Sağlık
  • 6.8.2008 11:14

KADIN HASTALIKLARINDA AÇIK AMELİYAT DÖNEMİ SONA ERİYOR

İSTANBUL- Kansız ve dikişsiz endoskopik lazer cerrahisi Prof. Dr. Yücel Karaman, özellikle Avrupa'da yapılan ameliyatlarda yaygın olarak kullanılan laparoskopik histerektomi yönteminin Türkiye'de az sayıda merkezde uygulandığını belirterek, "Türkiye'de laparoskopik histerektomi yapan merkez sayısı çok az. Bizim kadınlarımız bunu hak etmiyor" dedi.
Bugüne kadar 20 binin üzerinde kadını ameliyat etmiş olan, Memorial Hastanesi doktorlarından Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Yücel Karaman, "Histerektomi ve kadın hastalıklarında laparoskopik yöntemler" hakkında bilgi verdi. 40 yaşın üstündeki, çocuk sahibi olmak istemeyen kadınlar için en ideali yöntemin Laparoskopik histerektomi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Karaman, "Histerektomi, rahmin alınması demektir. Kadınlarda en sık aşırı kanama veya baskılara yol açan urlarda, miyomlarda
uygulanır. Bu yöntem yalnızca yaşı 40'ın üzerinde ve çocuk doğurmak gibi bir düşüncesi olmayan hastalara uygulanmaktadır. İleri derecede endometriyozisi (rahim iç tabakasının rahim iç yüzeyi dışında bir yerde yerleşmesi rahatsızlığı) olan hastalar için de yapılmaktadır. Çok şiddetli adet kanamasına yol açan durumlarda yapılabilir. Bunun dışında bazen büyük over kistlerinde uygulanabilir. Bunlar rahimin kanser olmayan durumlardır. Bu yöntem kanserli durumlarda da başarıyla uygulanmaktadır" diye konuştu.

İYİLEŞME SÜRESİ 2 AY'DAN 10 GÜN'E İNİYOR
Prof. Dr. Yücel Karaman, bu tür rahatsızlıkların önceden açık ameliyat ile giderilebildiğini belirterek, "Açık ameliyatta hastanın karnına büyük kesiler yapılması gerekiyor, bu nedenle hastanın iyileşme süresi de uzuyordu. Hem hastanın hastanede yatış süresi daha uzun hem de iyileşmesi yaklaşık 2 ayı buluyordu. Tüm bunların yanı sıra; hastada yakın ve uzak zaman komplikasyonları görülme riski daha da artıyordu. Yakın zaman komplikasyonları arasında açık cerrahide hastanın uzun süre yatmasına bağlı olarak
damar tıkanıklıkları, enfeksiyonlar, hastanın yarasında iltihaplanma ve açılmalar olabilir. Uzun süreçte de -bu evrensel bir geçektir- karın içerisinde yapışmalar meydana gelebilir. Bunların meydana gelme oranı laparoskopik cerrahiye göre 5-6 katı fazladır. Bağırsak ile karın duvarı ya da farklı iki organ arasında meydana geliyorsa bu hastalarda operasyon sonrası çok şiddetli karın ağrıları meydana gelir. İlişkiden sonra ağrılar, bağırsak ve idrar sorunları ortaya çıkabilir. Tüm bunlar açık ameliyata sonucu
karın içi yapışmanın meydana getirdiği olumsuzluklardır. Halbuki tüm bu işlemler laparoskopi ile yapıldığı takdirde hastanın karın içi yapışma riski azalıyor, iyileşme süresi daha az oluyor. Hastanın iş ve sosyal yaşamına dönme süresi de 2 ay yerine 10 günlük bir süre ile sınırlı kalıyor. Hem de estetik bir şekilde yapılabiliyor" dedi.
Laparoskopi'nin göbekten 1 santimetre çapında ve aşağıdan 2 tane 0,5 santimetrelik delikler açılarak yapıldığını ifade ederek, "Göbekten açılan delikten laparoskopi ile lazer uyulama tekniği, dünyada çok az merkezde uygulanıyor. Laparoskopik lazer cerrahisinin en büyük artısı, ameliyat süresinin çok hızlı bir şekilde kısalması ve normal laparoskopi ile zor olan ameliyatların kolay bir biçimde yapılabilirliğini sağlamasıdır. Bu yöntemin şu anda ülkemizdeki en büyük eksisi de Laparoskopik lazer
cerrahisinin yapılması için daha uzun süreli bir eğitimden geçilmesi gerekliliğidir. Bu sürecin uzun olması, pek çok cerrahı bu tekniği uygulamaktan caydırıyor. Dolayısıyla bu işin eğitimini almış olan doktor sayısı çok fazla değil. O nedenle hastaların gerçekten bu konuda deneyimli, uzman ellerde ameliyatlarının olması gerekiyor. 1200 vakalık Laparoskopik histerektomi serimizdeki ameliyat süremiz yaklaşık 45-50 dk' dır. Ameliyata bağlı oluşan komplikasyonların oranı yaklaşık binde 2-3 civarındadır. Bu
oranlar açık ameliayatta oluşacak komplikasyon oranlarının çok çok altındandır. Dolayısıyla 45 dakika gibi bir sürede rahim alınıyor, 2 günde taburcu olunuyor, komplikasyon oranı en aza indiriliyor ve kısa sürede iyileşme sağlanıyor" " şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Karaman, "Histerektomide eskiden hastalar için bazı kurallar vardı. Daha önceden sezaryen ya da ameliyat olan ve rahmin çapı büyük olan hastalara bu yöntem uygulanamıyordu. Fakat bugün kanser dışındaki sebeplerle rahmi alınması gereken 100 hastadan 95'ine laparoskopik yöntem uyguluyoruz. Bu sayede komplikasyon oranlarını binde 2-3 civarında tutabiliyoruz. Bu da çok önemli bir başarıdır. Bazen hastalar yanlış bilgilendirilebiliyor. Deneyimli kişilerle uygun adımlar atıldığında komplikasyon
oranları da azalır. Kadınlara gidecekleri uzmanı iyi araştırmalarını tavsiye ediyorum" dedi.
Miyom sorunu yaşayan kişilere 40 yaşın üzerinde ve doğum yapmayı düşünmüyorsa laparoskopik histerektomi yapıldığını söyleyen Prof. Dr. Karaman, kadınların genç ve çocuk sahibi olma niyetindeyse histerektomi yerine "laparoskopik miyomektomi" yönteminin uygulandığını ifade etti. Prof. Dr. Karaman, "Miyomları açık cerrahi ile çıkardığınızda, karın içi yapışmalar meydana gelebiliyor. Bu yapışmalar ağrıya yol açtığı gibi, kısırlığa da yol açabiliyor. Bu miyomları çıkardığınız zaman tüplerinizdeki yapışmadan
dolayı bir kısırlık tablosu ile karşı karşıya kalabilirsiniz, açık cerrahinin en önemli riski budur. Hasta laparoskopi olduğu takdirde karının içine el girmediği için yapışma riski az olduğundan, kısırlık olma ihtimali de en aza indirgeniyor. Bu açıdan bakıldığında laparoskopik miyomektomi hastası 3 küçük delikten ameliyat oluyor. Hastaneye sabah girip, akşam çıkıyor. Diğer yöntemde ise büyük kesiler açılıyor, 3-4 gün hastanede kalınıyor, ameliyattan çıktıktan sonra içerideki yapışmadan dolayı ağrılar,
bağırsak ve idrar yolları semptomları ve daha da önemlisi kısırlık olabiliyor. Tüm bunların hepsini ortadan kaldıran teknik olarak laparoskopiyi göz önüne aldığımızda, bu tekniğin ne kadar önemli olduğunu görebiliyoruz. Küçük kesilerden girilerek yapılması ve ameliyat yarası olmaması sayesinde, estetik açıdan hiçbir sorun meydana getirmemesi, hastanın çabuk iyileşip erken işine dönmesi ve hareketlerinin kısıtlanması da en büyük avantajlarındandır." diye konuştu.
Prof. Dr. Yücel Karaman, ülkemizde doktorlara laparoskopik cerrahi eğitiminin yeteri kadar verilmediğini ve bu durumun çok büyük bir sorun yarattığını söyledi. Türkiye'de bunun altyapısını oluşturmak için ulusal sağlık politikasını değiştirmek gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Karaman, "Türkiye'de bu işlerle uğraşan Üreme Endokrinolojisi Derneği alt grupları olarak laparoskopik cerrahi eğitimini Türkiye'de daha fazla yaygınlaştırmak için bir takım girişimlerde bulunup bazı eğitim merkezleri açmayı
planlıyoruz. Ne kadar çok sayıda doktor bu eğitimden geçerse, bu tekniği o kadar uygulayıp yaygınlaştırabileceğimizi düşünüyorum. Bu konuda ulusal bir politika gütmekte fayda var, Sağlık Bakanlığı ile işbirliği içinde kapsamlı ve güzel projeler gerçekleştirilebilir" dedi.
Türkiye'de laparoskopik histerektomi yapan merkez sayısının çok az olduğunu belirten Prof. Dr. Karaman, "Bizim kadınlarımız bunu hak etmiyor. Bizim kadınlarımız da laparoskopik yöntemlerle tedavi edilip başarılı ve az zahmetli bir operasyon süreci geçirmeyi hak ediyor; dolayısıyla bizim bunu daha yaygın hale getirmemiz gerekiyor. Belçika'da çalıştığım merkezde uzun yıllar yılda 2 kere dünyanın her ülkesinden doktorun katıldığı eğitim programları açıyorduk.1980'li yıllardan bugüne baktığımda on binlerce
doktorun bu işin eğitimini alarak bu yöntemi uyguladığını görüyoruz. Burada sanıyorum ki kadınlarımıza da sitem etmemiz gerekiyor. Sağlığımıza yeteri kadar önem vermiyoruz ve rahatsızlıklarımız konusunda bilinçsiziz. Belçika'da gördüğümüz hastalar bize geldiklerinde ellerinde hastalıkları ile ilgili bir dosya ile geliyor, araştırıp, öğreniyorlar. Bizim hanımlarımızın da özellikle kendilerine has olan bu hastalıklar ve tedavi yöntemleri konusunda daha bilinçli olmaları gerekiyor" diye konuştu.

Güncellenme Tarihi : 15.5.2016 07:18

İLGİLİ HABERLER