
AKP'NİN 'DİPLOMATİK CİNAYET TEMİZLİKÇİSİ'!..
ERTUĞRUL ÖZKÖK'ÜN HÜRRİYET'TEKİ YAZISI:Kim katil,kim temizlikçi
ÖNCEKİ gün Cüneyd Zapsu aradı.Washington’da katıldığı toplantıdan gazetelere yansıyan diyaloglar canını çok sıkmıştı.
"Amerikalı muhataplarım ne demek istediğimi gayet iyi anladı; ama Türk basınına anlatamadım" diyor.
O toplantı aslında basına kapalıymış.
"Gazetecilerin de alınmasını ben istedim. Saklayacak bir şeyim yoktu" diyor.
Konuşmanın İngilizce ve Türkçe metinlerini dikkatle okudum.
Gazeteci arkadaşlarımız olayı doğru yansıtmışlar.
* * *
Bu olayda Cüneyd Zapsu’yu ne kadar eleştirmeliyiz?
Yaptığı konuşmaya bakıyorum.
Tam "Amerikan işi".
Yani, "neo con" bir Amerikalı ile ancak bu üslupla konuşulabilir.
Ama, kişiler arasında kaldığı sürece normal karşılanabilecek kelime ve ifadeler, yazıya döküldüğü zaman bambaşka anlamlar kazanıyor.
Benim bu konudaki görüşüm çok farklı.
Zapsu, bu olayda sorumluyu medya içinde değil, kendi partisinin saflarında aramalı.
Bunun ne olduğunu kendisine bir örnekle anlattım.
* * *
"Pulp Fiction" filmini seyrettiyseniz orada Samuel L. Jackson ile John Travolta tetikçi katil rolündedir.
Filmin bir yerinde arabalarına aldıkları adamı öldürürler.
Araba kan içinde kalır.
İşte böyle anlarda cinayet çeteleri "temizlikçi" denilen çok özel kişileri kullanır.
Bunlar, polisten önce olay yerine gelir ve cinayetin bütün izlerini temizlerler.
Bunlar genellikle öyle katile benzemeyen, temiz giyimli insanlardır.
Nitekim Pulp Fiction filmindeki temizlikçi de, bir davetten çağrılarak olay yerine geldiğinde smokin elbise içindedir.
Filmde bu rolü Harvey Keitel oynadı.
Cüneyd Zapsu’ya, "Senin yaptığın işte böyle bir temizlikçilik işi" dedim ve devam ettim:
"Hükümette siyasi sorumluluk taşıyan veya taşımayan bazı kişilerin işlediği ’diplomatik cinayetleri’ temizleme işi sana ve birkaç kişiye düşüyor."
Bu kişiler genellikle, AKP’nin klasik prototipinden farklı insanlar.
Eşlerinin başları açık, hayat tarzları modern, çok iyi yabancı dil biliyorlar, Batılılarla ilişkileri çok iyi.
* * *
Son zamanlarda "Kaddafivari" diplomatik şovlar, yanlış uygulamalar öylesine ağırlaştı ki, temizlikçilerin işi de neredeyse imkánsız hale geldi.
Siyasette ve diplomaside tek cinayetleri temizlemek mümkün olabilir.
Ama davranış seri cinayete dönüşünce, karşı tarafta da "profiler"lar çalışmaya başlıyor.
Sizin siyasetçinizin "robot portresi" çiziliyor.
İşte o zaman temizlikçi, cinayet mahalline smokinle gitse bile, her tarafı leke içinde kalıyor.
Temizlik, cinayeti işlemekten daha zor bir iştir.
Zapsu beni sessizce dinledi.
Belli ki "temizlik" görevini bana karşı da yapıyordu.
"Sen Amerika’yı bırak, biraz da bu diplomatik cinayetleri işleyenlerle konuş" dedim.
Başbakan Erdoğan’ın çevresinde, onu merkez ekseninde tutacak insanların bir bölümü de bu danışmanlar.
Oysa bu danışmanlar hem merkez görüşleri savunan yazarların, hem de dini hassasiyeti yansıtan gazetelerin köşe yazarlarının ateşi altında kalıyor.
Belli ki, AKP’nin Milli Görüş kanadı ile İslami kesimin yazarları da bu danışman kadrosundan kurtulmak istiyor.
Ama emin olunuz ki Zapsu ve öteki iki-üç danışman Başbakan’ın çevresinden uzaklaştırılırsa bu ne Türkiye’nin, ne de AKP’nin yararına olur.
* * *
Son nokta...
"Temizlikçinin" kim olduğunu öğrendiniz.
Peki bu diplomatik cinayetleri işleyen seri katil veya katillerin kim olduğunu merak etmiyor musunuz?