Gündem
  • 16.5.2002 11:59

ATİNA AVRUPA GÜVENLİK VE SAVUNMA POLİTİKASI'NI TEHLİKEYE SOKUYOR

KAYNAK : Haber Vitrini Yunanistan hükümetinin, Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası'nın (AGSP)uygulamasına geçilmesi için gerekli olan NATO-AB uzlaşmasını engelleyen tavrını sürdürmesi, AB Yüksek Temsilcisi Javier Solana ve AB'deki bazı diplomatların moralini bozdu. Brüksel'de hafta başında yapılan AB Genel İşler Konseyi'nde ve İzlanda'nın başkenti Reykjavik'te gerçekleşen NATO toplantılarında, Yunanistan'ın ''tavır değiştirmek niyetinde olmadığı'' görüldü. ''Çok kötümser olduklarını'' belirten AB diplomatları ve AB Dönem Başkanı İspanya'nın Brüksel'deki temsilcileri, soruna, hedeflendiği gibi, Haziran ayında yapılacak Sevilla Zirvesi'ne kadar çözüm bulunamayacağının anlaşıldığını söylediler. HATALI ADIM AB, geçen yıl sonunda ''operasyonel'' ilan ettiği AGSP çerçevesinde, 2003 yılına kadar 60 bin askerden oluşan bir güç oluşturmayı ve kriz yönetimlerinde rol oynamayı hedefliyor. Askeri yetenekleri özellikle istihbarat ve planlama alanında kısıtlı olan Batı Avrupa ülkeleri, bu çerçevede, NATO olanaklarını kullanmak ve bu amaçla, İttifak ile bir anlaşma imzalamak istiyor. Türkiye, AGSP'nin karar mekanizmasına, AB üyesi olmayan NATO müttefiklerinin etkin katılımını istemiş ve tavır koymuştu. İki yıl süren müzakereler sonunda, geçen Aralık ayında, ABD, Türkiye ve İngiltere arasında varılan uzlaşma sonunda, ''Ankara Belgesi'' imzalanmış, AB'nin onayına sunulmuştu. Yunanistan, söz konusu belgenin onaylanmasını, veto tehdidiyle engellediği için, AB-NATO anlaşması gerçekleşemiyor ve AB, AGSP'yi harekete geçiremiyor. AB'nin önceki Dönem Başkanı Belçika, geçen yıl sonunda yapılan Laeken Zirvesi'nde, Ankara Belgesi'ne itirazları olan Yunanistan'ın ''birkaç günde'' ikna edilebileceğini ileri sürerek, AGSP'yi ''operasyonel'' ilan etmişti. Belçika'nın bu tavrı, bugün, ''aceleci ve hatalı adım'' olarak nitelendiriliyor ve eleştiriliyor. MAKEDONYA ÖRNEĞİ Barselona Zirvesi'nde, Makedonya'daki barışı koruma operasyonunu (Amber Fox) NATO'dan devralmak isteğini açıklayan AB, askeri kimlik arayışlarının bu ilk adımını hayata geçiremeyeceğini farkediyor. Makedonya hükümetinin de soğuk ve güvensiz baktığı bu girişim, Atina'nın tavrı yüzünden ''suya düşerken'', bazı ülkelerin ''memnuniyetlerini gizlemedikleri'' gözlemleniyor. AB'nin askeri kimlik arayışlarına baştan beri sıcak yaklaşmayan İsveç, Finlandiya, Danimarka ve İrlanda, ''memnunlar grubu''nu oluşturuyor. Bu ülkeler, ''AB'nin askerleştirilmesine karşı'' tavırlarını sürdürüyor. Belçika ve Fransa, askeri kimlik arayışlarının ''heyecanlı öncüleri'' arasında yer alırken, Almanya da tereddütlü davranıyor ve ''garantiler'' istiyor. ''AB bünyesindeki ABD yandaşları'' olarak tanımlanan İngiltere ve Hollanda ise NATO ile somut ve uzun vadeli bir anlaşma imzalanmadan hiçbir adım atılmasına destek vermeyeceklerini belirtiyor. Başlangıçta, ''AGSP'yi engelleyen müttefik'' olarak, tüm Avrupa basınında ve diplomatik çevrelerde ''parmakla gösterilen'' Türkiye'nin de, ''gerçek oyunbozanın ortaya çıktığı'' gerekçesiyle hoşnut olduğu, ancak Ankara'nın ''sessiz ve yorumsuz bekleme sürecini sürdürdüğü'' ifade ediliyor. YUNANİSTAN NE İSTİYOR? Ankara Belgesi'nde değişiklikler yapılması gerektiğini, Türkiye'ye AGSP'nin karar mekanizmasında fazla söz hakkı verildiğini savunan Atina'nın, bu konuyu siyasi alanda da pazarlık unsuru yapmak istediği dikkat çekiyor. Atina'nın, ''AB adayı ülkelerden Kıbrıs Rum Kesimi ve Malta'nın da, AGSP karar mekanizmasında söz sahibi olmaları gerektiği'' iddiasını gündeme getirmesi, AB'deki diplomatlar tarafından dahi, ''kasıtlı bir tavır ve işleri yokuşa sürme'' şeklinde nitelendiriliyor. Yunan tarafının, ''Kıbrıs Rum Kesimi'nin AB üyeliği konusunun tahmin ettiğinden daha zor gerçekleşeceğini anladığı, AGSP'yi bu alanda da koz olarak elinde tutmak ve zaman kazanmak istediği'' anlatılıyor. Bazı diplomatlar, ''Türkiye ile görüşmelerin tekrar başlatılması gerekeceğini'' ileri sürerken, Ankara hükümeti, böyle bir şeyin söz konusu olmayacağı, AB'nin temsilcisi İngiltere'nin de katılımıyla müzakerelerin tamamlandığı ve belgenin imzalandığı mesajını veriyor. Bazı AB diplomatları da, ''Ankara ile tekrar müzakere başlatmanın, Pandora'nın kutusunun da tekrar açılması anlamına geleceğini'' söylüyor. Brüksel'de ''kuzeyli'' bir diplomat ise şu yorumu yapıyor: ''Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa güvenliğinin ABD güdümüne ihtiyacı kanıtlanmıştır. Avrupa'nın göbeğinde, Bosna ve Kosova olaylarından ders almak durumu var. NATO rolünü sürdürür. AB henüz ortak bir dış politika belirlemekten bile acizdir. Her kafadan bir ses çıkıyor. Son olarak Ortadoğu'da da güç duruma düşüldü. Bence, altından kalkamayacağımız yeni bir maceraya girmemizi engelleyen Yunanistan'a teşekkür borçluyuz. Nitekim, AB'nin askeri kimlik kazanmasına karşı olanlar, Atina'ya gizli destek veriyor.'' Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:52

İLGİLİ HABERLER