Gündem
  • 21.12.2003 14:55

AHMET SAN, ‘ÇİŞİM GELDİ’ SÖZÜ YÜZÜNDEN LİNÇ EDİLEN TARKAN’I BU DURUMDAN NASIL KURTARDIĞINI ANLATTI!

Türkiye Yetenek Mezarlığına Döndü! Şov endüstrisi’ne sunulan starların çoğunda imalat hatası var. Star, süperstar, megastar olma şansı olan birçok değer yok oluyor. Türkiye, yetenek mezarlığına dönüştü. Bundan sekiz yıl önce, Yenibosna’nın arka sokaklarında, kırık dökük kaldırımlar üzerinde genç bir adam koşuyordu. Mahallelinin umursamadan yanından geçip gittiği bu adam, bir gecede yıldız oldu. Ertesi gün tüm Türkiye Mirkelam’ı tanıdı. Televizyonlar kliplerini yayınlıyor, gazeteler ondan bahsediyordu. İlgili ilgisiz bütün çevreler, hiç tanımadıkları bu genç adamın bir gecede nasıl star olduğunu tartışmaya başladı. Mirkelam, müzik tarihimize bir gecede star olan adam diye geçti. Televizyonlar kliplerini yayınlıyor, gazeteler ondan bahsediyordu. İlgili ilgisiz bütün çevreler, hiç tanımadıkları bu genç adamın bir gecede nasıl star olduğunu tartışmaya başladı. Mirkelam, müzik tarihimize bir gecede star olan adam diye geçti. Yıllar sonra aynı Türkiye, bu sefer Popstar yarışmasını tartışıyor. O zaman Mirkelam’ın nasıl star olduğunu sorgulamayanlar, bugün oylarıyla Türkiye’nin yeni pop starını belirlemeye çalışıyor. Mirkelam’ı erişilmez yapan adam olan Ahmet San’ın böyle bir yarışmanın jürisinde bulunması pop kültürünün garip bir cilvesi olsa gerek. Fırsat bu fırsat diyerek, Ahmet San’ın kapısını çalıp pop star olmanın yollarını sorduk. Ahmet San, Popstar yarışmasının çizgisinin aksine konuya bilimsel bir yaklaşım getiriyor. Yaptığı işi insan kaynakları çerçevesinde değerlendiriyor. Star virtüözüne göre, şov endüstrisine girebilmek için ortada ‘yetenek yöneticisi’nin olması gerekiyor. Ahmet San, menajer yerine isim babası olduğu ‘yetenek yöneticisi’ kavramını kendisine daha çok yakıştırıyor. Daha sonra ise bir yeteneğe, yeteneğin de doğru yönetilmeye ihtiyacı var. Her şey bu yetenekli yorumcuyla birleşip onun etrafında dönmeye başlıyor. İmalat—pazarlama—dağıtım zincirleri arasında kopukluk olmaması gerekiyor. Yetenek yönetmeni, şöhret basamaklarına giden yolda ‘imalat’ aşamasını şöyle anlatıyor: “Aradığımız kişi üç özelliği taşımak zorunda. Muhakkak müzik kulağı olması lazım. Müzik kulağı olmayan bir insanı eğitmek mümkün değildir. İki, elektriği olması lazım. Şeytan tüyü olması lazım. Bunu nasıl anlarız? Bir sefer bakan dönüp bir daha bakıyorsa; var demektir. Bu ikisi yoksa hamur iyi değildir. İster en iyi yapımcı ol, ister en iyi pazarlamacı; yoğuramazsın, mayası tutmaz. Ve sesi olması lazım.” Keşiften sonra, eğitim aşaması başlıyor. Unkapanı’na götürüp kaset doldurulmuyor. Tarkan’ın, Burak Kut’un, Kenan Doğulu’nun eksikliklerini tespit edip Amerika’ya götürmüş. Eksikliklerini kendi gözleriyle göstermiş. Ardından eğitimlerini almalarını sağlamış. Besteciden orkestraya kadar bütün ekiplerin doğru seçilmesi ve bir yetenek yönetmeni tarafından yönlendirilmesi gerekiyor. Daha sonra bir plan dahilinde etap etap starlık, süperstarlık, megastarlık süreci başlatılıyor. Mirkelam da sanıldığının aksine bir gecede değil, toplumun haberdar olmadığı bir sürecin sonunda, zamanı geldiği için ortaya çıkartılmıştı. Ahmet San, ulaşıldığı takdirde çok çabuk tüketileceğine inandığı için Mirkelam’ın konseptini ‘erişilmez’ olarak belirlemiş. Tek amacı piyasaya sürekli ürün sunmak ve bu ürünü bir an önce tüketip yerine başkasını koymak olan popüler kültür canavarına karşı bir tür önlem almış. O canavar bir dönem Tarkan’ı bile yiyordu. Tarkan, ünlü olduktan sonra, canlı yayında Savaş Ay’a “Çişim geldi!” deyince olanlar olmuştu. O dönem Tarkan öyle bir duruma geldi ki, müzik yaşamına nokta koyup Almanya’ya yerleşeceğini açıklamıştı. O kritik zaman diliminde devreye giren Ahmet San, Tarkan’ı alıp Amerika’ya gönderdi. Tarkan, popüler kültüre yenik düşecekken starlıktan süperstarlığa yükselerek Türkiye’ye geldi. San, hep merak edilen o süreci şöyle anlatıyor: “Gazeteler yazdı, çizdi. Amerika’da olduğundan gaflete düşüp cevap verme imkanı olmadı. Zihinlerden o olayı sildirdim. Altı ay sonra getirip havaalanında 5 bin kişiyle karşılattım. İki ay sonra tekrar gönderip yeniden getirdim. Bu sefer uçaktan gizlice alıp çıkardım. Niye 5 bin kişi karşıladı, niye uçaktan gizli aldım? Hiçbirinin gerçekte anlamı yoktu. Hepsi işin gereğiydi. Ondan sonra NewYork’ta bir konser yaptım. Bin 500 kişi geldi. 10 bin kişi gibi bir çekim yaptık. Türkiye’ye naklen verdik.” Star yapmak için hiçbir zaman sıfırdan adam almayan Ahmet San, hep bir değer olmuş, emeğini pazara sunmuş kişileri tercih etmiş. Bu değerin önündeki bulutları dağıtıp yeteneğini ve değerini artırmaya yönelik bir sistem oturtmuş. Yeteneklerine göre, pazarda hedeflere uygun yollar belirlenmiş. Tarkan’ı yeteneğinden dolayı tercih edip o sistem içinde bugünkü değerine ulaştırmış. Her yetenek için farklı metodlar geliştiren San, İbrahim Tatlıses ile Timur Selçuk’un, Sezen Aksu’nun aynı şekilde yönetilemeyeceğini söylüyor. Yetenek yönetmenlerinin önemli bir görevi de starların artı değerlerini kamuoyuna sunup eksi değerlerinin üzerini örtmek. Ya da skandallar planlamak? Ahmet San, Türkiye’de skandal planlamaya gerek olmadığını, kendiliğinden oluştuğunu söylüyor. Tarkan’ın cinsel eğilimleriyle ilgili yayınlanan haber ve fotoğraflar için “Kamuoyu normuna göre örtmek ya da az örtmek gerekir. Ben olsaydım onu örtmeye çalışırdım. Star; araştırma, bulma, eğitme ve yeteneğin performansını yükseltme aşamasından sonra, şov endüstrisine sunulacak bir ‘ürün’ haline geliyor. Fakat starların üretim sürecinde “imalat” ve “pazarlama” hataları meydana gelebiliyor. Ahmet San, yetenek yönetmeninden kaynaklanan bu hatalar nedeniyle, star, süperstar, megastar olma şansı olan birçok değerin yok olduğunu, bu hataların da Türkiye’yi bir yetenek mezarlığına dönüştürdüğünü söylüyor. Söyleşinin seyri yetenekler konusuna dayanınca, sözü Popstar yarışmasına getiriyoruz. Ahmet San aslında on günlüğüne diye gitmiş ama bir daha çıkamamış o salondan. Halkı cinsellik ya da şiddet yerine müziğe odakladığı için programı destekliyor. Fakat felsefesine karşı ve Popstar yarışmasında kavram kargaşası olduğunu düşünüyor. Başlangıçtaki amaçları tam olarak ‘Avrupa enstrümanları ve sounduyla Türkçe sözlü hafif müzik şarkı seslendiricisi arayan bir yarışma’ düzenlemekmiş. Dildeki ifade eksikliğinden dolayı adı Popstar konmuş. Kavramlar yanlış algılanınca da bugünkü manzara ortaya çıkmış. Yarışmanın neredeyse ‘pop star’ kavramıyla ilgisi kalmamış. Bundan sonrasını yarışmanın jüri üyesi Ahmet San’dan dinliyoruz: “Alt açılımını yeterince anlatamadığımız için halk sürekli Bayhan’a, Serkül’e oy veriyor. Benim anladığım pop starda acıma olamaz. Bir engelli vatandaşımızı sahnede izlediğimiz vakit bir acıma duygusu var ise bu norma uymaz, otomatikman aut olur. Söz konusu bile edilmemesi gerekir. Popstar yarışmasında örneğin Bayhan’ı pop star olarak değerlendirmiyorum. Popüler müzik içerisinde, farklı bir disiplinde şarkı seslendiren biri olarak görüyorum. Onun için İbrahim Tatlıses veya Mahsun Kırmızıgül de popüler müzik içerisinde yer alan sanatçılardır. Sezen Aksu da popüler müzik dalında yer alan sanatçıdır. Hangisinin hafif Batı müziği, hangisinin Arap kökenli, hangisinin Türkü kökenli olduğunu zaten tipleri, şarkıları, hedef kitleleri belirlemektedir.” Ahmet San, ağır eleştirilerine rağmen, yarışma sonunda müzik endüstrisine şarkıcılar gireceğine inanıyor. “Serkül ve Bayhan milyon satarken, Selçuk 300 bin satabilir” diyor. Ama bu rakamların başarı için bir kıstas oluşturmadığını savunuyor. Pazar gerçeğine göre farklı starlık formatları uygulamak gerektiğini söylüyor. Ancak ömürleri konusunda pek iyimser değil. San, “Bilhassa son 10 finalistin yok olabilecekleri gibi, gerekli şekillerde donanım edindikleri takdirde var olabileceklerine de inanıyorum” diyor. Ancak uyarmadan da geçemiyor: “Popüler kültürün amacı tepelere çıkarmak, tepelerden derhal aşağıya indirmektir. Bu er veya geç başa gelecek bir sonuçtur. Kalitesi bu süreci uzatır. Onun için biri 1 günde, biri 1 yılda, biri 5 yılda, biri 55 yılda kaybolur.” Michael Jackson, Elton John, Tina Turner gibi dünya starlarıyla çalışan yetenek avcısı Ahmet San, stüdyodan eli boş ayrılmayacak. Finalistler arasından iki ismi, şimdiden gözüne kestirdi. Bu isimlerden biri elendi. Diğeri yarışmaya devam ediyor. Ahmet San, “Zihnimin bir kenarına koydum” dediği bu iki sürpriz isimle yakından ilgileniyor. Yarın Türkiye’nin yeni starları, yarışmayı kazanacak olanlar değil de bu isimler olursa şaşırmayın. (M. Yaşar Durukan) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:17

İLGİLİ HABERLER

Onceki Sayfa
Sonraki Sayfa