Gündem
  • 26.6.2012 00:31

Arınç : Suriye'ye gereken karşılık verilecek!..

Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Suriye'nin askeri uçağı düşürmesi olayı karşısında, Türkiye'nin mukabelede bulunma hakkı dahil uluslararası hukuktan kaynaklanan tüm haklarını mahfuz tuttuğunu belirterek, ''Tabiatıyla Suriye'nin mütecaviz saldırısına karşı tarafımızdan tayin edilecek zaman ve yöntemlerle de tüm adımlar dikkatle atılacaktır'' dedi.
     Bakanlar Kurulu toplantısında Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanı Tümgeneral Ateş Mehmet İrez ve arkadaşları tarafından sunum yapıldığını belirten Arınç, bu sunumda, 22 Haziran Cuma gününden itibaren yaşanan olayla ilgili teknik ayrıntıların harita üzerinde, koordinatlar itibarıyla anlatıldığını kaydetti. Arınç, Tümgeneral İrez'in, bakanların sorularını da yanıtladığını kaydetti.
     Yapılan sunumun hemen hemen aynısının parti liderlerine de yapıldığını ifade eden Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yarın grup toplantısında bütün Türkiye'ye ve dünyaya, Suriye tarafından düşürülen uçakla ilgili görüş ve düşüncelerini ifade edeceğini bildirdi.
     Uçağın düşürülmesiyle ilgili teknik bilgileri basın mensuplarıyla paylaşan Arınç, şu bilgileri verdi:
     ''Suriye'nin 13 deniz mili açığında Doğu Akdeniz'in uluslararası hava sahasında, çünkü Suriye karasularının 12 deniz mili olduğunu biliyoruz, bir adet RF-4 uçağımız Suriye kuvvetlerince vurulmuş ve Lazkiye'nin 8 deniz mili açıklarında Suriye karasularına düşmüştür. Keyfiyetin bakanlığımıza ulaşması üzerine Dışişleri Bakanlığı görevlilerimiz Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı ve ilgililerle temasa geçerek uçağımız ve pilotlarımızın arama-kurtarma çalışmalarının başlatılmasını teminen gerekli koordinasyonun yapılmasını talep etmiş, bu talebimiz Suriye makamlarınca olumlu karşılanmıştır. Arama-kurtarma çalışmaları halen de devam etmektedir. Uçağın enkazına da inşallah ulaşılacaktır. Ankara'da bulunan Büyükelçimiz, aynı zamanda Muhaberat Başkanı olan Suriye'nin bizdeki muadili Milli İstihbarat Teşkilatı diyebiliriz, Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile de temaslarda bulunmuştur. Hava Kuvvetlerimiz dahil olmak üzere çeşitli düzeyde Suriye makamları ile temasların devam ettirilmesi kararlaştırılmıştır.''
    
     -''Uçağımız tek başına, silahsız...''-
    
     ''Suriye tarafı, uçağımızın Suriye hava sahası içinde vurulduğu yönünde kamuoyunu yanlış bilgilendirmeye yönelik çabalar sergilemektedir'' diyen Arınç, uçağın radarlarının testlerine yönelik önceden planlanmış ve başka hiç bir bölge ülkesine yönelik olmayan bir eğitim görevini, tek başına, silahsız ve tanımlama sistemi IFF açık olarak icra ettiğini bildirdi.
     Arınç, şöyle devam etti:
     ''Söz konusu görev kara radarlarının ve koordinasyon kabiliyetinin test edilmesi ve radar operatörlerinin eğitimi için başlatılmış, açıktan karaya iki yaklaşım uçuşunu içeren ve sadece uluslararası hava sahası ve ulusal hava sahamızda gerçekleştirilmesi planlanan bir uçuştur. Uçağımız 200 feet yükseklikte, 300 knot süratle görerek uçuş şartlarıyla Türkiye ana karasına yaklaşırken yanlışlıkla Suriye hava sahasına girmiş uçuşu gerçekleştiren Türk Hava Kontrol Merkezi'nin uyarısı üzerine Suriye hava sahasından derhal çıkmıştır. Uçağımız söz konusu ikinci yaklaşma paternini aynı süratle yeniden denemek için güneye yöneldiğinde uluslararası hava sahasında Suriye tarafından hiçbir uyarı olmaksızın vurulmuştur.
     Uçağımızın Suriye hava sahasında bulunduğu 5 dakikalık süre içerisinde hiçbir Suriye radarı ve/veya telsizi uçağımızla temas kurmamış, pilot tarafından herhangi bir tehlike durumu veya ateş açıldığı kontrol merkezimize de bildirilmemiş, uçuşa normal şartlarda devam edilmiştir. Suriye'nin Türk uçağının kimliğini belirleyemediği yönündeki iddiaları temelsizdir. Nitekim Suriye kontrolör ve operatörlerinin kendi aralarında yaptığı konuşmalarda uçağımıza atıfta bulundukları tarafımızdan deşifre edilen kayıtlardan anlaşılmıştır.''
    
     -''Suriye hava unsurları 5 defa ülkemiz hava sahasını ihlal etmiştir''-
    
     Arınç, yerleşik uygulama ve angajman usullerine göre ülkelerin hava sahasına izinsiz giren yabancı veya tanımlanamayan uçaklara karşı alınan önlemler arasında radarla keşif, uçakla irtibat kurulması, pilotun uyarılması, cevap alınamıyorsa gözle tespit ve önleme uçuşu yapılması gibi unsurlar bulunduğuna dikkati çekerek, ''Son dönemde Suriye hava unsurları 5 defa ülkemiz hava sahasını ihlal etmiştir. Tüm bu olaylarda Türkiye tarafı diplomatik yollar işletilerek askeri önlemlere gerek kalmaksızın meseleler sulh içinde sonucu bağlanmıştır'' diye konuştu.
     Uluslararası hukuk uyarınca ülkelerin açık denizler üzerinde bulunan hava sahasını serbestçe kullanma hakkı bulunduğuna vurgu yapan Arınç, ''Uluslararası hava sahasında gerçekleşen söz konusu olay karşısında ülkemiz mukabelede bulunma hakkı dahil olmak üzere uluslararası hukuktan kaynaklanan tüm haklarını mahfuz tutmaktadır. Tabiatıyla Suriye'nin mütecaviz saldırısına karşı tarafımızdan tayin edilecek zaman ve yöntemlerle de tüm adımlar dikkatle atılacaktır'' dedi.
     Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun mevkidaşlarıyla konuya ilişkin görüşmeler gerçekleştirdiklerini anımsatan Arınç, ''Bu görüşmeler sonucunda hemen hemen hepsi Türkiye'ye destek vadeden, Türkiye'ye haksız bir tecavüz karşısında kaldığını ifade eden sözlerle geçmiş olsun dileklerini iletmişlerdir'' ifadesini kullandı.
     Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun dün TRT ekranlarından bütün gelişmeleri Türkiye'nin dikkatine sunduğunu belirten Arınç, NATO Konseyi, BM Genel Sekreteri ve Güvenlik Konseyi Başkanı'nın da bilgilendirildiğini söyledi. Arınç, Türkiye'nin görüşlerinin BM kayıtlarına geçirildiğini ifade etti.
     Konuya ilişkin notanın Suriye'nin İstanbul Başkonsolosluğu'na elden ulaştırıldığını kaydeden Arınç, ''Suriye'nin İstanbul Başkonsolosluğu 24 Haziran 2012 tarihinde cevabi nota vererek bir uçağın Suriye kıyılarına 1-2 kilometre uzaklıkta uçaksavar ateşiyle düşürüldüğünü, olayın Suriye'nin egemenliğine saldırı niteliğinde olduğunu iddia etmiştir'' dedi. 

Pilotlarımızın Suriye tarafının veya bir üçüncü ülkenin elinde bulunduğuna dair hiçbir bilgi doğru değildir. 

Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Arınç, ''Pilotlarımızın Suriye tarafının veya bir üçüncü ülkenin elinde bulunduğuna dair hiçbir bilgi doğru değildir. Keşke öyle olsaydı, hayatta olduklarını bilir ve bir şekilde kendilerine ulaşırdık'' dedi.
     Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
     Arınç, bir gazetecinin ''bilgi kirliliği olduğu, komplo teorileri üretildiği ve Suriye'nin bu olayı kendi başına mı yaptı yoksa üçüncü ülkelerin Türkiye'yi askeri müdahaleye mi zorladığı'' şeklinde tartışmalar yaşandığını ifade etmesi üzerine, Hükümetin, İstihbarat Teşkilatı'nın ve Genelkurmay'ın bütün ihtimalleri düşünerek bu konu üzerinde analizler yaptığını belirtti.
     Gerçeğin bir uçağın radar testi sebebiyle uçtuğu sırada uluslararası hava sahasında vurulması olduğunu bildiren Arınç, Suriye'nin, kendi kara sularında ve çok yakın mesafede olduğunu söylediği uçağı, uçaksavar kullanarak düşürdüğünü bildirdiğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
     ''Biz iki tezi de çürütüyoruz. Çünkü radarda ayan beyan görülmektedir ki çok teknik bir olay ama siz bunu takip ederseniz, herkes bunu görmektedir.
     Bugün bazı gazetelerde buna benzer haritalar da yayınlanmıştır. Bizim uçağımızın bir ters sorti yaptıktan sonra alçalarak, yükselerek belli noktalarda radarı tersten geçirdikten sonra belli miktarda alçaldığını sonra ikaz edilmesi üzerine süratle oradan uzaklaştığını görüyoruz. Demek ki 1-2 kilometre menzili olan uçaksavarların dışında daha güçlü bir silah kullanılmak suretiyle uçağımızın 13 deniz mili uzaklıkta düşürüldüğü bize göre teknik olarak sabit olmuştur.''
     Türkiye Cumhuriyeti'nin güçlü bir devlet olduğunu vurgulayan Arınç, ''Bütün bunların uluslararası hukuk çerçevesinde mutlaka bir karşılığı vardır. Bu karşılığı da en kısa zamanda yerine getireceğiz'' dedi.
    
     -''En çabuk davranan İslam İşbirliği Teşkilatı olmuştur''-
    
     Başbakan Yardımcısı Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
     ''Öncelikle bu olayı nasıl kendi kamuoyumuza teknik olarak izah edebiliyorsak, dünya kamuoyuna da, özellikle de önemli kuruluşlara da, Avrupa ülkelerine de, ABD'ye de, çevremize de 'Olay bu şekilde cereyan etmiştir. Biz mağduruz mütecavüz olan Suriye'dir, onların hedefiyle onların gönderdiği füzeyle uçağımız düşürülmüştür. Bu konuyu öncelikle bilin. Dezenformasyonlara inanmayın' şeklinde bir kampanyamız oluyor. Bu kampanya çok önemli sonuçlar verdi ki sizler de takip ediyorsunuz art arda yapılan açıklamalar, bütün ülkelerin, kurumların, kuruluşların Türkiye'nin yanında yer aldığını gösteriyor.
     Şüphesiz belki en çabuk davranan İslam İşbirliği Teşkilatı olmuştur. Derhal toplanmıştır, Suriye'nin üyeliğini askıya almıştır ve bu konuyla ilgili olarak da Suriye'ye karşı yaptırımlar uygulayabileceğini göstermiştir. Yarın NATO da toplantılar yapacaktır. Güvenlik Konseyi'nin üyeleri ile görüşmeler devam etmektedir. Rusya Dışişleri Bakanı ile görüşülmüştür. Bugün Sayın Dışişleri Bakanımız, Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken Çin Dışişleri Bakanı ve Çin Başbakanı ile görüşmeler yaptı. Biz uluslararası meşruiyet ve hukukumuzun korunması bakımından elimizden geleni yapıyoruz. Böyle bir davranışın cezasız, sonuçsuz kalmayacağını herkes bilmelidir. Ama biz bir hukuk devleti olduğumuz kadar uluslararası hukukun da bu alanda geçerli kurallarını argümanlarına müracaat etmekten başka bir yolumuz yoktur.''
    
     -Mukabele hakkı-
    
     Arınç, ''Mukabele hakkımızı saklı tutuyoruz dediniz, askeri seçeneğin masada olduğunu mu anlayalım- NATO'nun 5. maddesinin işletilmesi konusunda ısrarlı olacak mısınız-''sorusu üzerine ''Şüphesiz 4. ve 5. maddeler konusunda Türkiye NATO'ya gerekli müracaatı yapmıştır.Hukuki meşruiyet içerisinde uluslararası hukukun bize tanıdığı bütün imkanları sonuna kadar kullanacağımızın elbette bilinmesi gerekir. Bunun içerisine meşru müdafaa da girer. Bunun içerisine mukabele-i bilmisil de girer. Bunun içerisine uluslararası hukukun mütecaviz devlete yöneltebileceği bütün müeyyideler de girer. Türkiye bu konuda hiç bir şeyi eksik bırakmayacaktır. Kamuoyu müsterih olsun'' diye konuştu.
     Arınç, iki pilotun Suriye'nin elinde olduğu, uçağın kuyruğunun bulunduğu ve kurşun izlerine rastlandığına ilişkin soru üzerine; uçağın bulunduğu yerin tespit edildiğini, derinde olduğunu, uçaktan arta kalan bir takım malzemelerin bulunduğunu kaydetti.
     İki geminin uçağın çıkarılması için görevlendirildiğini kaydeden Arınç,''Arama ve kurtarma çalışmalarında hiç bir engel yoktur. Suriye tarafının çok basit bir iki yardımının dışında bütün imkanları Türkiye kendisi olarak kullanmaktadır'' dedi.
     Pilotların matematiksel olarak kurtulma ve canlı olma ihtimalleri olduğunun altını çizen Arınç, ''Hepimiz ülke olarak millet olarak dua edelim, iki değerli pilotumuzu canlı olarak bir şekilde karşılamış kucaklamış olalım'' diye konuştu.
     Arınç, ''Pilotlarımızın Suriye tarafının veya bir üçüncü ülkenin elinde bulunduğuna dair hiçbir bilgi doğru değildir. Keşke öyle olsaydı, hayatta olduklarını bilir ve bir şekilde kendilerine ulaşırdık'' dedi.
    
     -İlişkiler alt düzeyde-
    
     Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, ''Türkiye Suriye'den ne bekliyor, özür ve tazminat Türkiye için yeterli olacak mıdır-'' sorusu üzerine şunları kaydetti:
     ''Evet bütün bunların ne zaman, ne şekilde yapılacağını biraz önceki çerçeve içerisinde söyledim. Türkiye'nin hukuku var, bu hukuk maalesef ihlal edilmiştir. Bu ihlalin sonuçları elbette, bunun karşılığı olacaktır. Ama bugün için 'şunu yapıyoruz, yarın bunu yapacağız' şeklinde size bir açıklama yapmam mümkün değil.
     Esasen Türkiye, Suriye'deki yönetimin kendi halkına karşı gösterdiği şiddet ve öldürme olayları karşısında bu ülkeyle arasındaki ilişkileri en alt düzeyde tutmuştur. Bildiğiniz gibi iki tarafın da büyükelçilikleri yoktur, en alt düzeye indirilmiştir. Bunun dışında ekonomik yaptırımlardan tutunuz, başka konularda da Türkiye, Suriye'ye karşı belli tedbirleri uygulamaktadır. Ancak bu olay farklı bir olaydır. Suriye'de cereyan eden olayları bir kenara koymak, bir test uçuşu yapan uçağımızın düşürülmesini ayrı bir yere koymak gerekir. Bu farklı olayın aktörleri, argümanları da farklı olabilir, sonuçları da farklı olabilir.
     Dolayısıyla bir taraftan Suriye'ye karşı bugüne kadar uyguladığımız tedbirler devam etmekle birlikte bu olayın kesinlikle sonuçlanması, yani 'olay şu şekilde cereyan etmiştir' şeklinde bir hukuki tespite bağlanması, ondan sonra da bunu yapanlardan şüphesiz özür, şüphesiz tazminat ama belki daha da farklı şeylerin talep edilmesi gündeme gelecektir. Herhalde çok uzak olmayan bir zaman sürecinde bunları hepimiz göreceğiz.''
    
     -''Şu ana kadar dezenformasyonun dışında bir şey ifade etmediler'' -
    
     Bir gazetecinin olayla ilgili Suriye tarafından yapılan açıklamaları hatırlatarak, ''Ortak bir komisyon kurulması konusunda bir talep geldi mi- Gelmesi durumunda ne gibi bir yanıtınız olacak'' sorusuna Arınç, şu cevabı verdi:
     ''Bu yeni bir olay değildir. Olaydan hemen bir gün sonra Suriye tarafından bu konu üzerinde karşılıklı bir çalışma yapılması iradesi ihsan edilmiştir. Bu, bizim tarafımızca memnuniyetle karşılanmış ve kendileri Ankara'ya davet edilmişlerdir. Fakat onlar Ankara'ya gelmek yerine bu ortak çalışmanın Lazkiye'de olmasını istemişlerdir. Olayın vuku bulduğu bir yerden, mağduriyetimizin söz konusu olduğu bir yerden Türk yetkililerinin Lazkiye'ye giderek böyle bir çalışma yapması elbette düşünülemezdi. Bu talebin ne kadar samimi olduğunu bilemeyiz ama talep fevkalade yanlış bir talep olunca biz Lazkiye'ye gitmek yerine kendi çalışmalarımızı yürütmek durumunda kaldık.
     Şüphesiz Milli İstihbarat Teşkilatımız onların muhaberatıyla, Genelkurmay yetkililerimiz veya Hava Kuvvetlerimiz onların muadili olanlarla bir taraftan da Dışişleri Bakanlığımız Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle bu çalışmaları sürdürüyorlar ama bizim elimizdeki deliller fevkalade güçlü. Bugün ekranda da gördük an be an, saniye ve saniye uçağımızın hareketi tespit edilebiliyor vurulma anı, saati ve bulunduğu yer itibariyle. Öylesine bir başka argümanla karşımıza çıkmalılar ki bütün bu gösterilen delilleri ve eğer üçüncü bir ülkede de aynı radar tespit etmişsek onların elindeki imkanları bir araya getirerek belki farklı bir sonuca ulaşabilirler. Ama biz radarlarımıza ilk defa da yapılmayan böyle bir test çalışmasını an be an kaydettiğini söylemekle iktifa ediyorum.''
     Uçağın irtifasının, hangi irtifada ne kadar kaldığının, koordinatlarının bilgisinin olduğunu da belirten Arınç, ''Bunun karşılığında aksini ispat edecek bir delil ortaya koymaları lazım. Şu ana kadar dezenformasyonun dışında bir şey ifade etmediler'' dedi. 

Güncellenme Tarihi : 22.3.2016 17:07

İLGİLİ HABERLER