Çiçek, İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Peter Westmacott ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, hakim ve savcıların insan hakları eğitimi kapsamında geçen yıl mayıs ayında başlayan çalışmanın üçüncü aşamaya geldiğini belirtti.
Bu aşamanın 5 Nisan 2004'te Türkiye'nin 9 bölgesinde 30 eğitim merkezinde başlayacağını ve 11 Haziran 2004'te sonuçlanacağını kaydeden Çiçek, bu kapsamda yaklaşık 9250 hakim ve savcıya eğitim verileceğini bildirdi.
AB'nin işbirliğiyle başlatılan projenin üçüncü aşamasına İngiltere Büyükelçiliği'nin de destek vereceğini ifade eden Çiçek, eğitimin maliyetinin 1 trilyon 300 milyar olarak tespit edildiğini, bunun 434 milyar lirasının genel bütçeden, 600 milyar lirasının İş Yurtları Kurumu bütçesinden, 266 milyar lirasının ise İngiltere Büyükelçiliği'nin katkıları ile karşılanacağını söyledi.
Çiçek, seferberlik zihniyeti ile sürdürülen bu eğitimin başarıya ulaşmasını dileyerek, organizasyonda yer alan herkese teşekkür etti.
''TÜRKİYE, AVRUPA İLE FARKI KAPATACAK''
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, insan hakları ihlallerinde emniyet ve adliyenin ilk sıralarda yer aldığını belirterek, bu çalışmalar sonucunda bu ihlallerin azalıp azalmayacağını soran bir gazeteciye, ''Şikayetlerin bu kurumlara yönelmesi gayet tabiidir. Çünkü, bu kurumlar uygulayıcı. Yasalar da bunları gidermeye yönelik çıkarılıyor. Türkiye bu konuda epey mesafe aldı. Bazı noksanlıklar var. Eğitim çalışmalarıyla Türkiye, Avrupa ile arasındaki farkı kapatacaktır'' yanıtını verdi.
Kapatılan DEP'in eki milletvekillerinin yargılandığı davaya ilişkin bir soru üzerine Çiçek, davanın nasıl sonuçlanacağını bilemeyeceğini, Türkiye'de yargının bağımsız olduğunu, hakimlerin; hukuk, yasalar ve vicdanları doğrultusunda karar verdiğini vurguladı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) hak ihlalini belirlemesinin ardından yeniden yargılama yapıldığını anımsatan Çiçek, şöyle devam etti:
''Türkiye'de bu bazı kesimler tarafından yanlış anlatılıyor. Sanki, otomatik olarak AİHM kararı doğrultusunda bir karar verilecek. Bu konu siyasetin gündemine taşındı. Siyasi beklentiler var. Mahkemeler, siyasi beklentilere uygun olarak karar vermez. Mahkemeler, hukuk, yasalar, dosyadaki deliller ve vicdani kanılarına göre karar verir.''
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
Çiçek, anayasa değişikliğine ilişkin bir soruyu yanıtlarken de, yasaların anayasaya uygun olarak çıkarılması gerektiğini, ancak mevcut anayasada AB müktesebatına uygun olmayan maddeler bulunduğunu kaydetti.
Cemil Çiçek, ''Burada bir çelişki var. Yasaları anayasaya aykırı yapamazsınız. Ancak anayasa da müktesebata uymuyor. Bugünkü anayasada mecburi olarak değiştirilmesi gereken maddeler var. Ne kadar erken yaparsak iyi olur. Seçimler geride kaldı. Esas gündemimiz anayasa olmalı'' dedi.
Cezaevindeki bazı hükümlülere korsakof tanısı konulduktan sonra cezanın infazının ertelendiği, ancak bu mahkumlardan bazılarının yine Adli Tıp Kurumu'nun raporuyla cezaevlerine konulduğunu hatırlatan bir gazetecinin, ''Bu mahkumlar için bağımsız bir heyet oluşturup kontrolden geçirmeyi düşünmüyor musunuz? Çünkü, bu mahkumlardan bazıları AİHM'e başvurarak tedbir kararı aldı'' şeklindeki sorusu üzerine de Çiçek, bu konuda gerekli çalışmaların yapıldığını söyledi.
Adalet Bakanı Çiçek, konuya bilimsel açıdan bakılması gerektiğini, bu mahkumların cezalarının infazının geçici olarak durdurulduğunu anlatarak, ''Bu mahkumların sağlık koşullarında düzelme olursa, yeniden cezaevine alınır. Her iki raporu da veren devletin organlarıdır. Yani, ceza infaz edilemez diyen de infaz edilir diyen de... Adli Tıp Kurumu'nu yıpratmanın anlamı yok. Bu konular bilimsel, tıbbi konulardır'' diye konuştu.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:56