Saygı Öztürk'ün Gözcü'deki çok konuşulacak yazısı...
ALAATTİN ÇAKICI: MASKELERİ DÜŞÜRMEYE HAZIRIM
- Mesut Yılmaz, Güneş Taner Türkbank’ın satışından dolayı Yüce Divan’da yargılanacak. Türkbank ile ilgili çok özel bilgilere sahip olan Alaattin Çakıcı’nın yakalanması ile Yılmaz’ın yüce divana gönderilmesi eş zamanlı gerçekleşti. Milletvekili Şirin, Çakıcı ile telefonla konuşmuştu. Çakıcı, “mahkemeye çağırsınlar maskeleri düşüreyim” dedi. Emin Şirin, bunun gerçekleşmesi için çaba gösteriyor ve Çakıcı’nın “Pişmanlık Yasası”ndan yararlandırılmasını öneriyor.
- *TBMM’de kurulan Türkbank soruşturma Komisyonu Başkanı Mustafa Demir, komisyon olarak Çakıcı’nın dinlenmesini uygun bulmadıklarını söyledi. Siyaset, MİT-Emniyet ilişkilerini açıklama karşılığında Çakıcı’nın bazı garantiler isteyebileceği de gözardı edilmiyor. Bu garantiler arasında “ceza indirimi” olabilir.
SAYGI ÖZTÜRK
TBMM’de kurulan araştırma ve soruşturma komisyonlarından kimler geldi kimler geçti. Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz, Devlet Bakanı Güneş Taner, Türkbank’ın satışından dolayı Yüce Divan’a sevk edildi. Türkbank olayının kilit ismi Alaattin Çakıcı’nın bilgisine başvurulmasına ise gerek duyulmadı. Oysa Alaattin Çakıcı konuşmak ve kendi deyimiyle “maskeleri indirmek” istiyor.
Çok şey bilen ve bazı bilgilerini kasetlerle belgeleyen Çakıcı’nın konuşması için bazı garantiler alması gerekiyor. PKK’lılara, Hizbullah militanlarına “Pişmanlık Yasası”, “Eve Dönüş Yasası” çıkarılırken, “karanlık” bazı ilişkilerin ortaya çıkarılması için “yeraltındaki” bağlantıların aydınlatılması için de “Pişmanlık Yasası” gerekiyor. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Dairesi yetkilileri böyle yasal düzenlemenin gerçekleştirilmesinin yerinde olacağı görüşünde.
Ülkemizde birçok olayın üzerine yeterince gidilemediğini, gidenlerin başlarına ne felaketler getirildiğini de biliyoruz. Bu tutum, olayların üzerine gideceklerin cesaretini kırıyor. Müfettişler dosya kendilerine verildiğinde “bunu nasıl kapatırım” telaşına düşüyor. Hatta kendilerine hiç görev verilmezse bundan da memnuniyet duyar hale getirildi. “Dosya kapatan”lar önemli görevlere getirilir oldu.
Belediyelerin ''hazine garantili dış kredileri''nin nerelere harcandığını ne bilen, ne denetleyen var. Yani asıl yolsuzluk yerel yönetimlerde. Bu konunun üzerine hiç ama hiç giden olmadı. Mülkiye Müfettişleri, bir göreve gönderileceği zaman “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki yolsuzlukları ortaya çıkaran, Batman’da kayıp silahlar olduğunu belgeleyen, valinin rüşvet aldığını saptayan, dönemin bursa Emniyet Müdürünün kızına Erol Evcil’in burs verdiğini, Hizbullahçıların bazı belediyelerde çalıştığını kanıtlayan Mülkiye Başmüfettişi Candan Eren, müfettişlik görevinden alındı. Dürüst çalışmanın bedeli bu mu?” diye soruyor.
HER ÖNEMLİ ORGANİZASYONDA “BABA” VAR
Hemen her yolsuzluk olayında nasıl siyasetçi-bürokrat-işadamı ayağı varsa, bu organizasyonun içinde mutlaka ''baba'' olarak nitelendirilen kişilerde bulunuyor. Bu başından beri görmezden gelindi. İstanbul Milletvekili Emin Şirin, özellikle Türkbank ihalesinde adı sıkça geçen Alaattin Çakıcı'nın dinlenmesini istedi. Bunun için Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu'na başvurdu. Ancak Çakıcı'nın dinlenmesi için hiç bir adım atılmadı. Oysa, gerek eski Başbakan Mesut Yılmaz, gerekse işadamı Korkmaz Yiğit'in ifadelerinde Alaattin Çakıcı'nın adı sıkça geçiyordu.
Fransa'da yakalanıp Türkiye'ye ''şartlı'' olarak teslim edilen ve hiç sorgulanmadan doğrudan cezaevine götürülmüştü.. Konuştuğum bazı Emniyet mensupları da önceki hükümetler döneminde bazı ihalelerden önce bakanların iş adamlarına ''Çakıcı ile konuşmalarını istediklerini'' söyledikleri yönünde bilgilere sahip olduklarını belirttiler.
İşte ''çok şey bilen'', bir kaset ortaya sürünce hükümetin düşmesine yol açan Alaattin Çakıcı'dan Türkiye’de bulunduğu ve aranmadığı dönemde bu bilgilerinden yararlanan olmadı. Kaçtı, kovalandı ve şimdi Avusturya’da. Türkiye’ye iadesi gerçekleşirse mutlaka harekete geçilmeli ve ifadesine başvurulmalı.
''BÜTÜN BİLGİLERİ VERECEĞİM”
AKP’den milletvekili seçilen ve partinin üst düzey bazı yetkilileriyle ilgili soru önergeleri yüzünden şimşekleri üzerine çeken İstanbul Milletvekili Emin Şirin, her milletvekilinin kolay kolay gündeme getiremeyeceği konuların takipçisi.
Emin Şirin, gazeteci Nazlı Ilıcak’la evliydi. Bilgisi dışında Nazlı Ilıcak’ın Çakıcı’yı evine davet edip bazı bilgiler almak istemesi ve onu röportaja ikna etmek istemesi Şirin’i kızdırmıştı. Şirin o dönemde yaptığı açıklamada, Ilıcak’la ayrılmasında bu olayın etkisinin olduğunu söylemişti.
O günlerde Alaaddin Çakıcı, Milletvekili Emin Şirin'i telefonla aradı. Aralarındaki özel konuşmalardan sonra, Şirin, Çakıcı'dan TBMM'de o dönemde kurulması beklenen ''Soruşturma Komisyonu''na açıklamalar yapmasını istedi. Şirin, Çakıcı’nın söylediklerini şöyle aktardı:
''Alaattin Çakıcı, TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu'nun çalışmalarını bitirdikten sonra oluşturulacak Türkbank Soruşturma Komisyonunda konuşma sözü verdi. Çakıcı bana 'Ben maskesi düşürülecek insanlar varsa, onların maskesini düşürmeye hazırım. Yetkili bir soruşturma komisyonu kurulduğu taktirde devletin benden istediği bütün bilgileri vereceğim' dedi. Çakıcı'nın önemli açıklamalar yapacağını sanıyorum. Ama nedense bilgisine başvurma gereği duyulmuyor.''
Milletvekili Şirin, Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu Başkanı Azmi Ateş’e başvurdu, Çakıcı’nın dinlenmesini istedi. Kimse Çakıcı’yı çağırmadı. Soruşturma Komisyonu kuruldu. Mesut Yılmaz’dan Güneş Taner’e, Emniyet mensuplarından bankacılara kadar çok sayıda kişi dinlendi. Ancak telefon ettiğinde “vücut kimyasını değiştiren” Alaattin Çakıcı’yı kimse davet etmedi.
Dün, Türkbank Soruşturma Komisyonu Başkanı AKP’li Mustafa Demir’e, Çakıcı’yı niçin çağırmadıklarını sordum. Şunları söyledi:
“Komisyon olarak Alaattin Çakıcı’nın dinlenmesine gerek duymadık. Türkbank’ın satışında bizim açımızdan kilit isimler Mesut Yılmaz ve Güneş Taner’di. Komisyondaki tutanaklara, eski ifadelere baktık, Çakıcı’nın çağırılmasının çok fazla bir katkı sağlamayacağı sonucuna vardım. Çakıcı dışında çağrılmasını uygun bulmadığımız başka isimler de vardı. Ayrıca komisyonumuzun çalışma süresi de kısıtlıydı.”
ÇAKICI’NIN MİT-EMNİYET İLİŞKİLERİ
Alaattin Çakıcı’nın yer altı dünyasının önde gelen isimlerinden olmasının yanı sıra milliyetçi bir kimliği de var. Siyasetçiler, MİT ve Emniyet’le geçmişte sıkı ilişkileri olduğu ortaya çıkıyor. Ancak bu ilişkilerin boyutunun ne olduğu tam olarak bilinmiyor.
Emin Şirin, Çakıcı’nın Türkiye’ye getirilmesi durumunda mutlaka ifadesine başvurulmasını öneriyor, “Çakıcı iyi bir isim bırakmak istiyorsa siyaset, MİT ve Emniyet ilişkilerini anlatmalı, bunun karşılığı olarak devlete karşı işlediği suçlar affedilmeli. Yani Pişmanlık Yasası’ndan yararlandırılmalı. Ancak diğer suçlarının affedilmesi bizim haddimiz değil. Kanunlar ne diyorsa gereği yerine getirilir” diyor.
Çakıcı , Fransa’dan getirildiği zaman sorgulanmamıştı. Avusturya’dan getirildiğinde de sorgulanmayabilir. “Maskeleri indirmek” isteyen Çakıcı’nın neler söyleyeceğini merak etmiyor musunuz? Çakıcı konuşursa gerçekleri çekinmeden söylerse yer yerinden oynar. Ama bu oynamaya izin verirler mi göreceğiz...
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:36