LONDRA - Avrupa basınında bugün ağırlıklı olarak Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası'nda yapılan reform ve BBC ile İngiltere hükümeti arasında sert sürtüşme ele alındı.
Günün öne çıkan konusunu, Avrupa Birliği Ortak Tarım Polikası'nda reforma yönelik görüşmelerin, başarılı biçimde sonuçlanması oluşturdu. Gazeteler, genelde doğru yönde adım atılmakta olduğunda hemfikir ancak bu adımın büyüklüğü tartışma konusu oldu.
Alman gazetesi Sueddeutsche Zeitung, ''Avrupa tarımda yeni bir çağ başlatma cesaretini gösterdi'' dedi. Gazeteye göre, garantili devlet desteği çiftçilerin pazar talebine uygun ürünlere yönelik yeni projeler geliştirmesini mümkün kılacak. Gazete bu fırsattan da, ''yaratıcı fikirleri'' olan insanların, devlet yardımını alıp yan gelip yatanların değil, girişimci ruha sahip olanların yararlanacağını belirtti.
''AVRUPA'NIN TARIM ÇILGINLIĞI''
Diğer bir Alman gazetesi Die Welt ise pek etkilenmişe benzemiyor. ''Avrupa'nın tarım çılgınlığı'' başlıklı başmakalede, reformun savunulamaz bir sisteme son vermeyi başaramadığı ileri sürüldü. Gazete, ''Şu anki Avrupa tarım politikası olmasa da olur çünkü zaten zamanı geçmiş durumda'' dedi. Gazeteye göre, tarım kesimine verilen desteklere harcanan para, kaçak göçü sınırlamaya, Avrupa dış ve savunma politikasına ve örgütlü suçla mücadeleye harcansa daha iyi olur.
Avusturya gazetesi Die Presse ''idare edilebilecek'' bir anlaşmaya varıldığını belirtti. Gazeteye göre, başarı Avrupa Komisyonu'nun tarımdan sorumlu üyesi Franz Fischler'a ait. Gazete, Fischler'in ''büyük oynadığını'' ve birçok zorluğa rağmen başarılı olduğunu yazdı.
Diğer bir Avusturya gazetesi Der Standard ise kazançlı çıkan birçok taraf olduğu yorumunu yaptı. Gazete, varılan anlaşmanın sanayi için de, tüketici ve çevre için de yararlı olduğunu ifade etti. Gazete, ''Uzun dönemde tümü olmasa bile çiftçiler de anlaşmanın yararını görecek'' dedi.
İspanyol El Pais, çağa çok daha uyumlu politikaları bir kenara iter şekilde Avrupa Birliği bütçesinin yarısını tüketen Ortak Tarım Politikası'nın, ''kendi başarısının kurbanı'' olduğunu yazdı. Gazeteye göre, şimdi yapılan reformlarla ortaya tutarlı bir tarım politikası çıktı.
La Vanguardia da reformun İspanya için yararlı olacağı yorumunu yaptı. Gazete, ''Şimdi Avrupa Birliği Dünya Ticaret Örgütü toplantılarına başı dik gidebilir'' dedi.
Avrupa Ortak Tarım Politikası tartışmalarında kilit önemde bir ülke olan Fransa'dan Le Figaro, ''reformun onca zamandır en başka gelen muhalifi olan Paris'in anlaşmadan tatmin olduğu'' açıklamasını yaptığını belirtti. Ancak, gazete, tarım sendikaları reformun yılların Ortak Tarım Politikası'nın sonuçlarını yerle bir edeceğini ve görüşmenin sonucunu Fransa'nın kapitülasyonu, ödünü olduğu yorumunu yaptı.
Diğer bir Fransız gazetesi Le Monde'a göre, Paris bu anlaşmayı kabul etti çünkü şimdiye kadar ki pozisyonu artık sürdürülemez, savunulamaz hale gelmişti. Gazete, Fransa'nın her türlü değişime karşı koyup, sürekli çıkmazlar oluşturarak sadece şu anki ve gelecekteki Avrupa Birliği ortaklarıyla değil, Amerika ve Üçüncü Dünya ile de bir çok sürtüşmeye girdiğini yazdı. Gazeteye göre, tarım politikası kaynaklı bu sürtüşmeler, Fransa'nın diğer alanlarda da dünyanın geri kalanı ile ilişkilerini olumsuz etkiliyordu.
İngiliz gazeteleri de konuya oldukça geniş yer ayırdı. Times ortada kutlanacak pek bir şey olmadığı yorumunu yaptı. Gazete, ''Sorun, zafer gibi görünen bu sonucun, kazanılmayıp, reformun gerçek yüzünün sorgulanmasını gerektiren rüşvetlerle satın alınmış olması'' dedi. Gazeteye göre, sonuçta da ortaya, birçok açık noktası olan, ''karman çorman'' bir anlaşma ortaya çıktı. Fransa'nın ısrarıyla, yardım alamazsa terk edilecek çiftliklere eski devlet desteğinin sürdürülmesine izin verildiğini yazan gazete, bu konudaki kararı Brüksel'in değil, hükümetlerin vereceğini ve bunun maliyetinin, İngiltere gibi yasadaki açığı sömürmeye kalkışmayan ülkelere yükleneceğini de ileri sürdü.
Independent ise, Brüksel'de çığır açıcı bir adım olarak karşılanan reformun, dünya çapında ekonomik kalkınmayla ilgili sivil toplum kuruluşları tarafından, Üçüncü Dünya için bir felaket olarak görüldüğünü yazdı. Gazeteye göre, Avrupa Komisyonu'nun tarımdan sorumlu üyesi Franz Fischler ''planı kilit önemdeki alanlarda sulandırdı'' ancak tarım desteklerinin bundan böyle üretime bağlı olmaması ilkesini kabul ettirme mücadelesinden galip çıktı. Gazete, Brüksel'in çiftçilerin istenmeyen ürünler üretmesine neden olan desteklere son vermek istediğini çünkü Avrupa Birliği'nin bu fazla ürünlerin ihracı için daha fazla para harcamak zorunda kaldığını yazdı.
CAMPBELL-BBC SÜRTÜŞMESİ
İngiliz gazetelerinde yer bulmaya devam eden başka bir konuyu da, İngiltere Başbakanı Tony Blair'in sağ kolu ve baş danışmanı olarak görülen Alastair Campbell'ın, BBC ile sürtüşmesi oluşturdu.
Geçtiğimiz günlerde Avam Kamarası'nın Dişişleri Komisyonu'nun Irak savaşı konusundaki sorularını yanıtlayan Campbell, BBC'nin, savaşı halka ve parlamentoya kabul ettirmede kullanılan istihbarat raporun hükümetin istediği şekilde hazırlandığını ima eder yayınlar yaptığını ileri sürdü ve BBC'yi kötü gazetecilik, kasıtlı yayın ve hatta yalancılıkla suçladı. Campbell, bu suçlama ardından, hem kendisinin hem de Başbakan Blair'in BBC'den konuya ilişkin özür dilemesini beklediğini söyledi. Bugünkü gazeteler de sürtüşmenin girerek büyüdüğünü bildirdi.
Guardian, BBC'nin Campbell'ın özür talebini dikkate almadığını yazdı. Sürtüşmenin ''benzeri görülmemiş düzeyde'' keskin eleştiri ve suçlamalara dönüştüğünü belirten gazete, Campbell'ın BBC'ye özür dilemesi için düne kadar zaman tanıdığını ancak kurumun kendisinden özür dilemediğini kaydetti. Gazete, BBC yönetiminden yapılan açıklamada, kuruma hükümetten ''şimdiye dek görülmemiş'' düzeyde baskı yapıldığının dile getirildiğini yazdı.
Independent ise, Campbell'ın kendisinin de verdiği ifade de ''şaibeli'' olarak tanımladığı ve ''yayınlanmasa daha iyi olurdu'' dediği Irak dosyası konusunda sıkışan hükümetin, karşı saldırı ile kurtulmaya çalıştığını yazdı. Gazete, hükümet çevresinin, Campbell'ın suçlamalarına neden olan haberleri yapan BBC muhabiri Andrew Gilligan'ın üzerine özellikle giderek, konuyu kişiselleştirilmeye çalıştığını belirtti. Gazete, hükümetin tartışmayı bu muhabirde odaklayarak dikkatleri, Irak'a saldırmada kullanılan istihbarat dosyasına ilişkin tatsız sorulardan başka yöne çevirmeye çalıştığı yorumunu yaptı.
Times da BBC ile hükümet arasındaki ilişkinin krize dönüştüğünü yazdı. BBC Genel Müdürü Greg Dyke'ın, başbakan ve baş danışmanından gelen baskılara boyun eğmemeye kararlı olduğunu yazan gazete, suçlamaları reddeden sert açıklamanın da genel müdürün onayıyla yapıldığını belirtti.
Gazetenin önde gelen yazarlarından Simon Jenkins ise ''BBC'nin bir sumo güreşçisi gibi savaşmasına ihtiyacımız var'' dedi. BBC'nin pek çok imtiyazdan yararlanan dev bir kuruluş olduğunu ve pek çok siyasetçinin kuruma haddini bildirmek için fırsat kolladığı ileri sürülen yazıda, bir habercilik kuruluşu olarak BBC'nin ''büyük, varlıklı ve küstah'' olmaya devam etmesi ve böylesine güçlü düşmanlar edindiği için de takdir edilmesi gerektiği görüşü dile getirildi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:14