Gündem
  • 2.3.2014 23:45

Başbakan, cemaat ve CHP'ye fena yüklendi

Başbakan Recep Erdoğan, partisinin Muğla’daki mitingine katıldı. Eski garaj alanında halka hitap eden Başkan Erdoğan, büyükşehir yasasına önce CHP’nin karşı çıktığını belirterek, "Muğla ve diğer illeri büyükşehir yapınca ilk karşı çıkan CHP oldu. Bu CHP şimdi hangi yüzle sizin karşınıza gelecek de oyunuzu bize verin diyecek. Siz sorun hangi yüzle oy istemeye geliyorsunuz diye. Bunlar kasaba bile yönetemez. Ben belediyecilikten geliyorum. İstanbul'u kimden aldım CHP’den. CHP yolsuzluklar içindeydi. İSKİ yolsuzluğunu biliyorsunuz. İstanbul susuzdu aynen burası gibi. Hava kirliliği vardı. Muğla da bunu hak etmiyor. İnşallah Muğla’yı AK Parti Büyükşehir Belediyeciliği ile tanıştıracağız” dedi.
CHP’nin korkutma siyaseti ile işi idare ettiğini ileri süren Başbakan Erdoğan, “CHP iftira ile, kasetler ile, istismar siyasetçiliği ile, milli değerleri kullanarak bunları tehdit altında imiş gibi gösteriyor. 12 yıldır hükümetiz. Kimsenin hayat tarzını karışmadık. Kimsenin yediğine içtiğine karışmadık. Giyimine kuşamına, diline, etnik kökenine, milli ve manevi değerlerine karışmadık. Tam tersine özgürlüklerin barışın kardeşliğin bir arada yaşama kültürünün arkasında olduk. CHP geliyor Muğla’da asılsız korkular pompalıyor. Söyleyecek fikirleri olmadığı için korku siyaseti peşinde. Ankara’da farklı işlerin peşinde. Ankara’da Pensilvanyalı zat ile darbe planlıyor. Ellerine bir ses kaydı tutuşturuyorlar, CHP de onunla idare ediyor. CHP ve MHP’den bir proje duydunuz mu bugüne kadar? Bunlar üç kafadar. CHP Genel Müdürü, MHP Genel Başkanı ve Pensilvanyalı bir zat kafa kafaya verdiler, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine hücum ettiler. Ulusal güvenliğimize saldırıyorlar. Fıkra gibi bunlar. CHP’ye kaset ile genel başkan ataması yaptılar. Şimdi de güya Başbakanı devirip Başbakan olarak atayacaklar. Bu ülke kaset ile değil, şehitlerin kanı ile kuruldu. Bu ülke, kasetler ile devrilemeyeceği kadar büyük bir ülke” dedi.
“BUNLARA ÜÇ-BEŞ KOYUN VERSEN ONU DA KAYBEDERLER”
Son günlerde gündemden düşmeyen ses kayıtlarını da değinen Başbakan Erdoğan, “Pensilvanyalı zatın emrinde olan bir kısım yargı ve emniyet içinde yuvalanmış bir çete sabah akşam Türkiye’yi gizli gizli dinliyor. Yaklaşık 3 bin kişiyi 3 yıl boyunca dinlemişler. 450 MHP’liyi dinlemişler. Hiçbir ayrım yapmadan kendileri dışında kim varsa dinlemiş ve kaydetmişler. Bürokratları, sanatçıları, gazetecileri tek tek dinlemiş ve takip etmişler. MHP Genel Başkanı ve CHP Genel Müdürü montajları ellerine alıyor ve seçim meydanlarında kürsülere çıkıyorlar. Kendileri de dinlenmiş. Yarın işlerine gelmediği zaman onları da ortaya çıkaracaklar. Yarın MHP ve CHP’yi de sırtından hançerleyecekler, ihanet edecekler. Ülkesini ihanet eden, ülkesinin gizli belgelerini servis edenler, herkesi hançerlerler. CHP ve MHP maalesef işin ciddiyetinde değiller. Şimdi de belki kaset ile başbakan olurum diye bu çirkin tuzağa giriyorlar. CHP Genel Müdürüne sormak lazım. Son yerel seçimlerde İstanbul Belediye Başkan adayı olmuştun. Kaydını da Kağıthane ilçesine götürmüştü. Nerede oturuyorsun dediler. Kağıttepe de oturuyorum dedi. O seçimde oyunu da kullanamamıştı. Oyunu kullanamayan birisinden başbakan olur mu? Bunlar üç-beş koyunu teslim etsen kaybeder gelirler. Milletim zaten bunları biliyor ve bildiği için prim vermiyor. MHP Genel Başkanının nemalanma gayretleri zaten boş. Türkiye’nin bağımsızlığını ve özgürlüğünü tehdit eden bu ihanet girişimine asla geçit vermeyiz” dedi.
“BUNLAR SÜLÜK GİBİ”
Devletin tüm okullarında bundan sonra çocuklara ücretsiz hafta sonlarında kurs verileceğini açıklayan Erdoğan, “Sizden tek şey istiyorum. Çocuklarınızı bu paralel örgütün dershanesine gönderenler, bu çocuklarınızı lütfen bu dershanelerden alın, okullarından alın. Devletimizin okulları var. Yasa çıktı. Bundan böyle hafta sonlarında da anne-baba isterse takviye kursları okullarımızda vereceğiz. Ücreti tamamen devlet ödeyecek. Çünkü bunlar milletimi çok sömürdüler. Sülük gibi emdiler. Sülük çok değerli bir hayvandır, zararlı olan kanı emer, ama bunlar maalesef faydalı olan kanı emdiler. Bunlar çok tehlikeli. Bunlar ablalar yetiştirmişler. O ablalar gece seansları yapıyor. Yurtta kalan yavrularımızı gece ayağa kaldırıp başbakanı beddua ettiriyorlar. Biz zulümle emir olunmadık, gazapla emri olunmadık, biz rahmetle emrolunduk. Zulüm için değil. Bizim rahmetimiz gazabımızı aşacaktır inşallah. Bunun için yola çıktık. Böyle yürüyeceğiz. O harekete gönül veren saf ve temiz kardeşlerime sesleniyorum. Bu oyunu bozun” dedi.
“SENİN OKULLARINI İSTEMİYORUM”
“10 yıl önce bu Türkiye neydi, şimdi ne oldu” diye soran Başbakan Erdoğan, “Artık okullarımıza rahat rahat gidiyoruz. Kızlarımızı başları örtülü diye okullara almıyorlardı. Bu Pensilvanya’daki zat o zaman ‘Başörtüsü füruattır’ diyordu. 28 Şubatı hatırlayın. Ne dedi. “Paşam okulları size teslim ederiz” diyordu. Şimdi de beni arıyor, “Okulları size teslim edelim” diyor. Senin okulların senin olsun, bizim devletimizin okulu bu millete yeter. Türkiye istikrarlı büyüyor. Ama bunlara da tavrınızı koyun. Bunların gazetelerini okumayın, atın çöpe. Bunlarda takiyye ve yalan var. Geçenlerde dediler ki; tablet bilgisayarları çocuklar almıyormuş. Yalan olur da bu kadar olur mu? Ama bunlarda var. Bugüne kadar 175 bin tablet bilgisayar dağıttık. 672 bin tablet bilgisayar ihale edildi. 10 milyon tablet bilgisayar daha ihale yapacağız. Okullarımıza etkileşimli tahtalar yerleştiriyoruz. Artık çocuklarımız çanta taşımayacak. Tablet bilgisayar ile gidip gelecekler” dedi.
“CHP GENEL MÜDÜRÜNDEN ANCAK TAHTAKALE’DE KASETÇİ OLUR”
Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "2002 yılında göreve geldik. Milli gelir 230 milyar dolar. 79 senede Osmanlı dahil 230 milyar dolar. Biz bunun üzerine 11 yılda 570 milyar dolar ilave ettik. Şu anda milli gelirimiz 800 milyar dolar oldu. 79 senede 6 bin 100 km yol yapıldı. 11 senede 17 bin km. bölünmüş yol yaptık. Yolsuzluğun olduğun bir ülkede siz bu kadar yol yapabilir misiniz? 205 bin derslik yaptık Türkiye’de. Kitap bulunamıyordu. Bizler teksir kâğıtları ile okuduk. Şimdi öğrencilerimizin sırasının üzerinde kitapları ücretsiz hazır. 45 TL Üniversiteli gençler burs alıyordu. Şimdi beslenme yardımı ile birlikte 500 TL alıyorlar. Bire onbir, biz buyuz. Yolsuzluğun olduğu yerde bu olur mu? Devletin 100 TL’sinin 73 lirası borçtu. Şimdi 35 TL’si borç. 100 TL’nin 63 TL’si faize gidiyordu. Enflasyon çift haneli rakamlarda idi. Şimdi enflasyon tek haneli rakamda. Aradaki fark milletimin cebinde kalıyor. İşçi memur kardeşimden Zorunlu Tasarruf kestiler mi? Toplamda 13,5 katrilyon para kestiler. Geldik masanın üzerinde bir baktım ki devlet 13,5 katrilyon borçlu. Devlet borçlu olamaz. Hemen ödedik. Aradan bir müddet geçti. Bir haber daha geldi. Konut edindirme yardımı altında da kesmişler. 3-5 katrilyondan aşağı değil. Şu ana kadar 17 katrilyon yaptı. Kimden kesildi bu para işçiden memurdan. Hani CHP işçinin memurun yanındaydı. Ah CHP ve MHP siz ruh ikizisiniz. Bunlar işçimizi memurumuzu acımasız şekilde sömürdüler. MHP bizden önce hükümetti. 23,5 milyar dolar IMF’ye borç bıraktı. Bunu da biz ödedik. IMF bizden 5 milyar dolar borç istiyor vereceğiz. Merkez Bankasının kasasında 27,5 milyar dolar vardı. Şimdi 124 milyar dolar var. Nereden nereye? Yere sağlam basıyoruz. Yolsuzlukların olduğu bir iktidar bunu yapabilir mi? Ey Genel Müdür sen git kaset ara, kaset arama ile meşgul ol. Senden ancak Tahtakale piyasasında kasetçi olur. Başka işe yaramazsın. Üçüncü köprü yapılıyor. Bu da onları rahatsız etti. Önce Genel Müdür rahatsız oldu. Çünkü bir şey yapılıyorsa bunlar rahatsız oluyor. Şu anda köprünün Asya ve Avrupa yakasında 250 metre kuleler yükseldi. Tableler gelecek. 4 gidiş, 4 geliş. Ortasında da tren gidecek. 2015 sonunda bitecek. Marmaray’ın güneyinde yine denizin altında iki tüp geçit yapıyoruz. İki katlı. Bundan da otomobiller geçecek. Neden, çünkü bizim millete aşkımız ve sevdamız var. Biz Ferhat’ız, Onlar şirin. Dağları deliyoruz geliyoruz. Yapılmayanları telafi ediyoruz” dedi.
MUĞLA’YA ŞEHİR HASTANESİ MÜJDESİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan konuşmasının sonunda Muğla’ya bir de müjde vererek Muğla’ya Şehir Hastanesi yapacaklarını açıkladı. Erdoğan, “Biz göreve geldikten sonra Muğla’da 276 km. bölünmüş yol yaptık. Muğla-Denizli arası devam ediyor. Ören’de bir yat limanı yapıyoruz. İnşaası süren 200 yat kapasiteli liman bitecek. Datça Yat limanı devam ediyor. 2013 yılında Muğla havalimanları ile yaklaşık 7,5 milyon yolcu taşındı. Şimdi gelelim Muğla’ya müjde vermeye. 700 yataklı bir şehir hastanesi yapıyoruz. Bu hastane içinde her türlü sağlık hizmetini alabileceğiniz, donanımı otoparkı ile modern bir sağlık kampüsü olacak. Altyapı çalışmaları bitmek üzere. Temeli attığımız andan itibaren 30 ay. Muğla’ya 12 yılda 8 katrilyon liralık yatırım yaptık. Ulaştırma ve Haberleşme 942 trilyon, orman su işleri 1,8 katrilyon, tarımda 799 trilyon, enerjide 539 trilyon, turizmde 160 trilyon, gençlik ve sporda 326 trilyon, sağlık 129, eğitimde Muğla’ya 632 derslik 10 bin bilgisayar gönderdik. 490 okula internet bağlantısı yapıldı. 343 adet bilişim teknolojisi kurduk. 920 sınıfa etkileşimli tahta monte edilmiş durumdu. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesine toplamda 87 trilyon kredi ve burs dağıttık. 55 trilyon turizm yatırımlarına destek sağladık” dedi.

"CHP VE MHP RUH İKİZİ"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu "Kasetle geldi partiye genel başkan oldu. Kasetle gelenler kasetle giderler" diyerek eleştiren, MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye ise "Ne olduğunun farkında değil. Milliyetçi mi, ulusalcı mı, Ergenekoncu mu daha buna karar veremedi" diyerek yüklenen Erdoğan, Isparta şivesiyle bir dörtlük okudu ve "İşte bu ruh ikizleri düz yol varken, sandık varken başka yollara girdiler, boğazlarına kadar da çamura battılar" dedi.

"BİZE DİZ ÇÖKTÜREMEZLER"

Her iki partiyi kasetle, ses kaydıyla ve montajla hükümeti düşürüp Ak Parti'yi yıpratacaklarını zannetmekle itham eden Başbakan Erdoğan, "CHP'de birileri kasetle gider kasetle gelebilir. Ama AK Parti'de bunu yapamazlar. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'nı montaj kasetlerle dize getiremezler, diz çöktüremezler" diye konuştu.

"BU ÜLKEYİ KARIŞTIRMAYI BIRAK"

Isparta'nın Barla Beldesi'nin, Said-i Nursi'nin uzun yıllar sürgünde yaşadığı yer olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Said-i Nursi CHP zulmünü en ağır şekilde yaşadı. CHP karşısında asla diz çökmedi. Ülkesinden kaçıp başka ülkelere sığınmayı, başka ülkelerden burayı karıştırmayı aklının ucundan bile geçirmedi. Şimdi Pensilvanya'daki zat ağzına hiç bir zaman Bediüzzaman'ın ifadesini almamıştır, kullanmamıştır. Güya Bediüzzaman'ın yolunda gidiyor. Yalan. CHP ile şu anda kol kola giren, birlikte hareket eden, birlikte kaset siyaseti yapan biri nasıl Said-i Nursi'nin izinden gidebilir. 28 Şubat'ta darbecilere 'hoşgörü ödülü' veren, 17 Aralık'ta CHP ile kol kola darbeye yeltenen biri nasıl merhum Bediüzzaman'ın izinde olabilir? Şimdi ben söylüyorum. İki yıl önce de söyledim. Dedim ki, 'Dön Türkiye'ye gel', gelmedi. Şimdi yine sesleniyorum. Dürüstsen, samimiysen bu ülkeyi karıştırmayı bırak. Burası senin ülken ise dön buraya gel diyorum."

"SAFMIŞIM, ELİMDEN GELEN DESTEĞİ VERDİM"

Kendisinin söz konusu yapıyla ilişkisinde samimi olduğunu aktaran Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Ama bir de safmışım. Ben de elimden gelen her türlü desteği verdim. Çünkü bana gönderdiği kitaplarında öyle methiyeler düzüyordu ki diyordum ki herhalde samimi. Biz de kalktık bazı açıklamalar yaptık tabii. Ama son Türkçe Olimpiyatları'nda Peygamberimizin orada olduğunu söyleyince şaşırdım. Bazı hocalarımızla görüştüm, hepsi çok şaşırdıklarını söylediler. Kendi televizyonlarında sevgili Peygamberimizi Miraçtan indirip kamyonete bindirenler bunlar değil mi? Ben bu yapının içindeki kardeşlerime sesleniyorum. Lütfen başınızı iki elinizin arasına alın ve bir an düşünün. Nerede Barla'daki merhum Said-i Nursi, nerede Pensilvanya'daki zat."

"40 BİN ÖĞRETMEN ALACAĞIZ"

Miting alanının kadınlara ayrılan bölümünden yükselen öğretmen atamalarına ilişkin taleplere de yanıt veren Başbakan Erdoğan, "10 bin öğretmeni devre arasında aldık. İnşallah Ağustosta 40 bin öğretmen alacağız. Meslekle ilgili bence İŞKUR'a müracaatınızı yapın. Buralara müracaatınızı yapın ve meslek danışmanları noktasında imkan var" dedi.

"BAŞBAKAN DEMEN BANA ZULDÜR"

Başbakan Erdoğan, Türkiye'de yaşadığı en önemli sıkıntının muhalefet sıkıntısı olduğunu söyledi. CHP'yi 'bakar kör' olmakla eleştiren, ihaneti göremediğini söyleyen Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisine 'Başbakan' ve 'Sayın' diye hitap edilmemesi kararını şu sözlerle değerlendirdi:

"Çıkmış ana muhalefetin genel müdürü diyor ki 'Sana başbakan demeyeceğim.' Sen zaten bana 'Başbakan' dersen bu benim için zül olur. Çünkü senin seviyen çok aşağılarda. Bana milletimin 'Başbakan' demesi yeter. Sen desen ne olur, demesen ne olur. Ve 'Sayın' demeyin diyor. Ya desen ne olur, demesen ne olur. Size iftiralar yakışıyor. Bak ben adını anıyor muyum? Bundan böyle 'Ne bunun ne diğerlerinin adını anmayacağım' dedim anmıyorum. Sadece sıfatları genel müdür. Niye, genel müdürlükten çıkamadılar."

"PATRON İZİN VERMEZ"

Başbakan Erdoğan, dinlemelerde CHP ve MHP'nin de hedef alındığını ileri sürdü. Buna rağmen her iki partinin liderlerinden tek bir açıklama gelmediğini söyleyen Erdoğan, "CHP'nin genel başkanı tek çift laf etti mi? Etmez, edemez. Pensilvanya'daki patron izin vermez. Aynı şekildeki MHP" dedi.

"SÜLÜK DEMEK SÜLÜĞE HAKERET OLUR"

Isparta mitinginde kendisinin cezaevinde yatmasına neden olan Ziya Gökalp'ın şiirini de okuyan Başbakan Erdoğan, konuşmasının sonunda şu çağrıyı yaptı:

"Bunların dershanelerine çocuklarınızı göndermeyin. Varsa gidenler çekip alın çocuklarınızı. Bunların okullarına da göndermeyin çocuklarınızı. Devletin okulları bize yeter ve çocuklarımızda zayıf kalanlar varsa yavrularımıza hafta sonlarında biz takviye derslerini devlet olarak vereceğiz. Ücretsiz olarak vereceğiz. Artık bunların sülük gibi vatandaşımızı emmelerine müsaade etmeyeceğiz. Ama bu sözüm de sülüğe hakaret olur. Sülük zararlı kanı emer, faydalı kanı emmez. Çünkü 1 milyar dolar yıllık rantı kaybediyorlar ondan çıldırdı bunlar."

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 07:14

İLGİLİ HABERLER