Gündem
  • 15.5.2013 17:00

''O sınırların nasıl korunacağını sana gösterelim''

Vural, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Reyhanlı'daki bombalı saldırıların, Türkiye'nin tarihindeki en büyük terör saldırısı olduğunu ancak iktidarın bu saldırının üzerini örtmek istediğini ileri sürdü.
     AK Parti'nin Suriye politikasının Türkiye'ye yönelik risk ve tehditleri artırdığını savunan Vural, ülkenin adeta, Suriye'deki iç savaşın bedelini ödediğini belirterek, ''Soruyorum: Türkiye savaşa mı girdi-'' dedi.
     Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretini değerlendiren Vural, ''Gidecekmiş ABD'ye, yol haritası belirleyecekmiş. Senin yol haritanı TBMM belirler. Türkiye'nin egemenliğini ilgilendiren böyle bir konuda iradenin ABD'ye teslim edilmesini kabul edemeyiz. Bu, millet egemenliğine vurulmuş darbedir. Reyhanlı'ya Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı gidememiştir. Önce ABD, sonra Reyhanlı... Önce Türkiye beyefendi, önce Türkiye'' diye konuştu.
     Oktay Vural, önce Reyhanlı'daki insanların acısını paylaşması gereken Erdoğan'ın, ''milletten kaçtığını'' iddia etti. Başbakan Erdoğan'ın, Suriye politikasına savunurken, ''Biz hep mağdurların yanında olduk ve olacağız'' dediğini anlatan Vural, Reyhanlı'dakilerin de mazlum olduğunu, ABD ziyareti öncesi Erdoğan'ın Reyhanlı'ya gitmesi gerektiğini söyledi.
     Vural, şöyle devam etti:
     ''Başbakan'ın hiç mi vakti yoktu Reyhanlı'ya gidecek kadar- Aslında Başbakan açıkça şunu diyor: 'Memleket yanmış neyime, ben giderim beyime.' Bu saygısızlık, Türk milletine yapılmış bir saygısızlıktır. Başbakan'ın Reyhanlı'ya gitmeden, 'ABD'de Obama ile yol haritası hazırlayacağım' demesi, Suriye politikasının dış merkezler tarafından yönlendirildiğini açıkça ortaya koymaktadır.
     Ne yapacakmış ABD'de- 18 Eylül 2011'de ABD'ye ziyarete gitti. Gazetelerde, 'terörle mücadelede kararlılık, eş zamanlı istihbarat' vardı. Ne oldu- Ne yapıldı- Görülmektedir ki ABD ile yapılan terörle ilgili bu görüşmelerin hepsi esasen göstermeliktir.
     PKK terör örgütü silahlar elinde gidiyor. Bir soran yok mu- 'Nereye gidiyorsun- Sen polisi mi öldürdün, askeri mi öldürdün.' diyen yok. Adaletin gözündeki bağı çıkarmışlar askerin gözüne bağlamışlar. Görmüyor. Adalet taraflı, TSK görmez duymaz hale dönüşüyor. Böyle devlet yönetimi olmaz. Bedelini benim milletim çekiyor. Ey Recep Tayyip Erdoğan, Obama'ya talepler listesi verdin. O liste doğrultusunda bu terör örgütüne karşı ne yaptın, hangi tedbirleri aldınız- Hiçbir tedbir almadılar.
     Bu süreç Öcalan tarafından yönlendirilmektedir, yönetilmektedir. İnisiyatif PKK'nın elindedir. Silahlı terör örgütü bu varlığıyla maalesef başka siyasetlerin orada yaşamasına izin vermemektedir.
     Sayın Başbakan ABD'ye gidiyor, bir gazeteci arkadaşımız, 'Ne kadar kişi çıktı yurt dışına teröristlerden' diye soru soruyor. 'Bu soru, Bahçeli'ye hizmet eden bir sorudur' diyor. Bu cevabı veren bir kimse ancak ve ancak PKK'nın hizmetkarı olduğunu ifade eden bir kimsedir. Kaç teröristin çıktığını bilmiyorsun da bostan korkuluğu musun sen- 'Silahlarını bırakıp gidecekler. Silahları ellerinde olursa PKK'ya yardım ve yataklık olur' diyen sen, PKK'ya yardım ve yataklık yapmayı meşrulaştırıyor musun-''
    
     -''O sınırların nasıl korunacağını sana gösterelim''-
    
     Başbakan Erdoğan'ın, ''Bahçeli'ye söylemek lazım. Çok güçlüsün. (Adım başına senin bozkurtların var, sınırları koruma altına al) demek lazım'' ifadesini kullandığını belirten Vural, ''Evet, biz güçlüyüz. İmanlıyız çünkü. Bahçeli ve MHP güçlüdür, çünkü imanlıyız. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan değiliz. Bazılarının karşısında, diyet borcu ödemek için eğilen, büzülenlerden değiliz'' dedi.
     Vural, şöyle devam etti:
     ''Biz gücümüzü haktan, milletten alıyoruz. Bizim iman dolu serhaddımız var. Sen, medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavarsın. Erdoğan gerçekten panik atağa tutulmuş vaziyette. Her yerde üç hilali, bozkurtları, asenaları, MHP lideri Bahçeli'yi görüyor. Bir an önce bir psikiyatriye gitmesinde fayda görüyorum, Bahçeli ve MHP korkusuna, doktorlar acil bir reçete yazmalıdır.
     Bir ülkenin sınırları o ülkenin namusudur. Sınırlarını koruyamayan Başbakan bu ülkenin onurunu, namusunu, egemenliğini koruyamadığını acı bir şekilde itiraf etmiştir maalesef. Sınırları koruyamadığını, bu sınırları koruyacak tek gücün de MHP olduğunu söylemiştir. Ver istifanı, terk et Başbakanlık koltuğunu, o sınırların nasıl korunacağını sana gösterelim. Yakında kalkıp diyecek ki 'Bu Reyhanlı'daki vatandaşlar ne diye bombanın etrafından dolaşıyorlarmış ki-' Herhalde suçlayacak onları.''
     Erdoğan'ın, dünkü grup toplantısında, IMF'ye olan borcun bittiğini söylediğini anımsatan Vural, ''Vatandaşın borcunu 2002'den bu yana 22 kat artırmışsın. Onu bir sıfırlasaydın bari. 230 milyar dış borcu 580 milyar dolara çıkaran sen değil misin- Sanki Türkiye'nin borçları azalmış diye ahkam kesiyor. Toplam dış borç stoku 129 milyar dolarken bugün 336.9 milyar dolar olmuş. Hani borcunu ödemiştin- Peki Dünya Bankası'na olan 20 milyar dolar borç ne-'' diye konuştu.
     Vural, 26 Nisan 2005 tarihinde, Uluslararası Para Fonu'ndan 10 milyar dolar borç talep edilen yazıyı göstererek, bu borcu kimin yaptığını sordu.
     Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın resmi tarihi yeniden yazacaklarını söylediğini ifade eden Vural, ''Bundan da anlaşılıyor ki kendileri için yeni bir tarih oluşturacaklar. 'Türk' ifadesini tarihten silmek için bunları yapıyorlar'' dedi. 

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 15:18

İLGİLİ HABERLER