Medya
  • 17.1.2005 00:49

3 BÜYÜK TELEVİZYONDAN ŞOK KARAR!..

Kanal D, Show TV ve atv'nin yöneticileri bu yılın mart ayından itibaren uygulamaya konmak üzere bir prensip kararı aldı. Üç ulusal kanalın yöneticileri prensip kararlarına sadık kalırsa, ekranlarda "dizi üstü dizi" dönemi bitecek.

Dizilerin yerini çok izlenen ama bir o kadar da eleştirilen reality show'lar-yarışmalar alacak. Şimdilik Kanal D ile Show TV'de aynı formatta iki yarışma var. Show TV cumartesi akşamları meydanı Kanal D'nin "Size Anne Diyebilir miyim?" adlı yarışmasına bırakmamak için, karşısına eski reality show'larından göze batanları bir araya getirdiği "Gel Yeniden"i koydu.
Dizilerle reality show'ları dengelemeye karar veren Kanal D önümüzdeki günlerde ekrana getireceği programları ilan etti. 2005'in ilk aylarında iki yeni reality show'la yetinen atv, Kanal D'nin aksine dizilere ağırlık verdi. Show TV yönetimi ise henüz elini göstermedi. Şu günlerde birçok yabancı format üzerinde, "Bunlardan hangisi Türkiye'de ilgi görür? Hangi formatı hangi kanalın yeni programına karşı ekrana getirelim"in üzerinde çalışmalar yapan Show TV yönetimi, Kanal D ile atv'nin reyting durumuna göre elini açacak. Önümüzdeki dönem ekranlara, tutan reality show'lar ve benzerleri damgasını vuracak.

KANAL D GENEL MÜDÜRÜ MURAT SAYGI: ARTIK OYUNCULAR GERÇEK, HALKTAN

2005 yılında Kanal D ekranlarında ne gibi değişiklikler olacak?
Türkiye'de büyük kanallar program yapıları olarak birbirine çok benzemeye başladı. Her gün ikişer dizi yayınlanan televizyonculuk şekline dönüştü. Bu durumda kanalların birbirinden farkı kalmıyor. Bana göre bunun kötü yanı küçük kanallara yol verilmesi. Samanyolu, Kanal 7 gibi kanallar alternatif kanal haline dönüşüyor, CNBC-e gibi kanallara da daha Avrupai-Amerikan yapımlarıyla farklı kulvar açıyorsunuz. Onun için dizi yoğunluğunu azaltıp oyuncuları gerçek halk olan diziler yani reality show'lar yapmak istedik. 2005'te daha çok bunları göreceğiz.

Neler onlar?
Ekrana getireceğimiz şovlar dünyada çok izlenen programlar. Bunlar şubatın ortasından itibaren devreye girecek. Bunlar kurumsal kimliği ayrıştırma açısından önemli ve maliyet açısından dizilere göre çok daha avantajlı. Leonard Mogel'in Amerika'da çıkan "This Business of Broadcasting" kitabını okudum. Kitap, reality show'ların bütün televizyonların hayatını kurtardığını anlatıyor. İnsanlar, oyuncu kaprisleriyle uğraşmaktan kurtulmuş. Çok daha düşük maliyetle uzun uzun programlar yapmış. Reality show'ların da bir maliyeti var ama oyuncuları gerçek halk olduğu için üç gün sonra gelip "Ben daha çok para istiyorum" demiyor. Bu şovlarda şöhret olanlar da sabun köpüğü gibi gidiyorlar. Reklamverenlerin ilgisinden ötürü dizilere yoğunlaşmıştık, şimdi pusulamızı döndürdük.

"Eleştiriliyor ama seyrediliyor"
Bir kanalın ekrana getirdiği şovun bir benzerini diğer kanal da yapıyor. Arkasından da toplumun belli kesimlerinden ciddi tepkiler geliyor...
Bir kanalda 12-13 tane değil yedi-sekiz tane dizi olsun istiyoruz. Artık dizilerde kim neyi seyrettiğini de karıştırıyor. Daha önce bizim üç büyük televizyon kanalının yöneticisi olarak yaptığımız toplantıda,"Mart ayında her kanalda dizi sayısını yedi-sekize indirelim" önerimiz vardı, bu kabul de gördü ama ne kadar uygulanır bilemem.

Reality show'lar dizilere oranla ekonomik açıdan daha az riskli. Ama şöyle de bir gerçek var. İnsanların dizilerdeki gibi bağlı oldukları bir senaryo yok. O programlardan birileri çıkış yaptıkça, seyirciden de tepki geliyor. Bu programla ilgili fikrinizi ve kararınızı değiştiririyor mu?
Değişiklik olmaz çünkü beğenen de beğenmeyen de oluyor. Bunlar eleştiriliyor ama seyrediliyor. Televizyonculukta temel mesele yaptığınız şeyi seyrettirmek. Seyredilen şey de eleştirilen şey oluyor. Çünkü seyredilen şey için herkesin fikri oluyor. Türkiye gibi geniş yelpazeli toplumlarda ortak düşünceyi ve sağduyuyu yakalamak çok zor.

Şimdiye kadar kaç reality show bantı izlediniz?
En az 350 tane. Her hafta beş ya da 10 tane izliyorum. Hepsiyle ilgili not defterim var ve ona kısa notlar alıyorum. Çok beğendiğim olursa hemen onları ayırıyorum.

Türk seyircisi hangi ülkenin seyirci profiliyle uyumlu? Hangi ülkede tutan bizde de tutuyor?
Ülke değil de bölge olarak bana göre Akdeniz yani en iyi göstergeler İtalya, İspanya ve Yunanistan.

Reality show'lardaki insanların da, kendilerine verilen rolleri oynadığına ilişkin yaygın bir inanç var. O insanları oraya sokarken gerçekten onlara reyting için rol dağıtımı yapılıyor mu?
Bunlar trendler. Dünyada da reality show'lar ön planda. Belki iki yıl sonra bunlar konuşulmuyor olacak. Bir senaristin hayal dünyasını zorla birilerine empoze etmektense oyuncuları gerçek, bir drama senaryosu yazılmamış bir şeyi bütün gerçekçiliğiyle verdiğin zaman gerçekten çok inandırıcı oluyor. Türkiye'de "BBG"yi ilk yapan bendim. Abuk sabuk bir şeyler daha yaptık. Bunlarda birine rol verirseniz gerçekliği kalmıyor. Ancak "Ünlüler Çiftliği" ya da ünlülerle yapılan işlerde onlar oynuyor.

Dizilerden kaçışınızın tek sebebi yüksek maliyet mi?
Maliyet artışı var, senaryoların birbirine benziyor olması var. Bana göre bu sektörü disiplin etmek için doğru düzgün yapımcıların olması gerekiyor. Biz iki-üç büyük dramacıyla çalışıp sınırlarımızı belirledik. Son iki senede hiç duymadığım en az 20 tane yapım şirketi kuruldu. Adam bir dizi yapıyor, iki-üç bölüm sonra yayından kaldırılıyor, sonra başka bir dizi çekiyor.

Bir dizinin yayınını sürdürmesi için en az ne kadar reklam ve reyting alması gerekir?
Televizyonlarda 100 liraya yaptığın bir şey için asgari 160 lira reklam alırsan o hem kendi maliyetini hem de o kurumun maaşlarını çıkartır. Asgari 8-9 reytingle bir dizi hayatına devam eder.

ATV GENEL YAYIN YÖNETMENİ MELİS CİVELEK TOP: DİZİLERİN REYTİGLERİ ARTTIKÇA FİYATLARI DA ARTIYOR
atv, "Marttan itibaren haftada en fazla yedi-sekiz dizi yayınlayalım" prensip kararına uyacak mı?
Dizi tutturma konusunda sorunu olan kanalların bu tür hayalleri olabilir. Ancak bunların yaptırım şekline gelmesi söz konusu olamaz. Kaç dizi, kaç format yayınlayacağı, sonuçta kanalların kendi politikaları doğrultusunda karar vereceği bir konu. atv olarak biz iki yıldır sürdürdüğümüz maliyet-gelir-reyting dengesi doğrultusunda ayakları yere basan fiyat politikasıyla dizi yapıyor ve bu dizileri de izlettiriyoruz.

Hangi diziler sürecek?
"Bir İstanbul Masalı", "Aliye", "Melekler Adası", "Avrupa Yakası", "Büyük Yalan" ve "Savcının Karısı" haziran dönemine kadar sürecek.

Bu dönemde yeni diziler olacak mı?
Şubat ayında dört büyük yapımı daha ekrana getireceğiz. Bu diziler "Eylül", "Köpek", "Aşka Sürgün" ve "Üç Küçük Sır".

"Misafir Anne" ve "Bizim Evde Neler Oluyor?" gibi iki yeni reality şovunuz var. "Ünlüler Çiftliği" ve "Anadolu Ateşi"nin yenileri olacak mı?
"Misafir Anne" ve "Bizim Evde Neler Oluyor?"un hazırlıkları sürüyor. "Ünlüler Çiftliği"nin dördüncüsünü bahar döneminde yapmayı planlıyoruz. "Anadolu Ateşi" devam etmeyecek.

"Bazı programlarımız henüz görüşme aşamasında"
RTÜK başkanının yaptığı çıkıştan sonra "He is a Lady"nin ekrana gelme şansı zayıfladı mı?
Yapımcı şirketle birçok format görüşürken bu da onlardan biriydi. Med Yapım ile şu anda sadece "Misafir Anne"yi yapıyoruz. Bunun dışındakiler görüşme aşamasında. "He is a Lady" de onlardan biri.

atv, televizyonlarda ne kadar reyting o kadar para uygulamasını ilk başlatan kurum. İlk başta A/B/C1'de 8 reyting alan diziye 85 milyar, sonraki her reyting için de 10 milyar ödeniyordu. Şimdi çıta daha da yükseldi. 11 reyting alan 120 milyar, sonraki her 1 reyting de 10 milyar ediyor. Bu uygulama sektöre ne kazandırdı?
Evet, atv'nin reytingi baz alan bir fiyat skalası var. Bu fiyat politikası başarıyı ödüllendiren ve sektörde fiyatların kontrolsüz artmasını engelleyen bir düzen getirmesi açısından faydalı bir işlev gördü.

MED YAPIM-FATİH AKSOY: BEN İNSANLARIN ÜZERİNDE KONUŞACAĞI ŞEYLER YAPMAK İSTİYORUM
Reality show'lara mı yoksa dizilere mi imza atmak sizi daha mutlu ediyor?
Dizi birkaç açıdan bana anlamlı gelmiyor. Üretim ile tüketim zamanı arasında acayip bir sorun var dizi işinde. Çünkü iyi bir dizi haftada 75 saat çalışılarak üretilen bir şey ve 1 saatte tüketiliyor. Bu kadar çok zamanda üretip bu kadar az zamanda tüketmek bana doğru gelmiyor. Bir de diziler hangi kanalda olduğuna bakılmaksızın seyrediliyor. Belirli bir dizinin bir kanalla özdeşleşmesi çok zordur. Buna karşılık reality show'lar-yarışmalar öyle etkileri daha hızlı yaratıyor. "Popstar", Kanal D ile özdeşleşti. Dizide bu kadar hızlı olmuyor. Reality'lerin bir avantajı şudur yapım şirketleri için: Çok geçici ama star yaratıyorsun. Yani hızlı üretilince hızlı tüketiliyor. Bundan daha normal bir şey olamaz. Televizyon çok çabuk star yaratır ve çok çabuk tüketir.

Reality show'lar çok izleniyor ama o kadar da tepki alıyor. Format seçerken bu tepkileri de dikkate alıyor musunuz?
Televizyonda bir şey tepki alırsa iyidir. Türkiye'de 20-25 kanal var. Hiç kimsenin ilgisini çekmediği, tartışmadığı şeyleri TV'de yapmanın anlamı yok. Biz insanlara konuşma konusu yaratıyoruz. TV'de ciddiye alınması gereken tek şey çocukların seyrettiği saatte yayınlanan programlar. Bunun dışında televizyonun yetişkinlere yaptığı bir şey yoktur. Eğer tek kanal olsaydı önemli olurdu. Ama şimdi değil. Ayrıca TV seyretmek şart da değil. İnsan kitap okur, radyo dinler ama seyretmek istediğinde 10 tane seçeneği var. O insan o seçeneklerden birisini seçiyorsa ona yapılacak bir şey yoktur. Yapılan iş tepki çekiyorsa ilgi görür. Sonra onu konuşurlar, o da biter. Ben insanların üzerinde konuşacağı şeyler yapmak istiyorum.

2005'te televizyon ekranlarında format çağı mı yaşanacak?
Şu an bütün dünyada aynı şey var, sadece Türkiye'de olan bir şey değil bu. Amerika'da, Fransa'da, Almanya'da da böyle. Türkiye'de televizyona iş yapmayan ünlü, onların da merak edilecek yanı kalmadı. Dolayısıyla bir mecburiyet. Şimdi televizyon geçici ünlüler yaratıyor. Mesela ilk "BBG"de kim birinciydi bugün kimse hatırlamıyor. O dönem Melih aşağı Melih yukarıydı. Sonra "Popstar" çıktı. Firdevs aşağı Abidin yukarı, Bayhan falan. Bir imza gününe gittiler alışveriş merkezinde, ölüyordu herkes. Geçti şimdi.

"Popstar"ın ilki 18-20 reyting yapıyordu, ikincisi 3'te kalıyordu. Böyle zikzakları da var.
Hızlı çıkarsan hızlı inersin... Televizyonculuk sanat değildir. Belirli bir ahlakı olan ticari bir faaliyettir. Sen bir şey yaparsan ve o seyredilirse taklit edilir. Ağa dizileri tuttu, art arda ağa dizileri yapıldı. Geçen sene insanlar "Popstar"la eğlendi, bu sene de kaynanayla eğleniyor. Televizyon aslında eğlence yeridir, oyalar insanları. Bakarlar, üzerinde konuşurlar, dalga geçerler...

BİROL GÜVEN: TV SEYİRCİSİ SADIK DEĞİLDİR
Bir dönem pop müzik yıldızları için yapılan eleştiri şimdilerde ekranlardaki dizi enflasyonu nedeniyle yapılıyor. Bu tartışmanın neden sadece diziler için yapıldığını anlamış değilim. Örneğin, "Her gün yeni bir yoğurt markası çıkıyor. Tüketici hangisini alacağını şaşırıyor" diye bir tartışma yapılmıyor. Her gün yenisi çıksın, tüketici de kendine göre en iyiyi seçsin. Bunun neresi kötü?
Seyirci sıkılıp dramalara dönecek
Hiçbir senaryo gerçekten daha ilginç olamaz. Reality show'ların dizilere oranla maliyetleri daha düşük. Daha çok izleniyor çünkü onlar gerçek. Bizler yaptığımız dramalarda hep gerçeği yakalamaya çalışıyoruz. Oyuncumuz inandırıcı oynasın, senaryomuz, dekorumuz inandırıcı olsun diye uğraşıyoruz. Oysa reality show'lar gerçeğin ta kendisi. Ama bu bir trend ve trend olan her şeyin sonu vardır. Bu tür programların sayısı ne kadar artarsa, ömürleri de o kadar kısalacaktır. "Popstar" ve benzerlerinde bunu yaşadık. Her kanal bir tane yaptı ve trend sona erdi. Bir süre sonra izleyici yeni yarışmalardan da sıkılacak ve tekrar dramalara dönecek. Çünkü TV seyircisi sadık değildir. Beğenileri sık sık değişir.
İyiler bile kalıcı olmuyor
Reality show'larla ya da yarışmalarla "TV şöhreti"ni tadanlar aynı hızla unutulmaya mahkumdur. Geçicilik televizyonun doğasında var. Toplumumuzun hafızası da çok iyi değildir. Toplumsal olaylar bile en fazla 22 gün içinde unutulur. Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Televizyonla iş yapan herkes şunu kabullenmeli: Televizyonlar doğruyla değil, gerçekle iş yapar. Burada hiçbir şey kalıcı değildir. İyiler bile kalıcı değildir.

OSMAN YAĞMURDERELİ: DİZİLER AZALSIN, İYİ OLAN KALSIN
Televizyonların dizi üstü dizi yayıncılığına son vermeleri ekrana kalite getirecektir. Aynı anda 50 dizi çekilince oyuncu, yönetmen, teknik ekip konusunda sıkıntı çekildi, birçok yapım şirketi kuruldu. Görüntü yönetmenleri yönetmen oldu. Eskiden sanatçılar işsiz kalacağım korkusu yaşardı. Şimdi boşta kimse yok. Her kanalın bir gecede iki dizi ekrana getirmesinden sonra dizi yıldızlarının ücretleri baş edilemez hale geldi.
Dizi sayısı azalmalı. İyi olanlar kalmalı. Herkes işini yapmalı. Drama sektörü bizim malımız, üstüne gecekondu kurdurmayız.
Televizyonlar süresi 75'er dakika olan diziler ekrana getirmeli. Bu diziler üç ay önceden çekilip yedeklenmeli. Televizyonlar gecede bir dizi ve stüdyo formatlı yayınlar ekrana getirmeli. Yapımcılar için televizyonlar, altın yumurtlayan tavuktur. Her gün bir altın almak varken, maliyetleri yükselterek kanalları bu paraları ödeyemez hale getirmemeli. Vasat bir dizi 150 milyar. Bir gecede iki dizinin ücreti 300 milyarı karşılayacak reklam yok.
Rakip kanalların birbirini marke etmek için iyi dizileri aynı saatte ekrana getirmesiyle seyircilere eziyet çektiriliyor. Özel televizyonların prime time'da müzik-eğlence programı yayınlamaz hale gelmesi de bir eksiklik.

KANAL D VE ATV'NİN YENİ REALTY SHOW VE YARIŞMALARI
"Sürpriz Düğün" (Surprise Wedding)-Kanal D
"Film Gibi"nin bir benzeri. Düğün masraflarını Med Yapım'a ödetmek isteyen kızlar yarışmaya başvurup evlenmek istediği damat adayını bildirecek. Taraflar stüdyoda bir araya gelecek. Damat adayı "Evet" derse, düğün gerçekleşecek.

"Çırak" (The Apprentice)-Kanal D
Martta ekrana gelecek yarışmada, 8 kadın 8 erkek her hafta kendilerine verilen görevi en iyi şekilde yapıp patronları, TÜSİAD eski Başkanı Tuncay Özilhan'ın gözüne girmeye çalışacak. Her hafta bir kişinin kovulacağı "Çırak"tan birinci çıkan 15 bin YTL maaşla Özilhan'ın yanında bir yıl süreyle iş garantisine kavuşacak.

"Çirkin Damat" (Big Fat Fiance)-Kanal D
Med Yapım'ın hazırlayacağı program, sürprizin bozulmaması için çekildikten sonra ekrana gelecek. Kamera şakası ve sürprizlerle dolu bir program.

"Survivor"-Kanal D
Dünya televizyonlarının olay yarışması bu kez Kanal D ekranlarından Türk seyircisiyle buluşacak. Şimdiye kadar 45 ülkede yayınlanan programda 8 kadın, 8 erkek Atlantik Okyanusu'nda bir adada, teknolojinin nimetlerinden uzak bir ortamda Robinson hayatı yaşayacak. Buradan birinci çıkan 150 bin YTL'nin sahibi olacak. Sunucu olarak düşünülen isim Ahmet Utlu.

"Pusu"-Kanal D
Yapımcılığını ANS'nin üstleneceği programı Ufuk Yıldırım sunacak. Yarışmaya ikişer kişilik ekipler olarak katılanlar, en az iki arkadaşına pusu kurup şaka yapacak. Gizli kameralarla kaydedilecek şakalar içinde seyircilerin "komiklik ve inandırıcılık" kıstaslarıyla seçeceği en iyi şakacı 5 bin YTL kazanacak.

"Basit Hayat" (Simple life)-Kanal D
ANS'nin Kanal D için hazırlayacağı program, sosyeteden üç kızın, çeşitli yerlerine kameralar yerleştirilmiş eski model bir otomobille çıktıkları Anadolu turunu ekranlara taşıyacak. Ekip beş parasız yola çıkacak. Ekip kendilerine verilen güzergah üzerinde kimi zaman benzincide, kimi zaman bir restoranda çalışıp para kazanacak ve bu parayı yolda harcayacak. Üç kişilik ekibin iki adayı Billur Kalkavan ile Esin Maraşlıoğlu.

"Sürpriz Düğün" (Surprise Wedding)-Kanal D
"Film Gibi"nin bir benzeri. Düğün masraflarını Med Yapım'a ödetmek isteyen kızlar yarışmaya başvurup evlenmek istediği damat adayını bildirecek. Taraflar stüdyoda bir araya gelecek. Damat adayı "Evet" derse, düğün gerçekleşecek.

"Çırak" (The Apprentice)-Kanal D
Martta ekrana gelecek yarışmada, 8 kadın 8 erkek her hafta kendilerine verilen görevi en iyi şekilde yapıp patronları, TÜSİAD eski Başkanı Tuncay Özilhan'ın gözüne girmeye çalışacak. Her hafta bir kişinin kovulacağı "Çırak"tan birinci çıkan 15 bin YTL maaşla Özilhan'ın yanında bir yıl süreyle iş garantisine kavuşacak.

"Çirkin Damat" (Big Fat Fiance)-Kanal D
Med Yapım'ın hazırlayacağı program, sürprizin bozulmaması için çekildikten sonra ekrana gelecek. Kamera şakası ve sürprizlerle dolu bir program.

"Survivor"-Kanal D
Dünya televizyonlarının olay yarışması bu kez Kanal D ekranlarından Türk seyircisiyle buluşacak. Şimdiye kadar 45 ülkede yayınlanan programda 8 kadın, 8 erkek Atlantik Okyanusu'nda bir adada, teknolojinin nimetlerinden uzak bir ortamda Robinson hayatı yaşayacak. Buradan birinci çıkan 150 bin YTL'nin sahibi olacak. Sunucu olarak düşünülen isim Ahmet Utlu.

"Pusu"-Kanal D
Yapımcılığını ANS'nin üstleneceği programı Ufuk Yıldırım sunacak. Yarışmaya ikişer kişilik ekipler olarak katılanlar, en az iki arkadaşına pusu kurup şaka yapacak. Gizli kameralarla kaydedilecek şakalar içinde seyircilerin "komiklik ve inandırıcılık" kıstaslarıyla seçeceği en iyi şakacı 5 bin YTL kazanacak.

"Basit Hayat" (Simple life)-Kanal D
ANS'nin Kanal D için hazırlayacağı program, sosyeteden üç kızın, çeşitli yerlerine kameralar yerleştirilmiş eski model bir otomobille çıktıkları Anadolu turunu ekranlara taşıyacak. Ekip beş parasız yola çıkacak. Ekip kendilerine verilen güzergah üzerinde kimi zaman benzincide, kimi zaman bir restoranda çalışıp para kazanacak ve bu parayı yolda harcayacak. Üç kişilik ekibin iki adayı Billur Kalkavan ile Esin Maraşlıoğlu.

Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:39

İLGİLİ HABERLER