Ekonomi
  • 18.4.2003 12:30

ASO BAŞKANI ÇAĞLAYAN DEVLETİ 'ZÜĞÜRT AĞA'YA' BENZETTİ

DEVLET ARIK ANKARA - Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Zafer Çağlayan, ekonominin hala kırılgan bir yapıda olduğunu belirterek, alınan tüm kararlarda toplumun en geniş kesimlerinin desteğini sağlamanın ekonomik programın başarısı açısından hayati önem taşıdığını söyledi. Çağlayan, Türkiye'deki devlet yapısını da eleştirerek, ''Devlet, züğürt ağa misali varlık içinde yokluk çekmektedir. Türkiye'de devlet en büyük toprak ağasıdır'' dedi. Çağlayan, Irak'ın yeniden yapılandırılması sürecinde Türk sanayici ve işadamlarının pay alabilmesi için hükümetin aktif rol oynamasını istedi. ASO Genişletilmiş Oda Meclisi Toplantısı'na Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanısıra Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Tarım ve Köy İşleri Bakanı Sami Güçlü, Çevre Bakanı Kürşat Tüzmen, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Devlet Bakanı Beşir Atalay, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Reha Denemeç ve çok sayıda milletvekili katılıyor. Toplantının açılış konuşmasını yapan ASO Başkanı Zafer Çağlayan, Irak savaşı ve ABD ile bozulan ilişkilerin ardından fırtınalı bir dönem yaşandığını ancak son dönemde ekonomide bahar havası yaşanmaya başlandığını kaydetti. Bu havanın kalıcı olmasının büyük önem taşıdığını belirten Çağlayan, Türkiye ekonomisinin neredeyse tamamen beklentilerin yönlendirdiği bir ekonomi haline geldiğini söyledi. Beklentilerin çok sık yön değiştirmesinin birkaç gün içinde önce iyimserden kötümsere, sonra da kötümserden iyimsere dönmesinin sağlıklı bir ekonomide rastlanılan bir durum olmadığını anlatan Çağlayan, ani değişikliğin temel nedeninin ekonomideki kırılganlığın henüz giderilememiş olmasından kaynaklandığını bildirdi. Bu nedenle ekonomide kalıcı iyileşmelerin sağlanması gerektiğini vurgulayan Çağlayan, kimsenin rehavete kapılmamasını istedi. Ekonominin güç kazanması ve sağlıklı bir büyüme trendine girmesi için ekonominin önündeki mayınların temizlenmesi gerektiğini ifade eden ASO Başkanı Çağlayan, bunun için enflasyonla mücadelenin başarıya ulaşması, kamu açıklarının kapatılması ve yapısal reformların tamamlanmasının bir zorunluluk olduğunu açıkladı. 'TÜRKİYE HASTA YATAĞINDAN İSTİKRARSIZLIK NEDENİYLE KALKAMIYOR' Çağlayan, Türkiye'de ekonomik büyümenin istikrarsız bir görünüm sergilediğinden de yakınarak, ''Tıpkı ani terleme veya ani üşüme nasıl insanı hasta ederse, büyümedeki bu anormal değişimler de Türkiye'yi hasta ediyor. Türkiye bir türlü yataktan kalkamıyor. Büyüme hızındaki bu dengesizlik, Latin Amerika ülkelerinde yaşanan borç krizlerinin de nedenleri arasında sayılmaktadır'' dedi. Ekonomik sorunların temelinde kişi başına gelirdeki büyüme oranının yetersizliği ve istikrarsızlığın yattığını kaydeden Çağlayan, son yıllarda uygulanan iktisat politikaları sonucu gelir dağılımının hem bireyler arasında hem de bölgeler arasında bozulduğunu söyledi. ''Biz istikrarlı sürdürülebilir ve yüksek bir büyüme oranına ulaşmadıkça siyasi ve ekonomik sorunlarımıza kalıcı çözümler bulamayacak, ancak günü kurtaran palyatif tedbirlerle yetineceğiz'' diyen Çağlayan, Türkiye'nin bu nedenlerden dolayı mutlaka istikrarlı bir büyüme hızını yakalamak zorunda olduğunun altını çizdi. HÜKÜMETE TAVSİYELER Çağlayan, ekonominin sağlıklı bir büyüme trendine oturtulması için Türkiye'nin öncelikle borç çıkmazından kurtulması gerektiğini vurguladı. Yapılması gerekenleri madde madde sıralayan Çağlayan, ''Yatırımın, üretimin, istihdamın ve ihracatın önündeki mayınları süratle temizlemeliyiz. Enflasyonla mücadeleye tavizsiz devam etmeliyiz. Kamu açıklarını kapatıp, popülist politikaların önünü tıkamalıyız. kamu reformunu yaparak, bataklığı kurutmalıyız. Özelleştirmenin süratle yapılarak devleti asli görevlerine çekmeliyiz. Gerekli değişimi gerçekleştirmeli, değişimin mimarlarını dışarıdan beklemek yerine, değişimi kendi iç dinamikleriyle gerçekleştirmeliyiz. Ama herşeyden önce devlete bakışımızı gözden geçirmeliyiz'' diye konuştu. 'DEVLET EN BÜYÜK TOPRAK AĞASI' Konuşmasında Türkiye'deki devlet yapısını da eleştiren Çağlayan, ''Güçlü devletler tankı, topu, silahı ya da KİT'leri olduğu için güçlü değildirler. Güçlü devletler, güçlü ekonomiye sahip oldukları için güçlüdür. Devletin gücü sahip olduğu ekonomik kaynaklarla da ölçülemez. Tam tersine bütün gelişmiş ülkelerde kamu mülkiyeti çok sınırlı bir alanda varlığnı sürdürmektedir. Ülkemizde ise devlet, gücünü adeta sahip olduğu malda ve mülkte görmektedir. Örneğin devlet ülkemizdeki en büyük toprak ağasıdır. Ama devlet kendi kamu arazilerine sahip çıkamadığı ve etkin kullanıma açamadığı için züğürt ağa misali varlık içinde yokluk çekmektedir'' uyarısında bulundu. HÜKÜMETİN IRAK POLİTİKASINI ÖVDÜ Çağlayan, ayrıca hükümetin özelleştirme faaliyetlerine hız vermesi gerektiğini de ifade etti. Özelleştirmenin hem ekonomik kaynakların özel sektör elinde daha etkin kullanımına imkan sağlayacağını, hem de KİT'leri bir istihdam bürosu gibi kullanan popülist politikaların önünü tıkayacağını anlatan Çağlayan, ''Devlete ve millete verdiği zarar açısından, bunun banka hortumlamaktan ne farkı var? Birinde toptan götürme var, birinde ise perakende. Özelleştirmeye karşı çıkanlar, ulusal ekonomiyle kamu ekonomisini aynı şey olduğunu sanmaktadır'' tepkisini gösterdi. Çağlayan bu nedenle devletin ekonominin içinden süratle çıkarak, kendi özel sektörüyle haksız rekabet yapmaması gerektiğini söyledi. Çağlayan, hükümetin bürokrasinin önündeki engelleri kaldırması gerektiğini, devlette yeniden yapılanmaya gidilmeden büyüme trendinin yakalanamayacağını bildirdi. ''Bürokraside bir zihniyet değişimine ihtiyaç vardır'' diyen Çağlayan, İş Güvencesi ve İş Yasası'nın da eşanlı olardak ele alınması gerektiğini ifade etti. Bu konuda hükümetin tavrını takdirle karşıladıklarını belirten Çağlayan, CHP'nin tavrının ise 'kötü bir anı olarak zihinlerde' kalacağını söyledi. Çağlayan, ekonomi henüz kırılgan bir yapı içindeyken, alınan kararlarda toplumda en geniş kesimlerin desteğinin sağlanmasının ekonomik programın başarısı için hayati önem taşıdığını söyledi. Çağlayan, Türkiye'nin döviz, faiz ve borsadan oluşan bermuda şeytan üçgeninden kurtulmasının 70 milyonluk Türkiye'nin üretim, yatırım ve istihdamdan oluşan mutluluk üçgenine yerleşmesi anlamına geleceğini kaydetti. Çağlayan son olarak hükümetin Irak politikasını överek, Türkiye'nin hem ABD ile hem İslam ülkeleriyle dengeli bir ilişki kurduğunu ifade etti. Çağlayan, hükümetin, Irak'ın yeniden yapılandırılması sürecinde Türk sanayici ve işadamlarının yeterli payı alması için aktif rol oynaması gerektiğini de sözlerine ekledi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:49

İLGİLİ HABERLER