Gündem
  • 21.10.2014 17:12

'Deniz Kuvvetleri Komutanı tanık olsun'

İZMİR'de, muvazzaf asker ve sivil 357 sanığın tutuksuz yargılandığı 'Gizli bilgi ve belge bulundurma' davasının bugün yapılan duruşmasında, Milli Savunma Bakanlığı avukatları, 'adil yargılamaya yardımcı olmak' gerekçesiyle davaya müdahil olmak istedi.

Sanık avukatlarının, ortada bakanlığın bir mağduriyetinin bulunmadığı söyleyip talebe itiraz etmesi üzerine ise, avukatlar bu kez, “Bakanlığın olası suçtan zarar görme ihtimaline karşılık" müdahil olma taleplerini yineledi.

Sanık avukatlarından Kemal Nevzat Güleşen, askerlerin evlerinde ele geçirilen belgelerin eğitim amaçlı olup olmadığının tespiti için, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu'nun tanık olarak dinlenmesini talep etti.5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya aralarında Bilgin Özkaynak, Narin Korkmaz gibi tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı. İkinci iddianamedeki suçlamalara yönelik sanık askerlerin ifade verme işlemleri sürdüğü sırada, söz alan Milli Savunma Bakanlığı avukatları, 'adil yargılamaya yardımcı olmak ve TSK ile Milli Savunma Bakanlığı'ndan belge istenmesi durumunda yardımcı olmak' gerekçesiyle müdahil olmak istedi. Bu talebe tepki gösteren sanık avukatları, müdahilliğin ancak 'zarar görme durumunda' olabileceğini; ancak ortada bakanlığın bir mağduriyetinin olmadığını, talebin reddedilmesini istedi.

Bu gelişmeden kısa bir süre sonra tekrar söz alan bakanlık avukatları, yargılanan kişileri, doğrudan suçlu ilan etmemek adına böyle bir gerekçe sunduklarını, ama bakanlığın olası suçtan mağdur olma ihtimaline karşılık müdahil olmak istediklerini söyleyerek taleplerini yineledi. Mahkeme heyetinin, bu talebi değerlendirip, ara kararında sonucu söyleyeceği öğrenildi.

DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANI TANIK OLSUN

Duruşmada sanık muvazzaf askerlerden Gürbüz Kaya, Ömer Fatih Tememir ve Mahmut Cem Aksular, ifade verdi. Bunun sonrasında söz alan sanık avukatlarından Kemal Nevzat Güleşen, İstanbul'daki aynı konulu casusluk davasına TÜBİTAK'tan gönderilen raporu gündeme getirdi. TÜBİTAK'ın raporunun, 'dijital verilerin, kime ait olduğunun tam olarak belli olamayacağı' yönünde olduğunu söyleyen Kemal Nevzat Güleşen, “Sadece dijital verilerden yola çıkarak, suçlama yapılamaz. Bu raporda da var. Aidiyetinin tam olarak belli olamayacağı durumu söz konusu. Benim müvekkilimin adı da, pandora isimli dosyada geçiyor. Salt buna dayanarak müvekkilimin isnat edilen belgeleri yazdığı ispat edilemez. Bu rapor bile, davanın tümden düşmesi için yeterlidir" dedi.

Güleşen ayrıca, dün ifade evren askerlerin evlerinde bulunan belgelerin 'eğitim amaçlı kendilerine dağıtıldığı' söylemeleri üzerine, Deniz Harp Akademisi'de de görev yapan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu'nun tanık olarak dinlenmesini talep etti. Kemal Nevzat Güleşen ayrıca, “Dava bir kumpas ürünü. Bunu bizzat zamanında yürütmenin en başındaki isim olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da gündeme getirdi. Milli Güvenlik Siyaset belgesinde de bu yapı, çete olarak işlenecektir" dedi. Güleşen ayrıca, MİT'e de, davada iddia edilen örgütten haberinin olup olmadığının, var ise ne gibi tedbirleri aldıklarının sorulmasını istedi. İfade işlemlerinin tamamlanmasıyla, duruşmaya öğlen arası verildi.

DAVANIN GEÇMİŞİ

TMK 10'uncu maddesiyle görevli savcı Zafer Kılınç'ın 'Askeri gizli bilgi ve belgeleri ele geçirme, bulundurma' suçlamasıyla 49'u muvazzaf asker, 79'u tutuklu 357 sanık hakkında hazırladığı iddianamede sanıklar hakkında 2 yıl ile müebbet hapis arasında değişen cezalar istendi. İddianamede adı geçen 831 mağdurdan arasında devlet memuru, asker ve MİT mensuplarının da bulunduğu çok sayıda kişinin suç örgütü tarafından 'fişlendiği' iddia edildi. Çete lideri olduğu iddiasıyla suçlanan marina işletmecisi Bilgin Özkaynak ile üniversite öğrencisi Narin Korkmaz hakkında, 'suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kişisel verileri kaydetmek, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek' suçlarından müebbet ve 9'ar yıl, sanıklar arasındaki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Veysel Kösele hakkında ise 'suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, yasaklanan bilgileri temin etmek' suçlamasıyla 2 ila 6 yıl hapis cezası talep edildi. TMK 10'uncu maddesiyle görevli İzmir 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 16 Nisan 2013 tarihinde görülmeye başlanan davada bugüne kadar 44'ü Bursa 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından olmak üzere tutuklu 69 kişi tahliye edildi. TMK 10'uncu maddesiyle görevli 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin düzenlemenin ardından İzmir 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesi kararlaştırılmış ve bu mahkemece görülen son duruşmada 5'i asker 10 tutuklunun da tahliye edilmesiyle 357 sanıklı davada tutuklu sanık kalmamıştı.
Taylan YILDIRIM/ İZMİR (DHA)

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 00:54

İLGİLİ HABERLER