Gündem
  • 18.9.2003 11:16

ALMAN DIŞİŞLERİ KOMİSYON BAŞKANI: ''KÜRTÇE'NİN KABUL EDİLMESİ, KÜRTÇE EĞİTİM VE YAYIN OLMASI LAZIM''

ZEKİ GÜN BATMAN - Almanya Federal Parlamentosu Dışişleri Komisyonu Başkanı Volker Rühe, Türkiye'nin bölgenin istikrarı için Irak'a asker göndermesi gerektiğini söyledi. Konrad Adenauer Vakfı tarafından Otel Asko'da düzenlenen 'Irak Savaşı Sonrası Ortadoğu'da Dış Güvenlik Politikalarında Gelişmeler' konulu toplantıda bir konuşma yapan Rühe, Türkiye'nin bölgenin istikrarı için Irak'a asker göndermesi gerektiğini belirtti. Irak'ın kontrol dışı kalmasının bütün dünya için tehlikeli olacağını belirten Volker Rühe, bir Müslüman ve komşu ülke olan Türkiye'nin Irak'ta askeri varlığıyla görev alması gerektiğini söyledi. İslam topluluğuyla daha iyi diyaloglara ihtiyaçları bulunduğunu belirten Rühe, bu konuda Türkiye'ye büyük görevler düştüğünü belirtti. Rühe, ABD'nin Irak'ta başarısız olması durumunda, Türkiye ve bölgenin büyük zararlar göreceğini savundu. Irak'ta güvenliğin Iraklılar tarafından sağlanması gerektiğini anlatan Rühe, Irak ordusunun lağvedilmesini de doğru bulmadıklarını, bu konuda zaaflar yaşandığını vurguladı. Rühe, ABD, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerle Irak'ta güvenliğin sağlanamayacağını, bunu ancak komşu ve Müslüman ülkelerin yapabileceğini savundu. Rühe, Almanya olarak Irak'a asker göndermeyeceklerini de açıkça belirtti. Türkiye'nin AB'ye kabulünün 10-15 yılı bulabileceğini belirten Volker Rühe, İspanya'nın balıkçılık meselesinden dolayı 7 yıl beklediğini belirterek, bölgesel farklılıklarla üyeliğin olamayacağını savundu. Avrupa'da insanların AK Parti Hükümeti'nin başa gelmesine çok sıcak bakmadıklarını da belirten Rühe, AK Parti Hükümeti'nin reform adıyla belirli adımlar attığını, üyelik için reform uygulamalarının belirleyici olacağını dile getirdi. ''AB İÇİN EKONOMİK FARKLILIKLARIN OLMAMASI GEREKİR'' ''Ekonomik olarak ülkede büyük farklılıklar var'' diyen Rühe şöyle konuştu: ''Kişi başı gelirin 10'da 1 oranındaki farklılığın giderilmesi gerekiyor. Yurtiçi gayri safi milli hasılayı dikkate alıyoruz. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girebilmesi için öncelikle böyle farklılıkların olmaması gerekir. Müzakereler 2005 yılında başlayacak. Müzakereler başladığında bu vagon belli bir trenin peşinden devam edecektir. Ekonomik sorunların çözümünden sonra Kıbrıs sorununun çözülmesi gerekir. Hukukun özellikle yargının zamanında yapılabilmesi, işkencenin önlenmesi, düşünce özgürlüğünün sağlanması, toplanma ve dernek oluşturma özgürlüğünün yerine getirilmesi ve AİHM kararlarına harfiyen uyulması gibi konular. Tabi bunların yanında din adamlarının eğitilmesi, Kürtçe'nin hem eğitim dili olarak, hem de yayın dili olarak uygulanması bu Türkiye ile Avrupa Birliği çalışma programı içerisinde yer alıyor. Yine TSK yani ordunun Türkiye'deki konumuyla ilgili karalar var. Ordunun Türkiye'de farklı bir rol oynadığını gördüm. Avrupa Birliği'ne giden bu süreçte ilk adım Mili Güvenlik Kurulu'nda bazı değişiklikler yapılması, genel sekreterin artık sivil olması adımlarının atılması gerekir. Savunma Bakanı emir ve komuta başında olmalı.'' Her şeye karşın hükümetten bu kadar kısa sürede bu kadar reform beklemediklerini itiraf eden Volker Rühe, bazı şartların yerine getirildiğini bazılarının ise halen gerçekleşmediğini ifade etti. Avrupa'da bazı kesimlerin Türkiye'nin İran, Irak ve Suriye gibi ülkelerle komşu olmasından dolayı AB'ye tam üyeliğine soğuk baktıklarını ama kendilerinin aynı fikirde olmadığını aktardı. Türkiye'nin bölgedeki farklılıkların ortadan kaldırılması konusundaki girişimlerinin devam etmesi durumunda bir çok yatırımın bölgeye akacağını ifade eden Rühe, Kürt sorunun çözülmesiyle büyük adımlar atabileceğini savundu. ''ABD'NİN IRAK'I İŞGALİNE HİÇBİR ZAMAN DESTEK VERMEDİK'' AB'nin kesinlikle bir Hıristiyan kulübü olmadığını açıklayan Volker Rühe, ''İslam, demokrasi ve modernite yan yana olabilir. Müslüman olup demokrasinin tavana vurduğu ülke yok. Avrupa İslam'ı var. Almanya'da 3, Fransa'da 6 milyon Müslüman var. Diğer Avrupa ülkelerinde de sayıları küçümsenmeyecek boyuttadır. Avrupa İslam'ı oluşturabilirsek, bu dünya ölçeğinde örnek ve istikrar unsuru olacaktır'' dedi. 11 Eylül saldırılarından önce ABD kıtasına yönelik hiçbir tehdidin bulunmadığını belirten Rühe, ''Soğuk savaş döneminde Rusya gerçeği vardı, ancak tedbirler alınmıştı. Ancak normal dönemde böyle bir yara alacağına ihtimal verilmiyordu. 11 Eylül bunu değiştirmiştir. 11 Eylül olamasaydı savaşa giden süreç belki de olmayacaktı'' diye konuştu. Bir soru üzerine İsrail konusuna da değinen Rühe, İsrail ile Irak arasındaki kararlarda farklılık bulunduğunu ileri sürdü. Rühe, İsrail'in Filistin meselesinden dolayı hakkında bir çok karar bulunduğunu ama hiç birinin tehdide yönelik olan 7. madde kapsamına girmediğini sözlerine ekledi. ABD'nin Irak'ı işgaline hiçbir zaman destek vermediklerini belirten Rühe, Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesini Irak halkı tarafından yapılmasından yana olduklarını belirtti. Toplantıda konuşan Konrad Adenauer Vakfı Türkiye Temsilcisi Wulf Schönbohm ise, Türkiye'nin AB sürecinde reform konusunda aktif bir çalışmada bulunduğunu belirterek, ''Almanya olarak 3.5 yılda Türkiye'nin yaptığı reformları gerçekleştirmemiz mümkün olsaydı çok daha mutlu olurduk'' dedi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:41

İLGİLİ HABERLER