Gündem
  • 12.5.2013 17:49

“Susmaktansa başbakanlığı bırakır, çeker giderim”

Başbakan Erdoğan, Suriye’de yaşanan bebek ölümlerine dikkat çekerek, “O bebeklerin, o çocukların içler acısı manzarası karşısında susmaktansa, ben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı kimliğini şu kürsüye bırakır, çeker giderim” dedi.
 Burada bir konuşma yapan Erdoğan, Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki saldırıları değerlendirdi.
Bombalı saldırıların Türkiye’nin güçlenmesine ve büyümesine yönelik olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bu saldırılar ateş içindeki bir ülkenin bu ateşe Türkiye’yi de çekmeye aday saldılar. Bu saldırılar kanlı Baas rejiminin işbirlikçilerine fırsat verme saldırılarıdır. Bu saldırılar, Türkiye’deki eli kanlı terör örgütlerine tam ikmal yapma niyetli saldırılardır. Bu saldılar başta Hatay olmak üzere barış içinde huzur içinde bir arada yaşayanları tahrik etme niyetli saldırılardır. Bu saldırılar terör meselesini çözen, kardeşliğini pekiştiren, annelerin gözyaşlarını dindiren bir Türkiye’ye yönelik saldırılardır. Türkiye Suriye’deki trajediye sessiz de kalsa bu tuzaklar kurulacak, Türkiye yine hedef alınacaktı. Büyük bir pişkinlik içinde tam bir fırsatçılık içinde bu saldırıların ardından Türkiye’nin Suriye politikasını eleştirenler, cahillik içindedir” dedi
Anneler gününde yakın zamanda Suriye’nin Banyas şehrinde yaşanan ölümleri hatırlatan Erdoğan, “Eşimle o akşam ekran başında görüntüleri izliyorduk. O şehit edilmiş yavruların annelerin kucağındaki haline bakarak biz de ağlıyorduk. Bu dayanılır bir şey değildi. Bu aktörlere sahip çıkanlar, bunu insanlığa, Türk milletine anlatamazlar. Buradan anneler gününde en çok annelere vicdanlara sesleniyorum. Yakın zamanda Banyas’ta tarihin en acımasız katliamlarından biri gerçekleşti bine yakın insan katledildi. Fotoğraflarla tüm dünyaya yayılan o görüntüleri tarif etmek mümkün değil. Bir ördeğin katran içinde çırpınarak ölümüne dünya feryat ederken bu yavruların öldürülmesi karışsında nasıl sessiz durur diye feryat ediyorum. Çocuğuna sarılmış anneler var. Yan yana 2 bebek 1 yaşında bile değiller. Minicik bedeninin bir kısmı yanmış öylece yatıyorlar. O bebeklerin görüntüsü ömrümün geri kalanında benim gözlerimden gitmeyecek. Eğer ben minicik cansız bedenler için sesimi yükseltmeyeceksem olmaz olsun böyle siyaset. Olmaz olsun öyle bir dış politika. O bebeklerin, o çocukların içler acısı manzarası karşısında susmaktansa ben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı kimliğimi şu kürsüye bırakır çeker giderim” diye konuştu.

"O ÇOCUKLARI GÖRMEZDEN Mİ GELELİM"
Hükümetin Suriye politikası konusunda eleştirildiğini belirten Erdoğan, “Ne yapalım, o çocukları görmezden mi gelelim. Evini barkını terk eden, yurdunu toprağını terk eden, çaresizlik içinde kapınızı çalan Suriyelilerin yüzünü kapıyı mı kapatalım. Gidip Şam’da bebek katilleri ile fotoğraf mı çektirelim. ‘Bize ne Suriye’den’ diyenlere sesleniyorum. Çocuklarınızın, annelerinizin yüzüne nasıl bakacaksınız. Bu millet tarihi boyunca masumlar ölürken ‘bize ne’ diyen millet olmamıştır. Bizim ecdadımız yeri gelmiş 1 kişi için Hint yarımadasına donanma göndermiştir. Biz öyle bir ecdadın torunlarıyız. Yeri gelmiş mağdur manzum Açe’ye buradan donanma göndermiştir. Bu millet Endülüs’ün acısını yüreğinde hissetmiştir. Kovulan 500 bin Yahudi’ye kapılarını açmıştır. Osmanlı böyle bir milletti biz de onların torunlarıyız. Çünkü adaletinin gereği buydu. İnsanlık anlayışının gereği buydu. Bu millet acıyı hiçbir zaman unutmadı. Benim yemenden Viyana’ya kadar, Japonya’ya kadar her yerde şehitliklerimiz var. Hep oralara gittiğimizde bu şehitliklerimizi ziyaret ediyoruz. Suriye’ye yüzümü dönersem şehitlerimin yüzüne bakamam. Yarın mahşer gününde Rabbim soracak ‘o bebekleri gördün de ey Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ne yaptın’ diyecek. Ne diyeceğim siyaset mi yaptım, srateji mi, konjektür mü diyeceğim. Benim ümmeti olmaktan gurur duyduğum peygamberim ‘bir elime ayı verseler bir ayıma güneşi, yine de bu davadan vazgeçmem’ derken ben dengeler adına susmayı mı tercih edeceğim” ifadelerini kullandı.
Büyük devletlerin kendilerine yapılanların cezasını zamanı geldiğinde misli ile verdiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“Hiç kimsenin endişesi olmasın. Reyhanlı’da şehit edilen kardeşimin de kanı asla yerde kalmayacaktır. Bize kurulan tuzağa düşmeyecek, çekmek istedikleri bataklığa düşmeyeceğiz. Bunları da yapanlarını yanına bırakmayacağız. Biz milletçe bu saldırganlara istediklerini vermeyeceğiz. Sorumsuz siyasetçiler gibi, fırsatçı genel başkanlar gibi olmayacağız. Terörün, saldırıların arkasına saklanıp, sorumsuz açıklamalar yapanlardan olmayacağız. Allah’ın izni ile bu acıyı aşacak, büyük devlet refleksi ile hareket edecek geleceğe büyük adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz”
Başbakan Erdoğan, konuşmasının sonunda annelerden de çözüm sürecine destek ve dualarını istedi.
 

EBRU GÜNDEŞ KONSERİ İPTAL EDİLDİ

Partisinin Kadın kolları tarafından düzenlenen etkinlikte önceden planlandığı şekilde Ebru Gündeş'in sahne alacağını ancak Reyhanlı'da gerçekleştirilen elim saldırının ardından programın değiştiğini hatırlatan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Ebru Gündeş Hanım'a gösterdiği hassasiyet nedeniyle şükranlarımı iletiyorum. En kısa zamanda bu çağrıyı bir barış havasında, İstanbul'dan dolu dolu bir mesajı, en büyük stadyumuzda yapacağımız bir toplantıyla bu mesajı, en kısa zamanda vereceğiz" şeklinde konuştu.

"SURİYE AK PARTİ'NİN DEĞİL TÜRKİYE'NİN MESELESİDİR"

Böylesi saldırılar karşısında büyük devletin soğuk kanlılığını koruyabilen devlet olduğunu söyleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: Türkiye'nin soğukkanlılığı test ediliyor. Türkiye kirli senaryonun içine çekilmek isteniyor. Hatay ilimizde bir takım hassasiyetleri kaşıyarak, fitne çıkarılmak isteniyor. Bu tür girişimler karşısında serin kanlı olduk, olacağız. Aklı selim dışına çıkarak, bizi çekmek istedikleri tuzağa düşmeyeceğiz.Bu ayırımın altını özellikle çiziyorum. Suriye'deki mesele, Ak Parti'nin, Recep Tayyip Erdoğan'ın meselesi değil, Türkiye'nin meselesidir. Milletimizin meselesidir. Düşürelen uçak, Ak Partinin uçağı değil, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin uçağıdır. Şehit edilen polislerimiz, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin mumurlarıdır, TSK'nın askerleridir. Alçakca katledilen masum insanlar, Ak Parti mensupları, seçmenleri değil, aziz milletimin mensuplarıdır."

"GÜN YARALARI SARMA GÜNÜDÜR"

Bazılarının adete suçluyu korurcasına, Ak partinin dış politikasını hedefe aldığını söyleyen Başbakan Erdoğan,"Bugün bir olmak zordundayız. Bugün 76 milyon acıyı paylaşmak, saldırılara göğüs germek, tüm dünyaya birlik fotoğrafı sunmak zorundayız. Bugün böbürlenme günü değildir. Bugün suçlama günü değildir. Gün, daha yaralar sarılmadan, meseleyi siyasi çıkar meselesi haline getirme günü değildir. En hafif tabiriyle bunu yapmak ahlaksızlıktır" şeklinde konuştu.

ŞAM'DAKİ CANİLERLE GÖNÜL BAĞI OLANLAR

Bu saldırıların amacının milletin arasına nifak sokmak olduğunu söyleyen Erdoğan konuşmasını şu şekilde sürdürdü: Buna izin vermeyeceğiz. Buna asla müsade etmeyeceğiz. Hassasiyetlerin kaşınmasına asla ve asla göz yummayacağız. Herkes ama herkes soğuk kanlı olmak, özellikle de açıklamalarından dolayı sorumlu olduklarını bilmek zorundadır. Birilerinin Şam'daki canilelerle gönül bağı olabilir. Birilerinin eli kanlı törer örgütleriyle muhabbeti olabilir. Birilerinin bir mezhep çatışmasına, ellerinde körükle gitme niyeti olabilir. Ama biz buna izin vermeyeceğiz. Türkiye düşmanlarını sevindirmeyeceğiz. Bu alçakları asla sevindirmeyeceğiz. Bunların Türkiye içinde ellerini ovuşturararak fırsat kollayan uzantılarına fırsat tanımayacağız. Düşmana inat, birbirimize daha fazla kenetlenecek, diri olacağız."

SALDIRILAR SURİYE POLİTİKASINA DEĞİL, BÜYÜYEN TÜRKİYE'YE

Suriyle kaynaklı olarak nitelediği saldırıları Türkiye'nin Suriye politikasına bağlamanın sorumsuzluk olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, "Türkiye'nin Suriye'de yaşananlara sessiz kalması halinde bile hedef olacağını söyledi. Erdoğan, "Türkiye vurdumduymaz olsaydı bile bu tahrikler yapılacaktı. Bu saldırılar yine gerçekleşecekti. Bu saldırılar Suriye politikamıza yönelik saldırılar değildir. Bu saldırılar bölgede büyüyen, gücünü hissetinen Türkiye'ye yönelik saldırılardır"şeklinde konuştu.

GÜÇLÜ TÜRKİYE KURULUYOR

Salı günü 23.5 milyar dolar olan IMF borcunun son taksidinin ödeneceğini ve borcun tamamen biteceğini söyleyen Erdoğan, "Güçlü bir Türkiye'yi hazmedemiyorlar. İsteseler de, istemeseler de güçlü Türkiye kuruluyor. Bu saldırılar bizi yolumuzdan döndürmeyecek. Bu saldırılar, Suriye politikamıza yönelik saldırılar değil, istikrarımıza yönelik saldırılardır"diye konuştu.

BAŞBAKAN KİMLİĞİNİ BIRAKIR GİDERİM...

Suriye'nin Banyas kentinde yaşananları katliam olarak niteleyen Başbakan Erdoğan Banyas'ta çekilen bazı fotoğraflara eşiyle birlikte baktığını ve gözyaşı döktüğünü söyledi. Erdoğan, "Bu katliamı yapan bir rejimin aktörlerine sahip çıkanlar, bunu insanlığa , Türk milletine anlatamazlar. Buradan dünyaya sesleniyorum. Anneler gününde en çokta annelerin vicdanlarına sesleniyorum. Yakın zamanda Banyas'ta, tarihin en acımısız katliamlarından biri gerçekleştirildi. Annelerin gözü önünde bebekler katledildi. Fotoğraflarla dünyaya yayılan elim manzarayı tarif etmek mümkün değil. Bir ördeğin katran içindeki çırpınarak ölümüne dünya feryat ederken; bu yavruların katledilişine nasıl sessiz kalır diye feryat ediyorum. Bu yavruların öldürülmesi karşısında nasıl sessiz durulur diye feryat ediyorum. Cesetleri kapısının önüne yığılmış aileler var. Babasına tutunmuş çocuklar var. Katledilen bebeklerin görüntüsü, ömrümün geri kalanında benim gözümün önünden gitmeyecek. Eğer ben sesimi yükseltmeyeceksem olmaz olsun böyle siyaset. Olmaz olsun böyle bir dış politika. O bebeklerin ölümüne susmaktansa ben Başbakan kimliğimi şu kürsüye bırakır giderim. 'Suriye politikanızı değiştirin' diyorlar. Ne yapalım. O bebekleri görmezden mi geleli

"RABBİM SORACAK 'EY TÜRKİYE CUMHURİYETİ BAŞBAKANI NE YAPTIN' DİYE"

Erdoğan, "Yarın mahşer gününde rabbim bize soracak “o bebekleri gördün de ey Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ne yaptın?" diye. Ne diyeceğim. 'Siyaset yaptım mı' diyeceğim. Hz. Muhammed ‘bir elime ayı diğer elime güneşi verseniz de vazgeçmem’ derken ben dengeler adına susmaya mı tercih edeceğim. Hiç kimsenin yaptığı yanına kalmayacaktır. Bu yapılanları yapanların yanına kar bırakmayacağız" dedi.

TEK SURİYELİ MİSAFİRE DİL UZATILIRSA SALDIRGANLAR KAZANMIŞ DEMEKTİR

Erdoğan, "Milletimden aklı selimi muhafaza etmelerini rica ediyorum. Kimse bu alçak saldırganların oyununa gelmesin. Bir tek Suriyeli misafire dil uzatılırsa saldırganlar kazanmış demektir. Eğer infial olur, soğukkanlılık kaybedilirse bu saldırganlar başarılı olmuş demektir. Büyük devlet refleksiyle hareket ederek geleceğe büyük adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz. Biz fırsatçı genel başkanlar gibi olmayacağız. Saldırganların istediği gibi sorumsuz açıklamalar yapmayacağız" diye konuştu.

ANNENİZİN AYAKLARINI ÖPÜN

Erdoğan, "Sevgililer sevgilisinin ifadesiyle, cennet annelerin ayakları altındadır. Siz cennet kokusu almak istemez misiniz. Öpün annelerinizi ayaklarının altını… Hiçbir şey kaybetmez, tersine kendinizi cennette hissedersiniz. Öptüreceklerinden değil ama anneler evlatlarını öyle gördüklerine bir başka mutlu olurlar. Siz şehit anneleri olarak inşallah ebedi alemde farklı muameleye tabi tutulanlardan olacaksınız" ifadelerini kullandı.

AFGANİSTAN'DA MÜJDESİ

Başbakan Erdoğan konuşmasının sonunda eline uzatılan bir notu okudu. Erdoğan'a ulaştırılan notta güzel bir haber vardı. Afganistan’da düşen helikopterde kaçırılan 8 Türk mühendis'in 4'ünün MİT'in girişimleriyle serbest bırakıldığı yazıyordu. Erdoğan serbest kalan mühendislerin isimlerini okudu, annelerine müjde, diğer mühendisler için girişimlerin sürdüğünü söyledi. Erdoğan konuşmasının ardından bir süre Sinan Erdem spor salonunda bekledi, özel görüşmeler yaptı. Erdoğan'ın İstanbul'dan Ankara'ya hareket etmesi, Hatay'dan çağırdığı bakanlarla bire bir görüşme yapması bekleniyor.

KANLARI YERDE KALMAYACAK

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Hiç kimsenin endişesi, tereddütü olmasın. Reyhanlı'da şehit edilen kardeşimin de Suriye'de şehit edilen 100 bine yakın kardeşimin de kanı asla yerde kalmayacak" dedi.
     Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı Kadın Kolları'nın düzenlediği "Analar ağlamasın" temalı Anneler Günü etkinliğinde yaptığı konuşmada, Şam ve Halep'teki Osmanlı eserlerine dikkati çekerek, "Biz buraların yabancısı değiliz. Biz karşılıklı akrabalık bağları tesis etmişiz" ifadesini kullandı.
     Hiç kimsenin yaptığının asla yanına kar kalmayacağını dile getiren Erdoğan, "Hele hele Türkiye'ye kastedenler, er ya da geç bunun bedelini öderler ve ödeyecekler. Tekrar ediyorum; büyük devletler, soğukkanlılıkla hareket ederler. Büyük devletler, kendilerine yapılanın cezasını misliyle verir ama vakti zamanı gelince verirler. Hiç kimsenin endişesi, tereddütü olmasın. Reyhanlı'da şehit edilen kardeşimin de Suriye'de şehit edilen 100 bine yakın kardeşimin de kanı asla yerde kalmayacak. Soğukkanlılıkla, aklıselimle hareket ediyoruz ve öyle devam edeceğiz. Bize kurulan tuzağa düşmeyecek, bizi çekmek istedikleri bataklığa girmeyeceğiz ama bu yapılanları da yapanların yanına asla kar bırakmayacağız" diye konuştu.
     "Milletim müsterih olsun. Milletimden, soğukkanlılığı, aklıselimi muhafaza etmelerini özellikle rica ediyorum" diyen Erdoğan, terörün tuzağına düşülmemesini, "alçak saldırganların" oyununa gelinmemesini istedi.
     Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
     "Eğer bir tek Suriyeli misafire dil uzatılırsa, inanın saldırganlar kazanmış demektir. Eğer farklı mezhep mensubu bir tek kişiye kem gözle bakılırsa, inanın saldırganlar başarılı olmuş demektir. Eğer infial olursa, soğukkanlılık yitirilirse, emin olun bu saldırganlar hedeflerine ulaşmış demektir. Biz, milletçe, bu saldırganlara istediklerini vermeyeceğiz. Biz, sorumsuz siyasetçiler gibi, fırsatçı genel başkanlar gibi olmayacağız. Biz, terörün, saldırıların arkasına saklanıp, tam da saldırganların arzu ettiği gibi sorumsuz davranan, sorumsuz açıklamalar yapanlardan olmayacağız. Allah'ın izniyle bu acıyı aşacak, bu yarayı saracak, büyük devlet refleksiyle hareket edecek, geleceğe büyük adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz."
    
     -"Analar evlatlarına hep sarılabilsin" -
    
     Anneler Günü'nde, "Anneler ağlamasın" temennisini yüksek sesle haykırmak için bir araya geldiklerini ifade eden Erdoğan, evlatlara da seslendi. Başbakan Erdoğan, şöyle dedi:
     "Ben bugün bir şey daha söylüyorum; evlatlar analarına hep sarılabilsin. Ne olur anneleriniz, babalarınız yanınızda yaşlanır, düşkün hale gelirse, onlara 'öf' bile dedirtmeyin. Sevgililer sevgilisinin ifadesiyle; 'Cennet annelerin ayakları altındadır'. Babaların ayakları altında değil, annelerin ayakları altında. Siz cennet kokusu almak istemez misiniz- Öpün annelerinizin ayaklarının altını, öpün. Hiçbir şey kaybetmez, tam aksine kendinizi adeta cennette hissedersiniz. Rahat olun, çünkü anneler evlatlarını böyle gördüklerinde, öptüreceklerinden değil ama bir başka mutlu olurlar, bir başka dinamizm kazanırlar. Türkiye'de vatandaşlarımın da bunu başaracaklarına inanıyorum."
    
     - "Annelerden dua bekliyoruz" -
    
     Türkiye içinde ve dışında, annelerin ağlamasını isteyenler olabileceğine işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
     "Annelerin gözyaşını kendi kazançları olarak görenler olabilir. Anneler ağladıkça, anneler evlat acısı çektikçe, bundan kendilerine çıkar devşirenler olabilir. Allah'ın izniyle, büyük bir kararlılıkla, annelerin gözyaşlarını dindirme mücadelesini bu çözüm sürecinde kararlılıkla yürütüyoruz ve yürüteceğiz. Hiçbir saldırıya boyun eğmeyeceğiz. Hiçbir tuzağa gelmeyecek, hiçbir tahrike aldanmayacağız. Ne kadar sancılı olsa da, ne kadar zor ve meşakkatli olsa da, annelerin gözyaşını dindirmenin mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz. Annelerin duası makbuldür. Bütün annelerden dua bekliyorum, dua bekliyoruz. Bu zor zamanları aşmak, Türkiye'de istikrarı, güvenliği, huzuru sarsılmaz şekilde inşa etmek için bütün annelerin hayır dualarını istiyoruz."
     Terör saldırısının yaşandığı Reyhanlı'daki annelere seslenen Erdoğan, "Allah yar ve yardımcınız olsun. Rabbim sabrınızı artırsın inşallah. Ben inanıyorum ki siz şehit anneleri olarak inşallah, ebedi alemde farklı muameleye tabi tutulanlardan olacaksınız" diye konuştu.
     Bu topraklar üzerinde Anneler Günü'nü artık huzur-u kalple idrak etmek istediklerini kaydeden Erdoğan, "Bu ülkenin ağlayan anneleri, hiç kışa dönüşmeyecek baharı ziyadesiyle hak ediyorlar. İnşallah, o bahar iklimini hep birlikte tesis edecek, o baharı hep kalıcı hale getireceğiz. Bütün bu saldırılara, bu provokasyonlara rağmen inşallah düze çıkacak, geleceğe güvenle bakacağız" ifadelerini kullandı.
    
     -Müjde-
    
     Konuşmasının sonunda, Afganistan'daki 8 Türk'ün kaçırılması olayını hatırlatan Erdoğan, bu kişilerden Nurettin Koştur, Erkan Kaya, Abdülbaki Arslanhan ve Milayim Çelik'in, MİT'in gayretleri neticesinde teslim alınıp kurtarıldığını bildirdi.
     Erdoğan, "En kısa zamanda diğer 4 kardeşimizle ilgili de bu müjdeyi vermek inşallah bize nasip olur" diye konuştu.
     Başbakan Erdoğan, sözlerini, "Reyhanlı'daki acılı annelere sabırlar temenni ediyorum. Vefat eden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Allah bizleri bir daha böyle acılarla imtihan etmesin; tek bir annemiz bile gözyaşı dökmesin diyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum" şeklinde tamamladı. 

O BEBEKLERİ ÖLENE KADAR UNUTMAYACAĞIM

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bize diyorlar ki, 'Suriye politikanız yanlış, Suriye politikanızı değiştirin'. Ne yapalım- O çocukları görmezden mi gelelim- O bebekleri görmezden mi gelelim- Evini barkını terk eden, yurdunu toprağını terk eden, çaresizlik içinde kapımızı çalan Suriyelilerin yüzüne kapıyı mı kapatalım- Gidip biz de Şam'da, bu bebeklerin katilleriyle fotoğraf mı çektirelim-" dedi.
     Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı Kadın Kolları'nın düzenlediği "Analar ağlamasın" temalı Anneler Günü etkinliğinde yaptığı konuşmada, bugün Anneler Günü olduğunu anımsatarak, şunları kaydetti:
     "Bir anne için evladın ne demek olduğunu sadece anneler bilir, bunu sadece yaşayan anneler bilir, onlar anlar. Yakın zamanda Suriye'nin Banyas şehrinde, insanın ruhunu sarsan manzaralara şahit olduk. Eşimle beraber o akşam ekran başında, hem de gazetelerdeki fotoğraflara bakıyorduk ve o şehit edilmiş yavruların annelerin kucağındaki haline bakarak biz de ağlıyorduk. Bu dayanılır bir şey değildi. Bu katliamı yapan bir rejimin aktörlerine sahip çıkanlar, bunu insanlığa, bunu Türkiye'ye, Türk milletine anlatamazlar. Sizlere sesleniyorum, aziz milletime sesleniyorum, buradan dünyaya sesleniyorum, buradan, Anneler Günü'nde en çok da annelere, en çok da vicdanlara sesleniyorum. Yakın zamanda, Banyas'ta, tarihin en kanlı, en acımasız, en insanlık dışı katliamlarından biri gerçekleştirildi. Bine yakın insan katledildi. Çocuklarının gözü önünde anneler katledildi, annelerin gözü önünde çocuklar, hatta bebekler katledildi. Fotoğraflarla tüm dünyaya yayılan o görüntüleri, o elim manzarayı tarif etmek mümkün değil. Bir ördeğin katran içinde çırpınarak ölümüne dünya feryat ederken, bu yavruların öldürülmesi karşısında nasıl sessiz durur diye feryat ediyorum."
     Başbakan Erdoğan, sokaklarda, 7-8 yaşlarında, ne olduğunu anlayamadan can vermiş çocuklar olduğunu belirterek, "Kapısının önüne yığılmış, her biri alnından vurulmuş aileler var. Çocuğuna sarılmış anneler, babasına tutunmuş çocuklar var. Yan yana 2 bebek, 1 yaşında bile değiller. Bir tanesi tıpkı annesinin karnında gibi büzülmüş, bir tanesinin ayakları dizden parçalanmış, minicik bedeninin bir kısmı yanmış, öylece yatıyorlar" diye konuştu.
    
     -"O bebeklerin görüntüsü benim gözlerimin önünden gitmeyecek"-
    
     Erdoğan, o bebeklerin görüntüsünün ömrünün geri kalanında gözlerinin önünden gitmeyeceğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
     "Eğer ben o bebekleri görmeyeceksem, eğer ben minicik cansız bedenler için sesimi yükseltmeyeceksem, olmaz olsun böyle siyaset, olmaz olsun öyle bir dış politika. O bebeklerin, o çocukların, o annelerin içler acısı manzarası karşısında susmaktansa, ben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı kimliğimi şu kürsüye bırakır, çeker giderim. Bize diyorlar ki 'Suriye politikanız yanlış, Suriye politikanızı değiştirin'. Ne yapalım- O çocukları görmezden mi gelelim- O bebekleri görmezden mi gelelim- Evini barkını terk eden, yurdunu toprağını terk eden, çaresizlik içinde kapımızı çalan Suriyelilerin yüzüne kapıyı mı kapatalım- Gidip biz de Şam'da, bu bebeklerin katilleriyle fotoğraf mı çektirelim-"
    
     -"Çocuklarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız-"-
    
     Başbakan Erdoğan, "Bize ne Suriye'den" diyenlere seslenerek, "Çocuklarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız, annelerinizin yüzüne nasıl bakacaksınız, komşularınızın yüzüne nasıl bakacaksınız-" diye konuştu.
     Bu milletin, tarihi boyunca, bebekler ölürken, masumlar ölürken, "bize ne" diyen bir millet olmadığına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
     "Bizim ecdadımız, yeri gelmiş bir kişi için Hint Yarımadası'na donanma göndermiştir. Çünkü zulüm vardı. Biz öyle bir ecdadın torunlarıyız. Yeri gelmiş mağdur, mazlum ta Açe'ye buradan donanma göndermiştir. Bu millet, Endülüs'ün acısını yüreğinde hissetmiştir. Endülüs'ten kovulan 500 bin Yahudi'ye, Musevi'ye kapılarını açmıştır. Osmanlı böyle bir devletti, Osmanlı böyle bir milletti, biz de onların torunlarıyız. Musevi'dir demedi, Müslüman'dır demedi, şu mezheptendir, bu mezheptendir demedi, kapılarını açtı. Çünkü adaletinin gereği buydu, insanlık anlayışının gereği buydu ve bir Müslüman olmanın gereği buydu. Bu millet Açe'yi hiçbir zaman unutmadı. Benim, Yemen'den Viyana'ya kadar, Avustralya'dan Japonya'ya kadar, ta Myanmar'dan Saraybosna'ya kadar her yerde şehitliklerim var, biz böyle bir milletin mensuplarıyız.
     Hep oralara gittiğimizde o şehitliklerimizi ziyaret ediyoruz. Onları bir taraftan da imar ediyoruz. Neden- Biz bir zamanlar buralara geldik, buralarda şehitler verdik. Suriye'ye yüzümü dönersem, şehitlerimin yüzüne bakamam. Yarın mahşer gününde Rabbim bana soracak, 'O bebekleri gördün de ey Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ne yaptın-' diyecek. Siyaset mi yaptım, idare-i maslahat mı diyeceğim, strateji mi, konjonktür mü diyeceğim- Benim ümmeti olmaktan gurur duyduğum Peygamberim, 'Bir elime ayı, bir elime güneşi verseniz de bu yoldan vazgeçmem' derken, ben dengeler adına susmayı mı tercih edeceğim- Şunu da tekrar tekrar ifade ediyorum; bu saldırılar, bizim Suriye politikamıza yönelik değil, bizim kardeşliğimize, bizim istikrarımıza, bizim büyümemize yönelik saldırılardır." 

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 15:24

İLGİLİ HABERLER