Gündem
  • 23.11.2006 13:00

ALİ BABACAN'IN KIBRIS DEĞERLENDİRMESİ!..

İSTANBUL - Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, Kıbrıs meselesi açısından Avrupa Birliği'nin (AB) hem savcı, hem de hakim rolünü üstlenmeye çalıştığını, bunun da tutarsızlığa neden olduğunu belirterek, "AB, Kıbrıs gibi konular üzerinde fazla yoğunlaşıyor, belki de resmin genelini gözden kaçırıyor" dedi.


Bakan Babacan, Çırağan Sarayı'ndaki Dünya Ekonomik Forumu İstanbul Zirvesi kapsamında gerçekleştirilen "Türkiye-AB ilişkilerinde ortak faydalar" konulu oturumda konuştu. Türkiye'nin son derece önemli bir dönüşüm geçirdiğini belirten Babacan, "Bu şekilde ülkenin geleceği büyük ölçüde şekilleniyor. Biz hiç bir zaman bu dönüşümü gerçekleştirmeyi, başkaları istediği için yürütmedik. Siyasi reformlarda yavaşlama olduğuna dair eleştiriler var, eleştiri mevzuattan daha çok uygulamayla ilgilidir.

Bizim parlamentomuz, son 4 senedir çok sayıda yasayı kabul etmiştir, anayasamızın üçte biri değiştirildi. Biz oyunun kurallarını kökünden değiştiriyoruz, oyunun tarafları aynı kişiler. Bu sebeple, bu reformların hayata geçirilebilmesi ve onların da bu dönüşümü sindirebilmesi için zaman vermemiz gerekiyor" dedi.


Ali Babacan, Türkiye'nin resmi müzakere sürecine başladığını belirterek, "Bütün tarama toplantılarını bitirdik. Bütün AB müktesebatı Türk yetkililer tarafından ele alındı. Bir takım şeylerde uyumu sağlamak zaman alıyor ama bir zaman çizelgesi üzerinde anlaşmak bile son derece önemli. AB sistemlerini özümsüyoruz. Ekonomik uyum, Türkiye için çok zor olmayacak" diye konuştu. Açık bir kamuoyu tartışmasının da yavaş yavaş su yüzüne çıktığını belirten Babacan, Türkiye'de bir çok konuda gelişme yaşandığını söyledi.

Bakan Ali Babacan, "Siyasi süreçlerimiz sayesinde 313 televizyon kanalımız, binden fazla radyo kanalımız var. Çoğu özel kanallar. İnsanlar çeşitli konuları bu kanallarda gayet açık şekilde tartışabiliyor. Son 4 yıl içerisinde 8 bin yeni derslik açtık. Bunlar son derece önemli gelişmeler. Türkiye ve AB sürecinde karşılıklı faydalar çok aşikar. Belki detaylı olarak ele alınmayan bir fayda var ki, bu da medeniyetler arasında bir iletişim kapısının açılması.


Türkiye, doğu ve batı ilişkileri açısından zor bir dönemde. Doğru şekilde iletişim kuramamak, bilinmeyenden korkmak, buradaki bir takım tereddütler, çok yoğun yaşanan duygular. Türkiye'nin AB süreci, bir çok ülke tarafından çok yakından takip ediliyor. Bu, sadece Türkiye ve AB ile ilgili bir mesele değil, geniş bir coğrafyayı ilgilendiriyor. Laiklik, İslamiyet ve medeniyetlerin bir arada bulunuşu, bütün bu hususlar bir arada yaşatılabilir" açıklamasında bulundu.

"TÜRKİYE'NİN REFORM SÜRECİ, BAZI ÜLKELER İÇİN ÖNEMLİ BİR MODEL"
Türkiye'nin içinde bulunduğu reform sürecinin, zor zamanlar geçiren bazı ülkeler için önemli bir model oluşturduğunu belirten Ali Babacan, AB'nin şu anda daha içine bakar bir hale geldiğini söyledi. Babacan, "AB, Kıbrıs gibi konular üzerinde fazla yoğunlaşıyor, belki de resmin genelini gözden kaçırıyor" dedi.

Türkiye'nin şu anda AB açısından doğuya açılan önemli bir pencere olduğunun altını çizen Babacan, "Türkiye, AB ile güç birliği yapmaktadır. 21. yüzyıl için Türkiye'nin üyeliği son derece önemli bir adım olacaktır. Küresel anlamda barışa katkıda bulunacaktır. Özellikle siyasi alanda zorluklarımız var. Bir takım kuşkucu yaklaşımlar var. Bazı üye devletlerde şüpheci, bazılarında korumacı bir yaklaşım var. En önemli meselelerden bir tanesi kamuoyu.

Hem Türkiye'de, hem AB'ye üye devletlerde; Türkiye'nin tam üye olabilmesi için karşılıklı isteklilik son derece önemli. Hükümetleri, liderleri ikna etmemiz yeterli olmuyor. Ülkemizin vatandaşlarını da ikna etmek zorundayız. Türkiye'de kamuoyunda destekte azalma var, bunun esas sebebi AB üyesi ülkelerde olup bitenler, AB konusunda Türkiye hakkında söylenen olumsuz görüşler, ertesi gün manşetlerde yer alıyor. Kamuoyunu nasıl değerlendireceğimizi dikkatle düşünmeliyiz.

Türk insanlarına, 'sizce Türkiye'nin AB üyesi olması iyi bir şey midir?' diye sorduğumuz zaman çoğu insan bu soruya 'evet' diyecektir, 'Türkiye AB'ye katılabilecek mi?' dediğinizde çok daha az sayıda insanın bu soruya 'evet' diye cevap verdiğini görüyoruz. Türk insanı, Türkiye'nin AB üyesi olmasını istiyor fakat bir takım endişeleri var" diye konuştu.


Babacan, Kıbrıs meselesinin, 40 seneden bu yana süren uzun bir mesele olduğunu söyledi. Kıbrıs'la ilgili bütün meselelerin, AB meselesi haline geldiğini belirten Babacan, şunları söyledi:


"AB artık tamamen bu konuda tarafsız bir yaklaşım sergilememektedir. Kıbrıs meselesi açısından AB hem savcı, hem de hakim rolünü üstlenmeye çalışmaktadır. Bu da tutarsızlığa neden olmaktadır. Bu konuda üçüncü bir tarafa ihtiyacımız var. BM, bu taraftır. Yaşanan gelişmeler, AB ile ilişkilerimizde bir yol engeli olarak önümüze çıkıyor. Biz tartışmadan uzaklaşacak değiliz, konuşmaya her zaman razıyız. Sorunları çözmenin tek yolu bunları konuşmak, tartışmaktır. Kıbrıs'ın engel olarak önümüze çıkması adil değil.

Tartışmada taraflardan bir tanesi tartışmanın devamından faydalanıyorsa, sorunun çözümü o zaman zorlaşıyor. Türk tarafı her bakımdan bu sorunu çözmek için gerekli adımları atmıştır. Kıbrıs sorununun çaecinde karşılıklı faydaözülmesi için tüm taraflar katkı sağlamalı. Kıbrıs konusunda iki taraf da taahhütlerini yerine getirmelidir."

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 23:59

İLGİLİ HABERLER