Hepimizin, eli kalem tutan, beyni düşünce üreten her Türk'ün öncelikli bir görevi var..Mustafa Kemal Atatürk'ü, ''Kemalizm''in ipoteğinden kurtarmak zorundayız..
Atatürk ne Kemalist'ti, ne Komünistti, ne de Faşistti..
Benim ve milyonlarca Türk'ün gözünde, Atatürk, Kurtuluş Savaşı ile yurdu işgalden kurtaran, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran, devrim niteliğindeki reformları ile toplumu gelişmiş dünyaya kaynaştırmayı amaçlayan, bir ''Devlet Adamı'' ve ''Muzaffer bir Komutan''dı..
Atatürk, iktidar döneminde de, yurt ve dünya gerçeklerini iyi gözlemleyen, akılcı-faydacı bir politikacıydı.
Gerektiğinde taviz verip, hedefe ulaşmak için uzlaşmaya razı olan (örneğin Lozan), şartlar elverdiğinde ana hedefleri elde eden (Montrö, Hatay) bir dış politika anlayışına sahipti..
Ekonomide serbest ekonomiyi de, devletçiliği de, merkezi planlamayı da denemişti..
Tek Parti de, çok partililik de, Atatürk'ün ilgi ve uygulama alanı içindeydi..
Ancak Atatürk öldükten sonra birileri, kendilerince oligarşik bir düzeni sürdürebilmek için, ''Kemalizm''i icad ettiler.
Bunlar, Atatürk'ü dondurdular..
Atatürk, bütün Türkler'in önderi değil, ''Kemalizm'' ideolojisinin tekelindeki bir insan-üstü konuma getirildi..
Şimdi 2000'li yıllardayız..
Yurt gerçekleri de, dünya konjonktürü de, dondurulmuş ideolojilerin yaşamasına izin vermiyor..
''Tek Partililik'' de, ''Devletçilik'' de, müzelik uygulamalar artık..
Hiçbir ideolojiyi, hiçbir güç canlı tutamıyor..
Üstelik Türkiye, bu yeni global oluşumun fay hatlarının kesiştiği bir jeo-politik üzerinde bulunmakta.
Önce Komünist ideoloji, Sovyetler'den başlayarak Balkanlar ve Kafkaslar'da çöktü..
Sonra, Ortadoğu'da Saddam'ın temsil ettiği Baas ideolojisine geldi sıra..
Sırada İran'ın Humeyniciliği, Suudi Arabistan'ın Vahabiliği gibi, teokratik ideolojiler var..
Bütün bunların arasında, silahlı kuvvetlerin ve bürokrasinin itici güç olarak algılandığı ''Kemalizm''in yaşaması, çok zor.
Ayrıca, kendilerini Kemalist ideologlar olarak sunan bir avuç insanın ve kadroların, kültürleri, dünya görüşleri, düşünce üretim güçleri, yurt ve dünya gerçekleri ile baş edecek ölçüde değil.
Düşünün ki, bir ideoloji olarak Kemalizm kadar donuk ve çağın gerçeklerine aykırı olan ''Siyasal İslam'' bile, Türk seçmenine, Kemalizm'den daha cazip geliyor..
Son seçimde, Bülent Ecevit'in ve Deniz Baykal'ın aldığı oyların iki mislinden fazlasını, Tayyip Erdoğan ve Recai Kutan (yani Erbakan) almadılar mı?
Şimdi de, Avrupa Birliği hedefi, Türkiye'nin ideolojik bir devlet olmamasını, üyelik için ön-şart olarak sürmekte..
Bizim öncelikle, Mustafa Kemal Atatürk adını, Kemalizm'in ipoteğinden kurtarmamız şart..
Aksi halde, Kemalizm'le birlikte, Atatürk de yıpranacak, eriyecek..
Kendisinin düşünmediği, bilmediği bir totaliter ideolojinin sahibi ve sorumlusu olarak, hem demokrasinin, hem dünyalılığın alternatifi biçiminde görülecek..
Atatürk 1938'de öldü.. Bugün yaşasaydı, 122 yaşında olacaktı..
Artık onu, Anıtkabir'de rahat bırakalım.. Saygı ve gerçek sevgi ile analım..
Kimse O'nu, statükocu bir totaliter ideolojinin, yaşayan (veya yaşatılan) lideri olarak sunmasın artık.
Mehmet Barlas
Sabah
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:07