
Bahçeli : Kılıçdaroğlu sana kötü bir haberim var, And olsun sizi kudurtmaya devam edeceğiz.
Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu.
"KILIÇDAROĞLU SANA KÖTÜ BİR HABER VEREYİM"
Sayın Kılıçdaroğlu sana bir kötü haber vereyim. Togg'un seri üretimi 2023 yılında başlıyor; buna şimdiden hazır ol, siparişini vermek için de sıraya gir. Togg'un banttan indirilme törenine katılarak ortak sevince katıldık. Tek bir fabrika kurulmadı diyerek yalanlarına yenisi ekleyen Kılıçdaroğlu'na diyorum ki zaman bulursan Gemlik'e gitmeyi öneriyorum.
Sayın Kılıçdaroğlu parlak beyinler uzaklarda değil, Ahmet'te ara, Mehmet'te ara, yabancısı olduğun Türk milletinde ara ve mutlaka bulacağını da kafandan çıkarma. Akaryakıt bulunmadığından dolayı 100 metre sonra duran Devrim otomobilinden 61 yıl sonra Türkiye'de hayaller gerçeğe dönüşmüştür. Yapamazsınız diyenler ters köşededir, üretemezsiniz diyenler uçurumun dibindedir. Satamazsınız diyenler de yakında tel tel dağılacaktır. İnandık ve dedik ki bir Türk dünyaya bedeldir. Türk milletinin karakteri yüksektir, Türk milleti zekidir, çalışkandır. Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda gizlidir. Atak ve GÖKBEY helikopterlerini, Akıncı, Bayraktar, Anka, hava araçlarını yapmak için emek veren Türk milletidir.
Kılıçdaroğlu duymadıysa söyleyeyim, TOGG Gemlik Tesisi 1,2 milyon metrekare arazi üzerinde 230 bin metrekare kapalı alana sahip, çevreci nitelikli muazzam bir üretim sahasıdır.
Bu tesiste maşallah yok yoktur.
TOGG’un fikri ve sınai mülkiyet hakları yüzde 100 Türkiye’ye aittir.
Sayın Kılıçdaroğlu hani nerede diyordun, işte her şey meydanda, gerçi gemlenmiş iradenle Gemlik’e baksan bile göremeyeceğini de aziz milletimiz gayet iyi biliyor.
TOGG Gemlik Kampüsü tam kapasiteye ulaştığında her yıl 175 bin aracın üretileceği, 4 bin 500 kişiye doğrudan, 20 bin kişiye dolaylı iş imkanı doğacağı anlaşılmış ve bu sevindirici gerçek ortaya çıkmıştır.
2030 yılına kadar üretilecek 1 milyon otomobille milli gelirimize 50 milyar dolar seviyesinde bir destek de sağlanmış olacaktır.
Bize düşen bu imrenilecek milli başarının ucundan tutan kim varsa Allah onlardan razı olsun demektir.
Sayın Cumhurbaşkanımıza, ilgili bakanlarımıza, mühendislerimize, işçilerimize, işadamlarımıza yürekten teşekkür ediyorum.
TOGG’un Türkiye’mize, Türk milletine ve tüm vatandaşlarımıza hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Hamd olsun aşı tutmuştur.
Hamd olsun sabırla verilen emekler meyvesini vermiştir.
Cumhuriyet tarihimizin geneline baktığımızda, Türkiye’mizin siyasi ve ekonomik dönüşümleri gerçekleştirip kalıcı, istikrarlı ve huzurlu bir ülke olarak hakettiği düzeye tırmanma mücadelesinin çetin bir süreci ifade ettiği hemen fark edilecektir.
Türkiye'nin hem hassas bir coğrafyaya sahip olması, hem de dünyada yaşanan gelişmelerin ulaştığı karmaşık boyutlar bu mücadelenin çok cepheli yürütülmesini mecburi kılmıştır.
Başka bir şekilde ifade edecek olursam, ekonomik istikrarı ön plana çıkartıp siyasi istikrarı ihmal etmek ya da ikinci plana itmek makul ve mantıklı bir tercih değildir.
Benzer şekilde, siyasi istikrarı temel alıp ekonomik ve toplumsal istikrarı ihmal etmek de akıl işi değildir.
Zaten ekonomik ve siyasi istikrarsızlık birbirinin yapışık ikizi gibidir.
Öyle ki iki istikrarsızlık hali de birbirini beslemekte, sorunların karşılıklı olarak derinleşmesine hizmet etmektedir.
1920'li yıllarda başlayan yeniden imar ve inşa çabaları, çeşitli şekillerde, değişen hızlarda günümüze kadar süregelmiştir.
Aynı dönem boyunca birçok aksama ve sıkıntılarla da iç içe geçen bu sürecin analizi her bakımdan çok iyi yapılmalıdır.
Bu analizin sonucunda ortak akıl ve katılımla alınacak köklü demokratik tedbirler Lider Ülke Türkiye’nin Cumhuriyet’in yeni yüzyılına damga vurmasının önünü açacaktır.
Türkiye bir yanda siyasi istikrar ve güvenliğini, diğer yanda da ekonomik istikrar ve dengesini aynı anda başarmış bir ülke mertebesindedir.
Bunun gerisinde de Cumhur İttifakı’nın vatan ve millet sevdasıyla billurlaşmış sağlam iradesi, ilaveten de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yönetim hayatımıza kazandırdığı milli, stratejik, tutarlı ve bütünüyle milletimize dayanan muteber özellikleri bulunmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne, şahsım hükümeti ve tek adam rejimi diyenler Cumhuriyet’i ve yeni yüzyılını karalamak için ellerine tutuşturulmuş talimat listelerine müzahir hareket eden devşirilmiş zihniyetlerdir.
Türkiye Cumhuriyeti gelişerek ilerleyecektir.
Türkiye Cumhuriyeti gücüne güç katıp yoluna devam edecektir.
Buna engel olmak veya taş koymak isteyen işbirlikçiler ya yoldan çekilmeli ya da ezilmeyi göze almalıdır.
Zaman Türkiye zamanıdır.
Yüzyıl Türkiye’nindir.
Yüzsüzler bu yüzyılın silik gölgeleri olmaktan kaçamayacaklardır.
Devlet, milletiyle elbirliği halindedir ve omuz omuza duruş sergilemektedir.
Tehdit nereden gelirse gelsin, Türk milleti tek yürek, tek nefes, tek bilek halinde azgınlaşan tehditlere karşı koyacaktır.
Dünyayı Türkçe okuma amacı “Türkiye Yüzyılı”nın ana çatısı olacaktır.
Milli kimliğin, milli birlik ve kardeşliğin kudreti maşeri vicdanda saklı duran hükümran maziyi tekrar ayaklandıracaktır.
Başkalarına özenen, başkalarını taklit eden, kendine güveni olmayan, kendi insanına hor bakan, Tanzimatçı ablukanın altında on yıllardır debelenen siyasi ve sosyal elitler Türkiye’nin büyüklüğünü ve tayin edilmiş kutlu hedefleri anlayacak ve anlamlandıracak asgari milli ruha sahip olmayan nasipsizlerdir.
Gelişmeyi sarıktan fese, festen şapkaya geçişte görenlerin, yakıcı meselelerin özüne nüfuz etmeden şekilde, gösterişte ve yüzeyde çırpınanların milletimize anlatacağı hiçbir şey de olamayacaktır.
Cumhuriyet’in yüzüncü ve devamında başlayacak yeni yüzyılı sıradan bir takvim değişikliği değildir.
Bu durum ülkemiz ve milletimizle birlikte beşeriyeti, Türk-İslam alemini ve dünyanın tamamını yakından ilgilendiren tarihi bir kavşak noktasına işaret etmektedir.
Zira beşeriyet sahnesinin ışıkları artık Türk milletini aydınlatmaktadır.
Geçmiş yüzyılın kaotik dar kalıplarına sıkışıp kalanlar için Cumhuriyet’in gelecek yüzyılı sadece kuru hamasetten öte bir manaya gelmeyecektir.
Sorunlarla beraber çözümler de aynı hızla gelişmektedir.
Türkiye çözüm odaklı, insani ve vicdani diyalogların cazibe ve çekim mihveridir.
Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın İstanbul’da çözülme ümidi, Kanal İstanbul Projesi’nin İstanbul’dan tüm dünyayı etkileme kapasitesi, tahıl koridorunun ağırlık merkezi olarak İstanbul’un sivrilmesi Türkiye’nin siyaset ve diplomaside 2023’e ve müteakip yıllara tesir kuvvetinin de ön habercisidir.
Bu yüzden Cumhuriyet’in yeni yüzyılı Türkiye Yüzyılının doğumu ve doğruluşudur.
Bu yüzyılda zillete yer yoktur.
Kaldı ki zillet demek tarihin gerisine düşmek demektir.
Zillet demek medeniyet ve milletler mücadelesinden yenik çıkmak demektir.
Zillet demek eğilmiş baş, çökmüş diz, taviz ve teslimiyet döngüsüne hapsolmuş siyaset anlayışı demektir.
Bizim böylesi bir karanlık ve köhne siyaset anlayışına asla tahammülümüz yoktur.
Bizim ABD’deki bir benzinlikte şaibeli isimlerle hamburger yiyen tok esirlerle yürüyecek yolumuz kesinlikle yoktur.
Bizim zillete değil, cumhurun zaferiyle perçinlenmiş, Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümüyle taçlanmış şahlanmaya ihtiyacımız vardır.
Türkiye Yüzyılı vizyonu açıklanır açıklanmaz, CHP’lilerin taciz ve tahrik sırasına girmeleri, mesnetsiz itham ve isnatlarla çarpıtma görevini üstlenmeleri hayasızlığın siyaset görüldüğü ayıplı bir durumdur.
Sabrınıza sığınarak CHP’li Mersin Belediye Başkanı’nın şu alçak sözlerine dikkatinizi çekiyorum:
“Vizyona bakın, gözlerim yaşardı iki gündür. Vizyona bakın, ikinci yüzyıl vizyonuna, tank, top, SİHA, İHA, vur, öldür, kahramanlık türküleri, Cumhuriyet bunun için kurulmadı.”
Belediyesinde PKK’lıları işe alıp terör yuvası haline getiren CHP’li bir belediye başkanından başka bir söz duymak mümkün müdür?
Teröristler sınır içinde, sınır ötesinde, dağda, ovada, bu küstahın yönettiği belediyede yakalanıp etkisiz hale getirildikçe kuduruyorlar, çılgına dönüyorlar.
And olsun sizi kudurtmaya devam edeceğiz.
Biz kahramanlık türküleri söyleyeceğiz, siz saklanacak delik bile bulamayacaksınız.
Tankımızdan, topumuzdan, SİHA’mızdan, İHA’mızdan rahatsız olanlar terörün yedeğine düşmüş onursuzlardır, nitekim onlara huzur yüzü yoktur, onlara rahat yoktur, onlara merhamet yoktur.
Kılıçdaroğlu, “Erdoğan benim aday olmamdan çok korkuyor”, demiş.
Korkaklar milli başarıları gölgelemek için sıraya girenlerdir.
Korkaklar Türkiye’yi taşa tutanlardır.
Korkaklar terör örgütlerinin, emperyalist tertipçilerin arkasına saklananlardır.
Sayın Kılıçdaroğlu davul sen de, tokmak başkasında, önce aday ol, sonra konuş.
Ardından da siyasetinde milli ve ahlaklı olmaya çalış.
Bu zihniyet zehirlidir, zillettedir.
Sözde bir film yönetmeninin, düzenlenmiş bir ödül töreninde, PKK havarisi, terör heveslisi Tabipler Birliği Başkanı için, “sırf barış dedi diye hapse attılar” sözü ve aldığı kirli ödülü söz konusu bölücü şahsa ithaf etmesi de zillet ittifakının kokuşmuş ana fikri, ana eğilimidir.
Terörizme, ihanete, melanete, rezalete barış diyenler, barışın yegane düşmanıdır.
Bu tiplerin barış, adalet, demokrasi ve özgürlük çıkışları Türkiye’ye kurulmuş bir nevi bombalı tuzaktır.
Buna karşılık doğrudan yana tavır alan, Türk Silahlı Kuvvetleri’mize iftira atıldığını haykıran, bu suretle milletimizin takdirini toplayan gerçek sanatçımız Burak Haktanır’ın cesareti ve dik duruşu da hakikaten alkışlanacak düzeydedir ve kendisini tebrik etmek, helal olsun demek boynumuzun borcudur.
Güncellenme Tarihi : 1.11.2022 22:11