
Aygün'ün kaçırılması kafa karıştıran ayrıntılar
Silah zoruyla götürüldüğü söylenen Hüseyin Aygün'e silah çekilmediği ortaya çıktı.Serbest bırakıldıktan sonra bölücü teröristler için tek kelime olumsuz cümle kullanmayan hatta 'Çok iyi gençlerdi" ifadesi kullanan Aygün'ün bir başka sözü de kafaları daha da karıştırdı.
Aygün, kendisini kaçıran teröristlerin Tunceli kırsalından Kandil ile telsiz görüşmesi yaptığını söyledi.O mesafeden Kandil'e telsizle görüşebilmek için ancak ABD'nin elinde bulunan uydu cihazlarının olması gerekiyor.El telsizleriyle Kandil ile görüşülmesi imkansız.
Bir başka çelişki ise Kandil'den Bahoz Erdal'ın kendisini kaçıran teröristlere kızdığını ve niçin kendisini alıkoyduklarını söylediği ifadesiydi.
Oysa kaçırıldığı gün açıklama yapan PKK, Aygün'ün ellerinde ve kendilerince gerçekleştirilen bir eylem olduğunu duyurmuştu.
Bütün bu çelişkilerden sonra bu olayın bir kaçırma olup olmadığı tartışması başladı.
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün kaçırılması öncesi ve sonrası yapılan açıklamalar, “Hem kaçırılma anı, hem de PKK’nın faaliyetleri ve masajlarıyla” ilgili bazı şu kritik soruları da gündeme getirdi:
SİLAH ÇEKİLDİ Mİ ÇEKİLMEDİ Mİ?
Hüseyin Aygün’ün kaçırıldğı sırada yanında olan gazeteci Kadir Merkit, olay sonrası bağlandığı değişik televizyonlara yaptığı açıklamalarda ve daha sonra kendi gazetesinde manşet olan haberinde “Silahları bize doğrulttular ve bizi zor kullanmaya mecbur etmeyin' dediler. Aygün, iki teröriste karşı koydu. Bunun üzerine de PKK'lılar 'gelmezsen kafana sıkarız' dediler. Ardından Hüseyin beyi ormanlık alana alıp gittiler" dedi.
Aygün’ün serbest bırakıldıktan sonra yaptığı,“Bana yönelik bir tehdit yoktu. Son derece anlayışlı bir yaklaşım vardı. Yolumuzu kesen grup beni tanıyordu (…) Silah kullanacaklarını sanmıyorum ancak arkadan gelen arabalar çoğalınca kimsenin can güvenliğini tehdit etmek istemedim” açıklaması ise dikkat çekti. Bu iki farklı açıklama, kaçırılma sırasında silah çekilip, çekilmediği sorusunu beraberinde getirdi.
İLERİ TEKNOLOJİ Mİ?
Aygün’ün açıklamasında dikkat çeken bir ayrıntı da, “Kaçırıldığım günün sabahında Bahoz Erdal telsiz aracılığıyla grupla temas kurdu” oldu. Bu açaklamadan sonra, Bahoz Erdal’ın yaşadığı bölge varsayılan Kuzey Irak’taki Kandil ile Tunceli arasındaki mesafe ve aradaki sert dağlık coğrafya dikkate alındığında, PKK’nın Türkiye içi ile iletişimde son derece modern bir teknholojiye geçtiğini söylemek mümkün.
Bu alandaki sorular özü itibarle şöyle sıralandı:
- Güvenlik birimleri bu görüşmeyi tespit edebildi mi?
- Eğer tespit yapıldıysa, Bahoz Erdal gerçekten öne sürüldüğü gibi Kandil’de mi yoksa sınıra yakın bir bölgede mi?
- Ya da Bahoz Erdal bu konuşmayı Türkiye sınırları içinde mi yaptı?
KANDİL'İN HABERİ YOK MUYDU?
Aygün, “Bahoz Erdal kaçırılıp kaçırılmadığı mı sordu, grup kaçırıldığımı doğruladı” dedi.
Bu sözler, Kandil’le örgütün Tunceli veya bölgeden sorumlu kolu arasında bir görüş ayrılığı olup olmadığı sorusuna neden oldu. Yoksa Bahoz Erdal, bu soruyu yanıltma amaçlı taktik olarak mı sordu?
YILGINLIK MI YOKSA ÇÖZÜM MESAJI MI
Aygün, kendisini kaçıranların durumuyla ilgili, “Beni kaçıran 6-7 kişilik genç gruptu. ‘Ankara’ya barış ve ateşkes mesajı vermek için eylemi yaptık’ dediler. Eve dönmek istiyorlar” değerlendirmesi yaptı. Grubun bu sözleri, TSK’nın son dönemde PKK’ya yönelik operasyonları sonrası örgüt içinde bir yılgınlığın belirtisi ya da Kürt sorununa kalıcı çözüm bulmak için devletin ilgili birimlerine gönderilen bir mesaj olarak görülebilir mi?