Gündem
  • 13.6.2023 21:00

Bahçeli bombayı patlattı.. 100 maddelik Anayasa, 100 il ve 1000 ilçe

Devlet Bahçeli'den Cumhuriyet'in yüzüncü yılında 100 il 1000 ilçe mesajı
Cumhuriyet’in 100’ncü yıl dönümünde 100 maddelik Anayasa teklif metnimiz de çoktan hazırlanmıştır. Yeni yüzyılda 100 il, 1000 ilçeden müteşekkil idari yapısıyla gücüne güç katmış bir Türkiye’yi inşa ve ihya etmemiz mümkündür. 
Anadolu yarımadası ile Trakya toprakları üzerine kurulan Türkiye'nin, 81 ili vardır. İllerin toplam ilçe sayısı 922'dir. Bu durumda 19 yeni il ve 78 yeni ilçe geliyor demektir

BAHÇELİ : BOYALI MEDYANIN KİRLİ MANŞETLERİNİ YENDİK

İlk kez seçilerek 28’nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görev alan 18 milletvekilimizin yanında tüm milletvekillerimize, aynı zamanda diğer partilerin milletvekillerine ve Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ne başarılar diliyorum. Milletimizden aldığımız destekle haşin, hain ve habis bir kuşatmayı yardık.  Boyalı medyanın kirli manşetlerini yendik.  Gayri ahlaki algı operasyonlarını geçtik.  Kiralık anket şirketlerinin kuyruklu yalanlarını ezip çiğnedik. Tuzak kurdular, bozduk.  Çöktü dediler, dimdik doğrulduk.  Oyumuzu yüzde 2-3 gösterdiler; hiç aldırmadık, hiç de oralı olmadık.

BARAJA TAKILACAĞIMIZI SÖYLEDİLER, COŞKUN IRMAKLAR GİBİ TAŞTIK

Yangın yerinde gül olup açtık, karanlık gecede hilal olup parladık. Bitti dediler, yeni ve yeniden güç devşirerek koşmaya başladık. Onlar bizi tanımıyor, fakat biz menfur ve melun niyet sahiplerinin alınlarına yapışmış etiket fiyatlarında kaç kuruş yazdığını, bunların ne kadar ucuzlaştığını gayet iyi biliyoruz. Onlar bizi görmezden geliyor, fakat biz alayını birden görüyor, yaklaşan hesap gününü dört gözle bekliyoruz. Varsın biraz daha oyalansınlar, varsın biraz daha avunup kendilerini kandırsınlar. İnanıyorum ki, Türk milletinin kudretini eninde sonunda görecekler.  Milletimiz var olduğu müddetçe bırakınız dalımızın kırılıp kökümüzün kuruma imkansızlığını, yaprağımız dahi kımıldamayacaktır.

MHP’SİZ MECLİS DÜŞÜ KURANLARIN HEPSİ BİRDEN, TÜRK’SÜZ MİLLET ÖZLEMİ ÇEKEN ALÇAKLAR GÜRUHUDUR

Bu gerçeği anlayacak ve kavrayacak feraseti olmayanların bizimle boy ölçüşmesi, kedinin aynanın karşısına geçip kendisini aslan görmesi kadar ucube bir halin aynısıyla özetidir. MHP’siz Meclis düşü kuranların hepsi birden, Türk’süz millet özlemi çeken alçaklar güruhudur. Çetin saldırılar bize sökmez, çünkü himaye edenimiz Allah’tır. Hıyanetin fermanı bize geçmez, çünkü imanımız mukavemet ve mücadelemizin dayanağı ve sancağıdır.   Fitne ve dedikodular önümüzü kesemez, çünkü sırtımızı dayadığımız güç mensubiyetiyle övündüğümüz Türk milletidir. Yaparız, başarırız, kazanırız, huzur deriz, barış deriz, kardeşlik deriz, millet deriz; halkın, hakkın ve hakikatin çizgisinden de asla taviz vermeyiz.

Değerli Milletvekilleri, Dramatik ve köklü bir ekonomik değişim çağındayız. Bunun yanında siyasi ve sosyal olayların sofistike yapısıyla karşı karşıyayız.  Dünyanın eski dünya olmadığının da farkındayız. Amerikan İç Savaşı’yla başlayan toplu savaşlar ve sarsıntılar dönemi İkinci Dünya Savaşı’yla zirveye çıkmış ve ardından da galip ülkelerin hakimiyet sahalarını belirlemesiyle düğümlenmişti. Müteakiben uzun yıllar devam eden iki kutuplu dünya düzeni vasat bulmuş, Sovyetler Birliği’nin çözülmesi ve Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla dünya tek kutuplu bir aşamaya geçmişti. Artık dünyanın tek kutuptan ibaret olmadığı, farklı coğrafyalarda kutup başı ülkelerin serpilip sivrildiği, salkım ve yonca tipi ittifakların yeşerdiği nevzuhur bir insanlık döneminin içindeyiz.

ASLINDA İNSANLIK BIÇAK SIRTI BİR DURUMDADIR

Geçtiğimiz günlerde ABD’nin Genelkurmay Başkanı da bu gerçeği ikrar ve ifade etmiştir. Kabil’den Bağdat’a, Şam’dan Beyrut’a, Hartum’dan Trablus’a, Sana’dan Manila’ya, Bombay’dan Keşmir’e, Karaçi’den Kaşgar’a, Kırım’dan Kıbrıs’a, Kiev’den Priştine’ye varıncaya kadar çevremizde kargaşa, kutuplaşma, kriz ve çatışma iklimi egemendir. İkinci Dünya Savaşı sonrası tesis edilen küresel nizam ve silah zoruyla dayatılan kurallar hiyerarşisi sorgulandıkça huzursuzluğun çapı ve çeperi genişleyip yönetilemez gerilimler artış kaydetmektedir. Ukrayna’nın Üçüncü Dünya Savaşı’nın test sahası olduğu iddiaları son zamanlarda etkinlik kazanmıştır. Yüksek hassasiyetli silahlar, hipersonik füzeler, özel operasyonel kuvvetler, robotik sistemler, insansız kara, deniz ve hava araçları ya kalıcı bir barış kuşağının kurulmasına hizmet edecek ya da korkunç bir sonu hazırlayacaklardır. Aslında insanlık bıçak sırtı bir durumdadır. Mızrağın çuvala sığmadığı da aşikardır.

HUKUKUN GÜCÜ DEĞİL, GÜÇLÜNÜN HUKUKU MAALESEF KITALARI DOLAŞMAKTADIR

Küresel ekonomideki patinajlar siyasi ve sosyal bünyede derin çatlaklara neden olmaktadır. Londra’dan Paris’e, Berlin’den Madrid’e, Roma’dan Atina’ya, Brüksel’den Sofya’ya kadar AB ülkeleri rahat değildir. 19 üyeli Euro Bölgesi’nin teknik anlamda ekonomik resesyona girmesi alarm zillerinin sesini daha da arttırmıştır. ABD ve AB’de faizlerin tırmanışı enflasyona kalıcı çözüm getirememiştir. İşsizlik, gelir dağılımındaki adaletsizlik, yoksulluk, eşitsizlik, ayrımcılık, terör, siyasi istikrarsızlık, ekonomik belirsizlik, etnik ve mezhep temelli cepheleşmeler insanlığın başında ince bir ipe bağlanmış keskin kılıç gibi sallanmaktadır. Hukukun gücü değil, güçlünün hukuku maalesef kıtaları dolaşmaktadır. Mazlumlar ızdırap içindedir, zalimlerin gözü ve kursağı da doymak bilmemektedir. Göç konusu hala insanlığın üstesinden gelemediği ana sorunlarından birisi olarak malumumuz ve muhatap olduğumuz bir sancıdır. Türkiye, böylesi bir alacakaranlık dünya panoraması karşısında önümüzdeki yüzyıla damga vurmanın hedefindedir. Bu hedef heyecan vericidir, elbette hep birlikte ve herkes eşittir Türkiye anlayışıyla yüzyılın vizyonuna ulaşılacaktır.

SÖYLENEN SÖYLENMİŞ, HERKES ETEĞİNDEKİ TAŞI DÖKMÜŞTÜR

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’ta ifade ettiği “iç cepheyi” diri ve zinde tutmak hepimizin görevidir. Gerçekten asıl olan iç cephedir.  Bu cephe aziz Atatürk’ün vurguladığı üzere, bütün memleketin, bütün milletin meydana getirdiği cephedir. Artık seçim gündemi geride kalmıştır. Söylenen söylenmiş, herkes eteğindeki taşı dökmüştür. Sonuçta millet seçimini yapmış, kararını belgelemiş, önümüzdeki beş yıllık süre zarfında siyasi yetkiyi Cumhur İttifakı’yla Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a vermiş, takdir hakkını bu yönde kullanmıştır. Meydanların sıcaklığını siyasetin uzlaşma ve diyalog masasına taşımamak lazımdır. Elbette biz ne demişsek arkasındayız, her sözümüzün de yanındayız.

MİLLETİMİZ BİZDEN HİZMET BEKLEMEKTEDİR

Ancak Türkiye’nin meselelerini konuşarak, kafa kafaya vererek, ahlaki ve milli ölçekte buluşarak çözebiliriz. Siyaseti kör dövüşüne çevirmekten uzaklaşmalıyız. Milletimiz bizden hizmet beklemektedir. Bundan sonra kenetlenmeyi ve kucaklaşmayı her sahada, her aşamada sağlamalıyız. Türk milleti tek ses, tek bilek ve tek yürek olduktan, Türkiye bütün güzellikleriyle ve değerleriyle tek nefes haline geldikten sonra zulmün feriştahı, zilletin ağa babası, düşmanın kıralı gelse göreceği yalnızca hezimet ve hüsrandır. İnanıyorum ki, uyanan ve ayaklanan devin tekrar uyuşup uyuklamasına hiçbir vicdan sahibi insanımız tamam demeyecek, yanlışa taraf olmayacaktır. Türkiye; ekonomisiyle, siyasetiyle, diplomasisiyle, milli birlik ve kardeşlik ruhuyla, tarihi ve kültürel müktesebatıyla, kavga yerine kucaklaşmayı öne alan sarsılmaz iradesiyle önümüzdeki yüzyılı lehine çevirebilecektir. Dileğim muhalefet partilerinin girdikleri tünelden, düştükleri türbülanstan bir an evvel çıkmaları, milli ve ahlaki siyaset ilkelerini gecikmeksizin benimsemeleridir. Maalesef ülkemizin öncelikli sorun alanlarından birisi fikirsiz, temelsiz, kimliksiz, istikametsiz, hedefsiz, heyecansız, milli ve manevi değerlere hazımsız muhalefet anlayışıdır. Bu anlayış demokrasimiz için de bir kambur ve külfettir.

CHP GENEL BAŞKANI’NIN HALA MİLLETİMİZİN MESAJINI ALGILAYAMAMIŞ, HALA ANLAM VEREMEMİŞ OLMASIDIR

Muhalefet partilerinin kaynayan kazanı kapak tutmasa da, bu bizim meselemiz değildir. Birbirlerini yiyip tüketmeden orta yolu bulmaları tavsiyemdir. Kulislerin ateşlenmesi, lobilerin iştahlanması onların iç sorunudur. Üzüntümüz CHP Genel Başkanı’nın hala milletimizin mesajını algılayamamış, hala anlam verememiş olmasıdır. Bir televizyon kanalında, “kazanamadık, ama ağır bir yenilgi de almadık” sözleri, köylülerimizi ve TRT’yi suçlayan ve hakir gören tarihi hatası şuur kaybının yanı sıra hala şoku atlamadığına delildir. Köylülerimizi suçlamak, aşağılamak, horlamak bir defa demokrasiye, milli iradeye, insani değer ve mirasa çok kesif bir saldırıdır ve failinin derhal özür dilemesi lazımdır. Bu ayıplı sözler milletimizi derinden yaralamış, aynı şekilde CHP’ye oy veren vatandaşlarımızı da şaşırtmıştır. Anadolu’nun kavruk yüzlü, nasır tutmuş elli, tarlasında ve ağırında nafakasının mücadelesinde olan şerefli insanlarımızı anlamadan, haklarını teslim etmeden, onların gönüllerine girmeden yapılacak hiçbir mücadeleden sonuç alınamaz.

CHP’NİN ÖNÜNDEN RASTLANTIYLA GEÇENE CUMHURBAŞKANI YARDIMCILIĞI VAAT EDİLDİ

Sayın Kılıçdaroğlu’nu defalarca uyardım:

“Güvenme dostuna, saman doldurur postuna” dedim.

CHP’nin üzerinden 40’a yakın milletvekilini kapan doğruca kendi evine gitti. CHP’nin önünden rastlantıyla geçene Cumhurbaşkanı yardımcılığı vaat edildi. Bakınız daha birkaç gün önce Ankara’yı sel götürdü, mazgallar tıkandı, araçlar sular altında kaldı, vatandaşlarımız mağdur oldu, her yer göle dönüştü, ama CHP’li Belediye Başkanı il il, meydan meydan dolaşarak asıl görevini unutmuş, şehrin yüzüstü bırakmıştı. Emanete tıpkı İstanbul Belediye Başkanı gibi ihanet etmişti. Ankara’ya çivi çakılmadı, belediye hizmetleri uzun zamandır askıya alındı. 14 Mayıs akşamı bu iki belediye başkanı beşinci sınıf bir çadır tiyatrosunda gösteriye çıkarak kazandık diyorlardı, ama sorumluluğunu taşıdıkları kentlerine kaybettirdiklerini çok geçmeden herkes görüp anlamış oldu. Dolduruşa geldiler, itibar ve inandırıcılıklarını spot piyasaya düşürdüler.

 Nefsine söz geçiremeyenden siyasetçi olmayacağı gibi adam da olamayacaktır. Yine Kılıçdaroğlu’nu Hz.Mevlana’nın sözüyle uyardım ve dedim ki:

“Kiminle gezdiğinize, kiminle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin; çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür.”

Sayın Kılıçdaroğlu ve diğer ortaklarının milletin çağrısına kulak verip, en azından yeni bir anayasa konusunda olumlu ve yapıcı yaklaşmaları önümüzdeki en belirgin samimiyet testidir.

CUMHURİYET’İN 100’NCÜ YILDÖNÜMÜNDE 100 MADDELİK ANAYASA TEKLİF METNİMİZ HAZIRLANMIŞTIR

Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı Türkiye’mize geniş katılımlı, kapsayıcı, demokratik nitelikli, milletimizin özlemlerini yansıtan, devlet ve millet dengesini titizlikle kuran bir anayasa kazandırabilmek için elini taşın altına koymaya hazırdır. Bu kapsamda Cumhuriyet’in 100’ncü yıldönümünde 100 maddelik Anayasa teklif metnimiz de çoktan hazırlanmıştır. Yeni yüzyılda, 100 il, 1000 ilçeden müteşekkil idari yapısıyla gücüne güç katmış bir Türkiye’yi inşa ve ihya etmemiz mümkündür. 18 Mart 2021 tarihinde gerçekleşen 13’üncü Olağan Büyük Kurultayımızda milletimle paylaştığım beş stratejik hedeften birisi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne, daha yerinde bir ifadeyle, Türk Tipi Başkanlık Modeli’ne sahip çıkmak, ilke, kural ve kurumlarıyla yaşamasına hizmet etmektir. Bir başka stratejik hedef olarak da; sivil, geniş katılımlı, herkesi kapsayan, yeni yönetim sisteminin ruhuna ve dokusuna müzahir yeni bir anayasa hazırlığını göstermiştim.

Demiştim ki, “Milliyetçi Hareket Partisi bu kapsamda gerekli çalışmalarını sürdürmektedir ve önümüzdeki birkaç ay içinde hazırlıklarımız Allah’ın izniyle tamamlanacaktır.”

Milliyetçi Hareket Partisi yeni anayasa konusunda sık sık dile getirdiği çalışmalarını Allah’a şükürler olsun ki 4 Mayıs 2021 tarihinde bitirmiş ve metin yazımı sonuçlanmıştır.  “Cumhuriyet’in 100. Yılında 100 Maddelik Yeni Anayasa” teklif metnimiz müzakere edilmek için hazırdır.

BİZ DE LAF YOK İCRAAT VARDIR

Dedik mi yaparız, yaptık mı mertçe sahiplenmesini biliriz. Temel görüşlerimizi merak edenlere tekrar hatırlatırım ki: Türkiye Cumhuriyeti adıyla, Türk milleti kimliğiyle beraberce yaşayabilmemizin tartışılmaz ilke ve esasları 29 Ekim 1923 tarihinde Atatürk ve kurucu kahramanlar tarafından belirlenmiştir. Başkentimizin Ankara, dilimizin Türkçe, bayrağımızın ay yıldızlı al bayrak, milli marşımızın İstiklal Marşı olduğu kaydedilmiş ve Anayasamız tarafından da güvence altına alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, ülkesi, milleti ve egemenlik unsurlarıyla bir bütündür, aynı zamanda milli ve üniter bir devlettir. Türk milleti tarihi ve kültürel kökleri itibariyle ayrılık kabul etmeyen beşeri bir varlıktır.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN KURULUŞU MİLLİ MÜCADELE’NİN ESERİDİR

Ay yıldızlı al bayrağımız bağımsızlığımızın, egemenliğimizin, birlik ve beraberliğimizin sembolüdür. İstiklal Marşımız, İstiklal Savaşımızın kahramanlık destanıdır ve o günlerin mukaddes bir hatırasıdır. Milli birlik ve bölünmez bütünlüğümüzün dayandığı temeller “tek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek vatan” ülküsüdür. Milliyetçi Hareket Partisi, bu kutlu değerleri ve kutsal emanetleri, göstereceği yüksek fedakârlık, kararlılık, milli şuur ve millet sevgisi ile korumaya sonuna kadar yeminlidir.

BUNLAR BİZİM HAYAT VE VARLIK KAYNAĞIMIZDIR

Bizim Anayasa hazırlığı ekseninde aradığımız uzlaşma ve diyalog zemini ancak milli ve manevi ilkelere saygı ve riayetle mümkündür.  Milliyetçi Hareket Partisi’nin ayrılıkta, bölünmede, çözülmede, dağılmada mutabakat araması asla ve asla mümkün değildir. Beklentimiz ve ümidimiz Milliyetçi Hareket Partisi’nin milli duruş ve Anayasa hazırlığı için yaptığı sağduyu ve kucaklaşma çağrılarının bu ilkeler etrafında cevap bulmasıdır. Sözlerime son vermeden altını çizerek açıklamak isterim ki;  Asgari ücretle geçinen kardeşlerimizin, emeklilerimizin, memurlarımızın ve toplumun her kesiminin döviz kurundaki dalgalanmalardan korunarak insanca yaşayacakları ücret ve maaş seviyelerine çıkarılmalarını destekliyor, üzerimize ne düşüyorsa yapacağımızın sözünü veriyorum. Ayrıca 11 Haziran 2023 tarihinde Pençe-Kilit Harekât Bölgesi’nde bölücü terör örgütü PKK’nın tuzakladığı el yapımı patlayıcıların infilak etmesiyle şehit düşen Uzman Çavuş Cem Ahmet Kaya ile Uzman Çavuş Halil Şahin evlatlarımıza ve tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyorum. Başımız sağ olsun, vatan sağ olsun, milletimiz sonsuza kadar var olsun. Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son verirken hepinizi saygılarımla selamlıyor, Meclis çalışmalarında her birinize üstün başarılar temenni ediyorum. Sağ olun, var olun, Cenab-ı Allah’a emanet olun diyorum.

Güncellenme Tarihi : 13.6.2023 20:00

İLGİLİ HABERLER