Medya
  • 16.1.2004 11:37

ASKERLER ERDOĞAN'A NE SÖYLEDİ?

Haluk Şahin/ Radikal Askerler Erdoğan'a ne söyledi? Askerlerin önceki gün Başbakan R. Tayyip Erdoğan'a verdiği 4.5 saatlik brifing, çeşitli spekülasyonlara yol açtı. Brifing, Başbakan tarafından istenmiş olduğu halde, askerlerin bu fırsatı Kıbrıs ve K. Irak konusundaki kaygıları dışında, Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'den duydukları rahatsızlığı dile getirmek için kullandıkları düşünülüyor ve merak ediliyor: 'Askerler Başbakan'a ne söyledi?' Eski moda siyasal analizler açısından askerlerin Başbakan'a ne dediği elbette önemli, ancak ben bu toplantıya (ve genel olarak siyasete) biraz farklı bir açıdan bakmak istiyorum: Artık belli ki, kendisi istesin istemesin, Türkiye de bilgi toplumlarına özgü siyaset pratiğinin sınırları içine girmiştir. Bu yeni dönemin özelliği, mücadelenin kaba kuvvet gösterisinden çok bilgi gösterisine dayanmasıdır. Bunu şöyle de özetleyebiliriz: İstihbaratlar çarpışıyor! Çağımızda en önemli erk kaynağının 'enformasyon' ve onun işlenmiş hali olan 'bilgi' olduğu kabul ediliyor. Çeşitli güç odakları arasında bilgiye erişme ve işleme konusunda kıyasıya bir rekabet var. En doğru bilgilere en önce ulaşan odağın rakiplerine karşı ciddi bir avantaj sağladığı kabul ediliyor. Bu çerçevede istihbarat ve düşünsel kapasite büyük önem kazanıyor. Son çeyrek yüzyılda 'think tank' denilen düşünce üretme kuruluşlarının ve istihbarat örgütlerinin sayısının tarihte görülmemiş bir hızla artması bundan. Ordulara eski gözlüklerle bakıp onları sadece silahlı kuvvetler olarak görenler yanılıyorlar. Günümüzün siyasal gerçekliğinde, eski moda askeri kuvvetin kullanımı son derece sınırlı. Artık eskisi gibi kolayca savaş açılamıyor, darbe yapılamıyor. O zaman askerlerin de mücadelelerini bir bilgi kurumu (istihbarat+analiz+tanıtım) olarak örgütlenerek yürütmeleri gerekiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri bu durumun farkına oldukça erken vardı; mensuplarının bu açıdan eğitimine özel bir önem verdi ve onları bilgi toplumunun isterlerine göre donatılması için çaba gösterdi. Kendi üstünlüğünü, kullanımı sınırlı olan silaha göre değil, kullanımı sınırsız olan bilgiye dayandırmaya yöneldi. Bence, önceki günkü brifing bu aşamanın muharebelerinden biriydi. Başbakan Erdoğan brifingi isteyerek, onlara ''Çok şey bildiğinizi ima ediyorsunuz, hadi gösterin bildiklerinizi,'' dedi ve askerler de bu meydan okumanın gereğini yerine getirdiler ve istihbarat ve bilgi zenginliklerini (veya yoksulluklarını) sergilediler. Brifingden sonra Erdoğan'ın ne düşündüğünü henüz bilmiyoruz. Duyduklarından, gördüklerinden etkilendi mi, yeni şeyler öğrendi mi, yoksa bildiği şeylerin tekrar edildiği duygusuna mı kapıldı gibi sorulara şu anda cevap veremiyoruz. Bu brifingin politikalara yansıyan sonuçları olup olmayacağını da ileride göreceğiz. Şimdilik, yeni siyasal ortamda bu türden bilgi gösterilerine (Gövde gösterisi değil!) sık sık rastlayacağımız kesin. Çeşitli güç odakları istihbarat ve bilgi yarıştırmaya devam edecekler... Victor Hugo, ''Hiçbir şey zamanı gelmiş bir fikir kadar güçlü olamaz,'' demişti. Zamanı gelmiş bir fikir olarak söyleyeyim: 'Çağımızda hiçbir şey doğruluğu yadsınamayan bilgi kadar güçlü olamaz.' Askerler de Erdoğan da artık bunu biliyorlar! Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:27

İLGİLİ HABERLER