Gündem
  • 16.10.2005 06:46

YÖNETMENİ 'THE İMAM'I ANLATTI...

Senaryosunu Ö. Lütfi Mete’nin yazdığı ve İsmail Güneş’in yönettiği The İmam adlı filmi cuma günü gösterime girdi.

Özelde imam hatip mezunlarının yaşadığı dramı konu alan, genelde ise “saklanma” olgusuna vurgu yapan filmin yönetmeni, toplumun her kesiminin çeşitli dönemlerde saklanma ihtiyacı hissettiğini söylüyor. Bir dönem kimliklerini gizleyen imam hatiplilerin, mevcut konjonktürde saklanma ihtiyacı duymadıklarını düşünen yönetmen, “Olumsuzluğu yanında imam hatipli olmanın rantını yiyenler de var. Bu konuda namuslu olduğumuzu söylemiyoruz. Ancak etik davranmaya dikkat ediyoruz.” diyor. Filmde takiyye yapmayı meşru gösterdiği şeklindeki iddialara ise “Takiyye yapmaya mecbur kalma duygusunu anlatıyoruz.” sözüyle karşılık veriyor. Güneş, örtülü ödenekten yardım aldıklarıyla ilgili bilgi sahibi olmadığını; ancak alınması halinde bundan herkesin sevinmesi gerektiğini de belirtiyor.

‘Şarap bardağından vişne suyu içmek zorunda kaldım’

Filmdeki Harley Davidson marka motosiklet özgürlüğü, bilgisayar mühendisi çağdaşlığı, imam ise maneviyatı temsil ediyor. İmam hatip mezunu bir gencin kendi geçmişiyle hesaplaşmasını sinemaya aktaran yönetmen, başrol oyuncusunun yaşadıklarına yabancı olmayan biri. “Sinema dünyasında var olmak için kendimi sakladım. Bu nedenle şarap bardağında vişne suyu içmek zorunda kaldım.” diyen Güneş, bu baskıyı toplumun farklı kesimlerinin dönem dönem yaşamak zorunda kaldığını söylüyor. Yönetmene göre The İmam, sadece imam hatip mezunlarının yaşadığı dramı anlatmıyor; farklı düşünceleri sebebiyle kimliklerini saklamak zorunda kalan herkes, filmde kendinden bir şey bulacak: “The İmam, bir ayna olacak ve izleyen kendini görecek.” Gerek kendi hayatı gerekse filmde takiyyeye yapılan vurgunun nedenini sorduğumuzda ise, “Takiyye yapmanın meşru olduğunu değil, böyle davranmaya mecbur kalma duygusunu anlatıyoruz.” cevabını veriyor yönetmen. Herkesin filmdeki karakter gibi gizlenmediğini, imam hatipli olmanın rantını yiyenlerin de olduğunu söyleyen Güneş, The İmam’ı 5 milyon kişiye izlettirmeyi hedefliyor. Hazır bir kitlenin sorunlarını sinemaya aktarıp, onların yaşadığı dramı bilet parasına dönüştürmenin rant olup olmayacağını sorduğumuzda ise; “Bu konuda namusluyum demiyorum. Bu bir yöntem, mümkün olduğunca etik yapmak gerek. Nihayetinde ticari bir iş yaptık.” diyor

‘The İmam’ın, imam hatip mezunlarının ağırlıkta olduğu Bakanlar Kurulu’nun işbaşında olduğu dönemde çekilmesinde özel bir anlam aranmaması gerektiğini düşünen Güneş; “Keşke şimdi değil de 28 Şubat sürecinde çekseydik. O zaman çok daha fazla seyirci gelirdi.” diye konuşuyor. Hükümetten maddi veya manevi bir destek almadıklarını; ancak böyle bir beklentisinin olduğunu da ilave ediyor Güneş: “Bütün filmler için bekliyorum bunu. Bu ülkenin başbakanı, bakanları nasıl ki maç ayrımı yapmadan statlara gidiyorsa; aynı şekilde filmlere de gitmeli.” Güneş, mevcut konjonktürde imam hatip mezunu olmanın artı değer olduğunu, bu nedenle The İmam’ın bugünü anlatmadığını da söylüyor.


/Osman İridağ - Zaman

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:53

İLGİLİ HABERLER