
AHMET HAKAN'DAN İLGİNÇ BİR, "MÜLK ALLAH'INDIR" YAZISI...
HÜRRİYET YAZARI AHMET HAKAN'IN YAZISI:
Mülk Allah’ın ise bu çaba ne diye
"FLAş... Flaş... Flaş... Tayyip Erdoğan’ın bir kaseti daha ortaya çıktı...
Nakşi Şeyhi Esat Coşan ile Tayyip Erdoğan yan yana...
Üstelik yanlarında son günlerin olay adamı Kemal Unakıtan da var...
Ve dahası...
Kemal Unakıtan sakallı!"
Evet, bize sunulan ’malzeme’ budur.
Ve ’malzememiz’, şöyle üstün körü bakıldığında adama "Daha ne olsun be birader" dedirtecek denli güçlü görünmektedir.
Oysa...
Olaya biraz kuşkuyla yaklaşarak "Ne olmuş yani?" türünden bir soru sormamız gerekir.
Çünkü böyle yaparsak, bize sunulan malzemenin o kadar da heyecan verici olmadığını anlama şansımız olur.
Ve böylece...
"Heyecan gelince mantığın savuşması" söz konusu olmaz.
***
O görüntünün "İşte yakaladık" edasıyla sunulmasının anlamsızlığını vurgulamak ve heyecanı savuşturmak için öncelikle Esat Coşan’ı tanımamız gerekir:
Esat Coşan, ünlü Nakşi Şeyhi Mehmet Zahit Kotku’nun damadıdır.
Kotku, özellikle ’ahlak’ öğretisine önem veren bir şeyh idi.
Erbakan’dan Özal biraderlere birçok önemli isme eğitim vermişti. Daha çok genç mühendisler ilgi gösterirdi Kotku’ya.
İskenderpaşa Camii’nde kurulan sohbet halkası, dindar gençler tarafından "görünmeyen üniversite" olarak nitelendirildi.
Sonra.
Kotku öldü.
Cemaatin başına Kotku’nun damadı olan ilahiyat profesörü Esat Coşan geçti.
Ancak...
Bir süre sonra Esat Coşan ile Erbakan arasında anlaşmazlıklar çıktı.
Bunun adı: İnisiyatif savaşıydı.
İki taraf da geri adım atmadı ve yollar ayrıldı.
İşte bu aşamada Esat Coşan, dönemin özellikle sağ politikacılarının markaj alanına girdi. 12 yıl önce Esat Coşan’ın toplantılarına her görüşten politikacı katılırdı.
Tayyip Erdoğan da o dönem Refah Partisi’nde politika yapmasına karşın, yani Erbakan’a rağmen, Esat Coşan’la görüşen politikacılardandı.
Kısacası...
Tayyip Erdoğan ile Kemal Unakıtan’ın, 12 yıl önce Esat Coşan ile yan yana görüntülenmesi, sanıldığı kadar enteresan değildir.
O görüntülerdeki en esaslı enteresan unsur, Unakıtan’ın sakallı görüntüsüdür.
Gerisi hikayedir.
***
Buna mukabil...
Kemal Unakıtan’ın yıkılan villasının duvarında asılı olan Arapça "Mülk Allah’ındır" ibaresi var ya... Bu malzemede iş vardır.
Çünkü bu malzeme, 12 Eylül öncesinin MSP çevrelerinde anlatılan şu eğlenceli anekdotu akla getirmektedir:
MSP’li zengin bir "Hacı amca", evinin önünde son model otomobilini temizlemekle meşgulmüş.
Bu sırada yoldan geçmekte olan haylaz bir "İslamcı-Akıncı" genç, olanca fırlamalığıyla "Hacı amca"nın yanına yaklaşmış.
Şöyle demiş:
"Hacı amca... Araba senin mi?"
Amcadan yanıt gelmiş:
"Yok be aslanım. Mülk Allah’ındır. Biz emanetçisiyiz."
Delikanlı sırıtarak, "Peki amca; şu Allah’ın otomobilini versen biraz da biz emanetçilik yapsak" demiş.
Amcanın yanıtı hayli manidardır:
"Olmaz, sen şimdi otomobili çizersin."
Delikanlı şaşkın bir yüz ifadesiyle montunun yakalarını kaldırıp olay mahallini terk etmiş.
***
Yani...
Bırakalım o görüntüyü de...
Esas meseleye, yani mülk Allah’ındır meselesine takılalım.
Ve "Kemal Abi"ye şöyle seslenelim:
Madem mülk Allah’ındır ve sen emanetçisin Kemal Abi...
O zaman emanet sayısını artıracağım diye neden çırpınırsın da hem kendini, hem de memleketi üzersin.