Yaşam
  • 31.10.2005 18:10

İSTEYENE SORGUSUZ SUALSİZ TECAVÜZ İLACI...

Sunucu ve oyuncu Gamze Özçelik’in, uyutularak tecavüze uğradığı iddiası gündeme geldiğinde, bazı psikiyatrlar yeşil reçetesiz satılan ilaçlardan bahsetti. Yeşil ya da kırmızı reçeteye tabi olmayan bu anti-depresanlar, neredeyse aspirin gibi satılıyordu. Eczacılar da satış sırasında pek bir sorumluluk duymuyor ve istenen ilacı müşteriye takdim ediyordu. Yüksek dozda alındığında ağır uyku durumundan solunum durmasına kadar pek çok yan etkisi bulunan bu ilaçları almak gerçekten de o kadar kolay mıydı? Foto muhabiri arkadaşım Çağrı Kılıççı ile Anadolu Yakası’ndaki eczaneleri dolaştık. Birlikte girdiğimiz bir eczanede, renksiz ve kokusuz bir sıvı formunda da satılan, bu nedenle uyku ilacı olarak da kötü amaçlı kullanılabilen, gerektiğinde şizofreni tedavisinde de bir seçenek olan risperidon etken maddeli ilacı istedim. Eczacı, “Şu anda bizde yok ama isterseniz iki dakika bekleyin hemen getirteyim” dedi. Ben de “Ama reçetem yok ona göre” dedim. Eczacı, soruma şaşırdığını belli eden bir bakışla, “Olsun” dedi ve telefonun tuşlarına basmaya başladı. Fiyatı 22 milyon lira olan ilacı satın almak istemiyordum. Bekleyemeyeceğimi söyledim ve Çağrı ile birlikte kaçarcasına oradan uzaklaştık... Bizim verdiğimiz bu örnek, tabii ki tesadüf değil ve bir sürü insan her gün bu tür ilaçlara istediği kadar sahip oluyor. Sadece rahatlamak amacıyla kullananların dışında, kötü amaçlı kişiler de ilaçları satın alabiliyor. Psikiyatr ve eczacılar bu sorunun altını önemle çiziyor, bir çözüm bulunması gerektiğini belirtiyorlar. Örneğin, eczacı Tarık Yıkıcı böyle satılan yüzlerce anti-depresan olduğuna dikkat çekiyor. Yıkıcı, yeşil ya da kırmızı değil normal reçete ile satışa sunulan ilaçların kimi zaman sorun yarattığını kabul ediyor; hemen devamında kendilerinin bunları kesinlikle reçetesiz vermediklerini de söylüyor. Yıkıcı ayrıca, “Genelde yeşil reçeteye tabi olan ilaçlar psikolojik bozukluklarda veriliyor. Ve o ilaçlar, dozuna bağlı olarak önemli yan etkilere neden olurlar. Örneğin yüksek dozda alınırsa, solunum felcine kadar götürür. O yüzden kontrole tabi veriliyor. Ama bunlar bir şekilde normal reçete ile satılıyor” diyor. Bener Eczanesi sahibi Ülkü Ergüvenoğlu ise sorunun temelinin, psikiyatri doktorlarının Sağlık Bakanlığı ile görüşmesi sonucu oluştuğunu belirtiyor. Ergüvenoğlu, “Doktorlar ne yazarsa biz onu satıyoruz. Zaten bence bu ilaçlar kesinlikle reçete ile satılmalı. Konu çok problemli aslında. Mesela Anadolu’da her hastanede psikiyatri hekimi olmayabiliyor, bu nedenle böyle çözümler bulunuyor” diyor. Psikiyatrlar da aslında bu son belirlemeye katılıyor, çünkü Türkiye’nin her noktasında psikiyatri hekimi bulunmayabiliyor. Hastalar yıllık olarak sadece tedavi için bir kez İstanbul’a gelebiliyor. İşte bu tür hastalar için yeşil reçete zorunluluğu önemli bir sorun ancak tüm doktorlar kötü niyetli kişilerin bu ilaçların serbest satışından faydalanabildiğini ve psikiyatrik tüm ilaçların kayıt altında tutularak satılması gerektiğini söylüyorlar. Kendi başına ilaç kullanımı çok riskli Psikiyatr Dr. Armağan Samancı, gelişmiş ülkelerde reçete sisteminin, bizim bugün kullandığımız yeşil ya da kırmızı reçete sistemine benzer bir işleyişte olduğunu ve Türkiye’de de bu uygulamanın hayata geçirilmesi gerektiğini belirtiyor. Dr. Samancı’ya göre bu olmadığı sürece, bireylerin kendi başlarına, tavsiye üzerine ilaç almaları gündeme gelebiliyor. Kendi başına ilaç kullanımı ise en tehlikeli olgulardan biri. Çünkü bu durumda, bireyin teşhisinin gecikmesi, bireye uygun olmayan ilacın verilmesi, ilacın doz ayarı ve tedavi süresinin belirlenememesi söz konusu. Bireyin fark etmediği yan etkilerden dolayı birtakım sorunların yaşanması da mümkün ayrıca. Dr. Samancı, iddialı bir şekilde, bu konudaki en büyük problemin eczanelerde olduğunu belirtiyor ve şunları söylüyor: “Şimdiye kadar herhangi bir eczaneye yanlış ilaç tavsiye ettiği için dava açılmadı ama eczaneler kimi zaman ilaç bile tavsiye ediyor. Bu ilaçların uyku verici etkileri de var ve en önemlisi kötüye kullanımı, kanun dışı amaçlar için kullanımı da var. Bu nedenle bütün ilaçlar reçete ile satılmalı. Özellikle psikiyatrik ilaçlar... Bir de önemle üzerinde durulması gereken bir konu var. Son yıllarda psikiyatrik ilaçların kullanımı da son derece yaygın. Gereksiz yere psikiyatrik ilaç kullanımı artıyor.” Psikiyatr Dr. Kemal Sayar da Armağan Samancı’ya katılıyor ve “Ben kesinlikle reçetesiz ilaç verilmemesi gerektiğini düşünüyorum” diyor. Reçetesiz anti-depresanların bazılarının kötüye kullanım açısından çok uygun olduğunu belirten Dr. Sayar, Türkiye’de ciddi bir takip sistemi olmadığını da düşünüyor. Dr. Sayar ayrıca, bu ilaçların raflarda bulunan ve genel olarak soğuk algınlığı, mide ağrıları gibi yaygın şikâyetlerde kullanılan ilaçlardan ayırt edilmesi gerektiğini de söylüyor. Çünkü, raflarda duran ilaçlar, aşırı dozda alınınca, zehirleyici etki yapmazlar; ancak psikiyatrik ilaçlar aşırı dozda alındığında ölümcül sonuçlar doğurabiliyor. Hatta bazı ilaçlar düşük dozlarla bile intihar amaçlı kullanılabilir. Bu nedenle mutlaka ve mutlaka bir hekimin denetiminde alınmalı. Dr. Sayar ayrıca çok önemli bir soruna da değiniyor. Örneğin, uzmanlık gerektiren şizofreni ilaçlarının mutlaka psikiyatri hekimince yazılması lazım. Bu ilaçların kendi aralarında da pek çok etkileşimi var. Dolayısıyla bunların etkileşimi konusunda bilgisi olmayan doktorlar bu ilaçları yazmamalı. Dr. Sayar, “Sonuç olarak bu ilaçların uluorta satılması bence facia” diyor. “Kötü amaçlı kullanılabilir” Psikiyatr Dr. Bahadır Bakım ise diğer meslektaşlarından biraz daha cüretkâr bir cevap veriyor konuya. Dr. Bakım, “Türkiye’de şu tablo çok yaygın. Örneğin, herhangi bir kişi, eczaneye gittiğinde, eczacı ilaçlarla yakın ilgili değilse ya da eczacı kalfası orada satışta duruyorsa, hastalık hakkında da bilgisi yoksa, hastanın istediği ilacı rahatlıkla verebilir. Hatta bazı durumlarda önerebilir de” diyor ve meselenin ne kadar vahim olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Uyku veren anti-depresanların kötü amaçlı kişilerce kullanılma riskinin oldukça büyük olduğuna değinen Dr. Bakım, “Bu ilaçlar alındığında, mesela aşırı uyku hali olabilir, bayılma olabilir. Daha da önemlisi birtakım ilaçlar, yanlış amaçlı olarak kullanılabilir ki, işte o zaman ilacı alan kişi, istemli hareket edemeyecek duruma gelebilir, özgür iradesini kullanamayacak konumda kalabilir. Bu açıdan bakınca da reçetesiz ilaç satışı sakıncalı. Bazı ilaçların kulaktan dolma bilgilerle alınması, dozlarının ayarlanamayışı gibi durumlar da söz konusu” diyor. “Kötü niyetli olan her yerden ilaç bulur” Psikiyatr Dr. Arif Verimli diğer meslektaşları gibi reçetesiz ilaç satışına onay vermiyor ancak olaya farklı bir pencereden bakıyor. Dr. Verimli’ye göre, kötü niyetli insan ilacı her yerden bulabilir. Dr. Verimli bu görüşünü ise şöyle destekliyor: “Ben bu konuya şöyle bakıyorum. Mesela, eroin ve kokain de bulunabiliyor. Üstelik her yerden bulunabiliyor. Yeter ki, kişi böyle bir niyete kalkmasın. İnsan eğer birine kimyasal bir ürün vererek uyutup tecavüz etmek isterse, bunu yapar. Çünkü bu bağlamda bakınca, karşıdaki insanı uyutacak etkiye sahip sayısız ilaç ve kimyasal ürün var. Bunların bir kısmı tıbbi amaçlı kullanılan, bir kısmı da farklı amaçlarla kullanılan maddeler. Eczanelerden, doktor reçetesi olmadan ilaç alınması tüm ilaçlar bazında kötü. Ancak yeşil reçete dışında anti-depresan satılmasının bazen gerekli olduğu durumlar da var. Birçok köy ve kasabada o kadar çok şizofren var ki, bunların hepsi her Allah’ın günü doktora gidemez. Ve böyle gerekli bazı ilaçlar, birileri kötü niyetle kullanmasın diye kurban oldular. Risperidon etken maddeli ilaç gibi buna benzer birtakım ilaçlar, kötü amaçlı kişilerin kullanımına kurban gitmesin diye yaptırımlar var. Örneğin doktor reçetesi olmadan verilmemesi isteniyor. Ama kimse uygulamıyor ki bunu. Bu konuda kaş yapayım derken göz çıkarmayalım. Kötü niyetli olanlar imalatı yasaklanmış şeyleri bile bulabiliyor, düşünsenize. Bunu da herhangi bir şekilde bulurlar. Anti-depresan ilaçlar bunlar. Bağımlılık yapıcı güçleri yok ama uyuşturucu etkileri var. Ancak, uyandırılamaz uyku değil ki bu. Temelde, bütün ilaçların eczanelerden reçeteli olarak verilmesi gerektiğini onaylıyorum. Bu meseleye böyle bakıyorum. Açıkta satılan hiçbir ilacın reçetesiz çıkışının yapılmaması doğru ve bu tartışmasızdır. Öte yandan yeşil reçete meselesi, çok özel biçimde kullanılan ilaçlara öyle bir kötü anlam yükledi ki, tedavide kullanan insan bile artık kullanmak istemiyor. Risperidon etken maddeli suçlanan ilaç ise pek çok durumda hayat kurtaran bir ilaç. Dikkat eksikliğinde ve şizofreni hastalarında kullanılıyor.” (tempo) Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:46

İLGİLİ HABERLER