Gündem
  • 11.3.2010 09:43

ORTA ŞİDDETTE DEPREM İZMİR'E YETER!

Elazığ depremini bilen ODTÜ Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Polat Gülkan'ın , 'İstanbul'la eşit riske sahip iller var, bunlardan biri ortasından aktif fay geçen Bursa, diğer riskli iller ise İzmir ve Antakya' açıklaması gözleri bu illere çevirdi.

İnşaat Mühendisleri Odası'nın yaptığı araştırmaya göre İzmir'de depreme dayanıklı bina oranı yüzde 2 ila 3 arasında. Binaların yüzde 50'sinin kaçak, yüzde 30'unun ise yığma olduğu göz önüne alındığında olası bir depremde büyük oranda can kaybı yaşanabilir. Belediye ve Valilik binalarının bile çürük çıktığını hatırlatan uzmanlar, deprem kuşağındaki İzmir'de binaların yarısının riskli olduğunu belirterek tedbir alınması gerektiğini vurguladı.

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Deniz Bilimleri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Atilla Uluğ İzmir'de binaların durumuna ilişkin hiç de iç açıcı olmayan bilgiler verdi. Uluğ, şunları söyledi: 'İnşaat Mühendisleri Odası tarafından yapılan araştırmada İzmir'de depreme dayanıklı bina oranı yüzde 2 veya 3 arasında değişiyor. İzmir'de mühendislik hizmeti almayan çok sayıda yapı mevcut. Üstüne üstlük eski yönetmeliğe göre yapılmış birçok binanın eski malzemelerle yapıldığını da düşünürsek, İzmir'de orta ölçekli bir depremde bile hasar büyük olur.'

RİSKLİ BÖLGELER

Prof. Dr. Uluğ, İzmir'de orta ölçekli bir deprem meydana geldiği zaman etkilenecek öncelikli bölgelerle ilgili şunları söyledi: 'İzmir'in en sağlam yerleri dağlık ve kayalıkların olduğu bazı kısımlardır. Çünkü orta ölçekli bir depremde öncelikli alanlar denizden yeni kazanılmış yumuşak, gevşek zeminlerin olduğu düz alanlardır. Bu yumuşak ve gevşek zeminler üzerinde ağır ve büyük binaları taşımakta zorlanırlar. Karşıyaka'dan Pınarbaşı'na kadar uzanan tüm düzlük alanlar tehlike sınırlarına dahildir.' Uluğ kentte resmi binaların da durumunun iyi olmadığını savundu. Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Ömer Zafer Alku ise, 'İzmir'de bir deprem büyük hasara yol açar. Binaların yüzde 50'si kaçak. Onların ayakta kalması çok zor' dedi. İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Tahsin Vergin ise 'Özellikle 1975 yılında çıkan yönetmelikten önceki yapılar yığma bina dediğimiz özellikte. Yani düşük kalitede' dedi.

İzmir'de depreme yönelik hazırlıklar açısından ilk adım, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Boğaziçi Üniversitesi işbirliği ile 1999 yılında hazırlanan Radius Projesi ile atıldı.

Başkan jeofizikçi olunca

DEPREM riski taşıyan bölgeler arasında yer aldığı açıklanan Antakya'nın Jeofizik Yüksek Mühendisi Belediye Başkan Yardımcısı Faik Selçuk Kızılkaya, 'Bu zaten bilinen bir gerçekti, Elazığ depreminden sonra fark edildi' dedi. Olası bir depreme hazırlıklı olduklarını kaydeden ve bu doğrultuda 2005 yılından bu yana çalışmalar yapıldığını kaydeden Kızılkaya, belediye bünyesinde yer bilimci, jeofizik ve jeoloji mühendisi istihdam ettiklerini belirtti. Bu uzmanların, zemin etüt çalışması yaptıktan sonra riskli yerleşim birimlerinin haritasını çıkardığını kaydeden Kızılkaya, 'Antakya bölgesinin zemin durumu imar planına esas olmak üzere teknik açıdan değerlendirmeleri yapılıp zemin haritaları oluşturuldu. Yine belediye bünyesinde, 2009 yılı sonlarında Afet Koordinasyon Merkezi kuruldu. Afetlere karşı çalışmalarımız sürüyor' dedi.

Bursa plansız büyümenin sancısını yaşıyor

Prof. Gülkan'ın açıklamasının ardından tedirginlik yaşayan kentlerden biri de Bursa. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, 'Kentimiz yıllardır plansız büyümenin sancısını yaşıyor. Kentimizin 1. Derece deprem kuşağında olması nedeniyle özellikle yeni imara açılacak alanların zemin değerleri ile ilgili veriler planlamamızın ana belirleyicilerinden' dedi.

Altepe, Büyükşehir Belediyesi'nin olası doğal afetlere yönelik çalışmalarını titizlikle yürüttüğünü savunarak, 'Konuyla ilgili çalışma ve denetimlerimiz aralıksız sürüyor. Bu kapsamda, Büyükşehir Belediyesi İmar Uygulama Şube Müdürlüğü tarafından zemin etüt çalışmaları yapıyoruz' dedi.
Başkan Altepe, 'Önümüzdeki dönemde, onaylanan ve arşivimizde bulunan Zemin Etüt Raporları verilerinin sayısal ortama aktarılması, bu verilerden doğal afete yönelik projelerde faydalanmak üzere çeşitli zemin ve risk haritaları üretilmesi, zemin yönünden riskli bölgelerde mikro bölgeleme çalışmaları ve haritaları oluşturulması, mevcut binaların zemin ve statik yönden incelenip deprem performansının belirlenmesi, çalışmaları planlanıyor' diye konuştu.

AKŞAM

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 09:47

İLGİLİ HABERLER