Gündem
  • 29.9.2010 11:56

PKK TERÖR ÖRGÜTÜNDE KİM KİMDİR?

‘Her şey çok basit aslında. Anlaşılmayacak bir şey yok. Patlamalar, bombalamalar, suikastlar Türkiye'de rutin hadiseler. Bombayı patlatanların üzerinden çıkan kartvizitlerin bir örgüte ait olması önemli değil. Belirli zamanlar kollanarak eylemler yapılır. Türkiye'nin gidişatına endeksli olarak masum canlara rahatlıkla kıyılır. Şu bir gerçek ki hiçbir terör örgütü kendi başına gündemi etkilemek için eylem yapmaz. Daha çok kendi zamanlarına göre eylem yaparlar. Türkiye'de ‘gündeme bomba koyacak' bağımsız bir örgüt yapısı yok. Bir mahallede hırsız, karakoldan habersiz iş yapamaz.'

Türkiye'de terör konuları üzerinde uzmanlaşmış bir istihbaratçının yaptığı bu tespiti daha önce Aksiyon'da yayımlamıştık. Gündemin sıcaklığı ve içinde bulunduğumuz durum, bu tespitin ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Son 2 yılda tahrik, kışkırtma ve saldırılara bakıldığında zamanlamanın ülkenin iç siyaseti ile direkt ilgili olduğu ortaya çıkıyor. Lakin burada hırsızdan ziyade mahalle karakolu önemli. Her ne kadar olayların üzerine yapıştırılan etiket PKK olsa da örgüte bu eylemleri yaptıran asıl gücün ne olduğu tartışılmalı. Son örnekler ise referandumda boykot için çıkarılan olaylar, Hakkâri'de imamın öldürülmesi ve Geçitli köyü minibüsünün patlatılması.

Uzmanlara ve elde edilen istihbarat bilgilerine göre bu tür eylemler her şeye rağmen devam edecek. Tetiği çekenden ziyade çektirenin ehemmiyet kazandığı bir dönemdeyiz. Bu nedenle PKK'yı ele alırken çok daha dikkatli olmakta ve perde arkasına bakmakta fayda var. Örgüt içindeki dengeler ve karanlık güçlerle olan irtibatlar hep göz önünde tutulmalı. Çünkü PKK, sadece kendi davası için mücadele eden klasik bir örgüt değil. Daha çok pragmatik tarzda hareket eden bir zihniyete sahip. Eğer klasik bir örgüt olsaydı lidersiz kaldığı 1999'da dağılıp yok olurdu. Örgüt, gündelik politika üreten, kendi ‘iç derinleriyle' hareket eden, gerektiğinde dün ‘ak' dediğine yarın ‘kara' diyebilecek pervasız bir sistemle işliyor. Bu da PKK'nın sürekli birileri tarafından yönlendirildiği ve kullanıldığı tezini doğrulayan en güçlü argüman.

Bu nedenle PKK, Kürt sorununun önündeki en büyük tıkaç. Silahlı güç her zaman siyasetin üstünde kalıyor. Bu nedenleAK Partihükümetinin özellikle son 2 yıl içinde yaptığı açılımlar ve yapmak istedikleri hep PKK'nın sabotajlarına maruz kaldı. Buna rağmenBaşbakan Erdoğanve ekibi Kürt meselesini çözmek, hatta PKK'yı dağdan indirmek niyetini koruyor. Bunun için örgütün ‘onursal lideri' teröristbaşı Abdullah Öcalan ile dolaylı görüşmelere devam ediyor. BDP ile hükümetin görüşmeler yapması da önümüzdeki süreçte bazı gelişmelerin yaşanacağının göstergesi. Ama atılacak adımların bekası ne Öcalan ne de BDP'ye bağlı. Yol haritasını, çözüm istemeyen ve Ergenekon diye tanımlanan ‘derin' yapı ile PKK arasındaki bağın mukavemet gücü belirleyecek. Terör uzmanlarına göre, Ergenekon ve PKK birlikte hareket ettiği sürece kesin çözümler geliştirmek veya örgüte silah bıraktırmak mümkün değil.

Konunun diğer bir boyutu ise örgütteki fikir ayrılığı. Öcalan başta olmak üzere örgüt içinde ciddi bir düşünce kopukluğu ve ayrışma var. Öcalan ve Murat Karayılan'ın ne diyeceği çok da önemli olmayabilir. Öcalan daha çok kendi geleceği için tezler geliştirip hâlen etkin bir güç olduğunu göstermek istiyor. Örgütün ‘derin' kanadı ise tabanın neredeyse putlaştırdığı Öcalan'ı karşısına almak istemiyor. Çünkü tabanını kaybetme riski var. Bunun için Öcalan'ın fikirlerini savunuyor gibi görünüyor ve mümkün olduğunca karşı çıkmıyor. Aslında bu durumu Öcalan da çok iyi biliyor. ‘Çatışma çıkarsa ben bile durduramam', Olacaklara müdahale edemem' gibi açıklamalarda bulunması bunun göstergesi.

Karayılan'ın ise örgütün lideri olsa da tek başına hareket edebilecek bir gücü yok ve sadece verilen metinleri okumakla görevli bir konumda. Zaten öyle olmasaydı sürekli yer değiştirip bir koruma ordusuyla dolaşmazdı. Çünkü derin yapıdan çekiniyor ve kendisine yönelik bir suikast yapılacağı korkusunu sürekli yaşıyor.

BDP ise tek başına hiçbir şey yapamayacak bir konumda. Öcalan ile derin güç arasında sıkışıp kalmış. Sadece siyaseten bir şeyler yapabilir miyim çabası içinde. Başka bir deyişle süreci uzatıp zaman kazanmak istiyor. Bu da ‘derin' yapının işine geliyor. Bu nedenle asıl mesele PKK'nın ‘derin' yapısı ve bu yapının Ergenekon ilişkisi.

PKK'da 4 bin civarında militan bulunuyor. Zaman zaman kopuşlar yaşansa da örgüt 4 bin rakamını sabitlemek için sürekli militan devşiriyor. Fazlasını da istemiyor. Çünkü ‘bütçesini' bu rakama göre ayarlamış durumda. Örgütün iç çatışmalara, ateşkes sürecine ve açılımlara rağmen sürekli militan topluyor olabilmesi de ilginç bir ayrıntı. Zaten 1993'ten bu yana 8 kez ateşkes ilan eden PKK'nın bu dönemlerde eylem yapması ve ateşkesi yine kendisinin bozması da dikkat çekici.

Peki, PKK'daki bu ‘derin' yapıyı kimler yönetiyor? PKK'da şu anda iki grup bulunuyor. Birincisi Murat Karayılan ve ekibi. Karayılan, örgüte pek hâkim değil. Sadece talimatları yerine getirmekle görevli. Diğeri ise Ankaralılar. Bu grup, ‘derin PKK'lılar' veya ‘Ergenekoncu kanat' olarak da tanımlanıyor. Cemil Bayık, Ali Haydar Kaytan, Mustafa Karasu, Duran Kalkan gibi isimler başı çekiyor. Tabii bu yapının kontrol ettiği alt birimlerde görev alanlar da var. Kadri Çelik, Fehman Hüseyin gibi… Dağdaki derin kadroyu şehirlerde ve Avrupa'da destekleyen ve asıl talimatları veren önemli isimler de var. Sabri Ok, Av. Mahmut Şakar gibi isimler bunlardan sadece birkaçı.

Örgütte kim kimdir?

Abdullah Öcalan: 1949 Şanlıurfa Halfeti Ömerli köyü doğumlu. Babası Kürt kökenli, annesi ise Türk. 1971'de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu. Yarıda bırakarakAnkaraÜniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne geçti. Ancak bu okulu da terk etti. 27 Kasım 1978'de Diyarbakır Lice Fis köyündeki 1. kongrede örgüt lideri oldu. ‘Apocular' olarak bilinen grubun adı PKK olarak açıklandı. PKK birçok ülkede gerçekleştirdiği öldürme eylemleri sebebiyle terör örgütleri listesine dâhil edildi. Öcalan 27 Haziran 1979'da darbe olacak haberini önceden alarak Suriye'ye geçti.

Türkiye'nin baskıları sonucu Suriye, Öcalan'ı topraklarından çıkarmak zorunda kaldı. Suriye'den Rusya'ya, oradan İtalya'ya geçen Öcalan, İtalya tarafından da ülkeden çıkarılınca Yunanistan'ın Kenya Büyükelçiliği'nde saklandı. 16 Şubat 1999'da Kenya'dan Türkiye'ye getirildi. 29 Haziran 1999'da Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından TCK'nın 125. maddesine göre ölüm cezası ile cezalandırıldı. İdam cezası, Yargıtay tarafından 25 Kasım 1999'da onandı. AB uyum yasaları ile idam cezası kaldırıldığı için hâlen İmralı'da hapis yatıyor. Kürtçe bilmiyor. Militanların ‘Kürt halk önderi' dediği Öcalan ile derin yapının ilişkisi hep sürdü. Bu işi bazı avukatları sayesinde yaptı. Mahmut Şakar bir dönem en önemli bir aracıydı.

Sabri Ok: Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü KCK operasyonunda elde edilen belgeler ve Emniyet'in hazırladığı rapora göre, PKK'nın Öcalan sonrası için belirlediği lider. Ok'un adı örgütün ilk eylemleri olan (1984'teki) Siirt ve Eruh baskınlarının planlayıcısı olarak geçiyor. 1985'te yakalandı, Bursa Cezaevi'nde 20 sene yattı. Hapisteyken bile örgütün en kilit isimlerinden biriydi. Kapatılan DTP'nin başkanlığına getirilen Nurettin Demirtaş, cezaevinde Ok'un eğitiminden geçti. Öcalan hapse atıldığında yanına istediği tek kişi Sabri Ok'tu.28 Şubatsürecinde Batı Çalışma Grubu'nun Sabri Ok ile sürekli bağlantıya geçtiği belirtiliyor. Örgütün hâlen gizli lideri. Avrupa ile Kandil arasında gidip geliyor. Sabri Ok onay vermeden örgütün hareket etmesinin mümkün olmayacağı tahmin ediliyor. KCK, PKK ve diğer bütün birimler Ok tarafından idare ediliyor. Sabri Ok, ulusalcı görüşe sahip derin PKK'lıları da kontrol edebilen tek kişi olarak biliniyor.

Mahmut Şakar: Uzun dönem Öcalan'ın avukatlığını yaptı. Bu süre zarfında 74 kez İmralı'da görüşme yaptı. Örgütü önemli ölçüde yönlendiriyor. Hikmet Fidan cinayetinde de azmettirici olarak adı geçiyor. Avukat Hüseyin Yıldırım, Şakar'ı anlatırken onun derin yapısını şöyle deşifre ediyor: “Öcalan'ın avukatı Mahmut Şakar, PKK'nin kongresine katılıyor, kameraları, teypleri kapattırıyor...
‘Ben başkanın vekili olarak geldim. Bu kongreden savaş kararı çıkacak' diyor. Ve PKK, o kongrede birden savaş kararı alıyor (1 Haziran 2004). Peki, bu savaş kararını kim aldırdı? Ben o kongrede bulunanlarla konuştum, kimse savaş taraftarı değilmiş. Bakın... Öcalan teslim olduktan sonra örgütte bir dağılma süreci başladı. O dağılma sürecini durdurmak için Asrın Avukat Bürosu diye yüzden fazla avukatlı bir yapı tesis ettiler. Öcalan'ı ve PKK'yi bu avukatlar yönetiyor.” Şakar Avrupa'da yaşıyor ve zaman zaman Kandil'e gidip derin yapı ile toplantılar yapıyor.

Cemil Bayık: 1955 Keban doğumlu. PKK'nın iki numaralı ismi. Kod adı Cuma. İlk-orta tahsilini Elazığ'da tamamladıktan sonra Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'ne kayıt yaptırdı. Ancak okulu terk etti. PKK'nın 18 kurucusundan biri.12 Eylülsonrasında yurt dışına kaçarak örgütün Suriye, Lübnan ve Kuzey Irak'taki kampları ile Avrupa büro sorumluluğunu yaptı. Sonra PKK'nın başkanlık konseyi üyeliğine seçildi. Ocak 2004'te örgüt içerisindeki ‘reformcu' ve ‘gelenekçi' ayrışmada ‘gelenekçi' kanadın başkanlığını yaptı. Ankara grubu ile hareket eden Bayık, Karayılan ile sürekli güç mücadelesi içinde ve onu lider olarak pek dikkate almıyor.

Mustafa Karasu: Avareş ve Hüseyin-Ali kod adlarını kullanan Karasu 1950 Sivas Gürün doğumlu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler'de okurken Öcalan ile tanıştı. Örgütün İran ve Kuzey Irak kamplarında sorumlu olarak faaliyet gösterdi. 1979'da İstanbul Migros ve Diyarbakır Bakteriyoloji Enstitüsü soygunu ile bir gazeteciyi öldürmeye teşebbüs eylemlerine katıldığından dolayı tutuklandı. Bursa Özel Tip Cezaevi'nden 1992'de tahliye edildikten sonra yurt dışına kaçarak Berlin Kürdistan İşçi Kültür Merkezi başkanlığına getirildi. Özellikle Alevi kanadı yönlendiriyor. Ankara grubunun en etkin ismi olarak tanımlanıyor. KCK'nın asıl lideri olduğu yönünde bilgiler var.

Duran Kalkan: 1954 Adana Tufanbeyli doğumlu. Kökeni Tunceli'ye dayanıyor. Adana Düziçi Öğretmen Okulu'nu bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nden 1978'de mezun oldu. Kod adı Abbas. Örgütün başkanlık konseyi üyesi. 2005'te Karayılan'a yönelik suikast girişiminde bulundu ancak başarılı olamadı. 27 Kasım 1978'de PKK'nın kuruluş kongresine kurucu üye olarak katıldı. Konferanslar sonrasında teyplere kaydedilen Öcalan'ın konuşmalarını kitaplaştırdı. 1987'de Avrupa'ya gönderildi. 1988'de Almanya Dusseldorf Eyalet Yüksek Mahkemesi'nce yargılandı. Selahattin Erdem takma ismi ile 5 yıl cezaevinde yattıktan sonra tahliye olup Suriye'ye döndü. Uzun süredir örgütün başkanlık konseyi üyesi. Derin yapının en önemli isimlerinden. Türkiye'deki Ergenekoncu kanatla zaman zaman görüşmeler yaptığı da aktarılan bilgiler arasında.

Ali Haydar Kaytan: 1952 Tunceli doğumlu. Fuat-Baver kod adlarıyla örgüt içinde etkin bir konumda. PKK'nın üst düzey kadroları arasında, istihbarat biriminin de yöneticilerinden. PKK'nın kuruluş kongresinde yer aldı. Son dönemde, örgütteki liderlik savaşında etkin rol aldı. Geçen yıl, İran askerleri tarafından yapılan bir saldırıda ağır yaralandığı öne sürüldü. Öcalan'ın yakalanmasından sonra örgütün Avrupa'daki 4 yöneticisi pasif konuma getirildi. Bunlardan biri de o idi. Ancak kısa sürede eski konumuna geldi. Ankara grubuna dâhil ve Ergenekoncu kanadın önemli temsilcilerinden.

Zübeyir Aydar: 1961 Siirt doğumlu. İst. Üni. Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. 1986'da Siirt'e dönüp avukatlık yaptı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Siirt il başkanlığı ve İHD genel başkan yardımcılığı gibi görevlerde bulundu. Bir dönem SHP Siirt il başkanlığı yaptı. 1991'de milletvekili seçildi. Akabinde Halkın Emek Partisi (HEP) kurucuları arasında yer aldı. 1994'te yurt dışına çıkarak Belçika'da diğer eski DEP milletvekilleri ile ‘DEP ile Dayanışma Bürosu'nu kurdu. 1995'te kurulan Sürgündeki Kürdistan Parlamentosu yöneticiliği ve daha sonra isim değiştiren Kürdistan Ulusal Kongresi-(KNK)'nin başkanlık kurulu üyeliğini yaptı. Öcalan'ın gözdesi oldu. Bölücübaşının yakalanmasından sonra Avrupa'da PKK'nın etkinliğinin artırılması için siyasi temasları sürdürdü. PKK'nın silahlı eylemlerinden çok, siyasi alandaki faaliyetleriyle tanınan Aydar, sık sık Kuzey Irak'taki PKK kamplarına gidiyor, örgütün merkez komitesiyle değerlendirmeler yapıyor. Hâlen Belçika'da olduğu sanılıyor. Sabri Ok'un emri altında.

Murat Karayılan: 1954 Birecik doğumlu. PKK'ya 1979'da katıldı. Kod adı Cemal. Şu an örgütün lideri. Yüksekokul makine bölümü mezunu. Uzun süre Şanlıurfa civarlarında faaliyet gösterdikten sonra 12 Eylül'de Suriye'ye kaçtı. Sonra silahlı güçlerin sorumluluğuna getirildi. İlk başlarda silahlı mücadelenin ön planda olmasını savunan muhafazakâr kanadın lideri olarak tanımlanan Karayılan, son süreçte silahsızlanma adına önemli açıklamalarda bulunuyor. Bu nedenle örgütün derinlerinin sürekli tehdit ve eleştirilerine maruz kalıyor. Lakin militanlar tarafından sevilen bir isim olduğu için Karayılan'a yönelik aleni bir saldırı yapmak şimdilik zor görünüyor. Karayılan şartların olgunlaşması hâlinde PKK'nın dağdan inebileceği görüşünü savunuyor ve silahlı mücadelenin aslında bittiğini biliyor. Avrupa görmüş ‘kravatlı' terörist olarak da isimlendirilen Karayılan, gelişen süreçte lider konumunda ancak derin yapının baskıları karşısında çaresiz. Bu nedenle, suikast ihtimaline karşı sürekli yer değiştiriyor.

Kadri Çelik: Kod adı Ape Hüseyin. 1986'da TSK'da asteğmen olarak görev yaparken Mardin'in Dargeçit ilçesinden PKK'ya katıldı. Örgüt içinde silahlı faaliyetlerde bulundu. Dağlıca'daki askerî birliğe yönelik saldırı emrinin onun tarafından verildiği belirlendi. Korumalığını Rusya vatandaşı ‘Şevger' kod adlı bir PKK'lı yapıyor. Özel kuvvetler olarak bilinen ve şehirlerde bombalı eylem yapmak amacıyla kurulan birimin de kurucularından. Murat Karayılan ve Feyman Hüseyin'e yakın bir isim olarak biliniyor. Çelik'in bugüne kadar çok sayıdaki kanlı eylemin de faili olduğu belirtiliyor. Ordudan kaçarken askeriyeye ait önemli kozmik bilgileri çaldı. Bu bilgilerle örgütün işini kolaylaştırdı. Kandil, Tel-Aviv, Ürdün, Güney Kıbrıs gibi yerlere giderek istihbarat birimleriyle kolayca irtibat kuran Çelik'in Ergenekon sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'le sık sık görüştüğü belirtiliyor. Pakraduni olan Çelik, Ergenekoncu kanadın önemli isimlerinden.

Fehman Hüseyin: Kod adı Doktor Bahoz. Suriye doğumlu, tıp mezunu. Politik nedenlerden dolayı başkanlık konseyine seçildi. Askerî pratiği var. Arapça ve Kürtçe biliyor. 1991'de örgüte katıldı. Terör örgütünün Kandil'de yaptığı 8. kongrede başkanlık konseyine seçildi. Amaç ise Suriye'de bulunan örgüt mensuplarının örgütten ayrılmalarının engellenmesiydi. Hâlen PKK'nın Kandil'deki kadrolarının başında. Hüseyin, HPG olarak bilinen Halk Savunma Güçleri'nin kontrolünü elinde bulunduruyor. Savaşçı kişilikli, lakabı ‘katil'. Başta Suriye istihbaratı olmak üzere çeşitli istihbarat birimleriyle bağlantıları var.

Ferhat Abdi Şahin: Kod adı Şahin. Suriye uyruklu. Örgütün Avrupa'daki üst düzey sorumlularından. Öcalan'ın manevi oğlu olarak da bilinmekte. Doğrudan verdiği talimatlarla Türkiye'deki PKK yanlısı kadroları ‘kitlesel şiddet geliştirmeleri' yönünde organize etmeye çalışmaktadır. Türkiye'nin Irak yönetimine verdiği PKK elebaşları listesinde ismi yoktu. Celal Talabani listeye ekleyerek Şahin'in örgütte önemli bir yeri olduğunu beyan etti. Son dönemlerde Kandil'e gidip örgüte yeni stratejileri aktardığı belirtiliyor.

Sabri Başkale: Örgütün sözde Dersim saha sorumlusu. PKK'nın Dağlıca saldırısını planlayan yöneticilerinden. Hakkında Diyarbakır 4, 5 ve 6. Ağır Ceza Mahkemelerinin yakalama emri bulunuyor. Talabani'nin Türkiye'ye gönderdiği listede ismi Fethi Şarlatan olarak geçiyor. Nazımiye saldırısını da organize eden biri. Sık sık bazı derin kişilerle görüştüğü, bölgede çok rahat dolaştığı biliniyor.
Mehmet Can Gürhan: Son dönemlerde ortaya çıkan derin bir isim. Raşit Dostum kod adını kullanıyor. Kadri Çelik'in deşifre olmasından sonra yeni görevi onun devraldığı belirtiliyor. ‘Genç Subaylar'ı idare ederek Aktütün, Dağlıca ve son baskınları düzenleyen, planlayan Dostum'un sık sık Tel-Aviv, Şam ve Türkiye'ye gidip geldiği belirtiliyor. Duran Kalkan'dan talimat alarak çalışıyor. Son saldırılarda da ‘Dostum' ile Kalkan arasındaki bağlantı telsiz konuşmalarına yansıdı. Bölgede rahat dolaşabilen Dostum, KCK'yı da yöneten gizli idarecilerden biri. Asker kökenli olduğu belirtiliyor.

Remzi Kartal: 1948 Van doğumlu. 1991 seçimlerinde SHP'den Van milletvekili seçildi. 1995'te DEP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması sonrasında yurt dışına kaçarak Sürgündeki Kürt Parlamentosu kurucuları arasında yer aldı. Hâlen Avrupa yapılanmalarından sorumlu.

AKSİYON

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 03:13

İLGİLİ HABERLER