BAHİR YILDIRIM
ADANA - Adana'da yaşayan Sakine Arslan (34), resmi nikahsız evlilikten olan 4 çocuğunun babası ölünce dul olduğunu bir türlü ispat edemedi ve bu olay hayatını altüstü etti.
Sakine Arslan, 1986 yılında Selahattin Lal ile evlendi. Dolmuş şoförlüğü yapan eşi 7 yıl sonra kanser hastalığına yakalanarak hayatını kaybederken Sakine Arslan, resmi nikahı olmadığı için 'bekar' olarak kaldı. Asıl dram da bundan sonra başladı. Önce çocuklarını okula kaydettirmekte türlü engellerle karşılaştı. Eşi öldüğü için kayınvalidesi Asiye Lal'ı dava etti. Asiye Lal, bugün en küçüğü 12, en büyüğü ise 16 yaşında olan çocukların torunu olduğunu kabul ederek, oğlunun soyadını almalarını sağladı.
Sakine Arslan, 4 çocuk doğurmasına rağmen bekarlıktan bir türlü kurtulamıyor. Kimliğinde hala bekar görünün ancak 4 kişilik bir ailenin sorumluluğunu üstlenen 34 yaşındaki çaresiz kadın, eşinin sahip olduğu sosyal güvenceden faydalanamıyor. Fakirlere yapılan yardımlarda sürekli sorunlarla karşılaşıyor. Hem dul hem de bekar hayatı sürmeye devam eden Sakine Arslan ''Yıllar önce açılan dava sonucu çocuklarım babalarının soyadını aldı ancak ben hala bekar olarak kaldım. Dul olmak istiyorum ancak dava bile açamıyorum. Nereye gitsem 'Sen bekarsın. Bu çocuklar nasıl senin olur' diyorlar. Hemen bütün resmi işlemlerde karşıma zorluklar çıkıyor'' diye konuştu.
Sakine Arslan aynı kaderi paylaşan tek kişi değil. Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu'nun (UNICEF) ''Kadın ve Çocukların Kaliteli Yaşam Göstergeleri -Türkiye'de Bölgelerin Gelişmesi 2000'' başlıklı raporuna göre Türkiye'de bir milyon 330 bin kişinin resmi nikahı bulunmuyor. Bu rapor, Sakine gibi en az binlerce kadının aynı çıkmazın içine düştüğünü ortaya koymaya yetiyor. Avukat Hasan Özler, ''Ölen kocasının soyadını taşımak ve bundan istifade etmek isteyen kadının işi gerçekten çok zor. Çünkü kocaları ölmüş. Nikah iki tarafın irade beyanını gerektirir. Ölen biriyle evlilik akdi nasıl yapılacak? Bu hukuken mümkün değil'' dedi. Özler, ''Kocası ölen ve resmi nikahı olmayan kadın, eşinin sosyal güvencesinden yararlanamaz. Eşinin hak ettiği bir tazminatı alamaz. Eşinin halefi olamaz; alacak ve borçlarını takip edemez. Mirasçısı olamaz. Ortada yapılmış fiili bir evlilik olmasına rağmen, bu durumdaki kadınların mağduriyetini giderecek kanun yok. Yani hukuk da çaresiz'' diye konuştu.
Özellikle kırsalda ve kenar mahallelerde Sakine Arslan örneğinin binlercesi olduğuna dikkat çeken Avukat Hasan Özler, bu tür mağduriyetlerin giderilmesi için hukuka karşı bazı hile yollarının da zaman zaman kullanıldığını belirtti. Özler, ''Sakine hanım kayınbiraderi ile evlenip tekrar boşanabilir. Yada aynı ismi taşıyan başka biriyle. Bu hukuka karşı bir hile gibi ancak başka çare de yok. Kati çözüm ise kanunda belirtilen 'dul' yada 'boşanmış' tanımının genişletilmesidir. Şimdilik başka çare görünmüyor'' dedi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:27