 175 üniversitede okuyorlar. Dertli değil mi bu ülkenin Başbakanı, dert duymasın mı? Türkiye'de 11 yıl önce engelliler evlerine terk edilmişti, her 100 liralık vergi gelirinin 87 lirası faize gittiği için, sosyal devlet gereğini yapmadığı için engellilerin çaresiz bir şekilde yaşıyordu. Artık faiz baronlarının cebini değil, 473 bin engelliyi düşünen, çaresiz, kimsesiz değilsiniz diyen bir anlayış sergileniyor. Dert olmasa bu olur mu? Hastane köşelerinde kalıp, zorla senet imzalatılan ve ondan sonra haciz edilen insanlarından dolayı dertli olduğu için bu ülkede sağlık harcamaları 2002'den 2011'e kadar 6 kat artmıştır. Bugün hiç kimse çaresiz, hiç kimse devletinin sırtını döndüğü bir vatandaş olarak bu ülkede bırakılmamıştır. Türkiye 3 bin 500 dolardan 10 bin 500 dolara çıkan kişi başı geliri, bölünmüş yolları, hızlı tren ağları ile birlikte yarına kuvvetli bir şekilde adım atmaktadır."

- "Sandıkta kaybettiklerini masa başında kazanmaya çalışıyorlar"

İktidarın sadece yol, üniversite inşaatı, hastane binaları yapmakla kalmayacağına işaret eden Soylu, yarınlara taşımak zorunda olunan kültürü, inançları, değerleri de gözettiğini belirterek, "İbni Sina'nın, bir taraftan Mimar Sinan'ın yaptığı, bütün dünyanın kendisine hayran bıraktığı eserler ne olacak? Bu ülkenin bütün değerlerini, Mevlana'sından Yunus Emre'sine kadar bir şekilde bu ülkenin yarınlarına taşımak istediğimiz medeniyet anlayışı ne olacak? Tahammül edilemeyen konu, 11 yıldır milletinin iradesine, geleceğine el koyması.  Sandıkta kaybettiklerini masma başında kazanmaya çalışıyorlar ve iktidarımızı itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar" dedi.

Herkesin çocuğuyla ilgili endişelerinin bulunduğunu kaydeden Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Elbette ki bu ülkenin Başbakanının önüne raporlar geldiği zaman, onun endişesini yaşayacaktır. Bir anne olarak yaşayacaktır, bir baba olarak yaşayacaktır, bir dayı, bir hala, bir amca olarak yaşayacaktır. Onun için bu ülkenin Başbakanıdır, onun için bu ülkenin bakanıdır, onun için bu ülkenin milletvekilidir. Onun için bu ülkenin temsilcisidir. Ama siz görmezden gelin mi diyeceksiniz? Görmezden gelinseydi, üstüne yatılsaydı, 28 Şubat'ta okula sokulmayan, üniversitelere sokulmayan başörtülüler bugün mecliste olur muydu? Eğer görmezden gelinseydi, bugün Aleviler, Kürtler, dindarlar, köylüler, kendi meselelerini rahat bir şekilde anlatabilirler miydi, kimliklerini ortaya koyabilirler miydi? Kolay canım, iki manşetle siyaseti itibarsız hale getirdiniz, iki manşetle siyasetçileri ürküttünüz, korkuttunuz. Buradan İstanbul'un medya patronlarına sesleniyorum, yıllarca bu ülkenin inancını, bu ülkenin geleneğini, göreneğini, Türk'ünü, Kürt'ünü, Alevisini Sünnisini, dindarını sömürenlere sesleniyorum. Geçti o dönemler. Bu gün AK Parti var, muhafazakar demokrat bir parti var.

Türkiye ne zaman sıkışmışsa, sandık bu meseliye çözmüştür. Hem de tam anlamıyla beraber çözmüştür. Türkiye'de Ezan-ı Muhammedi Allahü Ekber nidaları ile seslenmiyordu. Dediler ki, 'biz istersek sizin dininizi değiştiririz, istediğimiz gibi yapar, istediğimiz gibi bir yaşam tarzı size çizeriz'. Ama 14 Mayıs 1950'de Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle, sandık gücüyle, oyla ezan bu semalarda yeniden Allahü Ekber nidaları ile buluştu. Bu demokrasi ile oldu, bu sandıkla oldu."

1960 darbesinin ardından 1960, 1965 seçimlerinde milletin iradesinin sandığa yansımasıyla darbenin tasfiye edildiğini, 1980 darbesinin de 1983'te millet iradesi tarafından süpürüldüğünü ifade eden Soylu, "Yetmedi, 28 Şubat geldi, insanları fişlediler, aile hayatı nasıldır diye izlediler. Hani bugün diyorlar ya, 'AK Parti hayat tarzına müdahale ediyor'. AK Parti hayat tarzına müdahale etmiyor, özgürlükleri genişletiyor, zenginlikleri genişletiyor, demokrasiyi genişletiyor. Ama dün hayat tarzına da yaşam tarzına da, özgürlük alanlarına da müdahale vardı, hem de fütursuzca yapıyorlardı. 28 Şubat'ta sermayeye yaptılar, kırmızı  sermaye, yeşil sermaye, beyaz sermaye, mavi sermaye diye sermayeye ayırdılar" diye konuştu.

3 Kasım 2002'de AK Parti hükümetinin göreve geldiğini, "Sizi iktidara getirmeyeceğiz", "Biz Menderes'i idam ettik Tayyip Erdoğan da kim oluyormuş" diyenlerin olduğunu, ama milletin 11 yıldır bunlara karşı bir inanış sergilediğini dile getiren Soylu, "Belki Menderes'i verdi, belki Özal'ın rahmetli olmasını gözleri açık açık seyretti. Ama bugün diyor ki Tayyip Erdoğan'ı size vermeyeceğiz, size yedirmeyeceğiz. Ergenekon, Balyoz, Ayışığı hepsiyle beraber size dediler ki sakın ama sakın bizim çizdiğimiz çizgileri ileri almayın dediler" ifadelerini kullandı.

Sandığın ne zaman ülkenin bir problemi olursa onu çözeceğini kaydeden Soylu, "Sandık, demokrasinin ruhudur, teminatıdır. Bu ülkede ne kadar farklılıklar ve zenginlirler varsa onun teminatıdır" dedi.

Soylu, Mart 2014'de yapılacak yerel seçimlerin daha öncekilerden daha da önemli olduğunu vurguladı.
 

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 10:32

İLGİLİ HABERLER