Gündem
  • 29.9.2010 10:38

İLHAN KESİCİ KENDİNE YAKIŞANI YAPTI

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, son gelişmelerle ilgili Radikal'den Murat Yetkin'e açıklamalarda bulundu.
İşte CHP liderinin verdiği yanıtlar...
İlhan Kesici’nin istifasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sayın Kesici geldi, görüştük. Sonuçta kendisi parlamentoda CHP adına bütçe görüşmelerinde komisyonlarda görev yaptı; başarıyla da yaptı. Kendisini bürokrasiden de tanıyorum. Siyasette de CHP’nin hem daha önceki hem de yeni yönetimiyle uyum içinde çalışmıştır. Artık fikir yönünden katkıda bulunamayacağını söyledi. Kendisine yakışanı yaptı. Ayrılmasını saygıyla karşılıyorum.

CHP’den başka istifalar da olabilir mi?

Siyasi partiler canlı birer organizmadır. Gelişen olaylar hakkında görüş bildirir, ülkenin sorunlarına çare ararlar. Biz CHP olarak statükodan yana olmayacağız. Değişimden ve dönüşümden yana olacağız. Değişimi ve dönüşümü destekleyen herkesle de birlikte olacağız.

İnançları siyasete malzeme edip ondan rant sağlayan siyasal anlayışın elindeki kozların Türkiye’nin gündeminden artık düşmesi gerekiyor. Türkiye’de siyaset uzun yıllardır halkın gerçek gündemini yakalayamadı. Halkın gündemini konuşmak için bu tür konuların gündemden düşmesi gerekiyor.

Herhalde türban konusunu kastediyorsunuz. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in ‘Çözüm önerisi getirsinler’ çağrısına bir yanıtınız olacak mı?

Bize çözüm dayatması yapanlar iktidarda olduklarının farkındalar mı acaba? Siyasi iktidar, güç, bürokrasi kontrollerinde. Biz bu sorunu toplumsal uzlaşmayla çözelim diyoruz. Kendilerinin herhalde bir çözüm önerisi vardır. Getirsinler, diğer önerilerle beraber tartışalım. Biz türban meselesini çözeriz dedik; arkasındayız. Biz sadece türbanı söylemedik; onunla beraber seçim barajının düşmesi gerektiğini de, YÖK’ün, dokunulmazlıkların kaldırılması gerektiğini de söyledik.

CHP bir türban çalışması başlatmıştı. Bitirdiyseniz ne sonuca vardınız?

O çalışma devam ediyor. Sorun tek pancereden görülebilecek bir sorun değil. Başbakan’ın Diyanet’i referans alalım dediği doğru değil, ama Diyanetten görüş alalım dedi. Bence Diyanet’ten görüş alınabilir; sonuçta anayasal bir kurum. Biz türbanı bir inanç sorunu olarak değil, hak ve özgürlükler sorunu olarak, hukuk çerçevesinde bir sorun olarak görüyoruz. Biz de hukuk devletiyiz. Dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi kararlarına da bakılmalı.
Başbakan ile aranızda bir türban-başörtüsü konusu olmuş galiba. Sizce fark ediyor mu?

Türban ile başörtüsü farklı. Başörtüsü, geleneksel olarak kullanılan örtü. Türban ise saçının bir telini göstermemeyi amaçlayan özel bir örtü. Bir örnek vereyim: Pakistan İslam Cumhuriyeti’nin eski başbakanı Benazir Butto da başını örtüyordu ama türban değildi. Biz saçının telini göstermek istemeyene de saygılıyız.

Diğer yandan başı açık kadınların endişelerini de dile getiriyorsunuz...
Tabii başı açık insanların da kaygıları var; ‘Mahelle baskısına nasıl karşı duracağız?’ diye... Sayın Başbakan ‘Ben teminatıyım’ dedi. Kişiler, kişiler için teminat olamaz. Yarın başkası gelir, terminat bozulabilir. Hukuk devletinde teminat anayasa ile yasalarla olur. Ben olayı salt türban bağlamında ele alıp oraya kilitlenmek istemiyorum. Bana göre en doğru yaklaşımı Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin gösterdi. ‘Bütün partiler üye versin komisyon kuaralım’ dedi.

Yeni anayasa çalışmasından söz ediyorsunuz? Şahin size komisyon için üye başvurusunda bulundu mu?

Hayır, demecini kastediyorum. Ama talep gelirse üye vereceğiz. Hatta şunu söyleyeyim: Sadece anayasa değil, 12 Eylül’ün izlerini silmeye yönelik ne kadar yasa varsa, siyasi partiler yasasından seçim barajının düşürülmesine kadar, bunların değiştirilmesi için komisyon kurulacaksa, çalışma yapılacaksa ona da varız. Ben diyorum ki, daha demokratik bir Türkiye’yi gelin beraber kuralım. Siyasi partiler olarak bazı konularda ayrışabiliriz. Ama demokrasi, hak ve özgürlükler ortak noktamız olmalı. Bunlar hiçbir partinin tekelinde değil.
Bunu görüşmenizde Başbakan’a da söylediniz mi?
Sayın Başbakan’a şunu söyledim: Yakın geçmişte AKP’den Salih Kapusuz, CHP’den Ali Topuz, MHP ve BDP’den iki üye ile Meclis içtüzüğünü değiştirmek için komisyon kuruldu ve sonuç alındı. ‘Yine kuralım’ dedim. Uzlaşma varsa, çözüm bulunur.

Sizce Başbakan neden türban konusunu anayasadan önce ayrıca ele almayı öneriyor?

Bilmiyorum. Ben sorunların birlikte ele alınmasından yanayım. Yoksa her partinin kendi öncelikleri var. Ama ‘Sizin öncelikleriniz önemli değil, sadece benimki önemli’ derseniz ne olacak?

Sizin ‘Bir haftada çıkarırız’ demenize karşın Başbakan ‘Seçime kadar yetişmez’ diyor. Nasıl yetişir?

Bütün mesele çalışmaya başlamaktır. Daha fazla demokrasiyi engelleyen maddeler üzerinde anlaşırsak, hemen Genel Kurul’dan geçiririz. Rahmetli Bülent Ecevit geçmişte 80 küsur maddeyi değiştirirken, idam cezasının kaldırılmasından, DGM’lere kadar, bu yöntemi izledi. Uzlaşma zemini oldukça, çözüm bulunur. Biz diyoruz ki, ne varsa getirin. Her parti ne önceliği varsa getirsin. Sonuçta her parti öyle bir komisyona âkil insanlarını, bilgili, sorumlu insanlarını gönderir.
Ayrıca bence toplumsal uzlaşma diyorsak, sivil toplumun, üniversitelerin, uzmanların da katkıları alınabilir. Biz buna da varız.

Sizin hemen çalışmaya başlanması görüşünüzle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yaklaşımı benzeşiyor. Gül’ün açıklamalarını nasıl buldunuz?

Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları son derece yerinde. Cumhurbaşkanı olma sorumluluğu içinde yapılmış açıklamalar. Siyasi partilerin hemen bir araya gelip çalışmaya başlaması önerisi de yerinde. Ayrıca, özel yetkili mahkemeler konusunda yaptığı açıklamayı Adalet Bakanlığı ve mahkemelerin dikkate almasını isterim. Bir garabet yarattık. Sayın Cumhurbaşkanı’nın danışmanlarının bu konuda belirttiği, Cumhurbaşkanı’nın aktardığı kaygılar isabetli.

Başbakanın anayasa çalışmasını seçim sonrasına bırakma isteğini ‘yetişmez’ izahı dışında neye bağlıyorsunuz?

Bilmiyorum. Ama Başbakan samimiyse, bu komisyonun bir an önce kurulmasına onun da sıcak bakmasını isterim. Hiçbir çalışma boşuna değildir. Çalışma 2011 seçimi sonrasına kalsa bile yararlıdır. En azından oradaki birikimin bir sonraki Meclis’e bırakılması bakımından yararlıdır.

Kürt meselesi ve PKK ile mücadele konusunda son günlerdeki yoğun trafiği nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ana muhalefet olarak bize bilgi verilmiyor. Tamamen hükümetin takdirinde olan bir şey. Kimler konuşuyor, ne konuşuluyor? Bunları gazetelerden ve bazı özel kaynaklarımızdan öğrenmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla eksik bilgiyle yorum yapmak istemiyorum.

Başbakan, BDP’nin Kürtçenin zorunlu eğitim dili olması önerisine karşı çıktı. Sizin bu konudaki görüşünüz ne?

Resmi dil dışındaki ana dilde zorunlu eğitimi doğru bulmuyorum; birleştirici bulmuyorum. Politikacının görevi toplumu birleştirmektir; ayırmak değildir. Resmi dilimizi geliştirmek için çaba harcamalıyız. Ana dilin öğrenilmesi için de devlet her türlü imkânı sağlamalı.

CHP’nin yeni çizgisi mi?

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Anayasa ve türban konusundaki sorulara verdiği yanıtlar, dikkat edilirse Başbakan Tayyip Erdoğan ile mücadeleden değil, ama çatışmadan kaçınan çerçevede.

Örneğin, ‘Esas Başbakan samimiyse kursun komisyonu’ demiyor. ‘Başbakan samimiyse komisyona sıcak baksın isterim’ demeyi tercih ediyor. Örneğin, ‘Demokrasiyi bunlar getiremez. Biz getiririz’ demiyor. ‘Daha fazla demokrasiyi beraber kuralım’ diyor.

Öyle anlaşılıyor ki Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın CHP’ye yine bir noktada ‘hayır’ dedirtip ‘İşte istemiyorlar, millete gidelim’ demesi ihtimaline karşı tedbirlerini almış. Yine öyle anlaşılıyor ki, AK Parti’nin kendisini demokrasi, hak ve özgürlükler şampiyonu göstermesinden ve böylece seçim kazanmasından ders çıkarmış. Hak ve özgürlükler konusunu, görmezden gelerek değil, çözüme katkı vererek siyasi mücadele alanının dışına çıkarmak istiyor.
Belki bunu CHP’nin yenilenişi için de bir yol sayıyor. Dün İlhan Kesici’nin istifasını başkalarının -ki 2007 seçimlerinde listeye eklenerek oy umulan birkaç sağcı veya ulusalcı isimden daha söz ediliyor kulislerde- izleyip izlemeyeceği sorusuna verdiği cevap aslında buna işaret ediyor: “Statükodan yana olmayacağız. Değişimden ve dönüşümden yana olacağız. Değişimi ve dönüşümü destekleyen herkesle de birlikte olacağız”.

CHP örgütü, CHP’nin yeni liderinin ‘yeni CHP’ çizgisini destekleyecek mi? Bu soruya verilecek cevap, Türk siyasetinde dengeleri yeniden kurabilir.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 03:13

İLGİLİ HABERLER