BAHÇELİ’NİN HIŞMINA UĞRAYAN GAZETECİLERDEN CEVAP VAR...
KAYNAK : Haber Vitrini
ANKARA- MHP lideri ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, dün partisinin grup toplantısında MHP’yi eleştirmekle suçladığı gazetecilerin listesini verdi. Hem gazeteleri hem de köşe yazarlarını isim isim sayan Bahçeli, söz konusu gazetecilerin tepkisini çekti. Konuşmada isimleri geçen gazetecilerden Murat Yetkin, Bahçeli’ye en sert tepkiyi verdi. Taha Akyol ve Mehmet Ali Birand köşelerinde Bahçeli’nin tavrını eleştirdiler. İsmet Berkan ise, bugünkü yazısında konuya değinmedi. Berkan’ın vereceği cevap merakla bekleniyor...
BAHÇELİ’NİN SUÇLADIĞI KÖŞE YAZARLARI NE DEDİ ?..
TAHA AKYOL/ MİLLİYET
Bahçeli ve basın
MHP lideri Devlet Bahçeli, dün, medyaya genel eleştiriler yöneltmekle kalmadı, alışılmışın dışında bir tavırla, bazı gazetecileri ismen zikretti.
Bahçeli’nin sıraladığı listede "dört yazı" ile ben de yer alıyorum.
Önce bir prensibimi belirteyim.
Ben yazılarımda daima saygılı bir üslup kullanmaya, kişilikleri, kurumları rencide etmemeye özen gösteririm. Bunu meslek ahlakının bir gereği sayarım.
Eleştirimde bile üslubumun "sert" değil, farklı bir boyuta dikkat çekici, uyarıcı, düşündürücü olmasına çalışırım. İnanırım ki, "sert üslup" mesajın ulaşmasını engeller, duygusallığı ön plana geçirir.
MHP’den bahseden dört yazım da tamamen bu ilkelere uygundur.
***
25 MAYIS tarihli yazımda MHP’nin "idamın kalkmasına, Kürtçe yayın ve dil kursları"na karşı çıktığını belirterek, AB üyeliği ile Türkiye’nin kazanacağı ekonomik dinamizmin Türkiye’yi ve Türkçeyi güçlendireceğini anlatıyorum ve diyorum ki:
"MHP bir de bu açıdan düşünmeli."
29 Mayıs tarihli yazımda, idam, Kürtçe konularında koalisyonda ciddi bir ihtilafın ortaya çıktığını belirtiyorum. Konuyu seçim meydanlarındaki istismardan kurtarmak için Cumhurbaşkanı’nın liderlerle yapacağı zirve toplantısında ortak bir karara varılmasını ve böylece "nimetin de külfetin de paylaşılmasını", istismarın önlenmesini tavsiye ediyorum.
30 Mayıs günlü yazımda, MHP’nin güçlü isimlerinden Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin’in sözlerine yer veriyorum. "Demek ki, MHP kestirip atmamış" diyorum. Ziya Gökalp’e saygı duyan bir parti olarak MHP’nin etnik duyguları zıtlaştırmaktan sakınacağına inandığımı belirtiyorum.
1 Haziran tarihli yazımda, şehitler veren askerlerin de AB yolundaki adımların hızlandırılmasını istediğini anlatıyorum. Yine Ziya Gökalp’ten bahsediyorum. MHP ile ilgili tek satır yazıyorum:
"Bu yolu MHP’nin kapayacağını sanmıyorum."
Hepsi bu! Ne hakaret, ne karalama, ne iftira!
***
BAHÇELİ’NİN bu kadar alıngan olmaması gerekir. Dünyanın her yerinde politikacılar en çok eleştiri alan kesimdir. Görüş farklarından kaynaklanan eleştirileri diyalog ve fikir teatisine dönüştürebildikleri, haşin eleştirileri de hoşgörüyle geçiştirebildikleri oranda politikacılar ülkeleri ve partileri için yarar sağlayabilirler.
Ben, tutumuma aynen devam edeceğim.
Çünkü Gökalp’ten, Köprülü’den, Sadi Maksudi’den, Turhan’dan Erol Güngör’e kadar okuduğum yerli sosyologlar ve tarihçilerle yabancı yazarlar ve millet olarak yaşadığımız tecrübelerden çıkardığım dersler bana öğretti ki, etnik sorunlar ancak çok güçlü ekonomik ve sosyal entegrasyonla yumuşatılabilir.
Milli dil olarak Türkçe, ancak ileri bir ekonomik ve sosyal hareketlilik içinde daha yoğunlukla kullanılır.
Türkiye’nin AB üyeliği Türkiye’ye bu ekonomik ve sosyal dinamizmi kazandıracaktır.
"Ülke bütünlüğünde çok hassas" olduğum için bu görüşleri savunuyorum.
Pazarlık mı? Elbette! Mutlaka!
Ama ancak "müzakere sürecini" başlatarak bu pazarlığı çok sıkı yapabiliriz.
MURAT YETKİN/ RADİKAL
Bahçeli'ye sorular
MHP lideri, kendilerini eleştirenlerin listesini açıklayarak gazetecileri hedef ilan etmiyor mu?
Bahçeli'nin önemli açıklamalar yapacağını söylediği dünkü MHP Meclis Grubu'na ilgi büyüktü. Kalabalık olacağını tahmin ettiğim için erken gittim. Kapıda Bahçeli'nin Özel Kalem Müdürü Arif Fırtına ile karşılaştık ve yan yana oturup 30 Mayıs MGK'sı öncesi ve sonrası gelişmelerden konuştuk. Sonra Bahçeli geldi, konuşma metinleri dağıtıldı ve kürsüye çıkıp konuşmaya başladı.
Bir yandan Bahçeli'yi dinleyip, diğer yandan hızla konuşma metnini okumaya başladım.
Bahçeli'nin konuşma metni, Radikal'de son iki üç haftadır yazılanları doğruluyordu: MHP AB'yi engellemiyordu, ama altında MHP imzası bulunan Ulusal Program'la söz verilen AB reformları için bir telaşı yoktu. İdam cezasının bütünüyle kaldırılmasına karşıydı. Türkçe dışındaki dillerde yayın ve öğrenim için 'üç kez düşünülmesini' istiyordu.
Siyasi durum ve seçimler konusunda da Radikal okurlarına yeni gelecek fazla bir şey yoktu: Özetle, Bahçeli, Ecevit görevi bırakırsa, Türkiye'yi erken seçime götürecek başbakan olmak istiyordu.
Metni okuduktan sonra Bahçeli'yi dinlemeye ve salondaki MHP'lilerin tepkilerini gözlemeye koyuldum. Sonra alışılmadık bir şey oldu: Bahçeli konuşma metninin dışına çıktı.
Hem de ne çıkış
Bahçeli, "Bazı medya ve siyaset çevrelerinin Milliyetçi Hareket'i zaman zaman Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinde gerekli reformlara engel olmaya göstermeye çalıştıkları bilinmektedir" dedikten sonra, metin dışına çıktığı uyarısıyla medyaya salvoya başladı: 23 Mayıs-1 Haziran arasında, yani kendisi Çin'deyken 55 köşe yazarı, AB ile ilgili ve MHP'ye de değinen toplam 107 yazı yazmıştı. Dördü dışındakiler 'MHP'yi hedef gösteriyordu'.
MHP'nin AB tutumunu yazanlar arasında Radikal toplam 19 köşe yazısıyla takım şampiyonu, bendeniz de kişisel dalda sekiz yazıyla birinci ilan edildim. (İsmet Berkan beş yazıyla ikinci ilan edilirken, Taha Akyol, Mehmet Ali Birand ve Mustafa Balbay dörder yazıyla üçüncülüğü paylaştılar.)
Türkiye'de ilk kez bir başbakan yardımcısı, kendisini ve partisi hakkında yazan gazeteleri ve gazetecileri ismen, hem de Meclis çatısı altında kamuoyuna ifşa ediyor, kendisinin eleştirildiği yazıların çetelesini sıralıyordu.
Bahçeli listesini açıkladıktan sonra, "Şimdi sormak lazımdır: MHP tarafından engellendiği iddia edilen ve adına reform denilen konular nelerdir? Son üç yılda, tam 10 yıldır konuşulan reformlar hangi partilerin ortaklığında hayat bulmuştur?" diye yazılı metne döndü. MHP grubu Bahçeli'yi alkışlarken Arif Fırtına'ya döndüm, "Eh artık bize cevap hakkı düşer" dedim. Güldü.
Ne anlama geliyor?
Ama sonra önümdeki kâğıda, "Bu konuşmayı dinleyen bir aklı evvel, adı sayılan kişilere bir saldırı yöneltirse, Sayın Bahçeli bunun sorumluluğunu üstlenebilecek mi?" diye yazdım, önüne sürdüm. Bu soruya gülmedi. Onun yerine, "Olmaz öyle şey" dedi ve o da önündeki kâğıda, "Yalnızca eleştirenlere yönelik değil. Yalnızca bir saptama" diye yazıp bana okuttu. Biraz durdu, "Yani sizi ne kadar yakından izlediğimizi, tespitleri boşuna yapmadığımızı
göstermek istiyor" diye eklemek ihtiyacı hissetti.
Toplantı dağıldığında Meclis kulisinin kalabalığında kendimi Bahçeli'nin önünde buldum. "Merhaba, nasılsınız" diyerek elimi sıktı. Ben de "İyiyim, teşekkür ederim" dedim ama o kalabalıkta aklımdaki soruları sorma fırsatı bulamadım.
Şimdi burada soruyorum:
Türkiye'nin AB doğrultusunda adım atarken son 15-20 yıllık terörle mücadele atmosferinin hassasiyetlerini dikkate alması gerektiğini (Ben de öyle düşünüyorum) öne süren Bahçeli, bu atmosferde sözlerinin nelere mal olabileceğini düşündü mü?
Bahçeli böyle bir liste açıklayarak gazetecileri tepki ve duygularıyla hareket edebilen belli çevrelerin hedefi haline getirmiş oluyor mu?
Politikacının kendisini eleştiren gazetecileri, kitlesine ve kamuoyuna ifşa etmesi basın özgürlüğü ile çelişiyor mu?
Son olarak. Türk halkının yüzde 70'i AB'den yana olduğuna göre, yüzde 30'u karşı. MHP neden bu yüzde 30'un oyunu alıp tek başına iktidar olmak için AB'ye karşıyım demeyi tercih etmiyor?
Böylece herkes daha rahat eder.
ÖNEMLİ NOT: Bahçeli'nin medyaya yönelik tutumuna akşam saatlerine dek tek tepki DTP lideri Mehmet Ali Bayar'dan geldi. Teşekkürler.
MEHMET ALİ BİRAND/ POSTA
MHP neden bu kadar sinirli?
Miliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dünkü Meclis konuşmasını üzülerek izledim.
Bahçeli özetle, "AB’ye gidiş konusunda çekinceleri olduğunu" açıkça ortaya koydu.
MHP tutumuyla, AB tartışmalarında HAYIR’cı cepheyi oluşturduğunu, muhafazakar yaklaşımdan vazgeçmeyeceğini netleştirdi. Bu politikalardan vazgeçmedikleri tartirde, Türkiye Aralık ortasındaki Kopenhag doruğundan beklediği perspektifi alamayacak demektir.
Avrupa’daki "Türkiye aleyhtarları" MHP’nin yaklaşımından çok memnun olacak. MHP, seçimleri düşünerek, AB karşıtlarının oylarına oynadığını gösterdi...
Bu arada, aralarında bizim de bulunduğumuz 4-5 yazarın adını vererek, eleştirilere tahammül edemediğini de ortaya koydu.
MHP’deki bu sinirliliği anlayabilmek çok güç. Bahçeli’den daha sağduyulu
bir yaklaşım beklerdik...
İŞTE BAHÇELİ’NİN TEPKİ ÇEKEN KONUŞMASI:GAZETECİ LİSTESİ VERDİ
Devlet Bahçeli, MHP’ye AB için gerekli reformların önündeki engel olarak gösterilerek “dil uzatıldığını” savunurken, sürpriz bir çıkış yaptı.
Konuşmasının bu yerinde metin dışına çıkan Bahçeli, Çin’de bölücübaşı Apo’nun idam dosyasıyla ilgili öne sürdüğü şartların basında ele alınış şeklini istatistiki bilgilere dayanarak eleştirdi.
Gazete ve yazar isimleri veren Bahçeli, 23 Mayıs–1 Haziran arası, MHP hakkında 55 köşe yazarının 107 yazı yazdığını, bunlardan dördünün MHP’yi haklı bulduğunu, diğerlerinin ise doğrudan ya da dolaylı olarak MHP’yi hedef gösterdiğini ileri sürdü.
Bahçeli, MHP’yi eleştiren yazıların dökümünü şöyle sıraladı:
“Radikal’de 19, Cumhuriyet’te 16, Milliyet’te 15, Posta’da 10, Hürriyet, Sabah ve Yeni Şafak’ta 9’ar, Zaman, Star ve Türkiye’de 4’er, Finansal Forum ve Gözcü’de 3’er, Dünya’da ise 1 köşe yazısı çıktı. MHP’yle ilgili en çok yazı yazanlar ise, Murat Yetkin (Radikal–8), İsmet Berkan (Radikal–5), Taha Akyol (Milliyet–4), Mehmet Ali Birand (Posta–4), Mustafa Balbay (Cumhuriyet–4) olmuştur.”
Bahçeli, bunları verdikten sonra “Engellediğimiz iddia edilen reformlar nelerdir? Son üç yılda, tam on yıldır konuşulan reformlar hangi partilerin ortaklığında hayat bulmuştur?” diye sordu. Hiçbir ileri adıma engel olmadıklarını savunan Bahçeli, bu suçlamalara, “etnik ayrımcılık zeminini güçlendirecek düzenlemeler ile idama yönelik çekincelerinin” dayanak yapıldığını ileri sürdü.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:05