Dünya
  • 17.5.2004 01:58

İŞKENCECİ KADIN ASKERDEN KORKUNÇ İTİRAFLAR!..

Iraklılara uygulanan insanlık dışı işkence ve aşağılamaların merkezi Ebu Gureyb Hapishanesi’ndeki olayların görünmeyen yüzü her geçen gün biraz daha aydınlığa çıkıyor.

İşkence fotoğraflarının sembolü haline gelen Amerikalı kadın er Lynndie England, rezalet fotoğrafları ‘eğlenceli olduğu için’ çektiklerini söyledi. England, sorgusunda aynı hapishanedeki işkence teknikleri hakkında da ipuçları verdi. England’ın boynuna tasma geçirilen çıplak bir Iraklı esirle çektirdiği fotoğraf bütün dünyada infiale yol açmıştı. Kadın askerin, çıplak esirlerin yanında baş parmağını kaldırarak ortaya koyduğu tablo da ‘utanç verici’ diye nitelenmişti. ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ise işkence haberleri üzerine, “Ebu Gureyb Cezaevi’nde olanlar bizi mahvetti. Böyle korkunç biçimde işkenceye maruz kalanlardan özür diliyorum.” açıklamasını yaptı. Öte yandan Amerikan askerlerinin Guantanamo’da uyguladığı işkence görüntülerinin arşivlendiğini ileri süren The Observer gazetesi, bunların açıklanmasını istedi.

21 yaşındaki England, işkence soruşturmasını yürüten yetkililere verdiği ifadede, “Bunun eğlenceli olduğunu düşünüyorduk, o yüzden esirlerin çıplak bedenlerinin üst üste yığılmış olduğu fotoğrafları çektik.” diye konuştu. Esirlere kötü muamelede bulunmanın rutin görevleri olduğunu belirten England, “bunun bazen eğlenceli olduğunu, ancak hiçbir zaman ‘sınırı aştıkları’ hissine kapılmadığını” söyledi. New York Times gazetesinin haberine göre soruşturmada England, bazı esirlerin üzerine bastığını, esirleri itip kaktığını kabul etti; ancak hiçbir zaman ‘aşırı bir şey yapmadığını’ iddia etti. 4–6 saat boyunca koşması ya da yerde sürünmesi için bir esirin boğazını sıktığını kabul eden England, bir askerin de kafalarına çuval geçirilmiş esirleri korkutmak için onlara futbol topu fırlattığını anlattı.

England, bir diğer askerin de vücutlarında açık yaralar oluşması için esirleri tekmelediğini, yaraları çok ciddi olmayan esirlere dikiş attığını belirtti. Lynndie England’a göre cezaevindeki Çavuş İvan Frederick, esirleri bir neon lambasının kırıkları üzerinde sürüklenmeye zorluyordu.

Irak’taki Ebu Gureyb Cezaevi’nde, 372’nci Askeri Polis Birliği’nde görev yapan Lynndie England, ABD’ye geri gönderilmiş ve hakkında tutuklulara kötü muamele yapmaktan resmen dava açılmıştı. Ebu Gureyb’de yüzükoyun yatan Iraklı bir tutuklunun boynuna geçirdiği tasmayı çekerken görüntülenen fotoğrafıyla medyada yer alan England, askeri mahkemede suçlu bulunursa kınama, hapis ya da görevden alma cezalarına çarptırılabilecek. Cezaevinde olmayan England’ın hareket özgürlüğünün kısıtlandığı belirtiliyor.

Diğer yandan ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, Ebu Gureyb Cezaevi’ndeki işkencelerin Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in özel talimatının “yorumlanmasıyla” yerine getirildiği yolundaki iddiaları yalanladı. Pentagon Sözcüsü Lawrence Di Rita, Rumsfeld’in Irak’taki direniş hakkında istihbarat elde etmek üzere Iraklı tutuklulara fiziksel şiddet uygulanmasını ve cinsel aşağılanmasını öngören gizli bir programa izin verdiği yönündeki iddiaları reddetti. Di Rita, “Bu hapishanede cereyan edenlerin özel bir talimat, eğitim programı, özel bilgi edinme yöntemleriyle ilgisi yoktur; iddialar tuhaf hayal ürünüdür” iddiasında bulundu.

ABD’nin, 11 Eylül saldırılarından sonra Afganistan’da giriştiği askeri harekatta, El Kaide militanlarından bilgi alınması için bazı özel yöntemler kullanılabileceği yönünde Rumsfeld’in talimat verdiği biliniyor. ABD ordusunun Vietnam’daki My Lai vahşetini dünyaya duyuran gazeteci Seymour Hersh, ‘yalanlanan’ haberinde, Rumsfeld’in terörle mücadele kapsamında öldürmeye, gözaltına almaya veya ‘önemli’ hedeflerin sorgulanmasına örtülü onay verdiğini, bu yönde Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice’tan da olumlu cevap geldiğini ve Başkan Bush’un da programdan haberdar olduğunu ileri sürmüştü. Hersh, program kapsamında Amerikan komandolarının, CIA’in gizli tutuklu merkezlerinde esirlere ‘gerekli güç’ kullanarak sorgulama yaptıklarını ve bu sorgulamalardan elde edilen istihbaratın ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’da toplandığını ileri sürmüştü. Ebu Gureyb’deki işkence olaylarından dolayı haklarında soruşturma açılan 7 Amerikan askeri ve bunların avukatları da ordu istihbarat yekililerinin, ordu polisine, sorgulamaları ‘kolaylaştırmak’ üzere tutuklulara kötü muamelede bulunacak gardiyanların atanması emrini verdiklerini ifade etmişlerdi.

Powell: Dinî rejimi kabul ederiz

ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell da, Amerikalı askerlerin işkence ettiği Iraklı tutuklulardan özür diledi. Dünya Ekonomik Forumu’na katılmak üzere Ürdün’de bulunan Powell, ülkesine dönmeden önce düzenlediği basın toplantısında, “ABD Başkanı George Bush, ülkemiz adına özür dilemişti. Bu özrü destekliyorum. Ebu Gureyb’de olanlar bizi mahvetti. Böyle korkunç biçimde işkenceye maruz kalanlardan özür diliyorum” dedi. Powell, NBC televizyonuna açıklamasında da, “ABD’nin Irak’taki demokratik seçimlerden çıkacak her hükümeti kabul etmesi gerektiğini” söyledi. ABD Dışişleri Bakanı, Irak’ta İran’daki gibi dinî bir rejimin kurulmasına ABD’nin nasıl tepki vereceği sorusuna, “Irak halkının seçeceği şeyi kabul etmeliyiz” cevabını verdi. Powell bir başka açıklamasında da 30 Haziran'dan sonra Irak askerlerinin ABD başkumandanlığı altında çok uluslu güç komutasında görev almasını beklediklerini kaydetti.

Bu gelişmeler yaşanırken, İngiliz Sunday Mirror gazetesi, İngiltere Başbakanı Tony Blair ile ABD Başkanı George W. Bush’un aynı anda Irak’ın başkenti Bağdat’ı ziyaret etme niyetinde olduklarını ileri sürdü. Sunday Mirror’ın haberinde, Bush ile Blair’in iki ayrı uçakta Bağdat’a gideceği ve bu ziyarette iki liderin uçaklarına savaş uçaklarının eşlik edeceği belirtildi. Haberde, Bush ile Blair’in Bağdat’ta her türlü işkence uygulamasını kınayacakları kaydedildi.

Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:13

İLGİLİ HABERLER