
AHMET HAKAN'A BOMBARDIMAN!..
Ahmet Hakan'ın "İslamcı playboy bahsine dairdir" başlıklı yazısına Uçankuş ve Kenan Erçetingöz'den çok sert cevaplar geldi.
İŞTE UÇANKUŞ İNTERNET SİTESİNDE YAYIMLANAN YAZI:
Playboyluğa soyunan ama bir ayda rezil olan Ahmet Hakan’a bir “Hoş geldin!..” yazısı!..
Hamama giren terler...
Ahmet Hakan da “muhafazakar playboy” olarak, magazin dünyasına adım atınca, O’na bir hoş geldin demek de artık üstümüze vazife oldu.
Belli ki, Erdal Acar’a, Hakan Tankut’a, Murat Cevahir’e özeniyor...
Aslında bu isimler emekli oldu, bıraktı.
Tam magazin dünyası “kan ağlarken”(!), ortaya bu çocuk çıktı, Ahmet Hakan...
Aslında, bu çocuk yazılarıyla, fikirleriyle ses getirmek için çok uğraştı ama olmadı.
Sonra şekil değiştirdi, sanatçılara, siyasetçilere çok çirkin üsluplarla saldırmaya kalktı. Ama yine olmadı.
Sonra... Son çare!..
Ünlü kadınlara takılıp, ünlü olmak... Yani playboy olmak...
Adından söz ettirmek... Ve başardı da!..
Ve de “klasik” playboyların taktiğini kullanıp, “İstemem yan cebime koy”a başladı.
Yani diğer branşlarda tutturamayan Ahmet Hakan’ın, son seçtiği yol, magazin gazetecileriyle kavga edip, gündeme gelmek...
Biz “bayıla bayıla” bu “oyuna” geliyoruz.
Şimdi her gün o magazincileri yazacak, magazinciler de onu yazacak.
Ve Ahmet Hakan, yazı yazarak bulamadığı şöhreti yakalayacak, yakında en az Erdal Acar, Hakan Tankut, Murat Cevahir kadar tanınacak!.. Muradına erecek...
Murat Cevahir de, genç emekli olmuştu ama bak geçenlerde yine şişe kırmış bir yerde...
Aman dikkat et... Playboy dünyası kıskançtır da... Kendilerine rakip çıkmasından pek hoşlanmazlar!..
Haa, biz magazincilere gelince, senin o siyasetçi arkadaşların gibi kibar olmadığımızı baştan söyleyelim...
Karşılaştığımızda ne demek istediğimizi anlarsın!!!
Geceler’e bekleriz seni!!! Nişantaşı’ndan Etiler’e kadar!..
(Ha bu arada bu yazı nereden mi çıktı!.. Hep eleştirmeye alışmış olan Ahmet Hakan, Uçankuş’ta eleştirilince, veryansına başladı. Aslında demin anlattığımız gibi O’na bahane oldu. Kendine yeni bir mecra bulmak için!..)
Pek yakında, playboy Ahmet Hakan’lı haber ve olaylarda görüşmek üzere!..
İŞTE KENAN ERÇETİNGÖZ'ÜN GECCE'DEKİ YAZISI:
İslami playboy Ahmet Hakan
İslamcı playboy Ahmet Hakan’ı gördüğüm yerde tokatlasam mı acaba?
Haşmet Baboğlu’nun yapmak isteyip de yapamadığı hareketi ben mi yapsam? Bir tane Haşmet adına, bir tane de kendi adıma mı tokat atsam?
Değmez bence!
İslami kesimin yazarı olup, Nişantaşı barlarına takıldıktan sonra 180 derece dönek bir adamı tokatlamak bize yakışmaz! Zavallı, ezik, görmemiş, kadınlara düşkün, magazin delisi bir yazar.. İstemem yan cebime koy misali yaşayan, asla ve asla göründüğü gibi olmayan biri.. Magazini sevmez ama barlardan ve kadınlardan ayrılmaz..
Hürriyet’te yazmadan önce hayatında hiç gitmediği Nişantaşı barlarına gidip, elin dul kadınlarıyla görülen, evlerine giden, sinemaya gidip el ele tutuşan, ondan sonra da inkar eden, yaptığı hareketlerin bile arkasında duramayan zavallı yazar Ahmet Hakan…
Sen gazeteci olarak her şeyi eleştireceksin ama seni birileri eleştirdi mi delireceksin. Yok öyle yağma Ahmet Hakan..
Kendisini birkaç kez Salomanje’de, bir kere de Niş’te gördüm.. Köşesinde atıp tuttuğu kadar delikanlı olmayan tavırlarıyla ezik-büzük duruyordu. Yanındaki gazeteci dostu, onu diğer insanlarla tanıştırmaya çalışıyordu. Demek ki, ezik-büzük Ahmet Hakan o arada magazin dünyasının içinden Zeynep Tunuslu ile tanışmıştı. (Olabilir).. Gönül bu, ne zaman ne yapacağı belli olmaz!
Hatta hatta, fırsat kaybetmeden iki kere dul olan Zeynep Tunuslu’nun ev davetini bile kaçırmadı! (hadi bu da olabilir).. Zeynep Tunuslu ile sinemaya gidip ele ele oturdu. Tunuslu, “Ahmet’ten hoşlanıyorum” dedi. (Zeynep Hanım kendi röportajında söyledi).. Ama sonra ne oldu?
Dönek Ahmet, evine gittiği, sinemaya gidip elini tuttuğu kadına sırtını döndü, kadını yalanladı! Ne erkek?
Zeynep Tunuslu gibi yetişkin, iki kere evlenip ayrılmış dul bir kadın hoşlandığı adamı evine niye çağırır? Sinemaya neden gidip elini tutar? Ya da Ahmet Hakan, dul bir kadının evine neden gider, sinemada neden elini tutar?
Nilüfer'le de yakalanınca, "sohbet ediyorduk" dedi!
Bunların hepsi olabilir. Eleştirmiyorum. Eleştirdiğim Ahmet Hakan’ın dönekliği! Hem gideceksin, sonra da inkar edeceksin! İşte bu erkekliğe sığmaz..
İslami playboy yazar Ahmet Hakan’ın adı en son Uçankuş programında, yine dul olan Zuhal Olcay ile anıldı. Benim derdim Ahmet Hakan’ın kimle olduğu değil, adam olduğu.. Demek ki adam değilmiş. İslami yazarı oynayacaksın ondan sonra da magazin dünyasının içindekilerle fingirdeşeceksin. Ama çaktırmayacaksın.. Bomba patlarsa yalanlayacaksın.. Biz de bunları anlatınca delirip, “ne dediği belli olmayan, dangul-dungul yaşam analisti” diyeceksin..
Sen gelirken biz gidiyorduk aslanım.. Sen daha magazin’in “m”sini bilmezken, biz alfabesini yazdık. Erkeksen, adamsan, istediğin canlı yayında karşı karşıya gelip, senin şu dönekliğini, playboyluğunu, yalancılığını konuşalım.. Ben sana magazin dünyasını anlatayım, sen de bundan sonra ona göre davranırsın.
Hodri Meydan..
İŞTE AHMET HAKAN'IN TARTIŞMAYI ATEŞLEYEN YAZISI:
İslamcı playboy bahsine dairdir
EĞER Hıncal Uluç ya da Reha Muhtar gibi özel hayatımın deşifre edilmesini açıktan açığa teşvik eden bir adam olsa idim, hiç sorun değildi.
Geceleri álemlere akar, kapısında kameraların ışıklarının her daim yandığından emin olduğum mekánlarda görünür, magazin emekçilerine şöyle yukarıdan bakarak "İyi akşamlar çocuklar!" der ve dudağıma kondurduğum muzaffer bir kıvrımla "Ah biz ünlüler!" havalarında mutlu mesut dolaşırdım.
Heyhat ki böyle bir adam değilim.
Bu nedenle... "Flaş! Flaş! Ahmet Hakan bu sefer de falancayla beraber! İslamcı gazeteciydi, playboy oldu!" türünden haberleri, bir Erdal Acar ya da Can Tanrıyar yılışıklığıyla izlemiyorum.
Hatta ve hatta... Beni kategorize ederek, dönek diyerek, aşağılayarak sinir edemeyenleri sevindirme pahasına söyleyebilirim: Bu tür haberlere acayip gıcık oluyorum!
Nasıl olmayayım ki?
Düşünün: Gecenin en mahrem saatinde, "Show TV'yi aç, Uçankuş'ta senden söz ediyorlar" mesajını alıyorum.
Televizyonu açıyorum, hakikaten de "Uçankuş" adlı gayya kuyusuna düşmüşüm.
Yetmemiş...
En üfürme ve en kıytırık analizleri, "İnsanlığın sırrını açıklıyor" edasıyla attıran Kenan Erçetingöz adlı yaşamdan ve analizden bihaber bir "yaşam analisti"nin dangul dungul yorumlarına maruz kalmışım.
Yetmemiş...
"Sosyal içerikli biri olmak" için ne kadar çırpınırsa çırpınsın, sonuçta "basit ve avam" olmaktan öteye bir türlü geçemeyen Tuğba Özay adlı bir kadının da diline düşmüşüm!
Yetmemiş...
Bu iki kafadarın, "Eh Ahmet Hakan, magazin álemini bu kadar diline dolarsan başına gelecek budur, sen misin bizimle maytap geçen, al buyur bakalım" diye çemkirmelerine muhatap olmuşum.
Peki ne yapacağım bu maskaralık karşısında?
"Madem bunlara maruz kalmak istemiyorum, o halde uğraşmayayım şunlarla" falan diyerek tırsıp oturacak mıyım?
Asla ve kata!
Bu dünyaya yandan, tepeden, içeriden, alttan, yukarıdan bakmaya, yani destursuz bağa girmeye devam edeceğim.
Hadi bakalım: El mi yaman, Tuğba mı yaman?
Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 22:58