Gündem
  • 26.1.2006 13:59

ORAL ÇELİK, PAPA SUİKASTİNİ AÇIKLADI...

Mehmet Ali Ağca'yı cezaevinden kaçırmasıyla gündeme gelen Oral Çelik, 25 yıllık suskunluğunu  bozdu. Papa suikastı ve Mehmet Ali Ağca'nın cezaevinden kaçırılması olaylarının karanlıkta kalan yönlerini anlatan Çelik, "Ağca, tetikçi ve anlatacağı bir şey yok. Soruların cevabı bende" dedi.

Şimdilerde ticaretle uğraşan Çelik, avukatı İlhami Yelekçi'nin de hazır bulunduğu görüşmede "Suikast Vatikan'daki koltuk mücadalesinin eseridir" iddiasını dile getirdi. Çelik, Papa 2. Jean Paul'u vurma emrini Kardinal Pecci ve İtalyan istihbarat örgütü SISMI'de görevli Broconetti'nin verdiğini öne sürdü. Suikastı "Santos" kod adlı Mehmet Ali Ağca ile "Kaplan" ve "Sansar" kod adlı Türkler'in birlikte gerçekleştirdiğini belirten Çelik, "Kaplan ve Sansar sırlarını rahmetli Abdullah Çatlı ve bana anllattı. Uzun boylu Kaplan, aramızda değil. Trafik kazası geçirdi ve hayatını kaybetti. Yani, Çatlı'yla kaderleri aynı. Sansar ise benim en yakın arkadaşım. O kayıp ama sırları bende" diye konuştu.

2002 yılında yazdığı "Sır'rın Sırrı" adlı kitapta olayları şifreli olarak kaleme alan Çelik, bu kitabın şifreleri kırılmış olarak 28 Şubat'ta yayınlanacağını söyledi. Çelik sözlerini şöyle sürdürdü:
"İşte, o zaman Mehmet Ali Ağca'nın 'tetikçiden' öte olmadığı anlaşılacak. İkinci kitabımın ana konusu ise Abdi İpekçi cinayeti. Seri 5'inci kitap ile tamamlanacak."

PAPA'YA SUİKAST ANI

Kaplan, Sansar ve Santos kod adlı Ağca'nın Papa'ya suikast emrini kilisede aldıklarını söyleyen Oral Çelik, suikast planını da SISMI'nin hazırladığını iddia ediyor. Çelik, "Bu planlamaya göre Papa, halkın arasındayken vurulacaktı. Balkona çıkması halinde ikinci plan devreye girecekti. Yani suikast timini taşıyan minübüsteki dürbünlü tüfekle vurulacaktı. Ancak, Papa, halkın arasına karıştı. Böylece keman kutusuna saklanan tüfek kullanılmadı" dedi.

"Santos" kodlu Ağca'nın silahlar patladıktan sonra Meydan'ı terk ettiğini belirten Çelik, suikast anına dair sözlerini, "Kaplan ve Sansar kaçarken Santos'u gördü. Santos, şaşkın ve bir rahibenin kucağında, telâşla ellerine sarılmıştı. Yani, Santos, Papa'yı vuran uluslararası terörist olmayı tercih etti" diyerek tamamladı. Ağca'nın yakalandıktan sonra SISMI'nin direktifleri doğrultusunda ifadeler verdiğini dile getiren Çelik,
"Gizli servisin isteklerini adım adım yerine getirdi. İtalyan ceza sistemine göre Ağca'nın cezaevinde 5 yıl yatması gerekiyordu. 18 yıl ise piyango oldu. Öyle uygun gördüler. Bildiği tetiği düşürmekten ibaret. Tıpkı Abdi İpekçi'de olduğu gibi. Sırrı yok. O günün şartlarına göre ifade değiştiren bir adam. "

FRANSIZLAR’IN PLANI!

Sır sahibi olmasından dolayı Fransa'da tuzağa düşürüldüğünü öne süren Oral Çelik,
"Onlara Bedri Ateş olduğumu söyledim. Dört ay boyunca ifade alarak, 'Biliyoruz sen Oral Çelik'sin' dediler. Türkiye'ye, 'Oral Çelik elimizde. Gerekirse iade ederiz' mesajını vererek inanılmaz isteklerini sıraladılar. Türkiye'yi ziyaret eden Mitterand'ın, 'Ermenistan kapısını açın' demesinin sebebi budur. Yani, 'açın kapıyı alın Oral'ı' diyorlardı. Oyunu gördüm ve beni cezaevinde ziyaret eden Türk görevlilere durumu anlattım. Sonra Fransızlar'a, 'Türkiye'den Oral Çelik'in parmak izini isteyin' dedim. Kabul ettiler. Gelen parmak iziyle karşılaştırdılar. Tutmadı..."

ORAL ÇELİK KİMDİR?

Oral Çelik’in adı, ilk olarak 1978 ve 79 yıllarında Malatya'da cinayet ve bombalama olaylarına karıştı. Çelik ismi daha sonra Gazeteci Abdi İpekçi ve Papa suikastının kilit ismi olarak karşımıza çıktı. Mehmet Ali Ağca'yı cezaevinden kaçıran Er Bünyamin Azer Yılmaz ve diğer sanıkların ifadesinde de Oral Çelik adı geçti. 1985 yılında İsviçre'de Abdullah Çatlı ve Mehmet Şener'le birlikte yakalanıp serbest kaldı. 14 Kasım 1986'da Fransa'da Bedri Ateş adına düzenlenmiş sahte kimlikle yakalandı. Gerçek kimliği ortaya çıkınca Türkiye iadeseni istedi. 1996 yılında Türkiye'ye iade edilen Çelik aleyhinde açılan davalar zaman aşımından düştü. İpekçi davasında da tahliye edilen Çelik, Malatya'da evlendi, inşaat ve turizm şirketleri kurdu.

Tişörtün sırrı

Ağca için, "Hiçbir zaman ülkücü olmadı. Olamazdı" diyen Oral Çelik, "Kardinaler ve gizli servis üyeleri ona kahraman olduğunu söyledi. O da bu yalanlara inandı. Herkes üzerine giydiği mavi tişörtü sorguluyor. İstanbul'da yakalandığında da bu tişört vardı. Kısacası, hiçbir anlamı yok... Mavi, mahkûmların tercih ettiği bir renktir. Garibanlığın da temsilidir. Gelelim cezaevinden kaçırılmasına. Cezaevinden çıkarılması yalnız bırakılmadığının mesajıydı" diye konuştu. (BUGÜN)
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:10

İLGİLİ HABERLER