Medya
  • 19.1.2003 09:47

AYRI YUMURTA İKİZLERİ:TERCÜMAN!

AYRI YUMURTA İKİZLERİ:TERCÜMAN! Bu satırların yazarı hep bazı temel ilkeleri vurguladı. Analiz yapmaya çalıştı. İkaz yapmaya çalıştı. 'Türk işi' yaklaşımları külliyen ret etti. Ama Türkiye ilke kelimesinin önemli sayıldığı bir ülke değildir. Türkiye analiz yapmaz. Düşünmez. Türkiye ikaz dinlemez. Türkiye olaylara has 'Türk işi' yaklaşır. Sanki birden fazla 'mantık' varmış gibi. Sanki dünyada geçerli bir set mantık ve kural ve Türkiye'de geçerli ayrı bir set mantık ve kural varmış gibi! Türkiye temel ekonomi kavramları olan, piyasa ve rekabet denen kavramları hiçbir zaman kavramadı, anlamadı, anlamaya çalışmadı. Türkiye hak ve hukuk kavramlarını da hiç kavramadı, anlamadı, anlamaya çalışmadı. İlginçtir ki piyasa ve rekabet sistemi aslında ekonomik kavramlar olmakla beraber bu kavramların temelinde de aslında hukuk yatar. Hukuk olmaksızın, kontrat ve mülkiyet haklarına saygı olmaksızın, piyasa ve rekabet kavramlarının işlerliği olamaz. Hukuk temeli olmayan ekonomi olamaz. Türkiye hukuk ve ekonomiye hep ihanet etti, ama bu kavramlara ihanet etmenin zararını, bu zafiyetlerin faturasını hep ödedi. Ödemeye de devam edecek. Bu gerçek bugün için de geçerli. Bugün de faturalar birikmekte. Neden? Bu hafta dünyada eşi olmayan bir olay gündeme geldi. Tercüman adı altında iki gazete aynı anda çıktı. Biri Tercüman konusunda hiçbir hakka sahip olmayan Mehmet Ali Ilıcak tarafından, diğeri de Tercüman'ın tüm haklarının sahibi Çukurova Grubu tarafından çıkarıldı. Nasıl olur? Konunun esası ne? Mehmet Ali Ilıcak çok sevilen bir kişi olan rahmetli babasının geçmişte çıkardığı Tercüman Gazetesi'nin her türlü hakkını kendi çıkardığı Akşam Gazetesi'nin hakları ile beraber satmıştı. Mehmet Ali Ilıcak'ın bir sürü borcu hakları devir alan grup tarafından üstlenildi, ödendi, vaat edip vermediği televizyonlar da hakları devir alan grup tarafından mümkün olduğunca verildi, bandrol borçları da halledildi. Mehmet Ali Ilıcak ve mesai arkadaşları, hapislere gidecek iken, yurtdışına kaçmışken, bu sayede hapisten ve de sürgünden kurtuldu. Ancak şimdi tüm markası ve ilişkili hakları devredilmiş ve başkaları adına tescil edilmiş olan Tercüman'ı yanına iki satır küçük basılmış kelime ekleyerek başka marka imiş gibi pazarlamaya çalışıyor. Ve buna idare (Vilayet) ve hukuk (Mahkemeler) engel olmuyor, tedbir kararı aldırmıyor. İdare ve hukuk susuyor. Böylece de ülkemizde hak ve hukukun olmadığı bir kere daha tüm dünyada, hem de alay konusu olarak gündeme geliyor. Tabii esas konu Mehmet Ali Ilıcak değil. Vaktiyle onun gazetelerini dağıtmayarak Mehmet Ali Ilıcak'ın can suyunu kesen Doğan Grubu, şimdi dağıtım tekelinin elinden kaydığını görünce, alternatif oluştuğunu, artık rakiplerin de dağıtımda söz sahibi olduğunu görünce, Sabah Gazetesi'ni yıkmak için Vatan'ın çıkmasını organize etti ki dağıtımdaki çoğunluğu kaybetmesin, medya tekeli yıkılmasın. Ama nerede ise tüm yazarlarını boşaltmalarına rağmen bu girişim Sabah'ı yıkamadı. Bunun üzerine dağıtım tekelini korumak için ikinci girişim gündeme geldi. Tercüman operasyonu bu ikinci girişim. Mehmet Ali Ilıcak gazete çıkartacak fona sahip değil. Vatan girişimcileri de değildi. Ama Doğan Grubu'nun dağıtım, baskı ve finansman ile ilişkili yeni metotları ve modelleri bu iki gazeteyi mevcut olduğunu bildiğimiz anlaşmalar çerçevesinde su üstünde tutuyor. Çekilirse de devrilecekleri şeklinde! Zaman içinde yayın mülkiyet devirleri için anlaşmalar da vardır herhalde! Bu modeli başka konulara taşıyalım. Eskiden de bu ilkel yaklaşımlar vardı. Çubuk yerine taklidi Çıbık şarabı, sonra da onun taklidi Çıbıh şarabı, Varan otobüsleri yerine Özvaran otobüsleri benzeri dümenler. Bunlar geçti gitti, Rekabet Kurulu kuruldu, hak-hukuk bu kadar kolay ihlal edilemez diye düşünüyorduk. Ama nafile! Hiçbir şey değişmemiş. Yarın büyük yazılmış 'Coca Cola' markası altına küçük bir 'en has' ibaresi eklenerek, aynı renk şişe, aynı tür kutu kola, ayni görüntü, aynı ambalaj ile satılabilecek mi? Bu konuda Rekabet Kurulu başta olmak üzere tüm hukuk sistemimiz ne düşünüyor acaba? Veya iki küçük sanayici üzerinde büyük 'Arçelik' küçük olarak da 'aile tipi' yazan çamaşır makineleri üretebilecek mi? Uluslararası arbitraj, transparan ihale yasası, patent hakları gibi konularda dünyanın bize neden güvenmediğini, neden bize güvensiz ve ısrarcı olduğunu, gırtlağımızı sıktıklarını anlıyor muyuz? (Deniz Gökçe/ Akşam) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:10

İLGİLİ HABERLER