Eğitim
  • 21.11.2002 11:02

BAKAN MUMCU: BEN ATATÜRK TÜRKİYESİ'NİN MİLLİ EĞİTİM BAKANI'YIM

KAYNAK : Haber Vitrini Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu, anayasa ve kanunlarla çizilmiş sınırlar içinde bir eğitim politikası yürüteceklerini belirterek, ''Ben, Atatürk Türkiyesi'nin Milli Eğitim Bakanı'yım. Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlığın en önüne geçme idealine Türkiye'yi taşıyacak insan profilini ortaya çıkaracak bir eğitim sistemi kurmak, var olan sistemi bu amaca daha da yaklaştırmak üzere buradayım'' dedi. Milli Eğitim Bakanlığı görevine başlayan Mumcu, eğitim muhabirlerinin sorularını yanıtladı. Gazetecilerden, bazı konularda soru yöneltirken ''dikkatli ve titiz'' davranmalarını isteyen Mumcu, şöyle konuştu: ''Bana şu gibi soruları sorarken çok dikkatli ve titiz davranmanızı rica ediyorum. Bu ülkenin anayasasında, kanunlarında çizilmiş sınırların içinde bir eğitim politikası yapacağız. Bununla ilgili soru ve yorumlarla toplumsal duyarlılığın provoke edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Daha ilk günden başörtüsü ile ilgili sorulara muhatap olmak, bu tür provokasyon eğilimlerinin var olduğunu gösteriyor. Türk eğitim sisteminin önünde çok ciddi problemler var. Bu problemleri aşabilmek için bizim provokasyonlara değil uzlaşmaya, hoşgörüye ihtiyacımız var. Anlayışa ihtiyacımız var. Bana kimse bundan sonra lütfen bunun dışında bir şey sormasın, cevap vermem. Ben, Atatürk Türkiyesi'nin Milli Eğitim Bakanı'yım. Ben Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlığın en önüne geçme idealine Türkiye'yi taşıyacak insan profilini ortaya çıkaracak bir eğitim sistemi kurmak, var olan sistemi bu amaca daha da yaklaştırmak üzere buradayım. Bunu yapacağım.'' ''EĞİTİM BAKANI TEK BAŞINA ÇÖZEMEZ'' ''Türkiye'de fert başına düşen milli geliri en az 5-6 bin dolara yükseltmeden Avrupa Birliği standartlarında bir eğitim beklemenin gerçekçi olmayacağını'' vurgulayan Mumcu, Türk Milli Eğitim sistemindeki sorunları tek başına Milli Eğitim Bakanlığı'nın ya da eğitim sektörünün sorunları olarak görülemeyeceğini kaydetti. Eğitimin sorunlarının Türkiye'nin sorunlarından ayrılamayacağını ifade eden Mumcu, şöyle konuştu: ''Bana göre Türk ekonomisinin problemlerinden daha köklü, daha kronik problemleri var Türk eğitiminin. Cumhuriyet'in de gerisine uzanan kökenleri bulunan sorunları var. Türk toplumunun zihniyet yapısıyla da siyasal sistemle de ilintili birtakım sorunları var. Dolayısıyla eğitim bakanı eğitimin tüm sorunlarını tek başına çözemez. Eğitimin sorunları bir hükümet politikası, bir toplumsal mutabakat sorunu olarak görülmek zorundadır. Yani eğitim sorunlarından hem hükümetin, hem devletin tüm unsurlarının, hem de toplumun her kesiminin katıldığı bir süreç içinde kurtulabilir.'' ''EN ÖNEMLİ SORUN, ZİHNİYET'' Eğitimin önündeki en önemli sorunun ''zihniyet sorunu'' olduğunu vurgulayan Mumcu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Zaman zaman eğitimcilerin, siyasetçilerin, zaman zaman öğrenci velilerinin bile zihinlerinde kalıplaşmış bir eğitim bakışı var. Bu bakış ne çağdaş anlayışı, ne de çağcıl değerleri yansıtıyor. Özellikle makbul kabul edilen, piyasanın, ekonominin, genel toplumsal ortalamanın makbul kabul ettiği bir kalıba dökmeyi biz eğitimin işlevi olarak görüyoruz. Bu son derece yanlış. Çünkü son derece dinamik bir çağda yaşıyoruz, bilgi toplumu içinde yaşıyoruz. Bugünün makbulleriyle kalıba döktüğünüz çocuk, hayatın içine girdiği zaman makbul olmaktan çıkmış oluyor.'' Mumcu, temel politikalarından birinin eğitim yönetiminin çağdaşlaştırılması olacağını kaydetti. Erkan Mumcu, ilk aşamada hangi somut adımları atacaklarına ilişkin soruyu şöyle yanıtladı: ''Kavramlaştıramıyorsanız sistemleştiremezsiniz, sistemleştiremiyorsanız çözemezsiniz. Bu soyut gelen şeylerin hepsini bakanlığım süresince tek tek, olay olay size somutlaştıracağım, göstereceğim. Ama ilk söyleyeceğim somut şey şu olsun: Ders mi olur, atölye çalışması mı olur başka bir şey mi olur bilmiyorum ama (nasıl düşünülür, nasıl öğrenilir, nasıl karar verilir) eğitimini mümkün kılacak bir çözüm arıyorum.'' Mumcu, sorunlara çözüm ararken sivil toplum örgütlerinden, üniversitelerden ve uzman görüşlerinden yararlanmak istediklerini belirterek, hemen her hafta sonu geniş katılımlı ''workshop''lar düzenleyeceklerini ifade etti. Mumcu, ''(Biz karar aldık, işte bu) demeyeceğiz. Her şeyi sektörle, toplumla beraber yapacağız. Çok şaşıracağınız ve güzel şeyler olacak'' diye konuştu. ''EĞİTİM PARALI OLACAK MI?'' Mumcu, ''Bakanlığınızın ya da hükümetin eğitimi paralı hale getirmek gibi bir niyeti var mı?'' sorusuna şu yanıtı verdi: ''Toplumun çeşitli kesimlerinin gelir düzeylerine bağlı olarak, eğitim sektörünün giderlerine katkılarını istemek sektörde kaliteyi artırmakta son derece yararlı olur. Ama bunu doğrudan doğruya paralı eğitim gibi algılamak da doğru değil. Paralı eğitim getireceğiz gibi bir şey söylemiyorum. İlk günden her şeyi mucizevi bir dokunuşla çözmemi hiç kimse beklemiyor. Ben de zaten böyle bir iddia içinde değilim. Öyle bir sektörden söz ediyoruz ki çözümler uzun yıllar içinde gözükebilecek. Bu alan, herkesin çok sağduyulu, çok soğukkanlı, çok dikkatli olması gereken bir alan. Üzerinde çalıştığımız malzeme insan. Kaybedilmesine tahammül edebileceğimiz bir varlık değil.'' ''BANA AYAK UYDURACAK ADAM İSTERİM'' Bakanlık kadrolarında bir değişiklik yapıp yapmayacağı konusunda da Mumcu, ''Böyle bir kararlılığım yok. (Kadroyu değiştireceğim, burayı dağıtacağım) tafralarıyla gelmedim. Yok böyle bir şey. İnsanların kavrayışlarına, etkinliklerine, verimliliklerine bakacağız. Dinamik olup olmadıklarına bakacağız. Ben, bana ayak uyduracak adam isterim'' dedi. Mumcu, ''YÖK Genel Kurulu toplantılarına katılacak mısınız, katılırsanız tutanak tutulmasını isteyecek misiniz?'' sorusuna, ''İcap ederse giderim. Ben resmi kurumların bir hafızası olması gerektiğine inanıyorum. Resmi kurullar ve kurumlar bu hafızalarını gelecek nesillere taşımalıdırlar'' yanıtını verdi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:43

İLGİLİ HABERLER