Avrupa Birliği tarihinin en büyük krizini yaşıyor. Fransa ve Hollanda''da AB Anayasası referandumlarından yaşanan hayal kırıklığı ve liderler zirvesinde 15 saat süren pazarlıkların ardından hiçbir sonuç çıkmaması AB''yi alevlerin tam ortasında bıraktı. Önceki gece geç saatlerde biten zirve, tam bir fiyaskoydu. Liberal bir Avrupa''dan taviz vermeyen İngiltere ile siyasi entegrasyon konusunda ısrarcı olan Fransa adeta meydan muhaberesinde karşı karşıya geldi. Ancak bozguna uğrayan Avrupa Birliği oldu. İngiltere ve Fransa''nın kavgasına diğer ülkeler de ilk kez bu kadar yüksek sesle katıldı. AB bütçesine en fazla para katkısı yapan Almanya, Hollanda ve İsveç, ''''artık sağılmış inek olmayacağız'''' ifadesini kullanınca tüm gözler 1986''dan beri AB''den yılda 4.6 milyar euro alan İngiltere''ye döndü. Başbakan Blair, asıl taviz vermesi gerekenin Fransa olduğunu söyledi ve o anda kıyamet koptu. Jacques Chirac ile Tony Blair''in söz düellosu nedeniyle görüşmeler tıkanma noktasına gelince birliğe yeni katılan 10 ülkeden sürpriz bir teklif geldi.
Küçükler ders verdi
Polonya ve Çek Cumhuriyeti''nin başını çektiği birliğe gelir seviyesi en büşük 10 ülke ''''Biz aramızda anlaştık. AB bütçesinin kabul edilmesi için, kendi payımızdan feragat etmeye karar verdik. Bizim payımızı İngiltere''ye verin'''' önerisini getirdi. Bu şok teklif zirvede buz gibi bir hava esmesine neden oldu. Lüksemburg lideri Jean Claude Juncker''in ''''Bu sözleri duyduğumuz zaman çok utandık'''' dediği teklif ne Fransa ne de İngiltere''den kabul gördü. Blair, ''''Bizim düşük gelirli ülkelerin parasına ihtiyacımız yok'''' derken Chriac da, ''''Bu teklif bencilliğini sürdüren İngiltere''nin politikasının sonucudur'''' dedi.
''''İngiltere atılsın mı?''''
Bütçe kavgası, Avrupa Birliği içinde iki ayrı cephe oluşmasına yol açtı. İngiltere''nin saflarında İspanya, Hollanda, İsveç ve Finlandiya yer aldı. Bu 5 ülke önerilen bütçeyi veto etti. AB''nin geri kalan bölümü ise Fransa''nın başını çektiği kutupta yer aldı. Basın toplantısına gözleri yaşlı gelen Juncker, ''''Zirvenin başarısızlığı İngiltere''den kaynaklanmıştır'''' dedi. 1 Temmuz''da dönem başkanlığını devredeceği Tony Blair''e herhangi bir tavsiyesi olup olmadığı sorusuna ise ''''Söylediklerimiz dikkate alınmıyor ki'''' diye yanıt verdi. Toplantıda AB tarihinde ilk kez bir ülkenin birlik dışına çıkartılması bile gündeme geldi. Bir gazetecinin ''''İngiltere AB''den dışlanmalı mı?'''' sorusunu ciddi bir üslupla yanıtlayan Lüksemburg lideri, ''''Demokrasi ve kurallar gereği böyle bir şey yapamayız'''' dedi. Ancak soruya yanıt vermesi bile AB''deki bölünmeyi gözler önüne sermeye yetti.
Birbirlerine girdiler
Her zirveden sonra kol kola aile fotoğrafı çektiren AB liderleri, ilk kez birbirilerine çok ağır suçlamalar yöneltti. Öyle ki liderlerin kızgın açıklamaları basın mensuplarını bile ürküttü. Basın toplantılarında adeta çıt çıkmadı. İşte AB''nin ağır toplarının birbirleriyle ilgili kullandığı ağır ifadeler:
Gerhard Schröder (Almanya Başbakanı): İngiltere ve Hollanda''nın inatçılığı yüzünden zirvede hiçbir anlaşmaya varamadık. Bu ''''ulusal egoizmden başka bir ifadeyle tanımlanamaz. Hiçbir ülke hiçbir şekilde tavize yanaşmazsa AB birlik olmaktan çıkar. Avrupa tarihinin en büyük krizini yaşıyoruz.
Jena Claude Juncker (Lüksemburg Başbakanı): Çok derin bir krizdeyiz. Bu noktaya gelmemizdeki asıl neden bazı ülkelerin anlaşmayı istememelerinden kaynaklanıyor. Artık iki ayrı Avrupa gibiyiz. Önümüzdeki aylarda bir çözüme ulaşacağımızı zannetmiyorum. Çünkü benden sonra başkanlığı Blair devralıyor.
Marek Belka (Polonya Başbakanı): Bazı ülkelerin bencilliği yüzünden çözüme ulaşamadık. Sonunda birliğe yeni katılan ülkeler olarak bir teklif yaparak bütçeden bize ayrılan paranın İngiltere''ye aktarılmasını önerdik. Madem ki tüm anlaşmazlık paradan çıktı, biz de ''''Ne kadar istiyorsunuz'''' diye sormak istedik.
(vatan)
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:22