Medya
  • 13.11.2003 10:34

AHMET TEZCAN İLE ERDAL İPEKŞEN ARASINDAKİ KAVGAYA AYŞE ÖNAL DA KATILDI...

AYŞE ÖNAL- AKŞAM KAVGANIN NERESİNDEYİM Bir meslektaşım başbakanlık basın danışmanı Ahmet Tezcan için dikiş meselesini de kapsayan bir yazı yazdı. Ne Tezcan'ın bodyguardlığıma ihtiyacı var, ne kimseyi koruyabilecek kadar güçlüyüm, ne de meslektaşımla aramda rövanş hesabım var? Öyleyse kavgaya niye karışıyorum. Haydi tahmin yürütelim: Tezcan'la aramızda gizli bir ilişki var? Tezcan bana haber ayrımcılığı yapacak? Tezcan bu yazı için bana para ödedi? Başımı örttüğüm için Tezcan'ın yanındayım. Tezcan hükümetle beni kredi işi için buluşturacak. Akşamları Başbakanın beni aramasını sağlayacak? Ünlü olmak istiyorum? Basında dikiş tutturabilmenin elalemden gizleyip, birbirimize itiraf ettiğimiz esaslı kuralları vardır. Tezcan'ın buna kabiliyeti olmadığı görüşüne yürekten katılıyorum. Yaltaklık, tetikçilik, mesleği ideolojik düzlemlere taşımak, birinin adamı olmak, patronun gönlünden geçen haberleri yazabilmek, söylemesi ayıp hatırı yüksek gazetecilerin münasip hatır yerlerinden geçmiş olmak, vesaire... Kolay mı dikişi sağlam yıldız olmak? Mesela bugünlerde malum nedenle transferler geçiren kof yıldızların nasıl dikiş üstüne dikiş tutturduğuna değil de Tezcan'ın ima edildiği gibi onun bunun adamı olmasına rağmen dikiş tutturamadığına bakıyorsunuz? (Kof yıldızlar güçlü, dokunursanız patron sizi yakar. Hepimiz biliyoruz değil mi? ) Mehmet Altan'dan öğrendiğim bir cümle vardır. 'Kimin meslekte kalıp kalmadığına değil, nasıl kalabildiğine bakmalısın. Medya-siyaset-iktidar ilişkileri gazetecinin duruşunu da belirlediği için medyada kalabilmek çok zordur. Bunu değiştirmeden özgür gazetecilere kavuşabilmemiz çok zor görünüyor.' Meslektaşımın iddiası doğru olsaydı Tezcan'ın dikişinin tam zamanı değil miydi? Bir de Tezcan'ın CV'sine bakalım. -Kimseye eyvallah edemediği için mesleğine defalarca veda etmek zorunda kalmıştır. İşini yapamadığı için değil boyun eğmediği için. Bir kalemde onuru için hangi kapılardan beş parasız ayrıldığına tanık olmuşumdur. -Türk basınına ilk kez kendisini gözden geçirme geleneğini öğreten ahlaki sorgulamayı, imkansızlıklara rağmen kurumlaştırmak için tahmin edemeyeceğiniz fedakarlıklarda bulunmuştur. -Kimi çok parlak teklifleri sadece mesleki duruşuna uygun gelmediği için reddetmiştir. Meslektaşlarına aralarındaki yarışın ideolojik değil etik esaslar olduğunu öğretenlerdendir. Üstün kastlardan gelmediği için korunmasızdır. Ahmet Tezcan diye bir basın gönüllüsü vardır ve kurumsal olarak hizmetleri basın tarihine kayıtlıdır. Ahlak çöküntüsünü ahlakı referans göstererek sürdürmek, bu konuda en hassas olanları yıpratmak hem adil değildir, hem vicdan ve adaletle uygun düşmez. Mesleğinde çok özenli olanları çamura düşürmek için pusuya yatmak mesleki olarak da insan olarak da çok ama çok ayıp. Tezcan'la ilgili bulunduğu göreve hiç uygun olmadığı endişelerine gelince meslektaşıma yerden göğe katılıyorum. Nabi Avcı'yı özenle dışında tutarak etrafa çöreklenmiş güç emanetçilerinin özgürlükler ve adalet üstüne duruşu Ahmet'e uymaz. Allah AKP milletvekilleri kadar Ahmet'i de onların gazabından korusun demekten başka çarem yok. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:02

İLGİLİ HABERLER