Gündem
  • 9.6.2003 12:22

BAŞBAKAN ERDOĞAN: ''IMF BİZE YALVARARAK BORÇ VERMEDİ, AFEDERSİNİZ BİZ KUYRUĞA GİRİP BORÇ ALDIK''

HASAN YEDİYILDIZ İSTANBUL- Ceylan Intercontinental Otel'de gerçekleştirilen ''Yoksulluğun Azaltılması Uluslararası Konferansı''na katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, organizasyonda emeği geçenlere teşekkür ederek konuşmasına başladı. Bu konferansın, devlet-millet kaynaşmasının örneklerinden bir tanesi olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, ülkemizin temel meselelerinden bir tanesi olan yoksulluğun tartışılması ve çözüm yollarında da katkı sağlayacağına inandığını dile getirdi. Sosyal sorunların çözümlenmesi ve sorunun büyüklüğü içinde toplumla devletin el ele vermesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, ''Türkiye, iktidarımızla güven ve istikrarı yakaladığında, yıllardır ertelenen sorunlar yeni dönemde ele alınmaya başlamıştır. Ne yazık ki Türkiye'yi bugünlere getirenler bu durumu toplumun bir zaafı olarak algılamış. Bugüne kadar siyaset toplumun zaafları üzerinde yapılmış. İnsanların duyguları ise istismar edilmiş. İktidarımız toplumun zaafları üzerinde siyaset yapmamaya kararlıdır'' dedi. Hükümet olarak ilk uygulamalarında toplumun en zayıf ve sahipsiz kesimlerine el uzatarak işe başladıklarını ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin imkanlarının Türkiye'ye yeter olduğunu, ancak yanlış politikalarla bu ülkenin kaynaklarının heder edildiğini savundu. Erdoğan, ''Yıllarca izlenen siyaset, herkesin kendine olan güvenini kırmıştır. Şimdi herkes kendine olan güvenini tazelemeli ve elinden geleni yapmalı. Bu anlamda elinde imkan bulunan vatandaşlarımıza büyük sorumluluklar düşüyor. Hamdolsun bu anlamda bir bilinç uyanmasına şahit oluyoruz. Bu salonlardaki konuşmalar salonlarda kalmayacak ve hayata yansıyacak sonuçlar oluşacaktır. Zira bugüne kadar yoksullukla mücadele bir istismar olarak toplumun önüne konulmuş, kimileri devletle toplumun ilişkilerin zayıflamasında kullanmıştır. İnsanları üretim sürecine katan, onları iş ve meslek sahibi kılmayı amaçlayan yeni ve çağdaş modellerin uygulanmasına geçmek gerekiyor. Bunun için haksızlıklarla mücadelede herkese tek tek sorumluluklar düşüyor'' diye konuştu. Erdoğan, Türkiye'de devletle toplum ilişkilerinin ne kadar yara aldığının bilindiğini, özellikle medyanın bu konuda hamiyet sahibi vatandaşlara örnek teşkil etmesinde büyük rol oynaması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti: ''Bizler toplumsal vicdanın sesi olarak siyasete girdik ve başkalarının kanattığı yaraları sarmak için göreve geldik. İnşallah adalet ve kalkınma hedeflerimizi gerçekleştireceğiz. Hükümetimiz kalkınmasını tamamlamış ve sorunların kaynağına inerek, köklü çözümler üretmektedir. Yoksullukla mücadele çok büyük çaba gerektirir. Bütün bunlar için toplumla devletin bütünleşmesi şarttır. Toplumun gözünün içine baka baka bu ülkenin imkanlarını ve kaynaklarını heder edenler şimdi toplumun gözü önünde hesap verecekler. Yalnızca siyasetçilerin hesap vermesiyle Türkiye'nin refaha ermeyeceğini aklımızdan çıkarmamamız lazım. Toplumda imkan sahibi olanların, güçlerini birleştirerek sistematik projelere yönelmesi ve sivil toplumun önünü açması gerekir. Bu bakımdan gelir dağılımındaki adaletsizliği de dikkate alarak ahlaki, hukuki ve meşru olmak kaydıyla toplumun bütün kesimlerinin kalkınması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yüzden siyasette var oluş gayemiz yoksuzlukla mücadeledir.'' Bütün çaba ve gayretlerinin Türkiye'nin adalet ve kalkınmasını gerçekleştirmek olduğunu vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin fiziki ve insani sermayesiyle aslında eşsiz bir güce sahip olduğunu ve Türkiye'ye sonsuz güvendiklerini kaydetti. ERDOĞAN'IN KONUŞMASI SIRASINDA GERGİNLİK Öte yandan, Erdoğan'ın konuşması sırasında bir bayan, ayağa kalkarak konuşmak istedi. Salon görevlileri bayanın konuşmasına engel olmaya çalıştı. Erdoğan, bayana müdahale edilmemesi için görevli memuru uyararak, konuşmasını bitirmesinin ardından bayana söz vereceğini söyledi. Erdoğan'ın sözleri üzerine 'Tayyip Başbakan' sloganları ile Erdoğan alkışlandı. Yüksek sesle konuşmak isteyen ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi olduğu öğrenilen Mehtap Yurtlu, korumalar tarafından salondan çıkarıldı. Yurtlu'nun otelde bekletildiği bildirildi. Başbakan Erdoğan, yaşanan gerginliğin ardından konuşmasına devam etti. ''Hanım kardeşimin özelleştirmeye karşı çıkması, IMF'ye karşı çıkması bu işi bildiğinden kaynaklanmıyor, tam aksine farklı bir galakside yaşamasından kaynaklanıyor'' diyen Erdoğan, komünist dünya ülkelerinin hantal yapıyı değiştirip özelleştirmeye gittiklerini hatırlatarak, devlet olarak ekonominin içinde bulunmayacaklarını söyledi. Ekonominin içinden çıkarak, denetleyen ve düzenleyen devlet olacaklarını ifade eden Erdoğan, ''Şu anda Türkiye'deki müteşebbis ruhu ne gerektiriyorsa onu yapacağız. Nerede bir tıkanıklık varsa, bunu ortadan kaldırmak suretiyle yatırımcının teşebbüsünü artıracağız. IMF'ye karşı olabilirsin. Saygı da duyarım, ancak şunu da bilmek lazım; IMF bize yalvararak borç vermedi. Afedersiniz biz kuyruğa girip borç aldık. Borç parayı da verirken kendini sağlama alıyor. Şimdi sen borcunu ödersin, ondan sonra da istediğini yaparsın. Şu anda 20 milyar doları borcun var IMF'ye'' dedi. Özelleştirme programını kesinlikle devam ettireceklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''Bu yüzden toplumun zayıf düşürülmek istendiği alanlar, asla böyle bir oyunun içinde olamaz. Ülkemizin toptan zenginleşmesini sağlamalı, istihdam kapılarını, rekabet kapılarını açık tutmalıyız ki zenginlik olsun. Allah'a şükür bu kapılar açılmıştır. Her gün Türkiye'nin tıkanan yollarını açıyoruz'' ifadelerini kullandı. Yoksullukla mücadelede yine topluma yaslanacaklarını kaydeden Erdoğan, işsizliğin azaltılmasıyla mücadelenin 4 ana stratejisi olacağını açıkladı. Yoksullukla mücadele için adalet fikrinin esas kabul edildiğini belirten Erdoğan, ''Artık iş adamlarımız da bu yolun tıkandığını, üretmeden para kazanmanın kendilerine mutluluk getirmediğini ifade etmeye başlamışlardır. 'Türkiye'de devletin malı deniz' diyen zihniyet, denizin bittiğini görmek zorunda. Devletin malı deniz değil, devletin malı iyi bilinmelidir ki milletin malıdır'' dedi. Başbakan Erdoğan, yabancı sermaye girişinin artırılmasının yanında, ihracat potansiyelinin artırılmasına yönelik tedbirler olacağına işaret ederek, gelir dağılımındaki adaletsizliğe de değindi. Erdoğan, ''İstanbul'un en zengin yüzde 20'lik kesimi toplam gelirin yüzde 64'ünü, yüzde 10'u toplam gelirin yüzde 52'sini alıyor. Ülkemizin doğusuyla batısı altında en alt gelir grubu ile en üst gelir grubu arasında 11 kat bulunmaktadır. Sorunlarımız hep birbirine bağlıdır. Çözüm yolları da birbirine bağlıdır. Acil Eylem Planımız'ın ana felsefesi de acil sosyal yaraları sarmaktır. Yoksul vatandaşlarımızın çok küçük krediler almasının gayreti içinde olacağız'' diyerek konuşmasını tamamladı. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:07

İLGİLİ HABERLER