Yaşam
  • 30.3.2003 01:56

KAÇIRILAN UÇAKTA BULUNAN GAZETECİ METEHAN DEMİR, YAŞADIKLARINI ANLATTI

Belki de her gazetecinin rüyasını süsleyen, ama karşılaşıldığında, insanın hem duyguları, hem de gazetecilik tutkusu arasında yoğun bir çatışmaya yol açan uçak kaçırılmasına bizzat tanıklık etmem, önceki gün kaçırılan Ankara uçağına son anda binmemle başladı. Olaylar zinciri içinde korsanla birkaç kez göz göze geldim. Ve işte o an, o heyecanla deklanşöre bir kaç kez bastım. Uçak Ankara'ya iniş için son yaklaşmaya girmişti. İnişe 15 dakika vardı. Bir anda pilotun anonsu ile irkildik: ‘‘Esenboğa inişimize izin vermedi. İstanbul'a geri dönüyoruz.’’ Hemen aklıma, Irak savaşı yüzünden Avrupa üzerinden geçen bir ABD veya İngiliz uçağının acil inişi için Esenboğa'nın kapanabileceği geldi. Sonra belki de Esenboğa'nın iniş elektronik sistemlerinde arıza var veya bir başka sivil uçak kazası ya da acil durumu olabilir diye düşündüm. Terörist saldırı veya ihbarı da olabilir dedim kendi kendime. TANIDIK HOSTES Taa ki İstanbul'a dönüş 45 dakikayı aşıp uçağın bilgilerini veren elektronik bilgi ekranı kararana dek. Artık İstanbul'a gitmediğimizi anlamıştım. İşte o sırada eskiden tanıdığım bir uçuş personeli bana fısıldayarak ‘‘Sadece siz bilin, kaçırıldık ve Atina'ya gidiyoruz. Ama kimseye söylemeyin. Panik olur’’ dedi. Tüm yolcuların gözü bendeydi ve hostesin ne söylediğini merak ediyorlardı. Hayatımın en zor rolünü oynadım ve ‘‘Tabii size bu konuda yardımcı olurum, yarın arayın, halledelim’’ gibi çok ilgisiz bir yanıt vererek dikkat dağıtmaya çalıştım. Zaman ilerliyordu, saatler 12'ye çok az kala gelen tepkiler üzerin uçağın Atina'ya ardından Berlin'e ineceği artık bu kez bizzat kaptan tarafından anons edildi. 12 civarında Atina'daydık. Yunanlılar uçağı bir an önce göndermek veya sadece teröristi almak istiyordu. Yolcuları almaya yanaşmıyorlardı. Atina Büyükelçimiz Yiğit Alpogan, durumu Ankara'ya bildirince, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül devreye girdi. Yunanlılar, yolcular arasında ilticacılar veya korsan işbirlikçileri olabileceği paranoyası ile bizi küçük bir dersaneye tıktılar. Korsan ile ilgili bilgileri alana ve göz göze gelene dek ben profesyonelce bir eylem olmasından korktum. İnşallah bu korsan bizi 11 Eylül benzeri bir kuleye götürüp çarptırmaz düşüncesi bile aklıma geldi. Korsan, aslında o kadar da bitkin ve çaresizdi ki, korsan kelimesimi bile taşıyamıyordu. Tam 9 saatlik sıfır uyku ile Atina maceramızın ardından sabah 9'da Ankara'ya bizi almaya gelen Aksu uçağı ile yola çıktık. Hayatımın bu en ilginç gazetecilik macerasında, yine de korsana üzüldüm: Buruk bir aşk hikayesinin yine buruk bitmesine. Pilotları kandırır Almanya’ya giderim Hava korsanının Yozgat'ta Çöplüçiftlik Köyü'nde oturan dedesini ziyareti sırasında, ‘‘Görürsünüz, ben uçak pilotlarını kandırır, Almanya'ya giderim’’ dediği ortaya çıktı. 81 yaşındaki dede Sabri Gençaslan, ‘‘Torunum cahillik yapmış. Köye geldiğinde bize 'Almanya bana vize vermiyor ama görürsünüz, ben uçak pilotlarını kandırır, Almanya'ya giderim' dedi. Gerçekten uçak kaçıracağını düşünmedik’’ diye konuştu. Özgür Gençaslan'ın üvey kardeşi Murat Gençaslan da bu sözleri doğruladı. Oğlum yaşıyor mu? Erzurum’un Pasinler İlçesi Kireçlikum Köyü'nde yaşayan 45 yaşındaki anne Suna Önlü, oğlunun uçak kaçırdığını DHA muhabirinin telefonuyla öğrendi. Şaşkınlık içinde çığlık atan Suna Önlü, ‘‘Uçak kaçırdığını bilmiyordum. Şu anda hayretler içindeyim. Ne oldu oğluma? Başına bir şey mi geldi? Şu an yaşıyor mu? Oğlum nerede bana söyleyin’’ diyerek ağladı. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:41

İLGİLİ HABERLER