AYIP BE KARDEŞİM! BİR GENEL MÜDÜRE 560 MİLYARA OTOMOBİL ALINIR MI?
KAYNAK : Haber Vitrini
AYIP BE KARDEŞİM! BİR GENEL MÜDÜRE 560 MİLYARA OTOMOBİL ALINIR MI?
Vakıflar, bazı kuruluşların tam anlamıyla arpalığı olmuş. Bunun en somut örneklerini, vakıfların nasıl amaç dışı kullanıldığını mahkemelere intikal eden dosyalardan görüyoruz.
Şimdilik adı önemli değil. Bir bakan, bakanlığının son günlerinde kendisine bir otomobil alınmasını istedi. Bakanın bu otomobili bakanlığının son günlerinde aldırmasının nedeni, bakanlık görevinden ayrıldıktan sonra nasıl olsa kendisine zorunlu olarak makam aracı tahsis edileceğini bilmesinden kaynaklanıyor. Yani alınacak otomobil, bakanlık günleri için değil, bakanlık sonrası günler düşünülerek aldırılıyordu.
Vakıf yetkilileri bakanın bir otomobil alınması isteğine hemen itiraz ediyor, 'Aman efendim olur mu, size bir otomobil değil, iki otomobil verelim. Birisi olur ya arıza yapar, siz sıkıntı çekersiniz' diyor... Bakan, kendisinin bakanlık sonrası günlerini düşünen bu kişiye, acaba gider-ayak nasıl bir iyilik yapacağını bile düşünüyor. Orada, 'Madem öyle istiyorsunuz iki otomobil alın. Birisine ben binerim, diğerine korumalar biner' diyor.
Sıfır kilometrede bir Passat, bir Bora marka otomobil alınıyor. Bakan görevinden ayrılır ayrılmaz, kendisi hakkında verilen 'koruma kararı' uyarınca iki otomobil veriliyor. O iki otomobilin kaskosundan, zorunlu sigortasına, benzininden, aylık bakımına varıncaya kadar tüm giderleri o bakanın ayrıldığı bakanlık tarafından yönetmelik gereği karşılanıyor.
Şu günlerde korumalara, devletin lüks otomobillerine alışmış eski bakanlar, üst düzey bürokratlar kendilerine koruma ve otomobil verilmesi için haklarında 'koruma kararı' alınması için çaba gösteriyorlar. Kendisine iki otomobil aldırıp, bunları da kendisine tahsis ettiren eski bakana yaptığının 'etik' olup olmadığını sormadan edemiyorum. Ama bürokraside olup bitenleri öğrenince, 'bakana az bile vermişler' diyesiniz geliyor. Bu kadar da olmaz ki...
Evet, bu kadar da olmaz ki
Bazı üst düzey bürokratların bir değil, birkaç makam otomobili bulunuyor. Kimisi BMW, kimisi Mercedes. Ama, hiçbir ihtiyaç yokken, sırf 'nasıl olsa yönetmelik gereği koruma altında tutulacağım ve de otomobil tahsis edilecek. O otomobili gitmeden önce kendime tahsis ederim' deyip belki benzeri çok sınırlı sayıda kişide bulunan otomobili vakfa aldırıyorsanız, buna ne demeli? Ayıp be kardeşim, bu kadar da olmaz ki...
Almanya'dan 350 bin Euro yani yaklaşık 560 milyar liraya ithal edilen S-600 Mercedes marka otomobilin teknik özelliklerini okuyorum:
- 6 bin cc motorlu,
- 12 silindirli,
- Lastiklerine varıncaya kadar her yeri zırhlı,
- 3,5 ton ağırlığında, 370 beygir gücünde,
- Full fren sistemiyle donatılmış,
- Seyahat bilgisayarlı, yol bilgisayarlı,
- Birisi ön panelde göğüs üzerine montajlı, diğeri arka bölümde iki adet televizyonlu,
- Birisi GSM'li, diğeri mobil iki adet telefonlu,
- Ön koltukta oturacak kişinin açtığı telefon, arka koltukta oturacak kişiye sekreter özelliği yapabiliyor.
- Her iki telefon da uluslararası görüşmelere açık.
Yani lüksün lüksü... 350 bin Euro'ya alınan bu otomobilin şimdi vergisinin yatırılması ve diğer işlemleri devam ediyor. Otomobil, o genel müdürlüğün gözlerden ırak bir biriminde kapalı garajda bekletiliyor.
Otomobilin benzin, bakım, onarım ve diğer giderleri de yine yüce devletimiz tarafından karşılanacak. Bir yandan 'tasarruf' deniliyor, bir yandan da lüks harcamalardan hiç geri kalınmıyor.
Giderayak kendisine iki otomobil aldıran eski bakan, görevden alınması halinde bunu kendisine tahsis ettirecek olan genel müdürün kim olduğunu kuşkusuz merak etmişsinizdir. İnanın yaptıklarını kendilerine yakıştıramadığım için isim ve görevlerini yazmıyorum. Özellikle Mercedes aldıran genel müdür, bir gün vicdanının sesini dinler ve bu otomobili kullanmadan iade eder diye umudumu da koruyorum... Bu yüce devlet onları en tepe noktalara getirmiş. Aldırdıkları otomobiller, onların bu onurunu çiğneyip geçecektir...
(Saygı Öztürk/ Star)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:44