Gündem
  • 9.1.2014 11:50

Cemaatten şantajla yurt binası

Okyanus Şirketler Grubu Başkanı Nusret Argun’a uydurma deliller, şantajla alınan ifade ve hukuksuz yargılamayla verilen 180 yıl hapis cezasının arkasından paralel yapılanma çıktı. Cemaatin yurt talebini reddedince evine böcek yerleştirilen işadamının başına gelmedik kalmadı.

Konya merkezli Okyanus Şirketler Grubu Başkanı Nusret Argun, Konya Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şubesi’nin 2008 yılında yaptığı operasyonda 249 kişiyle birlikte gözaltına alındı. Argun, 5 yıla yakın tutukluluğun ardından adeta hukuk katliamıyla 180 yıl hapis cezası alırken 117 kişi ise değişik cezalara çarptırıldı. Operasyon ve yargılama sürecinde yaşanan skandallar ise adeta tarihe geçti. Argun’un ‘silahlı örgüt’ten Adana Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıp ceza alması için eski bir şirket çalışanından şantajla ifade alındığı operasyonda her şey, ünlü işadamının cemaatin yurt isteğine direnmesiyle başladı.

EVE GELEN İKİ ZİYARETÇİ

Nusret Argun’a yönelik sistematik operasyon, Argun’un vefat eden ortağının hayrına İstanbul’da 12 Milyon TL’ye bir yurt yaptırıp cemaate bağışlamasıyla başladı. Argun, 2006 yılında halen Florya’da cemaate bağlı olarak faaliyet gösteren ve 80 kişinin kaldığı yurda, ortağı Rıfkı Biroğlu’nun ismini verdi. Bir süre sonra ‘cemaatin Konya imamı’ olarak bilinen E.Ç. ile bir bankanın Konya Bölge Müdürü eşleriyle birlikte Argun’un evini ziyaret etti. Bu ziyarette açıkça İstanbul’daki yurt gibi Konya’ya da bir yurt talebinde bulunuldu. Argun ise bu talebi ‘İstanbul’daki bağışı gönlümden gelerek yaptım Bu isteğinizi baskıyla yerine getirirsem ‘hayır sevabı’ bile almam. Size de faydası olmaz’ diyerek geri çevirdi. Bu ziyaretten iki ay sonra Nisan 2006′da Konya polisi bir ihbarı bahane ederek Argun’un evinde, bir bomba ihbarı bahanesiyle de ofisinde arama yaptı. Bu aramalar sırasında Argun’un yatak odasına böcek konuldu, ofisine ise kamera yerleştirildi.

MÜDÜRDEN İNCE TEHDİT

Nisan 2006′dan itibaren Argun’a hayat adeta zindan edildi. Camlarına tehdit yazıları yazılan Argun, evine ve işyerine mahkeme kararı olmadan konulan böcekleri ve kameraları savcılığa bildirdi. KOM polisleri yeni bir arama için geldiklerinde koydukları böcekleri yerinde bulamayınca telaşla mahkeme kararı almaya çalıştı. Ancak Konya’da hiçbir mahkeme bu kararı vermeyince karar Ankara’da bir mahkemeden alındı. Karar öncesinde yapılan dinlemeler ise hukuksuz bir şekilde dosyaya dahil edildi. Tüm bu baskıların arkasında ise dönemin Konya Emniyet Müdürü Salih Tuzcu ile KOM Şube Müdürü Anadolu Atayün’ün olduğu kaydedildi. Emekliliğe ayrılan Tuzcu, cemaate yakınlığıyla bilinen Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi’nin başkanlığını yapmaya başladı. 17 Aralık operasyonlarıyla birlikte de açıkça ‘paralel devlet’ iddialarıyla görevden alınan polislere destek verirken, yeni göreve atanan polisleri ise ‘geçicisiniz’ diyerek küçümseyen ve üstü kapalı hakaretler içeren yazılar kaleme aldı. Dönemin KOM Müdürü olan Anadolu Atayün’ün ise Hanefi Avcı’nın içeriği atıldığı Devrimci Karargah, Ergekenon gibi operasyonları yapan, 7 Şubat’ta Hakan Fidan’a yönelik KCK fezlekesini hazırlayan İstanbul Terörle Mücadele Müdürü Yurt Atayün’ün kardeşi olduğu öğrenildi. Halen başka bir görevde bulunan Atayün de dershane sürecinde açıkça cemaate destek veren ‘twit’ler attı.

Paralel yapı iş üstünde

Türkiye’nin ihaleye fesat karıştırma iddiasıyla en fazla tutuklu kalan işadamlarının yargılandığı ‘Okyanus davası’nda sanıkların ‘örgüt’ten ceza alması için adeta her şey yapıldı. Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Adana Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’na gönderdiği, ancak bu savcılığın yaptığı incelemede dosyanın kendi görev alanına girmediği gerekçesiyle Konya Cumhuriyet Başsavcılığına iade ettiği dosya, ‘cebir ve şiddet’ delilleri üretilerek özel yetkili savcılığın yetki alanına sokuldu.

Okyanus A.Ş.’nin sahibi Nusret Argun’un dosyası, içinde ‘şiddet’ unsuru bulunmadığı için Adana’dan Konya’ya Mayıs 2008′de iade edildi. Bu aşamada ise devreye ‘paralel yapılanmanın kolluktaki gücü’ girdi. Okyanus A.Ş.’de hırsızlık yapması nedeniyle 4 yıl önce işten çıkarılan Özgül Büyükalemdar’a şantaj yapılarak şiddet unsuru dosyaya eklendi. Alemdar, şirket sahibi Argun’un kendisine zorla ve tehditle senet imzalattığı için şikayetçi olduğunu söyledi. Adana’dan geri iade edilen dosya, Alemdar’ın şikayeti eklenerek yalnızca 1 gün sonra tekrar Adana Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’na gönderildi ve soruşturma açılması sağlandı.

DOSYA BERAATE RAĞMEN ADANA AĞIR CEZA’DA KALDI

Fakat Adana’daki mahkeme, ‘özel yetkili’de yargılamanın olmazsa olmazı olan ‘cebir ve şiddet’ iddiasından Nusret Argun’u beraat ettirdi. Argun’un beraat etmesiyle dosyanın görevsizlik kararıyla özel yetkili mahkeme kapsamından çıkmasına rağmen Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi davaya bakmaya devam etti. Paralel yapılanmanın hedefindeki kişiler bu dosyaya ilgisi olmadığı halde eklendi. Böylece MK 250. madde ile iddia edildiği gibi örgüt suçu ile ilgili olmayan çok sayıda suç eklenmiş ve ilgisi olmayan çok sayıda kişi sanık yapılarak davanın uzaması sağlandı. Mahkeme, gönderilen isimsiz ve imzasız bir ihbar mektubunu da delil olarak değerlendirdi. Tutarsızlıklar bununla bitmedi. Mahkeme heyeti, bilirkişi incelemesi gerektiren birçok belgeyi dikkate almadı. Ayrıca mahkeme, azami tutukluluk süresi olan 5 yılı geçirmemek için dava dosyasındaki birçok işin yapılmasını da engelledi. Sanıkların ‘telefon tapelerinde ekleme/çıkarma var’ iddiasını da değerlendirmeyen mahkeme, çeşitli iddiaları ispat için Argun’a ait tapu kayıtlarını bile talep etmedi.

Her simkarta ayrı ceza

Nusrat Argun’a verilen 180 yıllık hapis cezası, ‘mahkeme paralel devlet kanunlarına göre mi hareket etti’ sorusunu gündeme getirdi. TCK’nın zincirleme suçları düzenleyen 43. maddesinde ‘Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir’ deniliyor. Argun’a yaklaşık 70 ayrı ihalenin her birinden 2′şer yıl ceza verilmesi, yine başkasının üzerine kayıtlı 10 adet simkart kullandığı gerekçesiyle her simkart için ayrı ayrı cezalar verilmesi ‘hangi kanuna göre hükmedildi’ sorularına yol açtı. (Yeni Şafak)

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 08:38

İLGİLİ HABERLER