AK Parti hükümetinin icraatlarını yakından takip eden Özal, ''''Vatandaş bir anlamda Özal''a olan özlemini Tayyip Erdoğan''da bulmaya çalıştı. Erdoğan da söylemleri ile o çizgiyi yakalamaya çalışıp, konuşmalarında da Özal''ı taktir etti. AK Parti''nin oy alma sebeplerinden birisi de Turgut Özal''dır'''' dedi. Kendisini emekli milletvekili ve medya danışmanı olarak tanımlayan Ahmet Özal''la, ANAP''ın dününü, Erkan Mumcu''nun ANAP''ını, AK Parti''nin ANAP''la bağlantısını, Başbakan''la diyaloglarını, aile içi ilişkileri ve ekonomiyi konuştuk.
-Siyasette neden aktif olamadınız ?
Ben babamın ölümünden 5 yıl sonra siyasete girdim. Bağımsız milletvekili olarak seçildiğim için siyasi yapı içerisinde sesimizin çok fazla çıkması mümkün değildi. Siyasete girmemeyi planlamama rağmen o dönemde siyasetçilerden çok ciddi sıkıntılar çektim çok üstüme geldiler. Siyasete girmememi istediler. Siyasete girince mesaj vermeyi bırakın konuşmam bile istenmedi. Aradan 12 yıl geçti. Bu süre içinde belki de Türkiye''ye bir çok şey verebilirdim. Babamla beraber yaşamış olmak bile büyük bir tecrübeydi. Siyasetle uğraşanla, siyaset dışında olanların siyasetle uğraşmalarını istemiyorlar. Belki de onun için konuşmadım ve sustum.
-Erkan Mumcu sizce bir misyonu temsil ediyor mu ?
Şu anda Erkan Mumcu yeni seçimiş bir başkan. Kendisi Özal misyonunu devam ettireceğini söylemekte. Unutmamak gerekir ki bir misyona sahip olmak için vizyona sahip olmak gerekiyor. Mumcu o vizyona sahipse bunu zaman gösterecektir. Misyona sahip olabilmek için ovizyona sahip olabilmek lazım öncelikle. Misyon bir isimdir.Ama vizyon birikimi olmadan misyon olmaz. ANAP''ın şu anda ne borcu var ne de parası. Mal varlığı değerli olan bir parti. Erkan Mumcu''nun en büyük imkanı vatandaş eğer AK Parti''ye alternatif bir parti arıyorsa, bunu da Ağar''da , Bahçeli''de bulamıyorsa acaba mı diye Mumcu''ya bakabilir. Ancak vatandaş Mumcu liderliğindeki ANAP''ın yeniden alternatif olup olamayacağını bilmemekte. Erkan Mumcu heyecanlı, genç, sivri konuşmalar yapan bir arkadaşımız. Dün de öyleydi bugünde. Bu önemli değil. Önemli olan bir nokta var. Siyasette sivrilik gündem oluşturabilir. Ama zarar da verebilir. Mesele kavga etmeden gündeme gelmek önemli. Kamuoyu Mumcu''yu dikkatle takip edecektir. Kimse artık kavga eden siyasetçi istemiyor.
-ANAP mı Erkan Mumcu''yu taşır yoksa Mumcu mu ANAP'' ı bir yerlere taşıyacak ?
ANAP bu hali ile hiçbir lideri taşıyamaz. Anavatan''ı artık bir liderin taşıması lazım. Özal ANAP''ı bir yerlere taşıdı. ANAP jse Mesut Yılmaz''ı taşıdı. Ve bugün ANAP''ın hiç bir kimseyi taşıyacak hali kalmamıştır. Çok kısa zamanda kaç başkan eskitti gördük. Şu anda oy oranı yüzde 3''ün altındadır. Yok farz edilen bir parti varsa ortada, bu partiyi artık bir liderin taşıması gerekiyor. Mumcu''ya bir şans tanımak lazım. İnşallah başarılı olur. Bu arada hemen belirteyim, benim ANAP''ın başına geçme gibi bir iddiam da olmadı.
AK Parti ile ANAP''ın benzer yönleri var mı ?
Tayyip Erdoğan AK Parti oylarına coğrafi ve rakamsal olarak bakarsak, ANAP''ta Özal''ın aldığı oyların ta kendisini almıştır. DYP ve MHP''denf azla oy kaymamış olabilir AK Parti''ye. Ama ANAP''ın oylarının yüzde 90''nı gitmiştir. Vatandaş bir anlamda Özal''a olan özlemini Tayyip Erdoğan''da bulmaya çalıştı. Erdoğan da söylemleri ile o çizgiyi yakalamaya çalıştı. Konuşmalarında da Özal''ı taktir etti. Oy alma sebeplerinden birisi de Turgut Özal''dır.
-Aynı soruyu Turgut Özal ile Recep Tayyip Erdoğan için sorsak...
Tayyip Erdoğan''ın kendine özel bir kişiliği var. Özal''la Erdoğan''ı direkt olarak karşılaştırmak da doğru değil. Her insanın kuvvetli ve zayıf tarafları vardır. Hataları ve doğruları olabilir. Mühim olan hataların doğrulardan daha az olmasıdır. Turgut Özal bürokrasiden yetişmiş bir insan. 24 yaşında Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en küçük basamaklarından itibaren 40 yıl hizmet vermiş. Devleti çok iyi tanıyan tabi bununla beraber Dünya Bankası ve özel sektör tecrübesi de olan bir isimdi. Tayyip Erdoğan ise, çekirdekten yetişme bir siyasetçi. Gençlik kollarından başlamış siyasete. Hitabeti kuvvetli . Türk insanını iyi tanıyor. Bu Özal''la ortak olan özellikleri. Babam, ''''Siyasette zik zak yapılmaz'''' derdi. Fikrini söylediği zaman o hedefte yürürdü. Yolundan döndürmek isteyenlere de kulak asmazdı. Bazı konularda Tayyip Bey de kararlılığını devam ettiriyor. Buna en güzel örneği ekonomik programı verebiliriz. IMF ile Stand By anlaşmaları devam etmekte. IMF hangi ülkeye giderse gitsin o ülkenin vatandaşları mutlu olmaz. Çünkü o sadece borcunu ödettirme derdindedir. Tayyip Erdoğan popülist politikalarla ,''''Ben bundan sonra IMF''siz götüreceğim'''' diyerek ülkeyi maceraya sürüklemedi. Bu yönüyle onu taktir ediyorum. Eğer ekonomik programda her hangi bir yanlışlık varsa bu yanlışlık Tayyip Erdoğan''ın değil, daha önce İMF ile Kemal Derviş''in yanlışıdır. Dalgalı kur politikası daTürkiye için yanlıştır. Türkiye hâlâ kalkınmakta olan bir ülke. Bence kur politikasında dalgalı kur, serbest kur, oynak kur olmamalı. Bu ülkede dolar enflasyonu yüzde 15 ise ve dışarda yüzde 1 ise , kurun yüzde 14 develüa edilmesi lazım. Bu daha önce bir band içerisinde Merkez Bankası tarafından yapılıyordu. Şimdi bir bakıyoruz dolar kuru 1.6 YTL oluyor, bir süre sonra 1.2 YTL''ye geriliyor. İhracatçı bundan dolayı perişan oluyor. Bana göre, Türkiye daha önce uygulanan kur sistemini devam ettirmeliydi. Cari ödeme açığının Çiller döneminde yaşanan krizde olduğu gibi 10 milyar doları aşması söz konusu. Bu nereye kadar gider bilemiyorum. Kendini bir şekilde finanse eden bir ekonomimiz var ama tehlike sinyallerini de göz ardı etmemek gerekiyor. İthalatın fazla olması doğrudur. Gelişmekte olan ülkelerde ithalat ihracattan her zaman fazla olur. Kalkınmış ülkelerde ise tam tersi olur. Türkiye''de lüks tüketim ithalatı çok fazla değil. Ara malı ve yatırıma yönelik ithalat ağırlıklı yer alıyor. Türkiye''ye gelen yüklerden birisi kurun düşük olmasıdır.
Tayyip Bey bazı konularda hızlı adımlar atıyor. Nabız yoklama olabilir bunlar ama hükümete zarar vermediği sürece bunlar doğaldır. Türkiye''de bugün seçim olsa Erdoğan''ın yapı olarak ülkeyi seçim ekonomisine sürükleyeceğini beklemiyorum. Seçim olsa bile açıkladıkları programı devam ettirir.
-AK Parti''nin fikirlerini benimsiyorsunuz. Size bir teklifte bulunuldu mu ?
Siyasetten uzak kaldığım dönemde AK Parti''den her hangi bir irtibatım olmadı. Ben Tayyip Bey ile 1994 yılında belediye başkanlığı seçimlerinden önce tanıştım. O dönemde bazı televizyon kanalları Refah Partisi''nden dolayı kendisine ambargo koymuşlardı. Bende de Kanal 6 vardı. Demokrat bir kanal olarak kendilerini 4 -5 defa ekrana çıkardık. Tayyip Bey ile dostluğumuz kişisel bazlı olmuştur. Belediye Başkanlığı dönemi dışında yasaklı olduğu, hapishane döneminde de irtibatımız oldu.
-Korkut Özal''ın bir telkini oldu mu ? Tekrar aktif siyasete girmeyi düşünüyor musunuz ?
Korkut Amcam çok deneyimli bir siyasetçi. Tayyip Beyi de gençliğinden tanıyor. AK Partililerin ona fikir danıştığını duyuyoruz. Tecrübeli insanlara danışılması çok doğaldır. Bana telkinde bulunulmadı. Türkiye''de şu anda tek başına iktidar olan bir hükümet var. Bana göre bu şartlarda yakın zamanda bir seçim de görmüyorum. Seçim görmediğim gibi kendim için de aktif siyaset görmüyorum.
-Aile içi ilişkilerde siyasetin etkisi ne ölçüde oldu ? Zeynep Hanım ve Annenizle ilgili basında çıkan haberlere tepki gösteriyor musunuz?
Babam benim siyasete girmemi isterdi. Zeynep benden büyüktür. Yaşını başını almış bir insan. Evlilikleri ayrılıkları olmuş, mutlu olmuş mutsuz olmuş. Sokaktaki her insanın başına gelebilecek şeyler yaşadı. Bu çok abartıldı. Tabi ki önemli bir soyadını taşımış olmanın bir sorumluluğu var. Soyadını değiştiremeyeceğine göre yaşamak zorunda olduğu birşey. Tabi ki aile olarak haksızlıklara da çok uğradığımız oldu. Annemin siyasetle hiçbir ilgisi yok. O da yaşını başını amış bir insan. Kendi halinde yaşayan bir kadın. Arkadaşlarıyla yemeğe çıkması bir yerlere gitmesi çok abartılıyor. Tabi ki gidecek. Semra Özal ölene kadar evinde otursun diyemem. Yapılanların abartılmasını normal karşılıyorum. Önceden kızardım abartılmasına şimdi o kadar hoş karşılıyorum sinirlenmiyorum.
Semra Hanım''ın Köşke veya evine gelenlere karşı misafir perver miydi ?
Annem hiç bir zaman eve gelen insanlara karşi bir tavır içine girmez. Bunun aksini iddia eden haberlere yer verilmesi bizi üzdü. Değil yakınlarımızı istememesi Yusuf Amcam partiyi kurduğunda parti yemeklerinde onun yanına gidip onu desteklemiştir. Bunu unutmuş olmalılar.
-Babanızın ölümüyle ilgili ortaya atılan iddiaların takipçisi oldunuz mu ?
Her yıl bu konuda farklı şeyler yazılıp söylenmekte. Gerçeği Allah''tan başka hiç bir kimse bilemez. Onun ölümü Taktiri ilahidir. Ben bu işi tarikat, şeriat ve hakikat hikayesine benzetiyorum. Turgut Özal''ın ölümü bir hakikattır. Taktiri ilahidir. Ben, olan birşey varsa Allaha havale ediyorum.
-Bir oğul olarak Turgut Özal''ın vasiyetlerini tam olarak yerine getirdiniz mi ?
Ölmeden 12 gün önce ''''Eğer bana birşey olursa siyasete girmeni istiyorum'''' dedi. Ben bu vasiyetini hemen yerine getiremedim . 5 yıl sonra siyasete girdim. Sonra da devam etmedim. Siyasetin tekrar olup olmayacağını bilemem. Ama üzüntü ile hatırladığım bazı şeyler var. mesela çok enterasan sözlerini abarttılar. Bunlardan birisi Irak krizi sırasında bir koyup üç almak meselesiydi diğeri ise '''' Benim memurum işini'''' bilir cümlesi idi. Bir koyup üç almak şeklinde bir cümlesi olmamıştır babamın. Memur meselesine gelirsek. Benim babam zaten 1983 öncesi bürokrattı bir memurdu. O memura dokunulmasını istemezdi. Bu ülkede bürokratın zor yetiştiğini söylerdi. Babam iktidara geldiğinde sol sağ ayrımı yapmadı ve memur kıyımına gitmedi. Daha önceki dönemlerde hadamelere kadar değişiklik olurdu. Babam bunu yapmadı. Siyasetçi olarak bürokrasiyle, memurla iyi geçinilmesi gerektiğini söylerdi. Çünkü onlarla çalışarak bir yerlere varılacağını bilirdi. Bu gibi cümlelerin kötü niyetle söylendiğini düşünüyorum. Babama karşı haksızlık yapıldı. Türkiye ile ilgili en büyük vasiyeti ise AB müracaat ettiği gün, ''''Uzun ince bir yola girdik. Ama olacak bu'''' demesidir. Babam, Türkiye''yi dünyanın ilk 5 -10 ülkesi arasına girmesi için çaba harcanması hedefini koydu. Mutlu insanların üretken olacağını söyledi. Devletin mümkün olduğu kadar ekonomiden çekilmesini istedi.
Türkiye için yapmak istediği en önemli işlerden birisi de başkanlık modelini getirmekti. Ama yapamadı. Türkiye''nin heterojen bir yapısı var. Homojen bir yapısı yok. Şu anda Başkanlık modeline geçilmesi çok zor. Parlamentoda anayasal çoğunluğu sağlamayamazlar şu anda. Türkiye çok partili hayata girişten bu yana Menderes- 1965 -70 Adalet Partisi dönemi ve Özal dönemi dışında hep geriye gitti. Başkanlık sistemi için zemin uygun değil.
Babanızın bıraktığı en büyük miraslardan birisi de ANAP oldu. Ancak şu anda bir dönem ANAP''ı yöneten hatta Başbakanlık yapmış bir isim, Mesut Yılmaz Yüce Divan''da yargılanıyor. Bu sizi üzüyor mu ?
Elbette. Şimdi bir yargı süreci var. Davanın görüldüğü gün ben de Ankara''daydım. Mesut Bey''le bir randevumuz yoktu. Bulunduğum otelde öğle yemeğine geldiklerinde karşılaştık. 10 dakika kadar sohbetimiz oldu. Kendisine geçmiş olsun dileğimde bulundum. ANAP''ın çöküşü daha öncelere dayanır. Bir defa iş yapan insan tenkit edilir. ANAP çok iş yaptığı için dedikodulara maruz kaldı. Bunun ilk faturasını 1989 seçimlerinde ödedi. Parti en parlak döneminde iken bazı isimler gücün sarhoşluğuna kapılıp kendi aralarında didişmeye başladı. Muhafazakarlarla liberaller arasındaki gruplaşma partinin sonunun başlangıcı oldu. Babam bir toplantıda arkadaşlara bu kavgaların partinin sonunu getireceği uyarısında bulundu. Babam ANAP''tan ayrılıp Cumhurbaşkanı olduktan sonra bir televizyon programında ''''ANAP''tan maddi ve manevi olarak bağlarımı kopardım'''' demiştir. Eğer babam yaşasaydı. 1993 yılı 19 Mayıs Atatürk''ü anma Gençlik ve Spor Bayramı törenlerinde Cumhurbaşkanı olarak konuşmasını yapıp istifa edecek ve Yeni Parti''nin başına geçecekti. Allah kısmet etmedi.
ANAP babamın ölümünden sonra ister istemez koalisyonlara düştü. Bu durum bütün partilerin liderlerini yıpratır. Eğer ANAP koalisyonlara girmeyip muhalefte kalsaydı daha güçlü bir parti olarak yoluna devam ederdi. 57. hükümeti oluşturan partilerin son seçimlerde geldiği durumu hepimiz gördük.
-Yeniden medya patronu olma yolunda girişimleriniz var mı ? TMSF''nin elinde bulunan yayın kuruluşlarıyla ilgili yasa tasarısının Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz ?
Şu anda Kanal 6''yı satın almam diye birşey söz konusu değil. Ancak, Kanal 6 toparlanma yolunda.
Cumhurbaşkanının medya ile ilgili kanunu veto etmesi konusuna gelince, AB''de bazı ülkelerde yabancıları tv alımında bazı kısıtlamalar var. Türkiye''de bu basın kanunu ve RTÜK olduğu sürece hiç bir yabancının Türkiye''nin aleyhine bir yayın yapması mümkün değil. Yabancıların globalleşen dünyada Türkiye''de yabancı bir şirkete, bir televizyona ortak olması bana göre bir tehlike değildir. İllegal yayınlar uydu aracılığı ile zaten izlenmekte. Yasaklarla korkularla teknolojinin önüne geçilemez.
-Biraz da dış politika konuşalım. Kuzey Irak''ta ve dolayısıyla Irak''ta yaşananlar için ne diyeceksiniz?
Savaş sonrası Kuzey Irak''a gittim. Barzani ve Talabani ile tanıştım ve görüştüm. Bugünlerin yaşanacağı belli idi. Devlet adamlığı ileriyi görmek demektir. Batılı ülkelerin ve ABD''nin planlarının ne olduğunu biliyorsan kendi tedbirini daha önce alırsın. Kuzey Irak''taki Kürtlerin Türkiye''de akrabaları var. Oradaki insanların Arap milliyetçiliği ile bütünleşmesi mümkün değil. Kürtler Türklere Araplardan yaşam tarzı bakımından yakınlar. Kuzey Irak''taki insanların kalkınmaları ancak Türkiye üzerindendir. Türkiye ile ortak çözümler aranmalıdır. Kimse kimseye düşmanca davranmamalı. Şu iyi bilinmeli ; Bizim düşmanımız Kürtler değil terör örgütleridir.
-ABD ile ilişkilerimizin bozulmasının temelinde Irak politikamız mı var ?
Türkiye ile ABD arasındaki dostani ilişkiler zaman zaman zayıflasa da sürekliliğini korumuştur. Ara sıra ilişkilerde incinmeler olsa da çabuk toparlanmıştır. Dostluk hangi iktidar gelirse gelsin devam eder. Ben ABD''nin dostuyum diye onun dediklerini yapmak değil, kendi menfaatlerim çerçevesinde iş yaparım demek lazım. Zaten devletlerarası ilişkiler de menfaatlere dayanır.
-Bu yıl için özel bir anma programı olacak mı ?
17 Nisan Pazar günü saat 10.00''da devlet töreni ile anılacak. Pazar gününe denk gelmesi nedeniyle vatandaşların ziyaretinin daha fazla olacağını tahmin ediyorum. Kısmet olursa aynı gün bir mevlüt okutacağız.
Kim ne dedi ?
Semra Özal:
''''Turgut Bey, her şeyden önce Türk insanına yeni bir ufuk bıraktı. Onu çok arıyoruz. Zaman zaman ''keşke o olsaydı bu iş böyle olmazdı'' diyenlere rastlıyorum. Nereye baksam onun eserlerini görüyorum. Turgut Özal, Türkiye''yi kuyruk ve yokluklardan alıp ayağa kaldırdı. Ahmetimin politikaya atılması Turgut Bey''in bizzat vasiyetidir. Babası, Ahmet''i küçüklüğünden beri sık sık çağırır, onunla başta ülke meseleleri olmak üzere her şeyi konuşurdu. Ahmet dinler, o söylerdi. Sabahlara kadar konuştuklarına çok şahidim. Bugünlere mükemmel birikimli biri olması için Ahmet''i bizzat babası hazırladı. Ona ''Siyasete gireceksin. Benim yerimi alacaksın'' diyordu. Burada sırası gelmişken Malatyalıların vefasına teşekkür ederim. Onlara şükran borçluyum. Ama Ahmet siyaset girişinde benden hiç yardım istemedi. Allah''tan dileğim, Ahmet''in babası gibi önemli işler başarması ve onun gibi tertemiz bir hatıra ile tarihe geçmesi.
Korkut Özal :
Turgut Özal, vizyon sahibi ve öncü bir isimdi. Aradan geçen bu kadar yıla rağmen yerini kimse dolduramıyor. Onun yetiştirdiği kuşak, bıraktıklarını tamamlayacaktır. Bizim amacımız, bundan sonra ülkemize hizmet edecek Özal misyonunu devam ettirecek yeni Özal''lar yetiştirmektir.
Mustafa Taşar (Turizm eski Bakanı)
Merhum Özal halka mal olmuş, halkın anladığı ve halkı anlayan bir siyaset dehasıydı. Bütün dünyanın takdir ettiği büyük bir devlet adamıydı. Türkiye için hayal sayılan atılımları büyük bir süratle gerçekleştiren, cesur ve kararlı bir reformcuydu. O''nu unutmadık.
Mehmet Barlas (Gazeteci- Yazar)
Turgut Özal, Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı döneminde yurtdışı gezilerinde iş adamlarını önüne katardı. Onların ihracat ile dışa açılmalarını isterdi. İran gezisinde işadamlarının otel koridorunda sıraya girdiklerini görmüştüm. Meğerse, Özal işadamlarının sipariş mektuplarını tek tek inceleyip onlara taktik veriyormuş. Hepsine bir baba gibi yol gösteriyordu. ABD ve diğer yurtdışı gezilerinde Türkiye''nin bir turizm merkezi olması için girişimlerde bulunurdu. Bir ABD gezisinde işadamı Hüseyin Bayraktar''a bir iş merkezini örnek göstererek İstanbul Bakırköy''deki Galleria İş Merkezi''nin yapılmasını istemişti. Bayraktar da hemen kolları sıvamış ve o dönemde İstanbul''un önde gelen iş merkezini , Galleria''yı yaptırmıştı.
Fehmi Koru (Gazeteci- Yazar)
1977-78 yıllarında dil öğrenmek için İngiltere''ye gitmemde Özal''ın tavsiyesi etkili oldu. Özal''la, 1977 seçimlerinde siyasete ilk giriş denemesini yapacağı sırada tanıştım. Siyasette de her yiğidin ayrı bir yoğurt yiyişi oluyor... Turgut Özal, sistemi zorlamasını gerektirecek bir gelişme öncesinde, ''''Bunu da tartışalım'''' diye algılamanın değişmesini arzuladığı konuyu en aşırı ucundan kamuoyuyla paylaşırdı. Şimdi çoğu geride kaldığı için hatırlamıyoruz, ancak nice konu o sayede tartışma ortamına girmiş ve onların bazısı kalıcılık kazanabilmişti. Hak ve özgürlükler alanında o dönemde kat edilen mesafeyi, konuların Özal tarafından ''''Hadi, tartışalım'''' diye gündeme sokulmasına da borçluyuz.
Zeynel Abidin Erdem (İşadamı)
Turgut Özal deyince aklıma Türkiye''nin kabuk değiştirmeye başladığı dönem geliyor. İş dağıtan, iş alan potansiyeliyle Avrupa''ya açılmamızı sağladı. Ayrıca Türk Cumhuriyetlerinde Türkiye''nin o dönemde gereğinden fazla ve aktif olarak temsil edilmesine vesile oldu. Bunu da bağımsızlıklarını ilk tanıyan ülke olmamızla ortaya koyduk. Bizleri uluslararası platforma taşırken saati saatine takip ederdi. Sonuç almamız için gerekirse ilgili ülkelerin devlet adamları ile irtibata geçerdi. Bunun en basitini telekomünikasyon alanında gördük. Şu anda cep telefonu piyasasının yüzde 35''i hakimsek eğer, bu Özal''ın başarılı girişimleri sayesinde olmuştur.
(D.B. TERCÜMAN)
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 11:54
