Medya
  • 13.6.2004 14:57

BAKAN ATALAY:''İNSANLARIN ŞEREFİNİN HAYSİYETİNİN KORUNMASI BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ KADAR ÖNEMLİ''

BAYAZIT CEBECİ ANKARA- Devlet Bakanı Beşir Atalay, yeni Basın Yasası ile basının hem özgür hem de sorumlu hale getirildiğini söyledi. Divan Başkanının seçilmesinin ardından konuşmalara geçildi. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, yaptığı konuşmada güç bir dönemeçten geçildiğini belirterek, ''Çok önemli değerlerimizi yitirdik. Güvenilirlik çizgimiz en altlarda bulunuyor. Her şeyden önemlisi kimliğimizi yitirdik. Türkiye bugün Popstar, 2. Bahar, Biz evleniyoruz, Akademi Türkiye gibi konularla ilgileniyor. Kimliğimizi, patronlarımızı, gerçek anlamda köşe yazarlarını, haber peşinde koşan gazetecileri yitirdik'' dedi. Son günlerde ''İliştirilmiş gazetecilik'' gibi bir kavramının ortaya çıktığına dikkat çeken Bilgin, ''İliştirilmiş gazetecilik, savaşı kendisine verilen araçlarla izleyen, onların gözüyle takip eden gazeteciliktir. İliştirilmiş başyazarlar, yazarlar ve gazeteciler var. Kimi patron iktidara iliştirilmiş. Dilerim bu bataktan, çirkinlikten çıkabiliriz'' diye konuştu. Her köşede yazı yazan kişiyi gazeteci olarak görmediğini belirten Bilgin, şöyle devam etti: ''Sorunlarımız var ama sorumluluklarımız sorunlarımızdan daha önemli. Bu ülkeyi Noel baba bize armağan etmedi. Binlerce şehit kanıyla ıslanmış bir ülkede sorumluluklarımız sorunlarımızdan daha öncelikli.'' Bilgin, Basın Yasası'nın çıkması nedeniyle hükümete ve muhalefete teşekkür ederek devam ettiği konuşmasında 212 sayılı yasada da yeni düzenlemelerin şart olduğunu vurguladı. Devlet Bakanı Beşir Atalay da konuşmasında, basın etiği konusunda en sorumlu kuruluşların basın meslek kuruluşları olduğunu vurgulayarak, ''Basın alanı sadece kanunlarla yasal kurallarla yönetilemiyor. Belki bu kurallardan daha önemli bir şey var o da basın mesleğinin kendi iç denetimini sağlaması'' ifadesini kullandı. İletişim özgürlüğü açısından Basın Kanunu'nu ileri bir adım olarak nitelendiren Bakan Atalay, basının hem daha özgür hem de daha sorumlu hale getirildiğini kaydetti. İlkel denilebilecek yasakların kanunla kaldırıldığını ifade eden Bakan Atalay, basın özgürlüğünün önemli olduğunu ama toplumda yaşayan bireylerin de basına karşı korunması gerektiğini belirterek, ''Biz bu dengeyi sağladık. İnsanların haysiyetinin şerefinin koruması basın özgürlüğü kadar önemlidir'' dedi. Atalay, 212 sayılı yasa gibi basınla ilgili yasalardaki problemlerinin yasadan kaynaklanmadığını, uygulamadan kaynaklandığını vurgulayarak, bunun yeni yasama yılının başında gündeme getirileceğini söyledi. Türkiye'nin sözünün değerinin arttığını söyleyen Atalay, AB sürecinde yapılan değişikliklerle rahatlanma sağlandığını belirterek, basın meslek kuruluşlarından bu sürece katkıda bulunmaları çağrısında bulundu. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, basın ve siyasetin itibar grafiğinin epey aşağıda olduğuna dikkat çekerek başladığı konuşmasında, ''Bir çok meseleyi kanun çıkarak çözeceğimizi sanırız. Çıkarılan yasaların önemi var ama yasayla çözülemeyecek meseleler var'' dedi. Basın mesleğinde yasadan çok ahlaki değerlerin önemli olduğunu ifade eden Çiçek, çıkarılan yasaların uygulamada gerekli dikkati gösterilmemesi durumunda beklenen faydayı sağlamayacağını kaydetti. Çiçek, doğru bilgilerin verilmesinin iç barış açısından önemine dikkat çekerek açık ve saydam bir toplum için ne varsa yazılmasından rahatsızlık duyulmaması gerektiğini ifade etti. ''Yolsuzlukla mücadele etmek isteyen yolsuzluğun parçası olmamalı'' diyen Bakan Çiçek, ''Türkiye iyiye gidecekse kimse 'başkaları suçlu, benim sorumluluğum yok' dememeli'' diye konuştu. BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu, ''Terör asla geri gelmesin. Bizim bunu söylememiz terörü ortadan kaldırmaz. Şu anda da terör devam ediyor'' dediği konuşmasını şu şekilde sürdürdü: ''Şehit aileleri mahzunlar, neredeyse suçlanıyor gibi psikoloji içindeler. Birileri haksızlığa uğramış gibi davranıyor. Kimsenin uzun süre cezaevinde yatmasını istemem. Yasaların emrettiği çerçevede cezanın tamamlanmasına bir şey diyemem'' dedi. Bir dış müdahale görüntüsünün yaşandığından yakınan Yazıcıoğlu, bunun ülkenin bağımsızlığını tartışılır hale getireceğini ifade ederek, herkesin ana dilini konuşabileceğini ama bunun resmiyet oluşturmasına itirazı olduğunu söyledi. Bazı şeyleri örtmek için yeni etnik unsurlar oluşturulmaya çalışıldığını iddia eden Yazıcıoğlu, 'Apo'ya özgürlük', 'Dağda 5 bin kişi var', 'tutsak' gibi sözlerin resmi kişilerin ifadelerinde sıkça yer almaya başlandığına dikkat çekerek, ''Savaş iki ülke arasında olur, ateşkes devletler arasında. Bunlara niçin müsamaha gösteriliyor'' ifadesini kullandı. ''Tehlikeli bir gidiş, bu yol yanlış bir bir yoldur'' diyen Yazıcıoğlu, terör örgütlerinin meşrulaştırılmasına dönük bir kampanya oluştuğunu söyleyerek, ''Bu ateş önce onları yakar'' uyarısında bulundu. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:23

İLGİLİ HABERLER